Ana Sayfa Yazılar ABD- İsrail İle Müzakere Olmaz

ABD- İsrail İle Müzakere Olmaz

69

Silahın tetiğini sıkanlar değil, silahın sahipleri “silah bırakma” kararı alabilir. PKK, ABD silahlarıyla iradesizleşmiştir. Barış ya da savaş kararı alamaz, sadece talimat alır.

Sorunumuz Nedir?

22 Ekim’de bir bombanın pimi çekildi ve o bomba meclisin içine atılmaya çalışılıyor. MHP, AK Parti ve CHP iki terör örgütüyle çözümde birleşiyorlar.

Türkiye’de Kürt sorunu, demokratik haklar açısından çözülmüştür ama yalıncak şekilde ABD ve İsrail’in stratejik hedeflerine uygun şekilde sözde Kürdistan özde 2. İsrail devletinin kurulma tehlikesi sorunu vardır.

HTŞ ve PKK, 2. İsrail projesine doğrudan bağımlı terör örgütleridir. Bu terör örgütleriyle müzakere demek 2. İsrail planıyla müzakereye oturmak demek. Peki, nedir bu 2. İsrail, komplo teorisi midir?

2. İsrail Bir Komplo Teorisi midir?

Öncelikle ABD stratejisinin sonul hedefi olan 2. İsrail devletinin kafamızda tam anlamıyla anlaşılması için direksiyonu kıralım ve geçmişe doğru gidelim. İsrail kelimesinin anlamlarının yanına şu bağlamı da şerh düşmek lazımdır. O bağlam şudur, İsrail demek ABD’nin piyon devleti olmak demektir. Bakınız, 2013 yılında Obama’nın yardımcısı konumunda olan Joe Biden, bir Yahudi kuruluşunun toplantısında şunları söyledi: “Eğer bir İsrail olmasaydı, çıkarlarımızın korunabildiğinden emin olmak için bir tane (İsrail) icat etmek zorunda kalabilirdik.”

İşte bu bağlamda baktığımızda İsrail için şunu anlamamız gerekmektedir.

  1. İsrail, ABD’nin çıkarlarının korunması ve stratejilerinin aygıtlığını üstlenmesi,
  2. ABD’nin icat ettiği ve yenisini icat etmeye “muktedir” olduğu anlamına gelmektedir.

Bugün de sözde Kürdistan özü itibariyle ABD’nin kendi çıkarları doğrultusunda besleme terör örgütleriyle milli devletleri zayıflatarak inşa etmeye çalıştığı 2. İsrail devletidir.

Sözde Kürdistan planı için Türkiye, Suriye, Irak ve İran topraklarını parçalamak istenmektedir. Bugün ABD ve İsrail, HTŞ piyonuyla Suriye topraklarını parçalama hamlesine atılmıştır ve Suriye’ye federasyon sistemi götürmeye çalışmaktadır. Bu planla beraber ABD kendisine Batı Asya’nın bereketli kaynaklarından beslenen, geniş coğrafyalı ve bir ucu da Akdeniz’e uzanan yeni bir İsrail “icat” etme çabasındadır. Yeni bir İsrail devletiyle beraber bölgenin 4 önemli devleti de küçültülecek ve hatta ABD kuklalarına dönüştürülerek İsrail’i bölgede yapayalnız ve çevrelenmiş olmaktan kurtaracaktır. Bugün Suriye’deki yeni gelişmelerin en çok İsrail’in ağzını sulandırması bunun için çok iyi bir örnektir bunun yanı sıra İsrail Hükümeti’nin önümüzdeki 10 yıla dair strateji geliştirdiği Komite’nin raporunda, “İsrail’in Türkiye ile çıkacak potansiyel bir savaşa hazırlık yapması gerektiği” tespiti doğrudan doğruya 2. İsrail planının ABD ve İsrail açısından mihenk taşlarını gözler önüne seriyor.


İşte bu gözlemlerden yola çıkarak 2. İsrail’in bir komplo olmadığını fakat “neo-osmanlıcılık” fikrinin bölge devletlerin küçültülmesi hatta kuklalaştırılması bakımından ABD’nin stratejik hedeflerine uygun şekilde donatılmış bir safsata olduğunu görüyoruz. Unutmamak gerekir ki safsatalar, yıkılan sistemin (kabuk bağlamış sistemin) mağlubiyeti geciktirmek için ürettiği yanlış bilgidir. Dünya üzerindeki ekonomik gücü %50’nin üzerinde olan ABD’nin bugün %15’lere gerilediğini görüyoruz. Bu verileri incelediğimizde kabuk bağlayan ve yıkılan sistem ortadadır. ABD’nin stratejisinde görev yapanlar ABD’yle aynı mağlubiyeti paylaşacaklardır.

Tarih tekerrür eder ya da edebilir ama tarih bir kanunsa o kanunu koyan öncünün müdahalesi ve kitlenin talepleridir!

Türkiye ilk defa açılım tezgâhıyla karşılaşmadı. Bu ikinci açılımın daha kuvvetli geleceği anlamını taşımaz tam tersine bu tezgâhın üstüne inecek yumruğun çok daha kuvvetli, çok daha keskin ve bir daha yenisinin doğmasına müsaade etmeyecek devrimcilikte olacağının göstergesidir.

Büyük Tecrübelerimiz ve Sürecin Varacağı Son Nokta

Türkiye,

  • 1945yılında Küçük Amerika sürecini itildi ve Kemalist Devrim’de kireçlenme süreci başladı.
  • 12 Eylül 1980 Amerikancı darbesinden sonra, “dünya ekonomisiyle bütünleşme” programıyla Türkiye’de karşıdevrim başlamıştı ve milli ekonomiye dayanan milli devletimiz adım adım abluka altına alındı ve parçalandı.
  • 2002 yılında Amerikan darbesiyle Türkiye, ABD’nin savaş takvimine bağlandı.
  • 2007 Baharında karşıdevrim programıyla Cumhuriyet hareketi göğüs göğse çarpıştı ve dünya tarihinde eşine az rastlanır bir direniş gösterdi.
  • 2007 Temmuz ayı da karşıdevrimin tamamlandığı hamleydi. Kemalist Devrim yıkıldı ve Sıcak Para diktası kuruldu. Türkiye’nin önünde sadece BÜYÜK ALTÜST OLUŞLAR kalmıştı.
  • 2007 sonrasında sistem Ergenekon-Balyoz tertiplerini gerçekleştirdi ve Türkiye’nin millici ve devrimci birikimini hapsetti.
  • 2011 yılında ise karşıdevrim “Suriye’nin” kapısına dayandı.

Irak’ı bölerek başlayan karşıdevrim, 2011’de Suriye’nin kapısına dayandığında yıkılma sürecine girdi. Karşıdevrim yıkılma sürecinde/ devrim sürecinde Vatan Partisi, Ergenekon- Balyoz tertiplerine karşı mücadeleye önderlik etmiştir. Kemalist Devrim’i tasfiye eden karşıdevrime göğsünü siper etmiştir. Suriye’ye yönelik tertip ve kışkırtmaya karşı direnişin başına geçmiştir ve hala öyledir. Türk Devrimini tamamlayacak gençliği örgütlemiş ve harekete geçirmiştir; böylece Türkiye’nin 40 yılını sigorta altına almıştır.

EN ÖNEMLİSİ DE

Vatan Partisi Silivri duvarını yıkarak Türk ordusunu özgürleştirmiştir ve Kemal’in askerleri felsefesi ordunun ruhuna tekrardan işlenmiştir. Tutsaklaştırılmış ordu, savaşma kabiliyetlerini kaybetmiştir. Türkiye’de çözüm sürecinin önünde en büyük set Türk Ordusudur. Orduyu tutsak edenler Türkiye’ye özerklik sistemini, federasyon sistemini yani bölünmeyi getirmek isteyenlerdir. Vatan Partisi’nin Silivri Duvarını yıkmasıyla beraber Türk ordusu savaşma ve kumanda kabiliyetlerine tekrardan kavuşmuş ve PKK’yı hendeklere gömmüştür.

Bugün Türkiye’nin önünde aynı sürecin bir başkası durmaktadır.

DEM Parti’nin Abdullah Öcalan görüşmesinden sonra Türkiye’nin önüne şu tartışma konmuştur: Nasıl bölünmek istersiniz? federasyon mu, özerklik mi?

Yine Türkiye’nin önüne bölünmeyi getirdiler ve dayadılar. Türkiye için ne federasyon bir seçenektir ne de özerklik! Türkiye’nin önündeki tek seçenek toprakları bütünleşik, üretim devrimini tamamlamış güçlü Türkiye’dir.

2011 yılında Suriye’nin kapısına dayanarak ABD’nin stratejileri çıkmaza girmiştir, Suriye’nin bölünmesinden sonra tekrar Kürt sorununun ısıtılması da tesadüf değildir.

Bütün bunlardan yola çıkarak yeni açılım süreci, yıkılmak zorunda olan sistemin programı olarak vücut bulmuştur.

Türkiye’nin tarihten gelen yenilmez karakteri vardır. Bugün de ABD’nin ipiyle 2. İsrail’in kurulması planının parçası olanlar Türkiye’nin bağımsızlık karakteri altında ezileceklerdir. Vatan Partisi, tıpkı geçmişte olduğu gibi bu tertibi bozguna uğratacak mücadelenin başındadır. Türkiye’nin öncüsü Vatan Partisi, Milli Devleti, ordusu, halkı ve bilumum yaptırım kuvvetleri bu süreci bozguna uğratacaktır.

Bütün okların vardığı nihai yer şudur: PKK ile barış olmaz çünkü PKK irade sahibi değildir, barış ya da savaş kararı yoktur. ABD’nin silahını alır, ABD’nin talimatıyla çalışır. ABD’nin 2. İsrail stratejisinin bütünlüğünde ABD için çıkar neyse PKK o talimata uygun hareket etmektedir.  Ezcümle Türkiye’nin bölünmesi planına ne müzakere ne diyalog. Türk milliyetçiliği terörle kucaklaşamaz! Türkiye’nin, Suriye’nin, Irak’ın ve İran’ın bölünmesi bölgede ABD ve İsrail’in stratejik hedeflerine doğrudan hizmet etmektedir. Bütün bu sebeplerden dolayı bugün milliyetçiliğin gereği, sözde Kürdistan planının terör örgütleriyle doğrudan savaşacak bir cephedir. ABD ve İsrail’in besleme örgütlerini doğrudan yok etme amaçlı silahlı mücadeledir.

Vatan Partisi Kürt Meselesinde Emperyalist Müdahaleye Son Verecektir!

2005 yılında, Vatan Partisi’nin 6. Dönem 11. Merkez Komitesi toplantısında tespit ettiği ve programına işlediği gibi en baş mesele kendi Kürdünü kazanmaktır. Yani Kürt kökenli yurttaşlarımızın milli birliğe kazandırılması ve Türk Devrimi ufkuyla bölgedeki Orta Çağcılığın tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Bunun yanında yazımız boyunca işlediğimiz ayrılıkçı terörü (2. İsrail planını) kararlılıkla bastırmaktır.

Vatan Partisi’nin programı ortaya çözümü koymaktadır:

Vatan Partisi Milli Hükümet Programı

Kürt Meselesine Emperyalist Müdahaleye Son

“Türkiye’mizde Kürt meselesi, demokratik hak ve özgürlükler açısından esas olarak çözülmüştür. Ülkemizde iç barışı, bütünlüğü ve kardeşliği sağlamak için esas görev, emperyalist müdahaleye karşı birleşmek ve direnmektir.

Bu amaçla izlenecek siyasetler ve yerine getirilecek görevler şunlardır:

– Kürt kökenli yurttaşlarımızın millî bütünlüğe kazanılması ve Cumhuriyet’in devrimci kültürünün hâkim kılınması,

– Bölgede kamu yatırımlarıyla herkese iş ve aş sağlanması, çok boyutlu bir kalkınmanın gerçekleştirilmesi,

– Toprak reformuyla ağalık, şeyhlik ve aşiret reisliğinin tasfiyesi, hazine topraklarının ve mayından temizlenmiş arazilerin yoksul köylüye dağıtılması,

– Bölücü teröre karşı kararlı ve kapsamlı mücadele,

– Irak’taki işgalci güçlerin çekilmesi ve Irak’ın toprak bütünlüğünün sağlanması,

– Suriye, İran, Irak, Azerbaycan ve KKTC ile bölgesel ittifak.”

Bugün açılım sürecinin karşısında olmak ve tarih yazmak için en büyük görev, doğru programda birleşmek yani Vatan Partisi’ne katılmak ve görev almaktır. Vatan Partisi, yedi ateşten geçmiş tecrübesiyle bu tertibi bozguna uğratacaktır. Türk Devrimi ufkuyla, açılıma karşı doğrudan mücadele edecek özne olmak her birimiz için öncelikli sorudur. Türkiye’yi ABD’nin ipiyle kör kuyuya indirmeye çalışanlara karşı mücadele mevzisi; programı, tecrübesi, karakteri ve kadrolarıyla Vatan Partisi’dir. ABD’nin ipini kesmek, Türkiye’yi Atlantik sisteminden tamamen özgürleştirmek için tarih yazma zamanı gelmiştir.

Öncü Gençlik Ankara İl Sekreteri

Mİrza Çelik

Kaynakça

  • VATAN PARTİSİ MERKEZ KOMİTESİ VI. DÖNEM 11. TOPLANTISI KARARLARI 30 Ağustos 2005

●       VATAN PARTİSİ 9. GENEL KURULTAY MERKEZ KARAR KURULU RAPORU- Ankara, 4-6 Ekim 2013

  • VATAN PARTİSİ MİLLİ HÜKÜMET PROGRAMI
  • VATAN PARTİSİ MERKEZ YÜRÜTME KURULU BİLDİRİSİ 29 Aralık 2024
  • Perinçek, Doğu. “ABD Yol Ağzında-1”. Aydınlık Gazetesi (12 Ocak 2021)
  • Reyhan, Utku. “ABD mi İsrail’i, İsrail mi ABD’yi güdüyor”. Aydınlık Gazetesi (28 Kasım 2023)
  • Akfırat, Adnan. “Direnç ve Yaratıcılık Umudu Büyütüyor”. Aydınlık Gazetesi (03 Ocak 2025)
  • Akfırat, Fikret. “İsrail Devleti Türkiye’yi Neden Tehdit Görüyor?”. Aydınlık Gazetesi (09 Ocak 2025)