Özgür Bursalı, Öncü Gençlik Genel Başkanı
CHP Yerel Yönetimler Başkanlığı, birçok belediye ve sendika ile ortak bir çalışmayla “dünyanın en yoksul devlet başkanı” olarak tanınan Jose Mujica’yı Türkiye’ye getirdi. Jose Mujica, gelirinin %90’ını bağışlaması, maaşının ülkesindeki ortalama maaş olan 775 Dolara denk düşmesi ve bir çiftlik evinde yaşaması itibariyle tüm dünyada sempati uyandıran bir “yoksul devlet başkanı” idi. Dünyaya pek çok anlamda ders veren bir lidere saygı duymamak mümkün değil. Hayatı ve yaşam tarzı bu açıdan derslerle dolu… Aslında milyarlarca insan dünyada ayağını yorganına göre uzatarak yaşamak zorunda. Mujica’yı öne çıkaran özelliği tıpkı dünyadaki pek çok insan gibi tutumlu ve mütevazı yaşaması değil, aynı zamanda bunu bir devlet başkanı olarak yaşayabilmesi ve bundan mutluluk duyması diyebiliriz.
Dünya’nın En Zenginleri
Mujica’da “yoksulluk” olarak tanımlanan durum, aslında devrimcilerin, devrim yapmış liderlerin ortak özelliği… Mustafa Kemal Atatürk’ten Mao Zedung’a, Lenin’den Lumumba’ya kadar saymakla bitiremeyeceğimiz, dünyanın değişmesine katkıda bulunmuş pek çok liderin hayatları bunların örnekleriyle doludur. Örneğin Mao’nun 90 küsur yerinden yamalanmış gömleğini bilmeyen var mı? Zenginliği, cebinden önce halkının yürek çarpmalarında duyan liderler Mujica’dan önce de vardı. Gerçek zenginliğin keşfi Latin Amerika’da başlamadı. Dünya’nın “en zenginleri” sıralamasında yukarıda saydığımız isimler vardır. Gerçek zenginlik, halkın mutluluğundadır.
“Yoksul Olmayanların” Hikayesi
Yazımızın konusu liderlerin mütevazı yaşantısı değil elbette. Bugün Mujica’nın yoksulluğu üzerinden topluma birtakım mesajlar vermeye çabalayan “yoksul olmayanların” hikâyesi… Mujica onları tanımıyor olabilir. Belki İspanyolca bilen bir arkadaşımız yazının çevirisini yapar ve O’na göndeririz… “Siyaset para biriktirmek için değildir.” diyor Jose Mujica. Bugün Mujica’yı Türkiye’ye getiren siyasetçileri şöyle bir gözden geçirelim. Hangisi benziyor acaba Mujica’ya? Yıllarca kirli rant ilişkeri içerisinde, iş kovalayan çıkar birlikleri, köşe kapmaca ruhu ile birilerinin tepesine basıp, birilerinin paçasından asılan “Mujica yürekli siyasetçilerimizden” bahsediyoruz. Pozları Mujica ile çarpıyor ancak hayatları başka telden çalıyor. Mujica’nın yanında başka bir dünyanın mümkün olduğuna kanaat getiren malum kişiler, bahsettikleri dünyanın radarına dahi girmekten imtina ederler. Çünkü Mujica olmak, her babayiğidin harcı değildir.
Satın Alınan “Yoksulluk”
Sınırların ötesinden Mujica getiriliyor, yanında büyük büyük laflar ediliyor, pozlar veriliyor. Taksim’de 3 yıldızlı bir otel ayarlanıyor, 5 yıldızlı otellerdeki anlaşmalar kısa bir süreliğine erteleniyor. Paraya, zenginliğe lükse küfürler saçılıyor. İşte bir zenginleşme aracı daha: Mujica ile aynı karede halkçılık, “yoksulluk” ve mütevazılık satın alınmış oluyor. Mujica gibi cesarete sahip olamayanlar, “paraya kıyıp” Mujica’yı Türkiye’ye getiriyorlar. Mujica, ülkesindeki çiftlik evine döndükten sonra ona geçici olarak tahsis ettikleri 1970 küsur model araçları vitrine kaldırıp yeniden deri koltuklu son model araçlarla lüks evlerine geri dönüyorlar.
Zenginliğimizin Keşfi
Kimseyi bir samimiyet testine tutmaya gerek yok. “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.” Türkiye’de vekillerin maaşlarını, yaşam tarzlarını, ödeneklerini, fırsatlarını pek çoğumuz biliyor. “Ben insanların geceleri yatacak bir saçak altı bile bulamadıkları bir dünyada, başkalarının 500 metrekarelik malikanelerde yaşamasını anlamıyorum.” diyor Mujica. Türkiye’de Mujica gibi mütevazı ve basit bir yaşam süren kaç vekil kaç bakan, kaç yönetici var? Ya da milyonların üzerinden milyonlar kazanan, toprak ağası, şirket yöneticisi, mülk zengini kaç milletvekili var? Kaç yönetici sıradan, emekçilerin yaşadığı sadelikle hayatını devam ettirebiliyor?
Soruların yanıtını biliyoruz. Mujica belki şu an bilmiyor ancak 10 gün süreyle ülkemizde kalacak. Soruların yanıtını görerek ayrılacağını tahmin ediyoruz.
Sadelik ve mütevazılık bu topraklarda çok köklü… Diğerkamlık ve paylaşmak bu coğrafyanın karakteri. Büyük zenginliklerin bağrında yaşıyoruz. Bunu “yoksul başkan Mujica’yla” mı yeniden keşfederiz bilemiyoruz ancak, bir gün mutlaka hatırlayacağız…
Son olarak Mujica’yı göklere çıkaran ancak yaşam tarzıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan ilgililere sesleniyoruz: Amerika’yı, Latin Amerika’yı veya Uruguay’ı keşfetmeye gerek yok. Mujica olmak veya O’nun gibi yaşamak bir mucize değil. Yalnızca tercih meselesi…
oncugenclik.org.tr, 14.11.2018