Ata Ogün Kaplan, Öncü Gençlik Edirne İl Başkanı
Bildiğimiz üzere tüm dünyanın gündeminde, hızla yayılan ve hayati risk taşıyan “Koronavirüsü” var. Şu ana kadar yaklaşık 5 bin kişiyi canından eden virüs oldukça tehlikeli bir durum barındırıyor.
Dünya üzerinde virüse karşı mücadelede ise çok farklı manzaralar var. Esasıyla biz de yazımızda “Nasıl bir mücadele yürütmeliyiz” üzerine yoğunlaşacağız.
TOPLUMSAL MÜCADELENİN ÖNEMİ
Koronavirüsle mücadelede başarılı olmanın tek yolu milletçe hareket etmek. Diğer bir deyişle toplumsal mücadele. Tedbir amaçlı fiziken el ele tutuşmuyoruz tabi fakat virüse karşı mücadelede hep birlikte el ele vermemiz gerekiyor. Bu mücadelenin en yakın örneği virüsün ilk durağı olan Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC). ÇHC, virüsle mücadeleye atılan ve başarı sağlayan ilk ülke.
Virüsün ortaya çıktığı ilk günden bu yana, başta Devlet Başkanı Xi Jinping ve sağlık çalışanları olmak üzere ÇHC, müthiş bir mücadele verdi. En başta, virüsün çıktığı ilk yer olan ve 11 milyonluk nüfusu bünyesinde barındıran Wuhan kenti karantinaya alınarak virüsün diğer yerleşim alanlarına sıçrama olasılığı asgari düzeye indirildi. İlerleyen günlerde bu önlemin ne kadar doğru olduğu herkesçe görüldü. Wuhan başta olmak üzere ülkenin her tarafında önlemler alındı ve halk virüse karşı bilgilendirildi.
ÇHC için başarının bir nedeni de halkın, devletine, hükümetine, partisine (Çin Komünist Partisi) ve bilime güvenmesiydi. 10 gün içinde bir hastane dahi inşa eden ÇHC, hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadı. Yurttaşları bir bütün oldu ve Batı’nın aldatmacalarına karşı bilime ve ülkesine sarıldı. Özellikle sosyal medya üzerinden yaratılmaya çalışılan panik havası etkili olmadı.
Toplumsal mücadele başarı getirdi. İşte en son Devlet Başkanı Xi Jinping de Wuhan’ı ziyaret ederek çalışmaları yerinde inceledi ve virüse karşı mücadelede gece gündüz çalışan vatandaşlara teşekkür etti.
AVRUPA VE ABD’DE SON DURUM
Peki toplumsal mücadele verilmez, milletçe bir olunmazsa ne olur?
Avrupa ve ABD’yi görüyoruz. Her gün yüzlerce insan Koronavirüsü sebebiyle hayatını kaybediyor ve salgının önü alınamıyor. Panik havası ve umutsuzluk her köşeyi kaplamış. Halk, kar hırsıyla işleyen hastanelere ve her şeyden önce kendi selametini düşünen liderlere güvenmiyor.
Avrupalı olmaya güvenmekten midir bilinmez, önceden yeteri kadar tedbir almamak çok kötü sonuçlar doğuruyor. Ülkelerin Devlet Başkanları, Genelkurmay Başkanları dahi virüse yakalanıyor. Örneğin, Avrupa Birliği Parlamentosu Başkanı David Sassoli’de virüs saptanıyor. ABD Basketbol Ligi NBA oyuncuları da virüsten nasibini alıyor. Keza diğer sporcular…
İşte milletçe bir olmamak, toplumsal mücadeleden geri durmak bu denli önü alınamaz felaketlere sebep oluyor.
TÜRKİYE’NİN VİRÜSLE MÜCADELESİ
Ülkemizin Koronavirüsle mücadelesi birçok ülke tarafından örnek alınıyor. Zira ülkemizde virüse karşı önlem alınması için vaka olması beklenmedi. Esasıyla Türkiye’nin mücadelesi, virüs ilk ortaya çıktığında Çin’e yardım malzemesi göndermesiyle başladı. Bu yardımsever ve kardeş tavrı o an Türkiye dışında gösteren bir ülke daha olmadı.
Henüz vaka yokken ülke içerisinde alınan önlemler, virüsün Türkiye’ye ulaşmasını epeyce geciktirdi ve bize zaman kazandırdı.
Avrupa’dan gelen bir vatandaşımızda virüse rastlanmasıyla birlikte ise hemen tedbirler artırıldı. Vatandaşımızın ailesi ve yakın çevresi gözetim altına alındı. İlk ve ortaokul, lise ve üniversiteler tatil edildi. Milletimizi bilinçlendirmek için başta Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca ve sağlık çalışanlarımız olmak üzere tüm görevliler seferber oldu. Sağlık Bakanlığımız, virüsü tanıtan, belirtilerini anlatan ve korunma önlemlerini içeren görselleri paylaştı.
Aynı ÇHC’de olduğu gibi, ülkemizde de sosyal medya üzerinden yalan fırtınası estirilmeye çalışıldı. Özellikle muhaliflik maskesi altından mücadeleyi zedelemeye yönelik adımlar atıldı. Fakat görüyoruz ki bu nifakları milletimiz elinin tersiyle itiyor.
Yazımızın başlığında da belirttiğimiz üzere, virüse karşı milletçe mücadele ederek başarı sağlayabiliriz ve sağlayacağız.