Ana Sayfa Yazılar UTKU ASAR YAZDI: ‘BİRLİK: DEVRİM’İ AÇAN YOL’

UTKU ASAR YAZDI: ‘BİRLİK: DEVRİM’İ AÇAN YOL’

1849

Utku Asar , Öncü Gençlik Ankara

İŞÇİ SINIFININ BİRLİĞİ

Bilimsel Sosyalizm’in kurucusu, büyük devrimci Karl Marx ve Friedrich Engels işçi sınıfının ulusarası öncü partisini kurarken kaleme aldığı Komünist Parti Manifestosu kitabınında ilk olarak ” Bugüne kadarki tüm toplum tarihi, sınıf mücadeleleri tarihidir. ” kısmını işaret eder. Ve tarihin gidişinin sınıf mücadeleleri sonucunda yeni toplumsal üretim ve yapı modellerinin oluştuğunu ifade eder.

Bu öncü partinin misyonu özellikle Avrupa’da olmak üzere uluslarası işçi sınıfının birliğini sağlamak ve iktidarı ele geçirmenin teorik boyutlarını çerçeve eder. İşçi sınıfının birliği ve devrimcilere düşen görevi temel olarak açıklar.

Burjuvazinin mezar kazıcısı olan proleteryanın birliği üzerine neredeyse verdiği çoğu eserlerde vurgu yapan Marx ve Engels, işçi sınıfının birliğini sağlayan ve/veya işçi sınıfı mücadelesinin tarihsel olarak önünü açabilecek bütün devrimci atılımları selamlar ve destek verir.

Örneğin; demokratik devrimini gerçekleştirme aşamasında olan Avrupa’da, burjuva demokratik devriminin ilerlemesi işçi sınıfının gelişmesine katkı sunacağı için burjuva demokratik devrimlerinin sosyalist devrimin önünü açacağı görüşüyle başta kendisi olmak üzere Avrupa’da burjuva demokratik derneklere üye olmuşlardır. Aynı şekilde, ulusal birlik olmadan işçi sınıfının birliği olmayacağı tespitini dönemin Avrupa’sında tespit ederek, Avrupa’daki milli devletlerin kurulmasını selamlar ve devrimci misyon biçer. Almanya ve İtalya’nın birliğinin sağlanmasını, krallığın ve dolayısıyla feodalizmin biçimsel olarak yıkılmasını ve burjuva demokratik devrimin bir aşaması olduğu için canı gönülden savunur.

Burada Marx ve Engels’in şiddetle bizlere işaret ettiği en önemli şey özellikle birliktir. İşçi sınıfının birliği, işçi ve köylü birlikteliği, emekçi sınıflar ile o ülkenin devrimci burjuvazisinin birliği, feodalizme karşı burjuvazi devrim yolunu açan milli devletlerin oluşması ve milli birliği.

19.yy devrimci mücadelesi ana eksende Avrupa kapitalizmi ile avrupa işçi sınıfı arasındaki temel çelişmeye dayanmaktaydı, ve burada işçi sınıfının iktidara gidecek her yolda temel olan tek şey birlikti.Enternasyonal’i kurarken temel amaç Avrupa’da ve dünyada ezilen proleteryanın uluslarası birlikteliğiydi.

Marx ve Engels bize Bilimsel Sosyalizm’i var etmekle kalmayıp, proleteryanın iktidarına giden biricik yolun ise birlikten geçtiğini işaret etmiştir.

Paris Komünü eleştirilerinde dahi temel olarak başarısızlığa ulaşamamasının eksikliğini köylülerin dahil edilemeyiş olmasından kaynaklandığını özellikle belirtir. Buradaki önemli olan şey işçi ve köylü birlikteliğinin sağlanmasıdır.

EMPERYALİZM’E KARŞI BİRLİK VE DEVRİMLER

EKİM DEVRİMİ

Marx somut bir durumun soyut halini tarif etmiştir, Lenin ise soyut olan fikri somutlamıştır. Dünyada gerçekleşen ilk işçi sınıfı devrimi Büyük Ekim Devrim’i olmuştur. Büyük devrimci Vladimir Lenin ve Bolşevik Parti önderliğinde gerçekleşen devrim dünya devrimci hareketine birlik konusuna dair önemli bir miras bırakmıştır.

Lenin devrimci mücadeleyi hayalci fikirlerden arındırarak, ülkesinin ve coğrafyasının nesnel koşullarını tespit etmiş ve buna yönelik stratejiler geliştirmiştir. Tarihin tekerleğinin sosyalizm yönünde ilerlemesi için tarihsel çizgiyi iyi tahlil etmiş ve buna dair önemli devrimci pratikler ortaya koymuştur. Çarlık ülkesi olan Rusya’da gerçekleşen 1905 burjuva demokratik devrimine önemli destekler sunmuş ve belirli bir programatik bir hat ortaya koymuştur. 1905 Devriminde temel slogan ” burjuva-demokratik devrimin zaferi için, burjuvaziyi tarafsızlaştırmak ve bütün köylülükle birlikte Çara ve toprak ağalarına karşı ” mücadele perspektifini benimsemiştir. Burada dikkatle işaret ettiği nokta yine birlik olmuştur. Feodalizme ve çarlığa karşı köylülüğün birlikteliğini işaret etmiş, burjuvaziyi köylü mücadelesinde karşı-devrimci rol üstlenmemesi içinde tarafsızlaştırma politikasını izlemiştir. Hakim olan sınıfa karşı devrimci sınıfları birleştirme siyasetini nesnel olarak uygulamıştır.

1905’te gerçekleşen burjuva-demokratik devrimi ilerleyen süreçte ve doğası gereği çürümeye başladığı ve burjuvazi iktidara geldikten sonra gericileşti. Gericileşen burjuvaziye karşı mücadeleyi yükseltti. Ancak Rusya’nın demokratik devrim aşamasında olduğunu Lenin çok iyi biliyordu, burjuvazi devrimin ilerici misyonunu destekledi lakin gericileşen burjuvaziye karşıda ağır eleştiriler ve alçaklığını teşhir etme mücadelesini yürüttü.

Gericileşen burjuva iktidar, Rusya’nın emperyalist paylaşım savaşına girmesini ve Rus halkının desteğini kazanmak için de bunu bir milli bir savaş olarak gördü. Lenin bu savaşın emperyalist bir savaş olduğunu ve emperyalizme karşı mücadele etmenin gerekliliği üzerine bir yöntem geliştirdi. Dünya savaşının bağladığı ve devrimin gerçekleştiği zamana kadar temel sloganı ” Ekmek, barış ve özgürlük ” oldu. Yoksul Rus işçi ve köylülerini bu sloganda birliğini sağladı.

1917 Şubat devriminden sonra artık proleteryanın iktidarı ele geçirmesi için bir bildiri niteliğinde olan ”Nisan Tezleri” kitabını yayımladı. O zamana kadar kurulmuş olan, ve iktidarın kurucu rolünü üstlenen aynı zamanda kurulacak devrimci iktidarın meclisleri olan sovyetlere görev yükledi. Nisan Tezlerinde temel olarak şu sloganı öne çıkardı ” Bütün iktidar Sovyetlere ”. Sovyetler işçi, köylü ve asker delegelerinden oluşan bir birliktelikti. Rusya’daki tüm işçilerini işçi delegeleri sovyetleri altında mücadele programında birlik sağladı. Aynı şekilde köylü ve asker sovyetlerinde de bu geçerlidir.

1917’de gerçekleşen Ekim Devrimi’ni birleştiren sloganın tarifi ” proleterya iktidarı için, orta köylülüğü tarafsızlaştırmak ve yoksul köylülükle birlikte şehir ve köydeki kapitalizme karşı ” mücadele programıydı. Proleterya iktidarı için, proleterya öncülüğünde yoksul köylülükte birlikte bir mücadele ekseni çizmekteydi.

Lenin’de devrim yaparken ve devrimci süreçteki işaret ettiği önemli nokta yine birlik üzerine oldu. Çünkü hakim sınıflara karşı mücadele ancak örgütlü ve birlik şeklinde olabilirdi. Hakim sınıflar ekonomik, askeri ve kültürel yapı olarak hem örgütlü hem de birlik halindeydi. Bu birliktelik ancak ve ancak işçilerin ve köylülerin önderliğinde halkın sosyalizm porgramında birliğiyle sağlanabilirdi. Coğrafyasında bulunan ülkeleri Sovyetler Birliği çatısı altında tek ülke içerisinde gönüllü birlikteliği ile birleştirdi. İşçilerin birliği ve halkların birliği üzerine özellikle durdu.

2 DÜNYA SAVAŞI VE ANAVATAN SAVUNMASI

Stalin, 2. Dünya Savaşı’na giden süreçte Sovyetler Birliği çatısı altında bulunan tüm halkları Sosyalizm ve Sovyet anavatanı altında birleştirmiştir. Nazi Faşizmine karşı ittifaklar kurarak birlik sağlamış, ülkesinde bulunan bütün halkları Kızıl Ordu bünyesinde seferber etmiştir. Büyük Anavatan Savunması olarak adlandırılan savaş boyunca, ülke içerisindeki emekçi sınıfların birliğini sağlamaya yönelik hamleler gerçekleştirmiştir. Cephede savaş sürdüğü koşullarda dahi ülkesindeki işçi sınıfının gelişimine, zengin köylülüğün bertaraf edilmesinde ve kollektif hale getirilmesinde önemli başarılar elde etmiştir. Bu başarılarda ki yine önemli nokta ise her zaman emekçi sınıfların gelişmesi ve Sosyalizm’in inşaası için emekçi sınıfların ortak birlikteliğine önem vermiştir. İşçilerin ve yoksul köylülerin birlikteliğini diri ve militan tutmaya özen göstermiştir.
Ezilen ve gelişen ulusların mücadelesinde önemli işaretler barındırmaktadır bu büyük pratik. Emperyalizm çağında, işgale ve emperyalist saldırıya karşı başta işçi sınıfı olmak üzere emekçi sınıflar önderliğinde Vatan Savunması vermenin hem devrimin ilerletilmesi hemde emperyalizmin yenilebilmesi işin önemli bir pratik olduğunu kanıtlamıştır.

ÇİN DEVRİMİ

1911 Çin Devriminde Dr. Sun Yat-Sen önderliğinde Mançu hanedanlığı sona erdi ve yeni bir cumhuriyet kuruldu. Dünya’da gerçekleşen demokratik devrimlerin bir parçası olan 1911 Çin Devrim’i başta Dr.Sun’un teorisi olmak üzere temel olarak ” Üç Halk İlkesi” etradında birleşmesiyle kuruldu. Üç Halk İlkesi: ” Cumhuriyetçilik, milliyetçilik ve halkçı yaşam(sosyalizm) ” olarak tanımlanır. Ülkede bulunan bütün milli sınıfları ve siyasi özneleri bu üç slogan altında birleştirdi.

Mao Zedong, emperyalizm çağında temel çelişkinin emperyalizm ve ezilen uluslar olduğunun tespitini vurgulamış ve bu yönde önemli pratikler sergilemiştir. 1.İç Savaş bittikten sonra, gerçekleşen Japon işgaline karşı iktidarda bulunan Guomindang ile birleşme sağlamıştır. Bu birleşme emperyalist saldırıya karşı vatanın savunulması ekseninde olmuştur. Emperyalizme karşı bütün milli sınıfların birleşmesi gerektiği ve emperyalizme karşı olan bütün milli kuvvetlerle ittifak kurulması gerçeğini ortaya koymuştur. Guomindang’ın Japon işgali püskürtüldükten sonra ki işbirlikçi ve gerici tutumu onun tekrar Komünistler üzerinde saldırıya geçmesine neden olmuştur. Büyük Devrimci Mao Zedong, 2. İç Savaş döneminde halkın birliğini sağlayarak gerici ve işbirlikçi Guomindan’a karşı ülkesindeki bütün milli sınıfları kendi saflarına katarak 1949 yılında devrim’i gerçekleştirdi. Demokratik Devrim sürecinde bulunan Çin, bugün halâ ülkesindeki emekçi sınıfların ortak birlikteliğini sağlamaktadır. Sosyalizm’e geçiş süreci içerisinde bulunan Çin’de, başta işçi sınıfı önderliğinde, üretimin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması sağlanmıştır.

KEMALİST DEVRİM

Devrimlerin olmazsa olmaz biricik gerçeği ” birliktir”. Mazlum ülkeleri için büyük önem atfeden Kemalist Devrimimiz’de bu büyük birlik sayesinde olmuştur. Türkiye’nin 200 yıllık Milli Demokratik Devrim tarihi milletimizi birleştirerek olmuştur. Yeri geldiğinde bu birlik Namık Kemal önderliğinde Yeni Osmanlılar Cemiyetinde, yeri geldiğinde İttihat ve Terakki Cemiyetinde sağlamıştır. İstibdat’a karşı aydınlanmacı ve devrimci fikirler başta ordu olmak üzerinde halkın bütün kesimlerinde bir uyanış yaratmış ve birlik olmak gerektiğinin bilincini kavratmıştır. Eşitlik, adalet ve özgürlük ateşiyle kavrulan devrimciler gerici rejime karşı amansız bir birlikteliği sağlamışlardır.
1.Dünya Savaşı sonunda orduları dağıtılmış, toprakları paylaşılmış, birbirine karşı kışkırtılmış bir imparatorluğu milli birlik sağlayarak emperyalizme ve onun işbirlikçi devletlerine karşı mücadele etmiş ve devrimi başarmıştır.

Mustafa Kemal,1919’da Anadolu’ya geçtiğinde Kongreler yaparak Anadolu halkından temsilcileri bir araya getirmiş, emperyalist işgale karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğini hangi çizgide ve kime karşı mücadele ettiğimizi tariflemiştir. Yaptığı kongrelerdeki temsilciler ile birlikte Anadolu’da bir direniş ağı kurmak için tüm gücünü Anadolu’daki yoksul halkı yabancı işgaline karşı birleştirmeyi amaçlamıştır. 1920’de kurulan Büyük Millet Meclis’i de bu Anadolu halkının birlikteliğini ve bütünlüğünü en önemli kanıtıdır. Büyük Millet Meclisi artık devrimin karargah merkezi, milletin aklı ve vicdanı olmuştur. Anadolu köylüsü, Anadolu’nun yoksul emekçi halkı emperyalizme karşı ölüm kalım mücadelesinde büyük başarılar elde ederek muzaffer olmuştur. Anadolu halkını yapısına,kültürüne ve kimliğine bakmadan Türk Milleti çatısı altında birleştirmiş ve yabancı işgale karşı büyük zafer etmiştir.

Kemalist Devrimimiz, başta ortaçağ kurumlarını tasfiye etmiş, tam bağımsız bir ülke inşa etmiştir. Padişah’ın tebaası olan halkı özgürleştirmiştir. Halkı ümmet kimliğinden millet kimliğine taşımış, ulusal birliği sağlamıştır.

İDARE-İ MASLAHATÇILAR ESASLI DEVRİM YAPAMAZLAR

” İdare-i maslahatçılar esaslı inkılâp yapamaz. Bugünkü sefâlet ve rezâlet içinde esâsen kimseyi memnun etmeye imkân yoktur. Yurt imar edildiği gün, millet zengin olduğu zaman herkes memnun olur.”

Büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk yukarıda belirttiği söz bugün Türkiye’sinde esasen hâla güncelliğini korumaktadır. Emperyalizm çağında, küreselleşme denilen döneme girilmesiyle Ulusal Devletin bütünlüğü ve birliği önem arz etmektedir. Ulusal Devlet’i savunmak, devrimin karargahını savunmaktır, emekçi sınıfların birliğini savunmaktır. Ulusal Devlet korunursa, devrim korunur. Ulusal Devletlerin emperyalizme karşı vereceği mücadele devrimin temel ekseninini ve programını tarif eder. Emperyalizme karşı bütün milli sınıfların birlikteliğiyle devrime gidileceği gerçeği yadsınamaz bir gerçektir.

Devrim’in biricik karargahı VATAN’dır.

İşçi sınıfı önderliğinde, milli sınıfların birlikteliğiyle emperyalizme ve feodalizme karşı gerçekleşecek olan devrimin temel ve en önemli gerçeği birlik sağlanmasıdır. Bu birlik, Atatürk’te birleşmektir, vatanda birleşmektir, emekte birleşmektir.

ABD Emperyalizmi’nin piyonları PKK, FETÖ ve IŞİD’e karşı vatanı savunmak, sömürü düzenine karşı emekçi halkı savunmak, gerici-bölücü dayatmalara karşı Cumhuriyet’i savunmak, devrimi savunaktır.

Bugün halkı şu veya bu diye ayrıştırmak, kutuplaştırmak ve bölmek ancak ve ancak karşı-devrimcilerin yapacağı iştir. Türkiye’yi bölenler devrim yapamazlar, Türkiye’yi birleştirenler devrim yapabilirler.

Halka burun kıvırarak, halkı ayrıştırarak ve amerikancı planlara alet olarak devrimcilik yürütülemez, tarih çöplüğüne atar. Halkı yalnızca ”idare-i maslahatçılar” ayrıştırır ve kutuplaştırır.

İşçi sınıfını ve halkı evetçi ve hayırcı olarak bölmek tamamen ”idare-i maslahatçılılıktır” ve bu bölücüler hiç bir zaman ”esaslı devrim” yapamazlar.

Emekçilerin birliği, halkın birliği, vatanın bütünlüğü, cumhuriyetin varlığı bugünün en temel birlikteliktir. İşçiler şu veya bu diye ayrıştırmadan birleştireceğiz, halkı siyasi görüşüne bakmaksızın vatanda ve Atatürk’te birleştireceğiz. Birleşeceğiz, Türkiye’yi cehennem zebanilerinin elinden kurtaracağız !

oncugenclik.org.tr , 29.4.2017