Güney Tekin, Öncü Gençlik Konya İl Sekreteri
Büyük zorluklar büyük çözümleri beraberinde getirir.
Türkiye içinde bulunduğu zorluklardan ancak cesur olarak, büyük sınavlardan geçmiş devlet aklını devreye sokarak çıkabilir. Tarihi bir dönemin ve fırsatların içinde bu tavır, o tarihi yazan bir kuvvet olarak büyük bir öneme sahiptir.
Türkiye’nin 2015 sonrası Amerika destekli PKK terörünü silahla ezme kararlılığı beraberinde Fetullahçı Terör Örgütü’nü 15 Temmuz’da mahkûm etmesi, ilerleyen dönemde Fırat Kalkanı, Barış Pınarı, Afrin Harekatları, sonrasında Mavi Vatan’daki kararlılığı Atlantik merkezli tehditlerin artmasına sebep oldu. Bunun sebebi Türkiye’nin tehdidi doğru saptaması ve doğru mevziden hedefini vuran bir strateji uygulamasıdır. Türkiye bu süreçte dostunu düşmanını açık bir şekilde görme fırsatı yakaladı. ABD İsrail tehditlerine karşı Türkiye Asya’da dostlarıyla (Irak, Rusya, Suriye, İran, Azerbaycan, Libya) buluştu ve bölgede iş birliğini devreye soktu.
Irak-Türkiye İlişkilerinin Yeniden İyileşme Süreci
2017 yılında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKYB) bağımsızlık referanduma gitmesi bozuk olan Irak Türkiye ilişkilerinde bir dönüm noktası oldu. İki ülke Amerika ve İsrail merkezli tehdidi doğru saptadı ve bu tehdide karşı ortak bir tavır aldı. Türkiye’nin sınır ötesinde İŞİD’e, PKK/ PYD’ye karşı yaptığı askeri operasyonlar Irak’ta da karşılık buldu ve iki ülkenin güvenliğini sağlamada birbirine duyduğu ihtiyaç ve güven arttı. Türkiye bu süreçte askeri operasyonlarla hem sınır güvenliğini sağladı hem de sınırında bir terör devleti kurulmasını engelledi. Bu süreç iki ülkeyi emperyalizm destekli terörle mücadelede birlikte hareket etmeye itti. İki ülkenin ilişkilerinde diğer bir kritik olay ise Türkiye’nin bu ülkenin yeniden inşası için 5 milyar dolarlık kredi sunması ve karşılıklı ticaret hacminin artırılması kapsamında Ovaköy Sınır Kapısı’nın açılması girişimi ve Kerkük petrolünün 1 yıl aradan sonra yeniden Türkiye üzerinden ihraç edilmeye başlanması oldu. Bu sayede ikili ilişkiler askeri birlikteliğin yanında ekonomik ve siyasi yakınlaşmaları da beraberinde getirdi.
Irak’ta Neler Oluyor?
Amerika’nın işgalinden sonra siyasi birliğini kaybeden Irak’ın yeniden bir iç savaşa gitmesi Türkiye ve Irak’ın en son isteyeceği bir durum. Irak ve Erbil arasında bölgesel yönetimin yetkileri konusunda bazı anlaşmazlıklar yaşansa da genel ilişkilerde yapıcı bir tutum görüyoruz. Özellikle son zamanlarda, PKK’nın bölgede yaydığı huzursuzluk bölge halklarını da teröre karşı ortaklaştırıyor. Irak ve IKYB arasında imzalanan ve PKK’yı Sincar bölgesinden çıkarmayı amaçlayan bir anlaşmaya varılması iş birliğinin önünü açmakta ve teröre karşı ortak mücadelenin gerekliliğini bir kez daha gözler önüne koymakta. PKK/PYD’nin ABD desteğiyle bölgede başına buyruk hareket etmesi Türkiye ile birlikte Erbil ve Bağdat yönetimlerinin de teröre karşı tavırlarını etkiliyor. Hatta bu yaşananlar Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKYB) ile PKK/PYD arasında sıcak çatışmalara dönüşmüş durumda. Amerika’nın şımarık çocukları PKK’nın pervasızlığı ABD’nin bölge ülkeleriyle kötü olan ilişkilerini daha da kötüleştirecek. Türkiye ve Irak’ın PKK’ya taviz vermeyeceğini ilan etmesine rağmen ABD’nin, PKK/PYD’yi silahlandırma ve meşrulaştırma çabası bölgedeki ABD varlığının son bulmasına giden sürecin önünü açmakta. Bu noktada Türkiye’nin, Irak’ın toprak bütünlüğünden yana tavır alması ve bu tavrını sahada ve diplomatik yollarla bir strateji temelinde uygulaması teröre karşı kesin başarının anahtarı durumunda.
Erdoğan-Kazımi Görüşmesinin Önemi
Irak başbakanı Kazımi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine Aralık ayında Türkiye’ye bir ziyarette bulundu. Başta terörle mücadele, ekonomik ilişkiler ve su meselesi olmak üzere birçok konu bu ziyarette ele alındı. Irak Başbakanı Kazımi’nin Türkiye ziyaretinde “Güvenlik bağlamında Irak’ın tutumu çok nettir. Irak’ın, toprakları üzerinden Türkiye milli güvenliğini tehdit eden hiçbir oluşuma ve yapıya müsamaha göstermesi mümkün değildir. Bizler, Türkiye ile birlikte terör örgütleri DEAŞ gibi bölge istikrarına zarar veren örgütlere karşı beraberce çalışma arzusu içerisindeyiz…” sözleri ve Cumhurbaşkanımızın “Ne Türkiye’nin ne Irak’ın ne de Suriye’nin geleceğinde bölücü teröre yer yoktur. Bölgemize kan, gözyaşı ve yıkımdan başka bir şey getirmeyen bu katil sürülerinin kökünü kurutana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz…” sözleri bu görüşmeyi önemini özetlemekte. Görüşmenin diğer konuları da bütünsel bir strateji bakımından önem taşıyor. Ülkeler arasında ticaret hacmini genişletme kararının alınması, enerji sektöründe iki ülkenin birbirine duyduğu ihtiyaç ve bu alanda atılması planlanan adımlar görüşmede öne çıkan durumlardan. Önümüzdeki süreçte bu görüşmenin etkilerinden daha somut bahsetme fırsatımız olacak ama bugünden baktığımızda bir gerçeği görebiliyoruz; iki ülke bölgede barışı ve huzuru sağlamanın formülünü birbirinin güvenliğinde şartlandırıyor. ABD ve İsrail tehdidine karşı doğru mevzi burada bir kez daha kendini gösteriyor. “Irak’ta ne işimiz var, Suriye’de ne işimiz var” bozgunculuğuna karşı Asya’da emperyalizmle mücadelenin ön cephesi Karabağ’ın işgalden kurtulmasında olduğu gibi, Astana modelinde olduğu gibi şekilleniyor. Tam bu noktada önümüzde bu görüşmede ortaya konan tavrın, alınan kararların iki ülke çıkarlarına da uygulanması koşulu duruyor. Irak ve Türkiye ilişkileri tarihi bir zeminde Amerikan’ın Iraktaki işgalini bitirecek derinliğe ve kuvvete sahiptir. Türkiye, Irak’ın ve Suriye’nin üstleneceği rolde kritik bir görev üstlenmeli ve bu iki ülkeyi güçlü devlet aklıyla ve geleneğiyle emperyalizme karşı mücadele Batı Asya mevziisine çekmelidir. Yukarıda belirttiğimiz gibi Astana modeli, Karabağ’ın işgalden kurtarılma modeli burada Türkiye’nin önünü açmakta ve yolunu çizmektedir.
Doğru Programda Bütünsel Strateji
Türkiye güvenliğini ancak Batı Asya’da, Avrasya’da sağlayabilir. Yine enerji güvenliğimiz İran’da, Irak’ta, Suriye’dedir. Yani Batı Asya’dadır. Türkiye’nin üretim devriminin koşulları Asya’da oluşmaktadır. Bölgede barışın, huzurun, başı dik bir insanlık modeli oluşturmanın yegâne koşulu buradadır. Tek dişi kalmış canavara (emperyalizme) karşı başarının formülü Asya’dadır. Türkiye tarihi bir eşikte. Asya’da, uygarlığın doğduğu topraklarda yeni bir dünya kuruluyor ve Türkiye bu yeni dünyada pozisyonunu alıyor. Vatan Partisi Türkiye’yi dostlarıyla buluşturan programıyla Türkiye’ye önderlik ediyor. Türkiye’nin rotasını çiziyor. Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerini hedef alan bozgunculara karşı duruyor, yapıcı tavır alıyor ve dostluklar geliştiriyor. Türkiye’ye bir bütün olarak bakıyor ve düşmana karşı Asya’da bir cephe oluşmasına önderlik ediyor. Buradan çıkaracağımız ders tehdidi doğru saptamak ve bütünsel bir strateji oluşturmaktır. Irak ile ilişkilerin gelişmesi, iş birliğinin arttırılması bu sebeple Türkiye için de bölge için de önemli etkiler doğuracaktır. Irak ile ekonomik ilişkileri geliştirmek, enerji ticaretini yeniden başlatmak, kültürel anlaşmalar yapmak bu açıdan en az terörle mücadele kadar önemlidir.
Tespiti olgulara bakarak koyuyoruz, Türkiye’ye Asyada yaşam Atlantikte boğulma var. Türkiye’ye Asya’da birlik, bütünlük güvenlik var Atlantikte parçalanma var.
“Tarihin sarkacı Asya’ya kayıyor”
Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünden yaptığı bu tespit doğru programı uygulama ve anlama açısından ilk koşul. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının bu tespiti BM kürsüsünden yapması Türkiye’nin doğru mevzide olması açısından büyük önemdedir. Atlantik sisteminin çöküşü ve Türkiye’nin bu sistemin yüklerinden kurtularak Asya’da konumlanması esasında bu yazının kaleme alınmasındaki koşulu da açıklıyor. Türkiye ve Irak’ın PKK/PYD terörüne karşı ortak bir strateji geliştirmesi, IKYB’nin PKK ile çatışmalar yaşaması toplam bir strateji içinde bakıldığında tarihi fırsatın bir ürünü olarak değerlendirilmesi açısından önemli. Türkiye’nin bölge ülkeleriyle birlikte “ortak tehdit ortak mücadele” anlayışını geliştirmesi tam da bu noktada hayati bir mesele durumunda. ABD ve İsrail merkezli tehditlere karşı Mavi Vatan’dan Karabağ’a, Irak’ın kuzeyinden İdlib’e bütünsel bir strateji Türkiye’nin önünde duruyor. Türkiye bu stratejiye uygun siyasetler geliştirerek, dostluklar edinerek ABD’yi bölgede yalnızlaştırmalıdır. Tüm bu koşullar oluşmuş durumda. Karabağ örneği, Astana örneği, Irak örneği bunu göstermekte. Şimdi önümüzde bu modeli geliştirme görevi duruyor. Irak örneğinde olduğu gibi, Türkiye, Rusya, İran, Irak, Suriye birlikteliği ile teröre karşı bölgesel bir mücadele yürütüp terörü bitirme kararlılığını başarıya ulaştırmalıdır.