Ana Sayfa Yazılar RABİANUR AĞAR YAZDI: “İMAMOĞLU’NUN ÇEHRESİ: ATLANTİK CEPHESİ”

RABİANUR AĞAR YAZDI: “İMAMOĞLU’NUN ÇEHRESİ: ATLANTİK CEPHESİ”

1657

Rabianur Ağar, Öncü Gençlik İzmir İl Yöneticisi ve İzmir Propaganda Bürosu Başkanı

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu, geçtiğimiz günlerde Chatham House’u ziyaret etti. İngiliz Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Chatham House Başkan Yardımcısı Sir Simon Fraser ile bir araya gelen İmamoğlu finans kapitalin önemli temsilcileriyle kameralara el salladı!

CHATHAM HOUSE NEDİR?

Chatham House’un kökleri 1900’lü yıllara dayanıyor. Sevr ve Sykes Picot Antlaşmaları’nın mimarı olarak da tarihe nam salan bir kurum olarak biliniyor.  Aynı zamanda 7 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye’ye PKK’ya otonom bölge vermesi için baskı kurmaya çalıştı. İngiliz Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü olarak da bilinen bu kurum İngiltere güdümü altında olan devletler ya da devlet yöneticileriyle arasında kurduğu yakın bağla da tanınıyor. İngiltere’nin derin devleti olan bu kurum, İngiltere’nin emperyalist siyasetlerini belirliyor. Ukrayna’da turuncu devrim liderlerini desteklemiştir. Mozambik’te çıkan iç savaşın mimarlarını desteklemiştir. Daha desteklediği, ödül verdiği birçok kişi ve kurumlar vardır. Ancak bunları göz önünde bulundurursak Chatham House’un yanında olan herkesin emperyalizme uşaklık ettiğini ülkesinin bağımsızlığı yerine kendi çıkarları için var olduğunu görebiliriz.

CHATHAM HOUSE’UN GÖZ BEBEĞİ ABDULLAH GÜL

9 Kasım 2010 tarihinde de ne tesadüftür ki Abdullah Gül,Chatham House’dan ödül almıştı. Chatham House ödülü Gül’e takdim ederken sebepleri şu şekildeydi:  Bölünmüş Kıbrıs’ın bütünleşmesi yönünde çok önemli adımlar atması ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için başrol oynaması. Bu maddeleri inceleyince kafalarda büyük soru işaretleri oluşuyor. Bölünmüş Kıbrıs diye söz ettikleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını yok saymaları. Bizler KKTC’yi kurarken başlıca kimle mücadele ettik? “İngiltere”…  KKTC’nin varlığı onları rahatsız ettiği gibi Abdullah Gül’ü de bir o kadar rahatsız etmiş ki vatan topraklarımızı emperyalist kuvvetlere vermek için önemli adımlar atmış. Türkiye ile Ermenistan ilişkileri derken de şunu kast ediyorlar. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı döneminde “Türkiye-Ermenistan ilişkilerini normalleştirmek” başlığıyla iki ülke arasında dostluk maçı oynandı. Stada giden taraftarlarımız maçı Azerbaycan bayraklarıyla izlemek istedi. Utanç verici an ise şöyle gerçekleşti, Azerbaycan bayrakları teker teker toplandı ve çöpe atıldı. İşte Abdullah Gül’ün büyük tepki aldığı bu işler İngiltere’nin derin devleti olan Chatham House tarafından alkışa tutuldu.

NE İSTANBUL, NE DE TÜRKİYE ATLANTİK’TEN YÖNETİLEMEZ

İktidar olma yolunu Atlantik’te arayan ve sözde İstanbul için borç toplayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu yeni durağı İngiltere’ye yaptığı ziyareti şöyle değerlendirdi: “Londra’nın yine en üst seviyede fikir kuruluşlarından Chatham House’da güzel bir sohbet ortamı yakaladık. Hem dünyayı hem Türkiye’yi hem de yerel politikalarımızı ve İstanbul’umuzu değerlendirdik.” diyerek akıllarda soru işareti bıraktı. Türkiye’nin bölünmesi için sayfa sayfa raporlar hazırlayan, Sevr’in mimarı olan bu kurumla Türkiye’yi nasıl değerlendirdiniz? Sayın Ekrem İmamoğlu yolunu şaşırmış ve Atlantik hayallerinden bir türlü çıkamamış. Atlantik ne İstanbul’un ne de Türkiye’nin ekonomisini kurtaramaz. Tam tersi bataklığın dibine kadar batırır.

Seçimlerde İstanbul Ankara’dan yönetilmeyecek diyen İmamoğlu İstanbul’u farklı merkezlerden yönetmeye kalkışıyor. Kendisine Türk milleti için güzel onun için kötü haberi vermekten çekinmeyelim. Türkiye’de yönetimleri Atlantik’in tayin ettiği dönem arkada kaldı! Artık Türkiye’yi Atlantik’in peşinde koşan, borç dilenen, Atlantik’in tayin ettiği liderler değil; Başı dik bir şekilde Türkiye’yi temsil eden, bağımsızlık ve üretim devrimi programını milletimizin önüne koyan liderler yönetecek. Yeni bir çağa giriyoruz ve Türkiye bu çağın öncülerinden. Girdiğimiz yeni çağda Atlantik dönemi bitiyor. Türkiye; Suriye’yle, İran’la, Rusya’yla ve Çin’le işbirliği yaparak Atlantik çağını kapatıyor ve Avrasya’daki onurlu yerini alıyor. Avrasya çağı açılıyor!

İmamoğlu’nun seçtiği mevzi bellidir. Seçim dönemi Patrikhaneyi ziyaret etmek, İstanbul’un Ankara’dan yönetilmeyeceğini savunup milli devlet olgusunu bertaraf etmek, Selahattin Demirtaş’ın çizgisini beğeniyorum demek, evlatları için nöbet tutan Diyarbakırlı annelere görmezden gelip terör örgütü PKK ile iş birliği yapmış kayyum atanan belediyeleri ziyaret etmek ve son olarak da Türkiye’nin bölünmesi için türlü türlü raporlar hazırlayan, vaktiyle bizlere Sevr’i dayatan kurum olan Chatham House’la görüşmek ABD mevziisinde olmak demektir. Türk milletinin bağımsızlığını, iradesini hiçe saymaktır. İmamoğlu doğrudan FETÖ-PKK-ABD ile aynı mevzide, Atlantik mevziisinde yer almıştır.

“MUHALİF” BASINDAN ÜÇ MAYMUN

İmamoğlu’nun yaptığı ziyaret ne hikmetse kendini muhalif olarak tanımlayan Sözcü, OdaTv , Yeniçağ gibi gazetelerin ilgisini çekmedi. Abdullah Gül’ün ziyaret ettiği dönemdeki haberlerini unutan gazeteler birden geçmişte yaptıkları haberleri unutup üç maymunu oynadı. İmamoğlu’nu normalleştirdi. Öyle normalleştirdiler ki bir tek alkışlamadıkları kaldı.

TÜRKİYE’NİN BİRİCİK UMUDU: VATAN PARTİSİ

Vatan Partisi ise Türk milletiyle aynı mevzidedir. Vatan mevziisindedir. Vatan Partisi Chatham House’un dayattığı Sevr’i buruşturup çöpe atan Atatürk’ün mevziisindedir. Vatan Partisi, borçlanma ekonomisiyle ülkenin daha fazla bataklığa saplanacağını görüp Üretim Devrimi programını geliştirmiştir. Vatan Partisi, Türkiye’nin sadece Ankara’dan yönetileceğini savunmaktadır. Bir zamanlar Chatham House’dan ödül alan Abdullah Gül nasıl tarihin tozlu sayfalarına gömüldüyse Vatan Partisi var olduğu sürece İmamoğlu gibilerin de bu ülkede varlığı kısa bir zaman aralığındadır. Çünkü Vatan Partisi Türkiye’nin umududur.

oncugenclik.org.tr, 18.11.2019