Ana Sayfa Manşet AKŞENER’İN KİMLİĞİ GLADYO, MASKESİ MİLLİYETÇİLİK

AKŞENER’İN KİMLİĞİ GLADYO, MASKESİ MİLLİYETÇİLİK

Bugün İyi Parti Türkiye’de HDP’den sonra ABD misyonlarına en yakın partidir. ABD ne zaman Türkiye karşıtı bir işe girişecek olsa İyi Parti yönetimi kendisini o misyonda görevli olarak hissetmektedir.

2120

Gün geçmiyor ki ABD’nin Uygur yalanları İyi Parti ve HDP kürsülerinden yeniden zikredilmesin…

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener geçtiğimiz gün yapılan İyi Parti grup toplantısında yine bir provokasyona imza attı. Önce Vatan Partisi Genel Başkan’ı Doğu Perinçek’i Uygur meselesi üzerinden hedef alan Akşener ardından da kürsüyü Uygur asıllı bir kadına terk ederek bu kadının hiçbir kaynağı olmayan öznel bilgilerle kamuoyunu yanıltmasına fırsat tanıdı.

Biden’ın Hücum Borusu

İyi Parti Genel Başkanı’nın yaptığı bu provokasyonun zamanlaması çok manidardır. Biden’ın ABD başkanı olarak seçilmesinin ardından temel dış politika stratejisi Çin’i ekonomik ve askeri alanda durdurmak olmuştu.

Meral Akşener de Biden’ın hücum borusunu çalmasıyla birlikte en önde atağa kalktı. Ailesi “terör hazırlığı yapmak” suçundan ceza alan bir kadını grup kürsülerinde ağlatarak Türkiye kamuoyunu Uygur iftiralarıyla yönlendirme girişiminde bulundu.

Meral Akşener’in yaptığı bu provokasyonu önümüzdeki günlerde meclise gelmesi planlanan “Türkiye-Çin Suçluların İadesi Antlaşması”yla doğrudan ilgilidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Çin Halk Cumhuriyeti ile imzaladığı antlaşma Türk-Çin ilişkilerinin geleceği ve güvenirliği bakımından çok önemlidir. Bu antlaşma hem Çin’de yaşayan Uygurların güvenliği için hem de Çin’e kaçan FETÖ’cülerin Türkiye’ye iade edilebilmesi bakımından çok önemlidir. Uygur bölgesindeki terörün temizlenmesi en başta oradaki Uygurların lehinedir ve bu antlaşma da terörle mücadelenin önemli bir ayağını oluşturmaktadır.

Meral Akşener ve Uygur kışkırtıcısı çevreler bu provokasyonlara esas olarak Türk-Çin dostluğunu bozma ve Türkiye’yi yeniden Atlantik kampına itme hedefiyle girişmektedirler. Provokasyonların kaynağı ABD, yürütücüleri de Biden tayfasıdır. Bu provokasyonların başını Türkiye’de İyi Parti’nin, HDP’nin, AK Parti’den kopan Amerikancı kanatın(Davutoğlu-Gül-Babacan), CHP ve Saadet Partisi yöneticilerinin çektiğini çok net bir biçimde görebiliyoruz.

PKK İle Uygur Türklerini Savunmak

Uygurlarla ilgili atılan iftiraların HDP kürsülerinden ısrarla dillendirilmesi, hali hazırda “örtülü müttefik” olarak kabul ettikleri İyi Parti yöneticileri için olmasa da İyi Parti’ye gönül vermiş samimi yurttaşlarımız için uyarıcı olmalıdır. Bugün Uygur iftiralarını PKK’nın siyasi uzantısı konumunda olan HDP’nin savunması İyi Partili yurttaşlarımız için bir soru işareti değil midir? HDP’nin derdi gerçekten de Uygur Türkleri midir yoksa ABD’nin Çin’e yönelik yaptığı operasyonlarda aparat olmak mıdır? Eğer HDP’nin Uygurların çıkarlarını düşünmediği konusunda hemfikirsek bu iftiralara dahil olmak ABD operasyonlarında aparat olmak anlamına gelmemekte midir?

Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını düşünelim. Almanya’da yaşıyor. Türkiye’de yaşayan ailesi PKK eylemine hazırlık yaparken yakalanıyor ve ceza alıyor. Bu vatandaş da bir parti tarafından Alman meclisinde kürsüye çıkartılarak “benim ailemi Türk devleti suçsuz yere hapse attı” diyor. Burada kime karşı tavır alırız. Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı mı yoksa bu provokasyonu yapan partiye karşı mı? Tabii ki de o partiye karşı. Peki aynısı Türkiye’de yapılınca, grup kürsüsünde ailesi terör eylemi hazırlığı yaptığı için ceza almış bir genç kız ağlayınca neden aynı tavrı alamıyoruz? HDP’nin bu tavrı almaması doğal. Çünkü onlar Alman meclisinde de Türkiye’ye karşı PKK’nın yanındalar. Eğer biz Alman meclisinde PKK’nın karşısındaysak Türk meclisinde de Çin’in PKK’sının karşısında olmamız gerekmektedir.

Bugün Türkiye’de Kürdistan kurma planı ne ise Çin’de Doğu Türkistan kurma planı da odur. Bunlar kardeş planlardır. Babaları ABD’dir. Akşener de bu planın kraliçeliğini yapmaktadır. Akşener’in kürsüsü Uygur ayrılıkçılığına fırsat tanırken aslında PKK ayrılıkçılığına da doğal olarak fırsat tanımaktadır.

İyi Parti’nin Tarihsel Misyonu

Bugün İyi Parti Türkiye’de HDP’den sonra ABD misyonlarına en yakın partidir. ABD ne zaman Türkiye karşıtı bir işe girişecek olsa İyi Parti yönetimi kendisini o misyonda görevli olarak hissetmektedir. Türk ordusu PKK’yı temizlemek ister, Meral Akşener “Türk askeri değil Erdoğan’ın tosuncukları temizlesin” der. Doğu Akdeniz’de Amerikan namluları ülkemize çevrilir, Meral Akşener o namluların kamarasından erken seçim çığırtkanlığı yapar. HDP’nin kapatılması gündeme gelir, Akşener’i HDP’nin önünde kendini zincirlemiş halde görürüz. Türkiye Atlantik’ten uzaklaşır, Avrasya ülkeleri ile, Çin Halk Cumhuriyeti ile ilişkileri gelişmeye başlar, Akşener elinde makasıyla o bağları kesmeye çalışır. Bu misyon her geçen gün daha da derinleşmektedir. Bu derin misyon İyi Parti’de de çatlaklar oluşturmaktadır ve her gün dağılan ilçe örgütleri İyi Parti’nin en önemli gündem başlıkları arasında yer almaktadır.

Buğra Kavuncu gibi İyi Parti içerisindeki FETÖ ile bağı kuvvetli isimlerin il başkanlığı gibi önemli noktalarda korunup kollanıp aklı başında milliyetçilerin tasfiye edilmesi de İyi Parti’nin nasıl bir misyona sahip olduğunu ve İyi Parti içerisindeki çatlağı göstermektedir.

Kim Türk Milliyetçisi?

Türk milliyetçiliği en başta Türk milletinin çıkarlarını savunmaktır. Uygurların çıkarlarını savunmak da en başta Türk milletinin çıkarlarını ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü savunmakla başlar. Çünkü ABD her ikisini de tehdit olarak görmektedir. Bugün bizleri “Çin’in çıkarlarını savunmakla” suçlayanlar, bunu kendi Amerikan muhipliklerini gizlemenin bir aracı olarak kullanmaktadırlar.

Türk milliyetçiliğinin esası meselelere Türkiye’den bakmaktır. Bugün Türkiye’nin ve Türk milletinin çıkarlarına baktığımızda Türk milleti için refahın, ilerlemenin, bağımsızlığın Asya’da; bölünmenin, yoksullaşmanın, dışa bağımlılığın Atlantik’te olduğunu görürüz.

Türkiye için Atlantik’te bağımsız kalmanın, üretmenin bir koşulu var mıdır? Peki tersinden soralım, bugün Türkiye ile birikimiyle, ekonomisiyle, asker gücüyle Asya’da bağımlılık ilişkisi kurabilecek bir güç var mıdır?

O halde Türk milliyetçiliği nedir? Atlantik’te bölünmek mi Türk milliyetçiliğidir yoksa Asya’da bağımsızlaşmak mı? Atlantik’te sıcak paranın kölesi olmak mı Türk milliyetçiliğidir yoksa Asya’da üretmek mi? Atlantik’te çürümek mi Türk milliyetçiliğidir yoksa Asya’da uygarlık birikimimizle kucaklaşmak mı?

Uygur kışkırtıcılarının Atlantik merkezli iftiralarıyla Türkiye’de bozgunculuk yapmak mı Türk milliyetçiliğidir yoksa Türk-Çin dostluğunu pekiştirmek mi? Bu sorulara vereceğimiz cevaplar aynı zamanda meseleye Atlantik merkezli mi bakacağız yoksa Türkiye merkezli mi bakacağı sorusuna da vereceğimiz cevaplarla doğrudan bağlantılıdır.

Sezer ÖZSEVEN
Öncü Gençlik Genel Sekreteri

oncugenclik.org.tr