Emrah Maraşo , Bilim ve Ütopya Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
TKP’nin düşman hizipleri KP ve HTKP’nin birbiriyle bıçaklı, satırlı, demir sopalı kavga ettikleri haberi gazetelerde ve sosyal medyada yer aldı.
DEVRİMCİ MÜCADELE VE ŞİDDET
Mücadelede şiddet, zaman zaman kaçınılmaz olur. Çünkü devrimciler gerçeğin, emekçinin ve toplam olarak milletin çıkarlarının kavgasını verirken karşılarına çeşitli kuvvetler çıkar. Siyaseten baş edilemeyen, güç toplaması istenilmeyen devrimci odak zorbalıkla karşı karşıya gelir. O saatten sonra kararlı ve sert bir savunmadan başka yapacak bir şey yoktur.
BANA SİYASETİNİ SÖYLE…
Kiminle kavga ettiğiniz, hangi siyasetleri savunduğunuzla doğrudan ilgilidir. Örneğin Vatan Partisi Öncü Gençlik ve TGB’nin karşısına PKK ve sahte solcu kuyrukçuları dikiliyor, şiddete başvuruyorlar. Devrimci vatansever gençlik bu şiddete kararlılıkla karşı koyuyor, zorbalara hadlerini bildiriyor. Çünkü devrimci vatansever gençlik PKK ve onun peşine takılanların ABD emperyalizminin yalnızca siyasal bir parçası değil, organik unsurları olduğunun farkında. Öncü Gençlik ve TGB’nin kendisini savunması Türkiye’yi ve Türk milletini savunma haklılığına dayanıyor.
Güzel bir deyimimiz vardır. “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” denir. Bunu şöyle uyarlayabiliriz: Bana siyasetini söyle sana düşmanını söyleyeyim.
SAVAŞ SİYASETİN DEVAMIDIR
Siyasetin ve şiddetin en yoğunlaşmış, sistemleştirilmiş hali olan savaşlarda da aynı kural geçerlidir. Bu kez düşman siyaset, diplomasinin oyunlarıyla değil boylu boyunca karşıdadır. Çünkü savaşlar da siyasetin başka araçlarla, zor, baskı, yıldırma araçlarıyla; karşıt siyaseti fiziken ortadan kaldırma hedefiyle yürütülen hâlidir. Bu mücadelede ittifaklar kurulacak, kazanılabilecek güçler kazanılacak, bir kesim tarafsızlaştırılacak ve düşman yalnızlaştırılacaktır. Amaç tasarımlanan siyasetin hayata geçmesi için bu çok güçlü aracın kullanılmasıdır.
Komünistler ya da daha doğru bir ifadeyle bilimsel sosyalistler savaşları tahlil ederken ve savaşlar içinde konumlanırken öncelikle vatanın ve halkın safındaki siyasetin özneleri olarak ortaya çıkarlar. Savaşı da bu siyasetlerin yaşama geçirilmesi için yürütürler. Ekim Devrimi’nde ayaklanmadan sonra merkezi iktidar ele geçirilmişti. Ancak iç gericilik ve yabancı emperyalizm saldırılarını adım adım yoğunlaştırdı. Bolşevik devrimciler barış siyasetini sürdürmek, açlığı ortadan kaldırmak, ülkeyi birleştirmek ve nihai olarak emekçi iktidarını sürdürebilmek için, yani bu siyasetler için savaştılar. Savaş, siyasetin hedeflerine tâbiydi, anlamlıydı.
GERÇEK TKP VE MÜCADELE
Şefik Hüsnü’nün önderlik ettiği, Nâzım Hikmet’in en önlerde bulunduğu gerçek TKP, Kurtuluş Savaşımızın yanında yer aldı. Safı belliydi. TKP’yi savaşımızda neden daha fazla yer almadın, neden İstanbul’a sıkışıp kaldın diye eleştirebiliriz ve eleştirmeliyiz, ayrı bir konu. Ancak Şefik Hüsnüler ömürleri boyunca Cumhuriyet Devrimini savundular, onun daha kararlı ve tutarlı olarak ilerlemesi için mücadele ettiler. Milli Demokratik Devrimciydiler. Programları ve siyasetleri ortada. TKP adını taşıma iddiasında olanların bir propaganda aracı olarak kullandığı Nâzım Hikmet’in yazılarının ortada olduğu gibi… Nâzım sadece Kurtuluş Savaşı Destanı’nı yazmadı, öldüğü yıl olan 1963’e kadar Bizim Radyo’da yaptığı konuşmalarda işçi sınıfından fabrikatörüne kadar milletin sınıflarının en geçiş cephesini savundu. Hatta bunun örgütsel adını Milli Kurtuluş Komiteleri olarak koydu. Onun da partili olarak bir kavgası ve amacı vardı.
BUGÜNKÜ TKP KAVGASININ ZEMİNİ NE?
Günümüzde TKP adını taşıma iddiasında olan kesimin ise Şefik Hüsnülerin, Nâzım Hikmetlerin milli demokratik devrimci TKP’siyle ilgisi yok. TİP’in sosyalist devrimci çizgisinin içinden gelen ve oradan ayrılarak gitgide parti şeklinde kurumsallaşan bu yapı Haziran Ayaklanmasından sonra bir iç hesaplaşma içine girdi. Adının çağrıştırdığı köktenciliği örgütlenmesinin en başına yazan TKP, Haziran hareketinin milli demokratik devrimci çizgisine tosladı. Ülkenin kurucu devrimci liderinin ve ulusal bayrağın etrafında toplanan ve harekete geçen kitleler “sosyalizm” hedefiyle yola çıkmamışlardı. Cumhuriyet Devriminin ilkeleri etrafında ayağa kalkmışlardı. Fakat TKP bu nesnel durumu düzendışı gibi görünen, lafta radikal fakat gerçekte düzeniçi olan Sosyalist Devrim stratejisini değiştirmek için değerlendirmedi. Kitleleri anlayamadı. Buna bağlı olarak ayrışması devrim stratejisinin sorgulanması temelinde olmadı. Parti içinde iktidar mücadelesi veren hiziplerin kamuoyuna bolca yansıyan tartışmalarında olduğu gibi her iki grup sosyalist devrimciliklerini tazeledi. TKP’nin sözde radikal gerçekte devrimci olmayan balkon solculuğu, içinden PKK-HDP kuyrukçusu, maceracılığa özenen HTKP gibi ucube bir yapıyı çıkardı. Böyle olması doğaldı çünkü sosyalist devrimcilik bütün köktenci görüntüsüne rağmen pasifist ya da maceracı uçlara savrulmaya mahkumdu. Türkiye gerçeğine temas etmeyen ve o gerçeğe müdahale ederek dönüştürmeye çalışmayan bir strateji hayatın dışında kaldıkça bölünecek ve savrulacaktı. Haziran pratiği bunun en önemli göstergesi oldu.
TKP adını paylaşamayan hiziplerin mücadelesi sonunda KP, parti adını alarak resmiyete geçirdi ve sürtüşme en sonunda fiziksel kavgaya dönüştü. Peki bu kavga stratejik bir ayrışma sonucunda mı yaşandı? Örneğin taraflardan biri utangaçça da olsa MDD stratejisine yaklaştı mı? Hayır! Bu kavga belirleyici bir siyasal ayrışma sonucu mu ortaya çıktı? Örneğin ABD emperyalizminin PKK-YPG’ye silahlı destek vermesi ve bölgemizde ikinci İsrail inşa etme hedefine bir tarafın net bir tutum alması sonucunda mı ortaya çıktı? Yine hayır! Denebilir ki bu yapılar arasında saydığınız konularda çeşitli ayrımlar var vs. Olabilir, zaten uçlara savrulduklarını söylemiştik. Tartışmamız kavgaya varan ayrışmanın anlamlı nedenler üzerinde olup olmadığıdır. Ve bu noktada isim fetişizmi dışında hiçbir anlam yoktur.
GERÇEK KAVGA VATAN İÇİN
Komünistler hayatla ve mücadeleyle bağlarını sıkı tuttuğu müddetçe gerçek kavgalar verirler. Bugün verilecek kavga ABD emperyalizminin vatanımızı parçalama planlarına cepheden göğüs germek, vatan savaşına önderlik edecek siyasetleri ve örgütlenmeyi geliştirmektir. Bunun dışındaki kavgalar ya ABD-PKK safında olmaya ya da TKP örneğinde olduğu gibi zavallı kalmaya mahkûmdur.
Komünistlerin parti isimleri çağın stratejik devrimci ihtiyaçlarını yansıttığı ölçüde doğrudur. Çağımızın gerçeği ise emperyalizme karşı vatan savunmasıdır.
oncugenclik.org.tr , 12.6.2017