Ana Sayfa Türk Devrimi Teşkilatın İki Elemanı Silahçı Hasan Tahsin’den Osman Nevres’e İki Hasan Tahsin

Teşkilatın İki Elemanı Silahçı Hasan Tahsin’den Osman Nevres’e İki Hasan Tahsin

3119

Teşkilatın İki Elemanı
Silahçı Hasan Tahsin’den
Osman Nevres’e
İki Hasan Tahsin
Dr. Ahmet Mehmetefendioğlu

İngiltere’nin Balkan siyasetini belirlemek amacıyla oluşturduğu Balkan Komitesi’yle bağlantılı olarak Noel ve Charles Roden Buxton kardeşler, Birinci Dünya Savaşı sırasında bölgeye gönderildiler. Balkan Komitesi’nin Balkanlar’daki çalışmalarından büyük bir kaygı duyan Osmanlı yönetimi, Buxton kardeşleri Teşkilat-ı Mahsusa aracılığıyla yakından takip etme kararı aldı. Bu takiple görevlendirilen kişi, eğitimi için bulunduğu Avrupa’da Osmanlı istihbaratı adına çalışan, İttihatçı ve milliyetçi kimliğiyle tanınan, hayatını İzmir’in işgali sırasında Yunan işgal kuvvetlerine ilk kurşunu atarak kaybeden ve görev kimliğiyle, yani Hasan Tahsin olarak bilinen ve anılan Osman Nevres’ti.

İngiltere’de, 1903 yılında önde gelen bir grup aydın tarafından bir baskı grubu olarak kurulan, İngiliz hükü- metleri ve istihbarat servislerince finanse edilen ve kuruluşunu takip eden süreç içersinde dönemin İngiliz hükümetlerinin Balkan politikaları- nın tespit edilmesinde çok önemli bir rol oynayan Balkan Komitesi’nin temel kuruluş amacı, özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkan topraklarında yaşayan Hıristiyan tebaanın yaşam koşullarını iyileştirmek ve bölgede İngiliz ulusal çıkarlarını sa- vunacak politikalar üretmekti.1 Nitekim bu doğrultuda Balkan Komitesi, kuruluşunu takip eden dönem içerisinde İngiliz ulusal çıkarları doğrul- tusunda Balkan coğrafyasında geniş bir kamuoyu oluşturmayı başardı.2
Kuruşlundan itibaren Balkan Komitesi’nin çalışmalarını yakın- dan takip eden Osmanlı yönetimi ve kamuoyu ise komitenin Balkan azınlıkları arasındaki çalışmalarının kendi politikalarına ters düşen yaklaşımlar içersinde olması nedeniyle komiteyi Slav sempatizanı bir örgüt olarak algılamıştı.3 Balkan Komitesi Osmanlı kamuoyunda, İngiltere’de Gladstone’un başlattığı4 Türk düş- manlığı ve Bulgar hayranlığının de- vamı olarak algılanıyordu.5

İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesi, Balkan Komitesi’nin Osmanlı kamuoyundaki algılanışında yeni bir döne- min başlamasına neden oldu. İttihatçıların meşrutiyetin ilanından sonra köklü reformlara imza atacaklarına ilişkin Avrupa ve özelikle İngiliz ka- muoyunda oluşan yaygın beklentiler ve İttihatçıların da yeni dönemdeki politikalarını Batı ve İngiliz kamuoyuna daha iyi anlatma çabaları bu yeni politika değişikliğini ve iki tara- fın da birbirlerini daha yakından ta- nıma isteğini gündeme getirdi.6 Çünkü Osmanlı kamuoyunda, Reval’de yapılan görüşmelerin arkasında artık neredeyse isimleri komiteyle birlikte anılan Noel ve Charles Roden Buxton kardeşlerin ve Balkan Komitesi’nin olduğuna inanılıyordu.7

Balkan Komitesi’nin meşrutiyetin ilanından sonra İttihatçıların politikalarını destekleyen açıklamaları ve girişimleri, İttihatçıların ve yeni Osmanlı yönetiminin komiteyle olan ilişkilerinde yeni bir dönemin başlamasına neden oldu. İki tarafın birbirini yakından tanıma isteği, İttihatçıların Balkan Komitesi üye- lerini İstanbul’a davet etmesiyle sonuçlandı.8 “Genç Türklerin amaçlarını ve ümitlerini” daha yakından tanıma fırsatı bulacaklarını düşünen ve daveti kabul eden komite üyeleri, gezi sonrasında Kamil Paşa hüküme- tinin düşürülmesiyle sonuçlanacak yarı resmi ziyareti 1908 yılının kasım ayında gerçekleştirdiler.9

Meşrutiyetin ilanından sonra İttihatçılarla Kamil Paşa hükümeti arasındaki balayı döneminin bitmeye başladığı bir sırada gerçekleşen bu ziyaret sırasında yaşanan bir ziyafet krizi ve sonrasındaki gelişmeler, 1909 Şubat’ında Kamil Paşa hüküme- tinin düşürülmesiyle sonuçlandı.10 1909 yılındaki 31 Mart Olayı’nda İttihatçılara destek veren11 Balkan Komitesi’nin İttihad ve Terakki’yle olan bu yakınlaşma süreci, 1910 yılıyla beraber bozulmaya başladı. Bun-da, 31 Mart Olayı’ndan sonra gittikçe artmaya başlayan iç ve özellikle de dış politikadaki gelişmelerle birlikte, Balkan Komitesi’nin Balkan Savaşı’na giden süreçte bölgede gerçekleştir- diği çalışmalar da etkili oldu.12

Balkan Komitesi’nin Balkan Savaşı öncesi ve sonrasındaki Osmanlı aleyhtarı çalışmaları Birinci Dünya savaşına giden süreçte ve savaşın hemen sonrasında daha belirgin bir şekilde görülmeye başlandı.13 Balkan Komitesi’yle eşdeğerde görülen Buxton kardeşlerin savaşın başlamasın- dan hemen sonra İngiliz hükümetin- den aldıkları emir doğrultusunda İngiliz politikalarını anlatma ve henüz savaşın ilk aylarında tarafsızlığını koruyan bazı Balkan ülkelerini ken- di yanlarına çekme doğrultusunda bölgeye düzenledikleri geniş kap- samlı gezi,14 Osmanlı yönetimi tarafından yakından ve kaygıyla takip edilmeye başlandı. Buxton kardeşler Balkanlar’a düzenledikleri gezinin ilk ayağı olan Bulgaristan’da büyük bir ilgiyle karşılandılar.15 Gezinin ikinci, belki de en önemli durağı olan Romanya ise savaşın ilk aylarında her iki blok için de çok önemliydi. Çünkü Romanya Osmanlı İmpara- torluğu ve Almanya öncülüğündeki İttifak ülkelerinin tam ortasında ka- lıyordu. Bu da Almanya’dan Osmanlı İmparatorluğu’na kadar uzanan ortak sınırı zor durumda bırakıyordu. Romanya’nın savaşın ilk aylarındaki bu önemli stratejik konumundan İngiltere de yaralanmak istiyor-du. Buxton kardeşlerin amacı, Kral Carol yönetimdeki Romanya’yı ya İngiltere’nin yanında savaşa sokmak ya da tarafsızlığını devam ettirmeye yönelikti.16

Osmanlı İmparatorluğu ile Romanya arasında ittifak görüşmelerinin devam ettiği ve hatta bu doğrultuda Talat Paşa’nın Romanya’yı ziyaret ettiği ve bu ziyaretin sonuçlarının beklendiği bir dönemde17 Buxton kardeşlerin bölgeye düzenlediği gezi, bölgedeki Osmanlı diplomatik temsilcilikleri ve İttihatçılarla bir- likte Bulgaristan ve Romanya’da çok güçlü bir örgütlenmeye sahip olan Teşkilat-ı Mahsusa tarafından takip edilmeye başlandı.18 Dönemin Os- manlı basını da Buxton kardeşlerin Balkanlar’ı ziyaretini takip ederek gelişmeleri okuyucularına yakından duyuruyor, kamuoyunu etkilemeye çalışıyordu.19

Balkan Komitesi’nin Balkanlar’daki çalışmalarından büyük bir kaygı duyan Osmanlı yönetimi, Buxton kardeşleri Bulgaristan’a girdikleri andan itibaren Teşkilat-ı Mahsusa aracılığıyla yakından takip etme ka- rarı aldı.20 Teşkilatı-ı Mahsusa 1913 yılında kurulmuş21 ve örgütlemesini 1914 yılı başlarında ülke içinde ve dışında büyük ölçüde tamamlayarak geniş bir alanda operasyon yapma gücüne sahip olmuştu. Örgüt Buxton kardeşleri takip etme görevini, 1913 yılının sonunda Bulgaristan’da kendisine verilen görevi yerine ge- tirmeyerek görev yerini izinsiz terk ettiği için yine Teşkilat-ı Mahsusa tarafından cezalandırılarak öldürülen ve çıkardığı bir gazetenin isminden dolayı “Silahçı Hasan Tahsin” olarak da bilinen Hasan Tahsin’in kimliğiyle, Osman Nevres’e verdi.

Eğitimi için bulunduğu Avrupa’da Os- manlı istihbaratı adına çalışan, İttihatçı ve milliyetçi kimliğiyle tanınan, İzmir’in işgali sırasında Yunan işgal kuvvetlerine ilk kurşunu atarak hayatını kaybeden ve Buxton kardeşleri takip etme görevini aldığı tarihten öldürüldüğü tarihe ve bugüne kadar görev kimliğiyle, yani Hasan Tahsin olarak bilinen ve anılan Osman Nevres Recep, 1888 yılında Selanik’te dünyaya geldi.22 İlk ve orta eğitimini burada tamamlayan Osman Nevres, Fevziye Mektebi’nde tanıştığı Cavid Bey aracılığıyla İttihad ve Terakki’ye katıldı. Meşrutiyetin ilanından kısa bir süre sonra İstanbul’a geldi. Bir süre sonra da bir grup öğrenciyle beraber üniversite eğitimi için Dr.Nazım Bey tarafından Fransa’ya gönderildi. Osman Nevres Paris’te, Sorbonne’da siyaset ve sosyal bilimler bölümüne kaydoldu. Fransa’da bulunduğu yıllarda Paris’in çok renkli ve entelektüel ortamından etkilendi. Aynı dönemde eğitim gören birçok Türk öğrencisi gibi, Osman Nevres de sosyalizmle bu dönemde tanıştı. Fransa’da bulunduğu süre düşünce yapısını ve dünya görüşünü çok etkiledi.23

Osman Nevres’in Fransa’daki eğitimini bitirip bitirmediğini kesin olarak tespit edememekle birlikte, Osmanlı istihbaratı kadrosuna bu yıllarda katıldığını ve eğitimi sırasında bu kimliği doğrultusunda ha- ber alma, İttihatçı muhaliflerin takip edilmesi ve özellikle de Trablusgarb ve Balkan savaşları sırasında başta Fransız ve Avrupa kamuoyunu etkilemek için dönemin bazı tanınmış gazete yazarlarını etkileme ve Türk tarafının tezlerini anlatma görevle- rini aldığını bilmekteyiz.24 Bu görevi doğrultusunda Osman Nevres, eğitimi sırasında tüm Avrupa ülkelerini dolaşmıştır. Bu dönemdeki en yakın çalışma arkadaşları ise, kendisi gibi Fransa’da eğitim amacıyla bulunan ve en azından bu yıllarda Osmanlı istihbaratı adına çalıştığını bildiğimiz Dr. Mazlum Boysan ve Ertuğrul Baykal’dı.25

Balkan savaşlarının bittiği tarihe kadar Avrupa’da bulunan Osman Nevres, Teşkilat-ı Mahsusa’nın kurulma- sından sonra İstanbul’a geldi. Buxton kardeşleri takip etme görevini aldığı zamana kadar İstanbul’da olduğunu biliyoruz. Osman Nevres’in kendisi gibi Teşkilat-ı Mahsusa kadrosu içinde yer alan, başlangıçta İttihad ve Terakki örgütü adına çalışmalarda bulunan ve daha çok “Silahçı Tahsin” olarak bilinen Hasan Tahsin ise 1883 yılında İstanbul’da doğdu.26 Babası istihkâm Binbaşı Seyit Bey gibi askerlik mesleğini seçen Hasan Tahsin, Harp Okulu’ndan Mustafa Kemal’in sınıf arkadaşıdır. İlk görev yeri Van olan Hasan Tahsin daha sonra Kuleli Askeri Lisesi’ne öğretmen olarak atandı. 31 Mart Olayı’nı bastıran Hareket Ordusu’nda görev alan Hasan Tahsin, daha sonraki yıllarda askerlik görevinden ayrıldı.27 Basın hayatına atılan ve başta Silah ve bu gazetenin kapatılması sonrasında da değişik isimlerle gazeteler çıkaran Hasan Tahsin, bu dönemdeki yazılardan dolayı birçok defa yargılandı.28

Dönemin birçok önde gelen dergi ve gazetelerinde yazıları çıkan Hasan Tahsin, kurulmasından kısa bir süre sonra Teşkilat-ı Mahsusa’ya katıldı.29 İlk görev yerlerinden biri, Teşkilat-ı Mahsusa’nın çok önem verdiği Balkanlar’dı.30 Bu doğrultuda Teşkilat-ı Mahsusa’nın Hasan Tahsin’e verdiği görev, Trakya ve Makedonya’daki Türk çetelerinin örgütlenmesini sağlamak ve kontrol etmekti. Ancak Hasan Tahsin kendisine görev yeri olarak verilen Neverkop bölgesine gitmek yerine, Sofya’ya gitmeyi tercih etti.31 Burada Harp Okulu’ndan sınıf arkadaşı olan ve Sofya’da askeri ateşe olarak görevli bulunan Mustafa Kemal’i ziya- ret eden ve yeni kimliğini açıklayan Hasan Tahsin, Mustafa Kemal’in uyarılarını dikkate almadan görev ye- rini terk ederek İstanbul’a döndü.32 Hasan Tahsin kısa bir süre sonra da Teşkilatı-Mahsusa tarafından görevini yerine getirmediği ve görev yerini izinsiz terk ettiği gerekçesiyle cezalandırılarak öldürüldü.33

Kesin tarihini tam tespit edememekle beraber, en erken 1913 yılı sonunda, en geç 1914 yılı başında öl- dürülmüş olduğunu tahmin ettiğimiz Hasan Tahsin’in kimliği, 1914 yılında Buxton kardeşleri takip etme görevi verilerek Bulgaristan’a gönderilen Osman Nevres’e verilir.34 Osman Nevres ya da yeni kimliğiyle Hasan Tahsin o yıllarda Teşkilat-ı Mahsusa kadrolarında çalışan Talha ve Velid Ebuzziya beylerin çıkardığı Tasvir-i Efkâr gazetesinin muhabiri olarak Bulgaristan’a gönderilir.35 Hasan Tahsin’i Bulgaristan’a gönderme ve Sofya’daki otele yerleştirme görevi ise Talha ve Velid Ebuzziya beylerin çok yakın arkadaşı olan ve Hasan Tahsin’in gerçek kimliğini ve görevini bilmeyen Neverkoplu Celal Bey’e verildi.36 Celal Bey Hasan Tahsin’i önce Sofya’daki Makedonya oteline, daha sonra da onun isteğiyle Buxton kardeşlerin kaldığı Bulgaria oteline yerleştirdi.37

Aslında Osman Nevres, yeni kimliğiyle Buxton kardeşlere suikastı Sofya’da, Balkan Komitesi şerefine verilen bir konserde gerçekleştirecekti. Ancak çok kalabalık olan konser salonuna giremeyen Hasan Tahsin bu ilk suikast girişiminde başarılı olamadı.38 Suikast girişimini Bulgaristan’da yapmamasının bir diğer sebebi de Bulgar ceza yasalarına göre suikast girişimine katılanlara verilen idam cezasıydı.39

Buxton kardeşlerin peşini bırakmayan Hasan Tahsin, onların Bulgaristan’ı terk etmelerinden sonra aynı trenle Romanya’nın başkenti Bükreş’e geldi.40 Buxton kardeşlerin kaldığı Athena Palace oteline ve onların yanındaki odaya yerleşir.41 Bükreş’te Buxton kardeşlerin tüm görüşmelerini çok yakından takip eden Hasan Tahsin, suikast için en uygun zamanı bulmaya çalışır.

Bulgaristan’dan farklı olarak Romanya’da soğuk karşılanan ve Romen Kralı Carol’dan bekledikleri ilgiyi göremeyen Buxton kardeşler tüm gayretlerine rağmen Romen hükümetini ve kralı İngiliz hükümetinin is- tekleri konusunda ikna edemezler.42 Buxton kardeşlerin kralla yaptıkları görüşmeden kısa bir süre sonra kralın ölmesi tüm dengeleri değiştirir.43 Bazı Romen gazeteleri, 48 yıl boyunca ülkeye hizmet eden kralın Buxton kardeşlerle yaptığı görüşmeden kısa bir süre sonra kuşkulu bir şekilde ölmesini Buxton kardeşlerin tek taraflı ve kendi çıkarlarına yöne- lik girişimlerinin bir sonucu olarak değerlendirdi.44

Hasan Tahsin suikast için uygun za- manı, Buxton kardeşler Kral Carol’un cenaze törenine gitmek için 15 Ekim 1914 sabahı Athena Palace otelinden yanlarında eski Bulgaristan başbakanı Geşof’un oğluyla birlikte ayrıl- dıktan kısa bir süre sonra bulur.45 Kalabalığın arasından sıyrılan Hasan Tahsin, at arabasında bulunan gurubun üzerine yedi milimetrelik bir ta- bancayla altı el ateş eder.46

Corabia sokağından Episkopia sokağına geçilmek üzereyken gerçekleşen bu suikast girişiminde Charles Bux- ton göğsünden, kardeşi Noel Buxton ise çene kemiğinden yaralanır.47 Bir kurşun da eski Bulgaristan başbakanı Geşof’un oğlunun şapkasına isabet eder. Buxton kardeşler olay yerin- de yapılan ilk müdahaleden sonra Elisabetha Hastanesine kaldırılırlar. Buxton kardeşlerin buradaki tedavileri Profesör Toma Ionescu tarafından takip edilir. Büyük bir ziyaretçi akınına uğrayan hastaneye gelenler arasında Bükreş’teki Türk Büyükelçisi Sefa Bey’de bulunmaktaydı.

Suikast girişiminde bulunan Hasan Tahsin, kalabalığın arasında fazla uzaklaşamadan Dimutru Draghici is- mindeki bir polis memuru tarafından yakalandı.48 Dönemin Balkan ve Avrupa basınında geniş bir şekilde du- yurulan bu suikast girişimini yabancı basın ve özellikle de Romen basını Osmanlı istihbarat servisinin bir operasyonu olarak değerlendirdi.49 Yabancı basın, Türklerin Balkan Komitesi’ni, iki üyesinin iki Balkan savaşına sebep olmasından dolayı cezalandırdığını yazdı.50 Osmanlı ba- sınında ise suikast girişimini en geniş şekilde okuyucularına duyuran, Tasvir-i Efkâr gazetesiydi. Gazete suikast haberini, “Bir İslam Düşmanı- nın Akıbeti’ başlığıyla okuyucularına duyurdu.51

Olaydan hemen sonra tutuklanan Hasan Tahsin, Romen polisinin tüm araştırma ve soruşturmasına rağmen gerçek kimliğini söylemedi.52 Suikastı kendi inisiyatifiyle ve hiçbir kuruma bağlı olmadan gerçekleştirdiğini söyledi. Sorgulamalarda yanıltıcı bilgiler verdi. Bu doğrultuda, yargılama sürecinde Romen yetkililerin Avrupa’nın tüm başkentlerinde ve İstanbul’da Hasan Tahsin’in gerçek kimliğini öğrenmek için yaptıkları araştırma da sonuç vermedi.53 Rosenberg takma ismini kullanan ve suikast girişimine yardım ettiği söylenen, Osmanlı istihbaratının bir üyesi olduğu yazı- lan kişi de tüm araştırmalara rağmen bulunamadı.54

Burada çok ana hatlarıyla verdiğimiz bu suikast girişimi ve ardından gelen uzun ve karışık yargılama süreci son- rasında55 Osman Nevres, gerçek kim- liği deşifre olmadan, Hasan Tahsin kimliğiyle yargılanarak, 1915 yılında beş sene hapis cezasına çarptırıldı. Yargılamayı yapan mahkeme suikast girişimini kişisel bir eylem olarak değerlendirdi.

1916 yılında Türk ordusunun Bükreş’e girmesiyle birlikte serbest bırakılan Hasan Tahsin, buradan İsviçre’ye geçti.56 1918 yılına kadar burada kalan Hasan Tahsin, bu süre içerisinde de yine Teşkilat-ı Mahsusa adına çalışmalarda bulundu. 1918 yılı ba- şında yine özel bir görevle57 geldiği İzmir’de kartvizitlerini Hasan Tahsin Buxton olarak bastıran Osman Nev- res, çıkardığı Hukuk-Beşer gazetesindeki makaleleriyle kamuoyunu aydınlatan yazılar yayınlarken, yeraltı çalışmalarını, öldürüldüğü tarih olan 15 Mayıs 1919’a kadar Hasan Tahsin kimliğiyle sürdürdü.58

1 Ahmet Mehmetefendioğlu, “Balkan Komitesi ve
Bir Mektubu”, Toplumsal Tarih, Aralık 1998, s. 4-8; L. Stavrions, “The Balkan Committee”, Quens Quartley, sonbahar 48, 1941, s. 258-267. Ayrıca bakınız, Şanlı Bahadır Koç, Noel Buxton: Portrait of a Philantrophist as a Turcophobe, Bilkent Üniversitesi. Basılmamış yüksek lisans tezi, Ankara 1997.
2 Noel Buxton, Travles and Reflections, London 1924, Mose Anderson, Noel Buxton, A Life, London 1952, Victoria, de Bunsen, Charles Roden Buxton, London 1948.
3 Mehmetefendioğlu, agm, s. 4-5.
4 J. l. Hammon, R. d Foot, Gladstone and
Libaralizm, New York 1953.
5 Ahmet Emin Yalman, Havalarda 50.000
Kilometre Seyahat, Cilt:1, İstanbul 1943, s. 250; BOA, Yıldız Tasnifi, Sadaret Hususi Maruzat Evrakı, D. No:491/100.
6 Times, 5 Eylül 1908 ve 24 kasım 1908. Charles Roden Buxton, Turkey in Revolution, London 1909.
7 Servet-i Funun 16 Temmuz 1324.
8 FO, 371/558/43816-7, Times 24 Aralık 1908.
9 C. R Buxton, age, s. 15-20. Bu ziyarete ilişkin Noel
Buxton’un bir değerlendirme yazısı için bkz. Noel Buxton, “The Balkan Committee’s Visit To The Young Turkısh Committee” Times, 28 Aralık 1908.
10 Mehmetefendioğlu, agm, s. 6.
11 Times 20 Nisan 1909, Mehmetefendioğlu, agm, s.
6-7.
12 Times, 22 Şubat 1911.
13 Mehemetefendioğlu, agm, s. 7.
14 Andreson, age, s. 61-65.
15 Andreson, age, s. 64-65. Fransız Dışişleri Bakanlığı
Arşivi, Dosya:Guerre 1914-1918-Turguie. 846/116.
16 L. Grogan, The Life of J. D. Bourchier, London
1926, s. 155-165.
17 “Cavit Bey’in Hatıraları”, Tanin, 31 Birinci Teşrin
1944.
18 Yaşar Aksoy, “Teşkilat-ı Mahsusa ve Hasan
Tahsin,” Demokrat İzmir, 15-30 Mayıs 1976.
19 Tanin, 17 Eylül 1914.
20 Mehmetefendioğlu, agm, s. 7.
21 Teşkilat-ı Mahsusa için bkz, Philip Stoddard,
Teşkilat-ı Mahsusa, İstanbul 1997; Musatafa Balcıoğlu, Teşkilat-ı Mahsusa’dan Cumhuriyet’e, İstanbul 2001; Atilla Kocatepe, Teşkilat-ı Mahsusa’nın Siyasi Misyonu, İstanbul 2002.
22 Osman Nevres için bkz. Zeynel Kozanoğlu, Anıt Adam, Osman Nevres “Hasan Tahsin” İzmir 1972; Nurdoğan Taçalan, Ege’de Kurtuluş Savaşı Başlarken, İstanbul 1998, s. 88-106.
23 “En Yakın Arkadaşının Ağzından Hasan Tahsin”, Yeni Asır, 9 Eylül 1972.
24 Teşkilat-ı Mahsusa, kuruluşunu takip eden dönemde Avrupa’da okuyan Türk öğrencilerini istihbarat faaliyetlerinde kullanmıştır. Bunlar arasında Yahya Kemal de vardı, Bkz. Hilmi Yavuz, “Yahya Kemal Bir İttihat ve Terakki Ajanı mı İdi ?”, Zaman, 12 Ocak 2005; Hasan Pulur, “Yahya Kemal Ajan Mıydı?”Milliyet, 15 Ocak 2005.
25 “En Yakın Arkadaşının Ağzından Hasan Tahsin”, Yeni Asır, 9 Eylül 1972.
26 Silahçı Hasan Tahsin için bkz. Mustafa Baydar, “Öldürülen Gazetecilerimiz”, Cumhuriyet,
28 Temmuz 1967. Yeni bir çalışma için
bkz. Hıfzı Topuz, Özgürlüğe Kurşun, İstanbul 2007, s. 161-188.
27 Hasan Tahsin hakkındaki bu bilgi ve belgeleri
benimle paylaşan aile üyelerinden Sayın Hamid Güneşli ve Sevgili Ekin Eremsoy’a teşekkür ederim. Yazılarında başlangıçta “Mülazım Tahsin” imzasını kullanan Hasan Tahsin, ilk sayısı 1909 Temmuz’unda çıkan Silah gazetesinde daha sonraları Tahsin imzasıyla yazılar yazdı.
Bu bilgiler için arkadaşım Arda Odabaşı’ya teşekkür ederim. Hasan Tahsin’in 1913 yılında görevden alınması için bkz. Bayram Bayraktar, “İkinci Meşrutiyet Döneminde Subayların Siyaset Yapmasını Engellemeye Yönelik Uygulamalar”, Toplumsal Tarih, Aralık 1999, s. 88-9.
28 Asaf Tugay, İbret, cilt 2, İstanbul 1962, s.
68; Hüseyin Kazım Kadri, Meşrutiyetten Cumhuriyet’e Hatıralar, Hazırlayan: İsmail Kara, İstanbul 1991, s. 127-129; Hamza Çakır, Osmanlı’da Basın İktidar İlişkileri, İstanbul 2002, s. 120.
29 Arif Cemil, 1. Dünya Savaşı’nda Teşkilat-ı Mahsusa, İstanbul, 1997, s. 284-285, Baydar, agm.
30 Cemil, age, s. 283-287.
31 Cemil, age, s. 285.
32 Afet İnan, Mustafa Kemal’in Karlsbad
Hatıraları, Ankara 1991, s. 47-48.
33 Cemil, age, s. 287-289; Baydar, agm.
34 “En Yakın Arkadaşının Ağzından Hasan Tahsin”,
Yeni Asır, 9 Eylül 1972.
35 Neverkoplu Celal Bey’in Hatıraları, Batı
Trakya’nın Bitmeyen Çilesi, Yayına Hazırlayan:
Celal Perin, İstanbul 2000, s. 7.
36 Neverkoplu Celal Bey’in Hatıraları, s. 47. 37 Neverkoplu Celal Bey’in Hatıraları, s. 48. 38 Neverkoplu Celal Bey’in Hatıraları, s. 48.
Celal Bey, Nevzat olarak Hasan Tahsin’in gerçek amacını Bükreş’teki suikast girişiminden sonra öğrenebilecekti.
39 Noel Buxton, Travles and Reflections. London 1924, s. 123-129.
40 Adevarul, l8 Ekim 1914. 41 Adevarul, 22 Ekim 1914. 42 Dimineata, 22 Ekim 1914. 43 Grogan, age, s. 161-162. 44 Epoca, 22 Ekim 1914.
45 Uneversul, 16 Ekim 1914.
46 Viitorul, 17 Ekim 1914.
47 Minerva, 16 Ekim 1914.
48 Minerva, 16 Ekim 1914; Epoca, 7 Ekim 1914. 49 Dimineata, 18 Ekim 1918.
50 BOA, HR SİYASİ, 2353/1
51 Tasvir-i Efkâr, 6 Teşrin-i Evvel 1914.
52 Minerva, 28 Ekim 1914.
53 Epoca, 22 Ekim 1914.
54 Minerva, 29 Ekim 1914; Times 21 Ekim 1914.
55 Bu yargılama sürecine ilişkin hazırlığımız kitabı
tamamlamak üzereyiz.
56 Ahmet Bedevi Kuran, İnkılap Tarihimiz ve Jön
Türkler, İstanbul 1945, s. 356-358. Osman Nevres’in yine bu yıllarda İngiliz Avam Kamarasını havaya uçurma doğrultusundaki başka bir girişimini değişik kaynaklardan teyit etmek mümkün olmadı. Yavuz Selim, “Londra’yı Havaya Hasan Tahsin Uçuracaktı”, Türksolu, sayı 87, Ağustos 2005, s. 8.
57 Abidin Nesimi, Yılların İçinden, İstanbul 1977, s. 206-208.
58 Osman Nevres’in kısacık hayatına sıkıştırdığı bu olaylar 1970’li yıllarda bir film olarak çekilmesini gündeme getirmişti. Osman Nevres’i oynaması düşünülen kişi ise Yılmaz Güney’di. Bkz. Yaşar Aksoy, “Hasan Tahsin İle Yılmaz Güney Arasındaki Sır”, Gergedan, Ekim 1988, s. 16-18. 1990’lı yıllarda, senaryosunu rahmetli Attila İlhan’ın yazdığı ve