Ersoy İrşi, Vatan Partisi Öncü Gençlik İstanbul İl Başkanı
Tarih 8 Eylül 1941’i göstermektedir. Nazi ordusu Leningrad’ı kuşatmıştır. Leningrad şehrinin bütün Dünya ile bağlantısını koparırlar. Hitler o tarihte şu sözü söyler ‘’ St. Petersburg (Leningrad) Dünya üzerinden silinmeli’’. Üç yıl süren kuşatmada 1,4 milyon kişi şehirden tahliye edilir. 1.5 milyon kişi açlık ve soğuk gibi nedenlerden hayatını kaybeder. 1944 yılında kuşatma bittiğinde şehirde sadece 700.000 kişi kalmıştır.
Umudun ve Direncin Sanatı
Şehir kuşatma altında direnirken şehri terketmeyenler arasında besteci Dimitri Şaştakoviç’te vardır. Savaş başladığında besteci Kızıl Ordu’ya katılıp şehrin savunmasında orduda görev almak ister. Fakat gözlerinde rahatsızlık olduğundan dolayı orduya kabul edilmez. Dimitri Şaştakoviç yinede vazgeçmez şehirde itfaiyeci olarak görev alır. Ders verdiği konservatuvarın damında yangın gözlemciliği yapmaya başlar. Arkadaşları ona ‘’ Dört gözlü yarasa’’ demeye başlamıştır. Aynı zamanda cephede siper kazmada da görev alırdı. Savaşın içinde Leningrad Senfonisini(7.Senfoni) yazmaya başladı. Soğuğu ve açlığı Leningrad’ta iliklerine kadar hissetmiş, Badeyev yangını gözlerinin önünde gerçekleşmişti. Şaştakoviç bu koşullar altında çalışırken, bir yandan da mola zamanlarında senfoninin notalarını yazıyordu. Şaştakoviç bu koşullar altında eserini bitirdi. Fakat eseri kim çalacaktı? Şehrin seçkin sanatçılarının hepsi gitmişti. Eski müzisyenler, sakat durumdaki askerler ve şehirde açlık ve soğuktan bitkin düşmüş amatörlerden 15 kişilik bir orkestra kuruldu. 4 ay süren provalarda soğuktan dolayı 3 orkestra üyesi hayatını kaybetti.
Bağımsızlık Notaları Tüm Dillerde
Tüm olumsuz şartlara rağmen zorluklar aşıldı. Senfoninin kurtuluşun nişanesi olacağına dair inanç oluşmuştu. 9 Ağustos 1942’de daha önce bir radyo orkestrasının şefi olan Karl Eliasberg’in ağzından dökülen şu sözlerle başladı.
‘’ Yoldaşlar! Şehrimizin kültürel tarihinde yer alacak büyük bir olay gerçekleşmek üzeredir. Birkaç dakika içinde, harikulade vatandaşımız Dmitri Şostakoviç’in ‘Yedinci Senfoni’sini duyacaksınız. Kendisi bu müthiş besteyi düşman Leningrad’a delicesine saldırdığı esnada yapmıştır… Faşist domuzların bütün Avrupa’yı bombaladığı ve Avrupa’nın da Leningrad’ın sonunun geldiğini düşündüğü esnada. Ama bu performans ruhumuzun, cesaretimizin ve savaşa hazır olduğumuzun şahididir. Dinleyiniz, yoldaşlar!’’
Konserin yapıldığı tarih Hitlerin şehri alacağını ilan ettiği tarihti. Konsere müdahele olmasın diye Sovyet ordusu, Alman kuvvetlerini yaylım ateşine tutmuştu. Konser tüm Leningrad halkı tarafından elleri patlarcasına alkışlanarak dinlendi. Ayrıca tüm siperlere de hoparlör kurulmuştu, hem Sovyet hem Alman askerleri dinliyordu. Bütün bir şehir ve Sovyet ordusu müziğin sesiyle moral bulmuştu. Karşı tarafta Alman askerlerinin ise moralleri alt üst olmuştu. Bu konser Leningrad’ın kurtuluşunun başlangıcıydı. Müzik her gün çalındı ve herkes senfoniyi mırıldandı. Nazi faşizmine karşı direnen Rus halkına büyük moral veren Dimitri Şaştakoviç’e 1941 ve 1942’de Kızıl Bayrak İşçi Nişanı ve Stalin Ödülü verildi.
Şaştakoviç Leningran Senfonisi için şu sözleri söylecekti.; Yedinci Senfonimi (Leningrad Senfonisi), Faşizme karşı savaşımıza, düşmana karşı mutlaka sağlayacağımız zaferimize ve şehrime Leningrad’a ithaf ediyorum.’’
Tarih 27 Ocak 1944’ü gösteriyordu. Nazi Ordusu kuşatmayı kaldırdı ve geri çekilmek zorunda kaldı. Nazi faşizmini direnen Rus halkı Leningrad’ta yenilgiye uğratmıştı. Kuşkusuz bu zafer Dimitri Şaştakoviç ve onun gibi vatanın bağımsızlığı için her türlü koşula göğüs geren vatanseverlerindir.
Türkiye topraklarıda Şaştakoviçler görmüştür.Vatanın bağımsızlığı için tüm zorluklara göğüs geren ve hayatı boyunca mütevazi yaşayan İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy, Kuva-yi Milliye saflarında kurtuluş mücadelesi veren Nazım Hikmet herşeyini vatanına veren sanatçılardandır ve Şaştakoviç’lerin ilham kaynağıdırlar.
Yeniden Bağımsızlık Notaları
Bugün de savaşların içerisinden geçmekteyiz. ABD ve AB emperyalistleri Batı Asya’yı parçalamak için Türkiye ve Suriye’ye karşı savaş yürütmektedir. Yarattıkları terör örgütleri PKK-PYD, IŞİD, FETÖ eliyle binlerce insanı katletmiş ve binlercesini yerlerinden, yurtların etmiştir. Emperyalistlerin bu savaşına karşıysa Türkiye’den Suriye’ye bir direnme mevzisi oluşmuştur. Yıllarca Esad gidecek, Türkiye bölünecek diyenlere karşı emperyalizme karşı Türkiye’nin ve Suriye’nin vatanseverleri direnmektedir.
İşte bu savaş koşulları da yeni Mehmet Akifleri, Nazım Hikmetleri ve Dimitri Şaştakoviç’leri yaratmıştır. Vatan Partisi MKK üyesi ve Türkiye Sanatçılar Birliği Genel Başkanı, Türkiye’nin ilk kadın orkestra şefi İnci Özdil yönetiminde ve aralarında Vatan Partisi Öncü Gençlik GYK Üyesi Onurcan Çağatay’ın da yer aldığı Suriye Ulusal Senfoni Orkestrası tarafından verilen dostluk konseri savaşın en büyük direnme mevzilerinden biri olan Şam’da sahnelendi. Konser dakikalarca dinleyiciler tarafından ayakta alkışlandı. Bu konserde tıpkı 9 Ağustos 1942’de verilen Leningrad Senfonisi gibi kurtuluşun nişanesi olmuştur. Emperyalizm destekli teröre karşı mücadele eden Suriye ordusuna ve Suriye halkına, yine emperyalizm destekli teröre karşı mücadele eden Türk Ordusu ve Türk Milletine büyük moral vermiştir. Bu konser Amerikan emperyalizminin bu topraklardan gideceğinin habercisidir. Türkiye’den, Suriye’ye bağımsızlık notaları dillerimize düştü bir kere bu yoldan dönüş yok.
oncugenclik.org.tr, 18.11.2016