Öncü Gençlik GYK Üyesi Gökalp Erbaş
Dijital evrene taşınan bireysel ve toplumsal meselelerin değişimi iddia edildiği gibi bazı özsel nitelikleri de tam tersine çevirecek güce sahip mi?
Fuhuş üzerinden bir örnekle kısa bir bakış atalım. Nedir seks işçiliği kavramı? Toplumsal jargonumuzda fahişe ve hayat kadını gibi sıfatlarla adlandırılan insanlar için neden liberal feminist kanat literatür “seks işçiliği” kavramını ortaya atıyor?
Burada bir emek olduğu iddia ediliyor çünkü. Emek ile paranın takas edilmesi işinin diğer sektörlerde “emekçilik” ile kutsanıp “seks endüstrisinde” kriminalize edilmesini yanlış buluyorlar. Bununla beraber de “kendi işine sahip” seks işçilerinin herhangi bir işçiden daha fazla sömürülmediğini söylüyorlar. Ve tam da bu noktada dijital fuhuş araçları olarak adlandıracağımız Onlyfans gibi platformların çok ilerici bir yanı olduğu öne sürülüyor. Çünkü bu kadınların “patronların ve pezevenklerin” baskısından sıyrılıp kendi bedenlerinin kontrolünü kendi ellerine aldıklarını söylüyor.
Fuhuşun özneleri batakhanelerden çıkıyor; kendi güvenli evlerinde çalışıyorlar. “Çalışmak” fuhuşa geleneksel bakışta karşımıza bu anlamda çıkmayan kavramlardan. Emek, işçi, özgürlük, girişim, güçlü kadın, sözleşme özgürlüğü… Fuhuş şimdi dijital araçlarla birlikte daha önce hiç beraber olmadığı kavramlarla birlikte.
Ardından liberaller feministlere omuz veriyor ve meselenin ekonomik altyapısını da hazırlıyor. “Seks endüstrisi” de burada karşımıza çıkıyor. Dijital fuhuş araçlarıyla beraber seks endüstrisinin bir yeraltı endüstrisi olmaktan çıkıp ana akım bir ekonomik sektör haline geldiğini söylüyorlar. Yasal, vergilendirilebilir, izlenebilir bir sektör. Üstelik liberal töreye de uyumlu: Karlılık, bireysel sorumluluk, girişimcilik ve serbest piyasa. Peki gerçekten de bir endüstri haline gelen, dijitalleşen, bireyselleşen fuhuş liberallerin iddia ettiği gibi olumlu bir seyir mi izliyor? Birey düzleminde ise bir kesim feministin iddia ettiği gibi kadının kendi bedeni üzerindeki kontrolünü mü arttırıyor? Ve bir yeraltı ticaretinin serbest piyasaya yasal entegrasyonu ile ekonomimiz kazanıyor mu?
Onlyfans platformunu ele alalım. Neo-liberalizm, eski prangaların yerine tüm vücudu sarıp normalleşen zincirleri, eski dar kafeslerin yerine de çok daha genişlerini koyarak esaret ve bağımlılığı normalleştirir. Burada da muntazam bir örneğini görüyoruz. Patronları ve “zor gücünü” devreden çıkarıp kadınları özgürleştirdiği iddia ediliyor. Kadın bedeni artık yüzlerce değil de milyonlarca kişinin zevkine kurban edildiği için mi artık özgürleşmiş oluyor?
Platformun kullanıcılarının %95’i erkek. Yani kimin, kimin zevklerine kurban edildiği konusunda geleneksel fuhuşla arasında pek fark yok. Geleneksel fuhuş sisteminde kadınların çoğunlukla bu sömürüye zorla mahkûm edildiğini biliyoruz. Onlyfans, isteğe bağlı abone ve içerik üreticiliği sistemiyle bunu da kırdığını iddia ediyor. Aslında fuhuş sadece elinden oltasını atıp bu sefer ağını alıyor.
Fuhuş onlarca yıldır kimleri avucuna alıyor? Canavarlaşan metropollerin kenara ittikleri, suçun ötekileştirdikleri, dini ve etnik kimliğin ayrıştırdıkları, yoksullar, getto sakinleri… Ez cümle şehrin çirkin ördek yavruları. Peki şimdi Onlyfans’ın içerik üreticileri kimler? Kendi ayakları üzerinde duran, sosyo-ekonomik konumu oturmuş, entelektüel, üretimin içinde, sosyal ve politik yaşamda söz sahibi kadınlar mı? Hayır. Fakat bu sefer sadece “düşmüşler” de değil. Modern toplum kendine bir kalite çeperi yaratıyor.
Dijital fuhuş sadece düşmüşleri değil bu çeperin dışında kalanları da yakalıyor ve onlara içeri girme şansı sunuyor. Bu çeperi yaratan şey özgürlük. Ne kadar özgürseniz o kadar içine giriyorsunuz. Güzel bir şey gibi mi duruyor? Hayır, çünkü özgürlük kısa zaman önce yeniden keşfedildi! Bu sefer özgürlüğün yanında o modası geçmiş sloganlardaki gibi eşitlik ve kardeşlik yok. Artık başat motivasyon serbestiyet. Bu düzlemde özgür şudur: Serbest piyasada karlı girişimlerini serbestçe başlatabilen, tüm değerlerden serbest, sınıf mücadelesinin “zincirlerinden” serbest, politikanın sorumluluğundan serbest, hatta kendi bedeninden serbest olan. İşte dijital fuhuş artık düşmüşlerin yanında bu serbest, özgür insanları da yakalıyor.
Sağlanan özgürlük işte bunlardan ibaret. Fakat sistem kendi motivasyonları açısından da çelişkiler taşıyor. Onlyfans’daki binlerce içerik üreticisinin yalnızca %1’i toplam gelirin üçte birini alıyor. Sistem aslında yine eski aktörlerine kazandırıyor. Platformdan milyonlar kazanan en popüler kullanıcılara bakıyoruz, sistemin artık kendi alanında verimli kullanamadığı piyonlar onlar. Eski rap şarkıcıları, popülerliğini yitirmeye başlayan ünlüler, bir zamanların gözde porno yıldızları, liste uzayıp gidiyor. Onlyfans’ın milyar doları geçen karının çok büyük kısmı yine bu isimler yoluyla bir cepten diğerine giriyor.
Peki diğerleri ne kadar kazanıyor? Elbette yüzbinlerce dolar kazananlar var ve özellikle reklamı yapılanlar bunlar. Fakat ortalama aylık kazanç sadece 200 dolar. 200 dolara ya da tutun ki birkaç bin dolara bedenlerini pazarlayan, daha fazla abone için türlü hallere giren, medikal operasyonlar geçiren kadınlar mı kendi ayakları üstünde duruyor? Erkek hazzına adanmış bir işle mi erkek egemen dünyaya savaş açıyor bu insanlar?
Kadının köle konumunu zor gücüyle dağıtan liberalizmin, şimdi seçenekler sunarak kadını köle olmaya ikna etmeye çalışan neo-liberalizme evrildiğini fark etmek gerekiyor. Kırk katır mı kırk satır mı diye soruyor modern topluma şimdi liberalizm; işte sizin tercih özgürlüğünüz bu kadardır. Fuhuş hep varolacaktır diyor, bırakın onu yok etmeyi, toplumu dönüştürme araçlarını, politik devrimi alta doğru genişletmeyi falan, “pezevenkli mi olsun pezevenksiz mi?” diye sorabiliyor ancak. Seçeneklerden biri her zaman daha çekici oluyor doğal olarak. Özgür irade illüzyonu da burada başlıyor.
Seks işçiliğinin işçilik kısmına gelelim şimdi de. Fuhuşu böyle adlandırmanın iki avantajı var.
Birincisi iş kavramının getirdiği yasallıktan ve haklardan faydalanmak, en kötü haliyle bunları talep eden konumda olabilmek. Amansız sömürüyle ilişkilendirilen eylem modern toplumun işlerine entegre olamaz. Hem biçimini, biçimiyle birlikte de eşlikçi kavramlarını değiştirmesi gerekiyor.
İkincisi emeğin kutsallığından faydalanabilmek. İşçilik ve fahişeliğin hangi tabanlarda eşleştirildiğinden bahsetmiştik: Emek ve paranın özgür takası. Bu teknik ilişki alanda seks işçileri proleter ilan ediliyor. Burada klasik Marksist literatürün boşluklarından faydalanıldığı da kuşkusuz. 21. yüzyılın artık zincirlerinden başka kaybedecek şeylere de sahip olan emekçilerini kategorize etmekte bile sıkıntılar yaşayan külliyat, seks işçiliği söz konusu olunca daha da bocalıyor. Tarihsel baktığımızda bilimsel sosyalizmin teorisyenleri ve devrimlerin liderleri dönemin geleneksel fuhuşu üzerine böyle bir emek-işçilik tartışmasını gerekli bulmamışlar; onu kadını amansızca sömüren feodal dönemden bir kalıntı olarak görüp mücadele etmişlerdir. Zaman içerisinde, sosyalist ülkelerde de tam anlamıyla kökü kurutulamasa da, ideolojik zeminde böylesine bir çelişme yaratmamıştır.
Dijital fuhuşla birlikte teknoloji ve serbest piyasa, kadın cinselliğinin, her ne yolla olursa olsun erkek tarafından satın alınabilir olmasındaki feodal ve erkek egemen yönü maskelemektedir. Cinsel ilişki zorunluluğun yokluğu, güvenli ev ortamı, patronsuzluk, içerik emeği ve diğer bütün özellikler bunun yanında önemsizleşiyor. Fuhuşun öznelerini emekçiden ayıran ve emek kavramına da sınıf mücadelesi için gerekli kutsallığı kazandıran nokta, yaratım ve işletim gücüdür. Ve tabi ki bu gücün sistem için hem yaşamsal gereklilik hem de tehdit unsuru olmasıdır. Onlyfans gibi platformların yarattığı yeni fuhuş pratisyenlerinin üretim ve işletim gücü yoktur; sistem için de herhangi bir tehdit oluşturmazlar. Kolay yoldan zengin olma girişimciliğini özendiren yeni stratejinin de fuhuş endüstrisindeki yansımasıdır ek olarak.
Cıvıltılar ve ışıltılar, maddi üretimle geçinmek ve zenginleşmenin yüzüne tükürüldüğü düzlemde, her sektörden emekçileri enayi addeden bir altyapıda yükselir. Topluma bu konuda toplumsal rıza yaratmak için her geçen gün yeni aktörler ve zeminler kazanan bu endüstrinin failleri ve gönüllü/gönülsüz aparatları, emek mücadelesine neresinden tutarak katılabileceklerdir?