Ana Sayfa Haberler Genel Başkanımız Dr. Doğu Perinçek: En sonunda bizim siyasetimiz hayata geçiyor

Genel Başkanımız Dr. Doğu Perinçek: En sonunda bizim siyasetimiz hayata geçiyor

930

Genel Başkanımız Dr. Doğu Perinçek Rudaw’a röportaj verdi. Röportajın tamamına aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin değişmek zorunda olduğunu söyledi.

Perinçek, MİT Başkanı Hakan Fidan ile Suriyeli mevkidaşı Ali Memlük arasında Irak’ın başkenti Bağdat’ta gerçekleşeceği söylenen görüşmeye ilişkin, “Sanıyorum PKK’nın işini bitirecek bir süreç Suriye’de başlamak üzere” yorumunda bulundu.

CHP’den üst düzey bir heyetin Kürdistan Bölgesi ziyaretini ilk başta olumlu karşıladığını ifade eden Doğu Perinçek, ancak sonradan CHP’nin “Barzani önderliğindeki Kürdistan yönetimini bölge ülkelerinden koparıp tekrar Amerika’ya yapıştırmaya yönelik bir çaba içerisinde olduğunu” savundu.

Doğu Perinçe, gündemdeki konulara ilişkin Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.

Rûdaw: MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Suriyeli mevkidaşı Ali Memlük ile Irak’ın başkenti Bağdat’ta görüşeceği söyleniyor. Buradan Türkiye’nin Suriye politikasının değişmeye başladığını ve yeniden rejime dönük bir adımın gelebileceğini okuyabilir miyiz?

Doğu Perinçek: Öyle gözüküyor. Çünkü Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu da Suriye ile görüş birliğinde olduklarını, PKK’ya karşı mücadelede de anlaştıklarını ifade etti. Dolayısıyla Hakan Fidan ile Suriye istihbaratının başındaki zat arasındaki görüşmeler bunun bir parçası. Sanıyorum PKK’nın işini bitirecek bir süreç Suriye’de başlamak üzere ve bu bütün bölge ülkelerinin, bölge halklarının yani Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Farsların yararına olacak bir gelişme.  

Rûdaw: Yakın zamanda diplomatik, siyasi bir takım gelişmeler de görebilir miyiz? Örneğin uzun bir zamandır Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı bir duruş sergiliyor. Bunun değişme ihtimali var mı?

Doğu Perinçek: Bu duruş değişmek zorunda. Yani bu Erdoğan’ın kişiliğine bağlı bir olay değil. Türkiye’nin Suriye ile, Irak ile, İran ile, Barzani yönetimi ile iyi ilişkiler geliştirmesi lazım. Bölgede bütün bu devletler, kurum ve kuruluşların işbirliği halinde olması lazım. Batı Asya’nın ülkeleri ve halkları bunlar. Onun için Beşar Esad ile Sayın Erdoğan arasında bazı gerginlikler olması bu tarihi sürecin önünde engel oluşturmayacaktır. Zaten biz de Vatan Partisi olarak hiç böyle bir talepte bulunmuyoruz; ille Beşar Esad ile Tayyip Erdoğan görüşsün  demiyoruz. Türkiye ile Suriye her alanda işbirliği yapsın. Bütün bölge ülkelerinin ve halklarının yararına olan, Amerikan emperyalizmine ve İsrail Siyonizmine karşı işbirliği yapsınlar ve bölgede terörü temizlesinler. Hem etnik terörü, hem de mezhepsel ve yobaz terörünü birlikte temizlesinler. Bunu talep ediyoruz.

Rûdaw: Gelinen bu noktada (Fidan-Memlük görüşmesi) partinizin de bir çabası olduğu biliniyor. Ne kadar etkili oldunuz?

Doğu Perinçek: Tabi en sonunda bizim siyasetimiz hayata geçiyor. Ne kadar etkili olduğumuz buradan anlaşılıyor. Çünkü biz başından beri Suriye ile Türkiye’nin işbirliğinden yanayız. Türkiye ile Irak’ın işbirliğinden yanayız. Türkiye ile Barzani yönetimindeki Kürdistan arasında da bölge ülkelerinin menfaati temelinde ve yabancıların müdahalesi dışında işbirliğinden yanayız. Bu bakımdan; sonuç itibariyle bizim savunduğumuz siyasetler bütün bölge halklarının taleplerine uygun olduğu için hayata geçiyor.

Rûdaw: Mısır ile de benzer bir süreç başladı. Mısır ile eski noktaya gelme ihtimali var mı?

Doğu Perinçek: Tabi zorunda. Çünkü bakın Türkiye, Mısır, Suriye, Lübnan, Libya, bunların Doğu Akdeniz’de kıyıları var ve bunlar komşular. Doğu Akdeniz’de Amerika, İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs kendilerine göre bir takım askeri tatbikatlar yapıyorlar. Bunlar intikam tatbikatları ve doğrudan doğruya bölgeyi hedef alıyorlar. Buna karşı bölge ülkelerinin Mısır, Türkiye dahil, birleşmeleri çok doğal. Mısır bölgenin Türkiye ve İran’la birlikte en büyük üç devletinden biridir. Bu bakımdan Türkiye-Mısır ilişkilerinin gelişmesi bölgedeki bütün ülkelerin ve halkların yararınadır.

Rûdaw: CHP heyetinin Kürdistan Bölgesi’ne yaptığı ziyareti nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rûdaw: Doğu Perinçek: Ben ilk başta bunu memnuniyetle karşıladım. Çünkü CHP’nin Türkiye-Kürdistan Yönetimi ilişkilerine karşı soğuk ve hatta eleştirel bir tavrı vardı. Bundan vazgeçti diye düşündüm. Fakat öyle gözüküyor ki Cumhuriyet Halk Partisi burada Amerika’nın bir nevi aleti olarak böyle bir ziyarette bulunuyor. Yani Barzani önderliğindeki Kürdistan yönetimini bölge ülkelerinden ve halklarından koparıp tekrar Amerika’ya, İsrail’e yapıştırmaya yönelik bir çaba içerisinde oldukları gözüküyor. Fakat ben şu konuda berakım ve eminim; buna Kuzey Irak Kürdistan Yönetimi hiç bir zaman evet demeyecektir. Çünkü bölge ülkeleri ile işbirliği Kürtlerin de yararına ve Barzani yönetiminin de yararınadır. Yani onları aldatabileceklerine fazla bir ihtimal tanımıyorum.

Rûdaw: Sizin bu kanıya varmanıza neden olan emareler nelerdir?

Şunun için diyorum; Barzani bir tabana dayanıyor. PKK ila Barzani’yi ben dikkatle ayırıyorum. Amerika’ya doğrudan doruya bağlı olan ve mecbur olan PKK’dır.  Yani PKK ABD’siz yapamaz. ABD olmadan PKK biter. Ama Barzani ABD’siz yapar, İsrailsiz yapar. Çünkü dayandığı bir halk ve taban var. Dolayısıyla onun Amerika’ya bir ihtiyacı yok. Tam tersine, Irak Kürdistan Özerk Yönetimi’nin ihtiyacı bölgede barış ve huzur olsun, bölge ülkeleri ile iyi ilişkileri olsun. Türkiye ile ilişkilerin gelişmesine özellikle önem veriyorlar. Bu da çok doğru ve akıllıca bir politika. Bu bakımdan ben Barzani yönetiminin veyahut Kuzey Irak’taki Özerk Kürdistan Yönetimi’nin bu tür Amerika planlarına evet diyeceğine ihtimal vermiyorum.

Rûdaw: Son olarak, Afganistan ile ilgili tavrınız biliniyor ve çok da tartışılıyor. Sadece emperyalizm karşıtlığı adına çok daha radikal ve daha farklı işler yapabilme ihtimali olan bir grubun ülkenin yönetimine gelmesini mi destekliyorsunuz yoksa başka bir şey mi diyorsunuz?

Doğu Perinçek: Biz halkların ve devletlerin özgür olmasını savunuyoruz. Çünkü bir millet, bir devlet ancak özgürse gelişebilir. Hiç kimseyi boyunduruk altında geliştiremezsiniz. Veya Amerika’dan, Avrupa’dan bir ülkeye ilerleme, refah, çağdaşlık ithal edemezsiniz. Herkes kendi gücüne dayanarak ama tabi çeşitli ülkelerle de işbirliği ve dayanışma halinde gelişir. Bu bakımdan Afganistan’ın Amerikan emperyalizmine karşı mücadelesinin başarıyla bitmesi bizi çok sevindirdi. Bütün dünya halklarının lehinedir bu. Kürtlerin de, Arpların da, Farsların, Türklerin, bütün Asya ve dünya halklarının da lehinedir. Çünkü Amerikan emperyalizmi dünyada etkisini kaybettikçe bu hem refah yönünde hem çağdaşlık yönünde gelişmelere hizmet eder. Biz öncelikle ülkelerin bağımsızlığına önem veriyoruz. Ama o bağımsız ülkelerin de kendilerini kendi iradeleri ve kendi gayretleri ile geliştirmeleri konusunda olumlu tavır alıyoruz. Yani isteriz ki Afganistan her türlü baskıdan kurtulsun, feodal ilişkilerden kurtulsun, ağalıktan, beylikten, şeyhlikten, dinsel baskılardan ve mezhepsel düşmanlıklardan kurtulsun. Bunu da tabi destekliyoruz ama bunu ihraç edemeyiz. Yani biz Afganistan’a, veya İran’a, Irak’a, Suriye veya Kürt Özerk Yönetim Bölgesi’ne Türkiye’den herhangi bir çağdaşlık veya rejim ihraç edemeyiz. Bu kibirli tutumları doğru bulmuyoruz. Çünkü bir halk kendisi karar verirse çağdaşlaşabilir, siz dışarıdan dayatamazsınız. O bakımdan biz Afganistan’ın şimdi Çin, Rusya, Pakistan, Türkmenistan, Özbekistan, İran, Türkiye, Arap ülkeleri ve Özerk Kürt yönetimi ile dostluk içerisinde, kendi geleceğini olumlu yönde tayin edeceği ümidini taşıyoruz. Ancak böyle olur, başka türlü de olmaz. Bu bizim bütün ülkelere karşı tutumumuzdur. Yani eve, bağımsızlıktan yanayız ama o bağımsız olan Afganistan’ın da çağdaşlaşması ve refaha doğru ilerlemesi ile dayanışma içerisinde olacağız.

www.rudaw.net