Ana Sayfa ÖG Olağan 9. Kurultay Raporu

ÖG Olağan 9. Kurultay Raporu

9. GENEL KURULTAY RAPOR TASLAĞI

Toplumsal mücadeleyi gençlik ateşler. 20. yüzyılın önemli derslerinden biridir. Arkada bıraktığımız dönemde bu tezi ıspatladık. Tarihimizdeki en kitlesel eylemlere önderlik ettik. Başarılarımız hiç olmadığı kadar büyük. Örgütümüzü geliştirmenin ötesinde sonuçlar elde ettik. Öncü Gençlik’in içinde bulunduğu pratik, Partimizin ve Türkiye’nin geleceğine şekil veriyor. Genel Başkanımız işaret etmişti. Türkiye sizinle gurur duyacak demişti. O günleri yaşıyoruz. Şüphesiz bu durum, devrimci bir dönemden geçiyor olduğumuzun bir göstergesidir. Devrimimizi inşa edecek ve geleceğe taşıyacak kuşak, tarih sahnesine çıkmıştır.

 

Ateşe Körükle Gidiyoruz!

Yeni bir neslin temsilcileriyiz. Hareketimizin etki alanında yer alanların sayısını onbinlerle ifade ediyor olmamız, bu nitelemeyi haklı kılıyor. Benzersiz mücadele deneyimleri yaşayan, yeni bir kültürle yoğrulan, ortak değerlere sahip devrimci bir kuşak doğuyor. Onbinlerce genç bireyciliği reddediyor. İnsanlarımızı tek tek bireylere bölen, toplumdan kopuk bireyciliğin dört duvarına gençleri hapseden emperyalist kültürün ördüğü ağları hızla temizleyen bir nesil yetişiyor. Fedakar, paylaşmacı ve toplumsal idealler uğruna savaşmaya hazırlar. Özgürlüğün arayışını süren ve artık egemenlere isyan eden politik gençlik sistemin dışına çıkıyor. İşte bu kuşağa ruh ve bilinç veren Öncü Gençlik, özgüven sahibi ve umut dolu kadrolarla, yarattığı toplumsal kahramanlarla devrimin ateşleyici gücü olma misyonunu yüklenmiştir.

 

Ufuk Açan Kitle Mücadelesi: Ateşte Pişmek

Yürüttüğümüz kitle mücadelesi, Partimizin ve Cumhuriyetçi cephenin önünü açacak düzeye ulaşmıştır. Türkiye siyasetine etki edecek ölçüde siyasi önderlik kabiliyetlerimizi geliştirdik. Bir taraftan tarihe geçen dev yürüyüşlerle, diğer yandan cesaret ve kararlılık aşılayan militan eylemlerle gücümüzü kanıtladık. Yarattığımız bu kuvvet milleti ikna etti. Yurt çapında mücadelenin yönünü belirleyebilen bir siyasi hareket olarak görülüyoruz.

 

  1. Genel Kurultay’da önümüze koyduğumuz en temel görevi yerine getirdiğimizi tespit ediyoruz. Şöyle tarif etmiştik: “Kitle Örgütü’nü, Parti’ye adam kazanmanın basit bir aleti gibi değerlendiren fikirler Öncü Gençlik içerisinde gelişti. Yönetim biçimine ise, Kitle Örgütü’ne dışarıdan kumanda etme şeklinde yansımaları oldu. Kitle çalışmasında bir düzeltmeye giderek bu hataları ortadan kaldıracağız. Kitle Örgütü’nün kitleselleşmesi doğru önderlik tarzına bağlıdır. Kitle Örgütü, kendi ayakları üzerinde durduğu ve kendi başını kendi omuzları üzerinde taşıdığı ölçüde gelişir. Bunun için öncelikle Öncü Gençlik kadroları, Kitle Örgütü’nün kimliğini özümseyecek, Kitle Örgütü’nün bir parçası, kadrosu ve yöneticisi olarak mücadeleye önderlik edecek. Kitle Örgütü’nün de kimliğini ve örgütsel birliğini bu sayede daha iyi oluşturacağız.”

Hatalarımızı düzelttik. Bu süreçte Öncü Gençlik, kitle örgütünde çalışmanın temel ilkelerini özümsemiştir. Hatta kitle çalışmasında daha da ileri bir evredeyiz. Farklı siyasi kesimlerden gençleri gerçek anlamda birleştirdik. Halkımızın en fazla ihtiyaç duyduğu bir dönemde birliğin adresi olduk. Bunun da ötesinde güçbirliği siyasetini başarıyla uyguladık. Çok sayıda kitle örgütünü seferber ettik, eylem birlikteliği yaptık.

 Başarıyı getiren etkenlerin başında propaganda faaliyetimiz yer alıyor. Bir önceki Genel Kurultay’da belirlediğimiz hedefe ulaştık. “Başarılarımızı veya kampanyalarımızı yaratıcı şekillerde sunan, gençlik kitlesinde etki yaratan ve heyecan uyandıran bir propaganda tarzı oluşturacağız. Merkezi bir propaganda bürosu oluşturulmalıdır.” demiştik. Bu alanda çağ atladık. Propaganda faaliyetimiz kurumsallaşmıştır.

 

Çeliğe Su Verme Zamanı: Örgütlü Gücü Büyüteceğiz

Büyük eylemlerimize yüzbinler geliyor. Yüzbinler, kendi doğal çevrelerinde sözlü propagandamızı yapıyorlar, bizim tavrımıza göre siyasi gelişmelere tepki veriyorlar, talep edildiğinde pratikte katkı sunmaya hazırlar ve internette duyurularımızı yapıyorlar. Bu bizim etki alanımızdır. Örgütlü gücümüzle ise bu büyük kitlelere önderlik ederiz. İkisi birbirini tamamlar. Mücadelenin bu iki görevini karşı karşıya koyan anlayış hatalıdır. Etki alanımız bu kadar geniş olmasa, neye önderlik edecektik, örgütlü gücümüzü nasıl büyütebilirdik? Etki alanımızın bu kadar genişlemesi sayesindedir ki, bugün önümüze örgütlü gücümüzü büyütme görevini koyabiliyoruz!  Neden bu temel göreve odaklanmalıyız?

  • Harekete geçirebildiğimiz kitlenin dağılmaması ve mücadeleye bağlılığının sağlanması gerekmektedir. Yönelimin istikrara kavuşması ve yaratılan enerjinin birikime dönüşmesi için örgütlü gücümüzü büyütmeliyiz.
  • Etki alanımızı daha da genişletmenin ve daha kitlesel eylemler yapmanın yolu buradan geçmektedir. 2012 yılını aşmalıyız, halk hareketi ancak o zaman sonuç alır. Yukarıda saydığımız çalışma tarzımızı devam ettireceğiz ve ona yaslanacağız, ama yetmez. Örgütlü gücü büyütmek zorundayız.
  • Tek başına kalabalıkları arttırmak yetmez. Doğru önderlik etmek tayin edici hale gelmiştir. Örgütlü güç, işte bu kitle hareketine önderlik etme gücümüzdür. Önderlik yeteneklerimizi üst seviyelere çıkarmalıyız, çünkü mücadele ivme kazanıyor ve sertleşiyor.

Öncü Gençlik açısından örgütlü gücün tanımı nedir? Bilinç düzeyi yüksek ve inisiyatifli kadroların, üniversitelere yerleşmiş temel örgütlerin ve iş üreten il örgütlerinin toplamından oluşur örgütlü gücümüz. Öncü Gençlik’in ve önderlik ettiğimiz kitle örgütlerinin örgütlü gücünün toplamından oluşur örgütlü gücümüz. Öncü Gençlik örgütlerinde ve kitle örgütlerinde örgütlü gücümüz eşzamanlı ve doğru orantılı olarak büyür. İkisinden birine öncelik vermek gibi bir sorun yoktur önümüzde. Bir bütünün parçasıdır ikisi.

Örgütlü gücümüzün büyüme hızını ölçebilmemiz gerekir. Örgüt içi toplantılara katılım oranı, Öncü Gençlik örgütlerindeki kadro sayısı ve kitle örgütlerinde aktif üye sayısı, üniversitelere yerleşmiş temel örgütlerin sayısı gelişmenin seyrini tespit etmemizi sağlayacak ölçütlerdir.

Örgütlü gücün 5 unsuru vardır. Hepsi birbiriyle bağlantılıdır. Bir bütün oluştururlar. Önümüzdeki dönem temel görevlerimiz bunlardır.

 

  1. a) Üniversitelere Yerleşme 

Bir örgüt, kaynağını aldığı ve köklerinin olduğu alanda derinleşmezse örgütlü gücünü büyütemez. Bu alan; o örgütün çalışma ve örgütlenme alanı, kısacası yaşam alanıdır. İşçiler fabrikada, meslek sahipleri meslek odalarında, öğretim üyeleri akademide, köylüler köyde, öğrenciler okulda örgütlenme ağını kurdukları oranda örgütlü güçlerini büyütürler. Öncü Gençlik, öğrenci mücadelesini örgütler. Örgütlü gücümüzü büyütmek istiyorsak, okullara yerleşmek zorundayız. Neden?

Yeterli sayıda üyeye somut görev veremediğimiz sürekli olarak dillendiriliyor. Görevsiz ve iş üretmeyen birçok arkadaş vardır. Örgütümüzün toplam iş hacmini büyütmenin ve üyelerin gelişimini sağlamanın yolu bu sorunu çözmekten geçiyor. “Görevleri paylaştırmama” ve “yeni görev icat etmeme” gibi hatalar ise sorunun kaynağına değil, sonucuna işaret etmektedir. Oysa sorunun temelinde  yerelleşememek yatıyor. Ancak kendi yaşam alanımızda örgütlenme faaliyeti yürüttüğümüz takdirde, örgütümüzün gövdesini harekete geçirebiliriz. Her üyemizin kendi sınıfında, kantinde, kütüphanede, kendi yerleşkesinden arkadaşlarıyla ve kulüp üyeleriyle yapabileceği sayısız iş vardır.

Bire bir örgütlenme tarzını kadrolarımız yeterince özümsememiştir. Temel eksiklerimizin başında gelen bu mesele devamlı olarak tartışılır, ama sebepleri irdelenmez. Aslında bu örgütlenme tarzı, insanın hayatına teması gerektirir. Bu temas ise örgütlenecek kişinin yaşam alanında mümkündür: onunla arkadaş olmak, onun her alanda üretmesini sağlamak ve bunun sonucunda değişmesine yardımcı olmak. Okul çalışmasının özü, işte bu bire bir örgütlenme faaliyetidir. Böyle bir örgütlenmeyi üyelerimiz ancak kendi doğal çevrelerinde yapabilirler. Doğal çevremiz okuldur, okulda olmalıdır. Mücadele anlayışımızı bu şekilde değiştirmediğimiz ve okula yerleşmediğimiz sürece, bire bir örgütlenme tarzını uygulamanın koşullarını da yaratmamış olacağız. O zaman da tek tek üyelerimizin sosyalleşme biçimlerinde ve mizaçlarında arıyor olacağız zaafı. Pratikten kopuk ve ideal davranış biçimleri tarif etmek, tek başına yeterli olmayacaktır hiçbir zaman.

Hareket noktamız okula yerleşmektir. En önemli örgütsel eksiklerimizi gidermenin yolu budur. Örgütlü gücümüzün büyüklüğü, okullardaki örgütlülük seviyemize tekabül eder. Okullarda ne kadar çok kök salarsak, görevsiz üyelerin sayısı da o kadar azalır. Okullara yerleştiğimiz ölçüde gençleri dönüştüren bir örgüt olabiliriz. Dolayısıyla her temel örgütün birinci görevi, okula nasıl yerleşeceği sorusuna cevap bulmaktır. Genel tarifler yapıyoruz, doğrudur, ama somut yöntemleri esas olarak yerellerde keşfedeceğiz.

 

  1. b) Çırak Nasıl Usta Olur: İnisiyatif

İnisiyatif, bir kadronun örgütsel görevleri uygulama kabiliyetidir. Zira görevler saptanırken, her koşul ve şartta geçerli olacak bir reçete sunulamaz. Merkezi görev tarifleri geneldir. Yerel örgütlerin başarı ölçüsü bu genel tarifleri kendi alanında somutlaştırmak ve uygulanabilir hale getirmektir. Ancak inisiyatifli kadrolar örneğin “okullara yerleşme” görevini uygulayabilir. Okula yerleşmenin birinci şartı, inisiyatifli kadroların varlığıdır.

İnisiyatifli kadro ve örgüt müdahale edilmesini beklemez, görev üretir. Uyarıya ihtiyaç duymadan kendi iş planını yapar. Ustanın ağzına bakmaz. Sorumluluk sahibidir. Kendi başarı hedefine ulaşmak için sınırlarını zorlar.

İnisiyatif sahibi kadro, “Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım” diye özetlenebilecek memur zihniyetini aşmıştır. Siyaset üretir, yeni tarzlar yaratır, örnek oluşturabilecek işler ortaya koymak için sürekli çaba gösterir. Bu bakış açısıyla verili durumu sorgular ve geliştirmeye çalışır.

İnisiyatifi nasıl geliştireceğiz? Üyelere inisiyatif almaları yönünde sürekli çağrıda bulunmak sonuç vermeyecektir. Bugüne kadar böyle oldu. Bunun yerine somut yöntemler geliştirmeliyiz:

  • Öncelikle üyenin bilinç düzeyini yükseltmeliyiz. Bunun sonucunda üyenin bir taraftan görev bilinci ve iş disiplini gelişecek. Diğer taraftan alışılmamış olanı keşfetme çabasına girişecektir üyeler. İnisiyatifin temelinde zaten yaratıcılık vardır.
  • İş yapan üyeleri cesaretlendirecek bir örgütsel işleyişimiz olmalı. Alışkanlıkları kanunlaştırmayan ve farklı yöntemleri teşvik edici bir iklim içerisinde ancak üyeler inisiyatif alır. Hata yapmaktan kimsenin korkmadığı bu iklimi yaratmalıyız.
  • Kararları tartışma süreçlerinin ardından almak gerekir. Önemli görev tariflerini ve planları somutlarken, örgüt içinde fikir alışverişi yapmalıyız. Üyelere sorular yöneltelim ve doğruyu birlikte keşfedelim.
  • “Saldım çayıra, mevlam kayıra” anlayışı iflas eder. İnisiyatif bu değildir. Denetlenebilir bir iş tarifi ortaya konulduğu takdirde inisiyatif gelişir. Bu yüzden, başarının somut olarak ölçülebildiği görev tanımları yapılmalıdır. Bir zaman dilimi belirlenmelidir (örn. 2 hafta). Bunun sonunda faaliyet, dönemsel bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Fakat kastettiğimiz günlük iş takibi değildir.

 

  1. c) Fikir En Değerli Silahımızdır: Eğitim Faaliyeti

Eğitim çalışmalarıyla ilgili tarzımızı kökten değiştiriyoruz. Eğitimle ilgili işleri ve görevleri en üst sıraya yazıyoruz. Teorik çalışmaya ve araştırmaya dair ilgisizliği kabul etmiyoruz. Güçlü bir Eğitim Bürosu oluşturuyoruz. Geçen dönemde Propaganda Bürosu konusunda elde ettiğimiz başarıyı bu dönemde de eğitim alanında tekrarlayacağız. Merkez Eğitim Bürosu’nun ve Merkez Yürütme Kurulu’nun önderliğinde, ama aynı zamanda Genel Yönetim Kurulu’nun, İl Yönetimleri’nin ve Temel Örgütler’in de planlamalara etkin katılımını sağlayarak eğitim faaliyetimizi kurumsallaştıracağız.

Eğitim faaliyetimizin amacı; belli bir dünya görüşünün ve bir ahlakın aşılanması, bilimsel bilginin edinilmesi, beceri ve iradenin belli çizgilerinin kazandırılması, alışkanlıkların ve zevklerin işlenmesi, sanatsal düşüncenin geliştirilmesi, yani toplam olarak bir kültürün yaratılmasıdır. Eğitim çalışmaları örgütsel faaliyetimizin her yanına sinmelidir. ( bkz. Ek 3 )

Eğitim çalışmaları düzenli, pratik ve çok yönlü olmalıdır. Mücadele hayatımızın çeşitli alanlarında kolay uygulanabilir yöntemler benimsemeliyiz. Temel örgütlerde, yerleşkede, günlük yaşantımızda, ev toplantılarında hayata geçirilebilir bir tarz olmalı.  Hedef “bilgi aktarıcılığı” veya “veri depolamak” değildir. Üyeleri şevklendiren, araştırmaya sevk eden, ilgi alanı kazandıran ve alışkanlık edindiren çalışmalar yürüteceğiz.

Canlı bir fikir hayatı yaratmadan örgütlü gücümüzü büyütemeyiz. Fikir en değerli ve en önemli silahımızdır. Amentümüz budur. Özgür bir tartışma kültürü yaratacağız ki, fikirler üretilebilsin. Fikir geliştirme eylemi, sadece belirli kişilere havale edilemez. Tüm üyelerin etkin olduğu, sorgulamanın yapıldığı ve düşüncelerin harmanlandığı bir ortam, örgütsel kuvvetimizi yansıtır.

Eğitim faaliyetimizle üyelerimizin bilinç düzeyini yükselteceğiz. Mücadele bilincini, yaratıcılıklarını ve bu sayede inisiyatiflerini geliştireceğiz. Örgütlü gücümüzü büyütmenin koşullarını bu şekilde oluşturacağız.

Sistem sürekli olarak devrimcilerin motivasyonunu azaltacak, halkımızı edilgenleştirecek ürünleri topluma yaymakta ve dayatmaktadır. Buna karşılık üyelerimizin ve kadroların motivasyonlarını arttırmak ve azimlerini beslemek eğitimlerimizin hedeflerinden biri olmalıdır.

 

  1. d) Kolektif, Ortak Akıldır

Toplumsal ve kişisel ilgilerin uyumu, kişi için gerçek özgürlüğün mihenk taşıdır. Kişisel özgürlük insanın toplumdan bağımsız oluşuy­la değil, fakat kişisel ve toplumsal ilgilerin derin etkileşiminde anla­mını bulur. Kolektif çalışma; ortak amaçlara doğru büyük bir coşkuyla ilerlemek, karşılıklı dayanışma ve birbirine bağımlı olma duygusu ve elbirliğiyle çalışmaktır.

Bir kolektif asla bir kuru kalabalık değildir, özenle tasarlanmış ve hareket için biçimlendirilmiş etkin bir organdır. Bireysel basit emekten, kolektif, çok daha yüksek ve çok daha karmaşık emeğe geçmek, insanlardan çok daha fazla örgütçülük yeteneği istemektedir. Bakış açılarının ortak olduğu, herkesin yapılan işin her evresinde bir diğerinin varlığının bilincinde olduğu bir birlik. Sorumlulukla yardımlaşmanın bir birleşimi, bir gelenek birliği. Bir Temel Örgüt, bir İl Yönetimi, İl Örgütünün tamamı veya MYK hepsi birer kolektiftir.

Kolektif hiçbir şekilde kişiselliği yok etmez. Tam tersine kolektif, kişiye tüm yeteneklerini geliştirme olanağı vermektedir. Çalışan herhangi bir kolektifin potansiyeli tek tek üyelerinin yete­neklerinin gelişmesiyle ölçülür. Her kişinin, kolektif emeğe bireysel katılımının algılanmasını genişletmemiz ve derinleştirmemiz gerekir. Bunun için de her üye, kolektifin tamamlayıcı bir unsuru olduğunun bilincine varmalıdır. Her üyenin zihin emeği ve kol emeği seferber edilmelidir. Kolektif budur.

Kolektif ortak akıldır. Karar süreçlerini doğru işleteceğiz. Kolektifin dışında karar alınamaz. İş planlamalarını ve görev tariflerini kolektif olarak yapmalıyız. Bunun için kolektifte mutlaka özgür tartışma ortamı olmalıdır. Herkesin hem denetleyen, hem denetlenen olmasını sağlayan, gerek toplu, gerek bireysel etkinliklerde herkese yönetme olanağı tanıyan bir ortam yaratmalıyız.

 

  1. e) Disiplin Duygusunu Geliştirmek

Disiplin, ancak, gerekliliğin, yararlılığın ve zorunluluğun anlaşılması halinde bir anlam ifade eder. Bir topluluktaki arkadaşlık ve kardeşlik duygusunun doğal baskısı olarak şekillenir; yoksa zihinsel bir kavrayışla, ikna ve kabul ettirme yoluyla varlık kazanmaz, çünkü disiplin, ezberlenmiş davranışlar bütünü değildir. Söz dinleme ile disiplin aynı değildir. Basit bir söz dinleme bizim için yeterli olamaz. Kişiden sadece bir emri yerine getirmesi değil, aynı zamanda onu etkin şekilde yerine getirmek için yeteneğini en iyi şekilde kullanmaya çabalaması beklenir. Yaşamının her anında emir ve buyruklar beklemeksizin görevini yapmaya hazır olması beklenir.

Bilincin, açıklığın, herkesin benimsediği ve nasıl davranmamız gerektiğine ilişkin derin bir anlayışın varlığı elzemdir; öte yanda da kesin, açık, tartışmaları, yanlış anlamaları, itirazları ve gecikmeleri gerektirmeyen mükemmel bir işleyiş kurmalıyız. Bu iki motifin bir disiplin sistemi içinde uyumunu gerçekleştirmek başarıyı beraberinde getirecektir.

Disiplin duygusunu geliştirmek için yapılan iş, iş disiplinine daya­lı olmalıdır. Disiplin eksikliği her şeyden önce üyenin yapması gereken ça­lışmayı yapmayışıyla, kolektifin işine umursamaz bir ta­vır almasıyla ve kendi yapacağı işi başkalarına yükleme yolunu seçmesiyle ölçülür.

Disiplin anlayışı ve çalışma tarzı ( bkz. Ek 2) içselleştirilmeden örgütlü gücümüzü büyütemeyiz. Karar gününe doğru hızla yol alırken; seri, atak, planlı, görevleri en iyi şekilde uygulayan ve çalışmaktan yorulmayan bir örgüt yaratmalıyız. Örgütlü gücü büyütmek için daha önce saydığımız görevleri yerine getirirsek, ataletten tamamen kurtulmuş oluruz.

 

Partimizin Gençleşmesinde Yeni Aşama

 Partimizi gençleştirme planını ısrarla ve istikrarlı bir biçimde yürütüyoruz. Partimizin yakın geleceği açısından tarihi bir düzenleme gerçekleştirdiğimizi şimdiden görebiliyoruz. Gençlik mücadelesi büyüdükçe, Parti’de görev alacak genç kadroların sayısı hızla artacaktır. Partimizin omurgasını önümüzdeki yıllarda bu yeni kuşak oluşturacaktır. 68 kuşağından sonra ikinci ana damar işte bu genç nesildir.

  1. Genel Kurultay’da kabul edilen “Gençleşme Programını” uyguladık. Geçtiğimiz dönemin en büyük başarılarından biri budur. Hedeflenen hava yaratılmıştır. Öncü Gençlik üyelerinin Parti’de görev alma istekleri üst seviyededir. Öncü Gençlik üyelerinin Parti’nin çeşitli alanlarında görev alma sürecini planlayacak düzenek önemli ölçüde oluşturulmuştur. Bugüne kadar görev almış olan arkadaşların edindikleri tecrübeden ise bundan sonra daha fazla faydalanacağız. Görevlendirmeler bu sayede daha doğru yapılacaktır. Genç kadroların Parti’nin örgütsel yapısına eklemlenmesi genel olarak kolaylaşacaktır.

Artık yeni bir aşamaya geldik. Genç kadroların salt Parti’ye aktarımıyla yetinmemeliyiz. Nitekim gençleşme programı, yalnızca bir yaş meselesine indirgenemez. Gençleşme Programının nihai amacı, yeni kuşağın mücadele anlayışının Partiye sirayet etmesidir. Genç kadrolar kitle çalışmasında eşsiz tecrübeler edindiler. Partiye güvenleri tam, özgüvenleri yüksektir. Çağın gereklerini yerine getirecek özelliklere doğal olarak sahiptirler. İşte bu karakteristik özellikleri taşıyan genç zihniyetle 40 yıllık mücadele birikimini harmanlayacağız. Arkada bıraktığımız 4 yıl içerisinde Parti’de görev alan genç kadroların miktarı çoktur. Ayrıca önemli kademelerde bulunanların da sayısı az değildir. Bir kadro birikimi oluşmuştur. Yeni aşamaya geçerken, koşulların olgunlaştığını göstermektedir bu durum.

ÖNCÜ GENÇLİK GENEL YÖNETİM KURULU