Ana Sayfa Yazılar İLYAS YILMAZ YAZDI: TÜRKİYE’NİN ANAYASA BİRİKİMİ

İLYAS YILMAZ YAZDI: TÜRKİYE’NİN ANAYASA BİRİKİMİ

1436

İlyas Yılmaz, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Türkiye’nin Anayasa Birikimi adlı kitabında anayasalarımız hakkındaki analizlerini, 150 yıllık devrim tarihimiz ve karşıdevrimler ile ilgili yaptığı değerlendirmeler ve anlattığı bilgilerle harmanlayıp okurlara sunuyor.

Türk devrim tarihine baktığımızda, devrimleri incelediğimizde, 1908 Hürriyet Devrimi; Türk devrimciliğinin önünde bir model oluşturmuş, Türk devrimlerine öncülük etmiş olsada daha öncesinde devrim tarihimiz o modeli filizleyen Birinci Meşrutiyet devrimi ile başlar diyebiliriz. Her ne kadar bir yıl sürmüş ve nitelik olarak cılız kalsada 1876’da Meşrutiyet’in ilanı bir devrimdir. Kitapta 1876 Meşrutiyet hareketi ile ilgili Dr. Doğu Perinçek şöyle diyor: “Yeni Osmanlılar Cemiyeti, Tanzimatçıların feodal komprador mutlakiyetine ve Avrupa boyunduruğuna karşı mücadele ettiler; her şeyden önce bağımsız bir ekonomik gelişmeden yanaydılar ve Meşrutiyet’in ilan edilmesini istiyorlardı. 1876 hareketi, Osmanlı ülkesinin sömürgeleşme sürecine ve bu süreci yürüten feodal mutlakiyetçiliğe karşı bir isyandır ve başarıya ulaşmıştır. Bu yönüyle de bir devrimdir.”

Meşrutiyet devriminin bıraktığı mirası 1908 devrimcileri devam ettirmiştir. Hürriyet Devrimi, Türk devrimciliğinin karakterini oluşturmuştur… 1908 Hürriyet Devrimi ile Kemalist Devrim bir zincirin iki halkasıdır, iç içedir. Bugün geriye dönüp baktığımızda özgürlük ve demokrasi adına kazandığımız her şeyin, yedi düvele karşı verdiğimiz bağımsız mücadelesinin arkasında Hürriyet Devrimi ve Kemalist Devrimin fedailerinin verdiği mücadele vardır. İstiklal Savaşı zaferinden sonra Kemalist Devrim, 600 yıllık feodal-merkeziyetçi bir imparatorluğu yıkarak Cumhuriyeti kurmuştur. Ve ardından 15-20 yıl boyunca yapılan sayısız devrimlerle Kemalizm, uçurumun kenarındaki o yıkık ülkeyi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmıştır. Daha sonraki yıllarda yapılan hesapsız, plansız politikalarla Kemalist Devrimin programı terkedilmiş ve 1950’li yıllarda Batı’ya bağlı bir ekonomisi olan ülke haline gelmiştik. 27 Mayıs ihtilaliyle birlikte her ne kadar Türkiye yeniden Kemalist Devrim rotasına girememiş olsa da 27 Mayıs, Türkiye’yi özgürleştirmiştir. 1960 yılında kazandığımız tüm başarılarının kökeninde, bir darbe değil bir devrim olan 27 Mayıs vardır.

Birinci Meşrutiyet’in ilanından 27 Mayısa kadar yapılan bütün bu devrimler, devlet ve toplum yönetimine dair getirdikleri düzenlemeler ile birlikte, bu devrimleri hukuksal düzene yayacak yeni anayasalar getirmiştir.

“Anayasa, namlunun ucundadır. Dünyanın bütün anayasaları için geçerlidir bu. Anayasa yapmak, devleti yeniden kurmak, yeniden örgütlemek demektir.”

Dr. Doğu Perinçek’in yazdığı, dünyanın her yerinde geçerli olan bu gerçek Türkiye için de aynıdır. Anayasalarımız da devrimler ile birlikte gelmiştir. 1876 Meşrutiyet devrimi ile Kanun-i Esasi, Kemalist Devrim ile 1921, 1924 Anayasaları ve 27 Mayıs Devrimiyle birlikte de 1961 Anayasası gelmiştir. Hepsi de zamanlarına göre toplumumuza hürriyet, istiklal ve çağdaşlık getirmiştir. 1971 ve 1980 darbeleri ile de karşıdevrim süreci başlamıştır. Bu karşıdevrimlerin getirdiği anayasalar hepinizin bildiği gibi AB-D tarafından dayatılmış anayasalardır. Karşıdevrim anayasası 2000’li yıllardan itibaren ise Abdullah Gül’ün önderliğinde ‘Sivil Anayasa’ sloganı ile Türkiye’nin önüne konmuştur.

Dr. Doğu Perinçek devrimlerle/karşı devrimlerle gelen bu anayasaları kitapta şu şekilde değerlendiriyor:

“23 Aralık 1876 günü ilan edilen Kanuni Esasi, ilk anayasamızdır. Kanuni Esasi, özünde bir padişah iradesi veya lütfu değildir. Hürriyet mücadelesinin ürünüdür. Genç Osmanlıların önderlik ettiği hürriyet mücadelesi bu düzenlemeyi padişaha dayatmıştır. Padişahın yetkilerini en azından kayda geçirmiştir ve seçime dayanan yasama organı kurmuştur.”

“1921 ve 1924 anayasaları, Osmanlı devletini yıkan ve yeni devlet kuran demokratik devrimin ürünleridir. Bu anlamda Anayasa hukuku tarihimizde kurulu düzene en köklü karşı çıkışı ifade ederler. Siyasal düşünce ve program düzleminde en ileri görüşler dile getirilebilir. 1921 ve 1924 anayasaları, bütün devrim anayasaları gibi aşağıdandır.”

“27 Mayıs Anayasası, Cumhuriyet tarihimizin ikinci büyük anayasal atılımıdır. Getirdiği kurumlar ve hürriyetler, ne kadar budanırsa budansın, anayasa sistemimize yerleşmiştir ve tasfiye edilememektedir. 1961 sonrası siyasal hayat, 27 Mayıs Anayasası çerçevesinde oluşmuş ve gelişmiştir.”

“1982 Anayasası’nı yapanlar, konuşan, toplanan, yürüyen halktan korkuyorlardı. Köylerde, mahallelerde, sendikalarda, kooperatiflerde, kadın ve gençlik örgütlerinde örgütlenen halktan korkuyorlardı. 1982 Anayasası’nın en temel özelliği, Türkiye’nin ilk karşıdevrim anayasası olmasıdır. Kemalist Devrimin ve devamında 27 Mayıs’ın getirdiği özgürlük rejimi biçilmiştir.”

Bütün dünyayı etkisi altına alan koranavirüs salgını sebebiyle #EvdeKal dediğimiz bu günlerde, ideolojik virüslerden korunmak adına kitaplar, makaleler okuduğumuz bu süreçte bizleri teorik olarak besleyecek Türkiye’nin Anayasa Birikimi kitabını herkese öneririm.

#OkuyanYazsın

oncugenclik.org.tr