Ana Sayfa Yazılar SOSYAL DEMOKRAT DÜZMECESİ: SANDIK DEMOKRASİSİ

SOSYAL DEMOKRAT DÜZMECESİ: SANDIK DEMOKRASİSİ

372

İlhami Çevik

Hacettepe Temel Örgüt Başkanı

Milli devlet, bugünkü konumu itibariyle emperyalizme karşı savaşın en önemli örgütlü gücüdür. Bölünmeye ve kimliksizleşmeye karşı bir bariyer olan milli devlet, aynı zamanda piyasaya da müdahelede bulunarak küreselcilere zorluk çıkarmaktadır. Vatan Partisi, bulunduğu anti-emperyalist cephede milli devletin öncüsüdür. Doğu Perinçek önderliğindeki Türkiye’nin öncü partisi Vatan Partisi, milli devlet ve tam bağımsızlık düşmanlarına karşı yıllardır kelle koltukta mücadele etmektedir. Bu mücadelede Aydınlıkçılar hiç mağlup olmadı. Bugün Doğu Perinçek’i darbecilikle ve vesayetçilikle suçlayanların bir eli yağda bir eli baldayken, Doğu Perinçek ve arkadaşları gladyonun zindanlarında yargılanıyorlardı.

  Bugün gelinen noktada, demokrasi ve özgürlük adı altında tehdit edilen şey, Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve milli bekasıdır. Demokrasiyi bir sandıktan ibaret gören zihniyet, demokrasinin gerçekliği olan kitlelerin eylemliliğini yok saymaktadır. 

KİTLESEL EYLEMLİLİK OLARAK DEMOKRASİ

 
Feodal toplumun tasfiyesi, ilk olarak Burjuva Demokratik Devrimleri ile olmuştur. Kentlerde biriken sermaye, burjuva sınıfını oluşturdu. Oluşmakta olan burjuvazi, işgücü ihtiyacını toprağa bağlı köylüleri özgürleştirerek sağlayabildi. Köylüyü toprağa bağlılıktan kurtaran ve giderek zenginleşen burjuva sınıfı, önce krallarla işbirliği yaparak, kralın iktidarını paylaşan senyörleri tasfiye mücadelesine girdi. Sonraki aşamada krallarla ittifaklarına son verdiler ve köylü kitlelerini ayaklandırarak krallıkları da yıktılar ve kilise hakimiyetine de ağır hasar verdiler. İşte milli devlete giden yol böyle açıldı. 1640-1648 İngiliz Demokratik Devrimi, 1776 Kuzey Amerika Devrimi, 1789 Fransız Devrimiyle kurulan devletler, millî devletlerin ilk örnekleridir. Hepsinde de halkın eski düzene karşı başkaldırışı ve eskinin sürülmesi bir gerçekliktir. Artık iktidarın kaynağı meşruiyetini Allah’tan aldığını iddia eden Krallar değil, halktı. Köylü toprağa bağımlılıktan kurtulmuştu. Orta Çağ’ın eşitsizlerden oluşan toplumu yerine kanun önünde eşit olan vatandaşlar almıştı. Ortaya çıkan milli piyasa, bütün vatandaşlarındı. Milli piyasanın başka millî piyasalara karşı, başka vatanlara karşı genişlemesi, millî devletler arasında rekabeti getirdi. Milli devlet, parlamentolar kurdu ve geliştirdi. İşçi sınıfının mücadeleleri, özellikle 1830, 1848, 1871 devrimleri bu parlamentolara işçi sınıfı temsilcilerinin de katılmalarını sağladı. Ancak son söz burjuvazinindi. Batı Avrupa, özellikle 16. yüzyıldan sonra kapitalizmin merkezi oldu. Avrupa’daki kapitalizmin gelişmesi, dış piyasalara açılma çağındaki sömürü sistemlerinin oluşmasına yol açtı. 20. Yüzyıl devrimlerinin tunç kanunu olan vatan savunmasıysa, bu sömürü sistemini dayatan emperyalist merkezlere karşı yapıldı. Bu vatan savunmaları milli demokratik devrimlere yol açtı. 

  1917 Ekim Devrimi, 1923 yılında doruğa ulaşan Türk Devrimi ve Çin Demokratik Devrimleri de halkın eylemliliği sonucunda milli devlet mevzisinde  gerçekleşmiştir. Daha doğrusu bu devrimler, milli devlet kurabilmek için yapılmıştır. Türk milleti, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde canını ortaya koydu. Cümle emperyalistlere karşı direnen Anadolu, büyük devrime giden yolu kan dökerek ve can vererek açtı. Sultanı tahtından indiren, ayağa kalkan Anadolu idi. Rus halkı, Lenin’in önderliğinde devrime yürürken geri kalmış ortaçağ sisteminin duvarlarını ezdi. Çarı tahtından indiren bir sahte demokrasi değil, yine kitlelerin eylemliliğiydi. Yine emperyalizme karşı savaşta birleşen ve milli demokratik devrim yolunda büyük adımlar atacak olan Çin ulusu, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü için kan döktü. Bugün adına demokrasi dediğimiz disiplin, işte bu kanlı devrimler nihayetinde halkın irade sahibi olması neticesinde var oldu. Halkın bölünmez bütünlük ve milli egemenlik hattı güvende olmadan demokrasiden söz edilemez. 

İKTİDARIN MEŞRU GÜCÜ

  Demokrasiler, millete dayanır. Demokrasiler, yalnızca sandıkla yürütülen bir disiplin olmamakla beraber bir milli iradedir. Halkı çiğneyen demokrasi olmaz. Halka huzur vermeyen, halkı bölen demokrasi olmaz.

Avrupa merkezlerinden dayatılan demokrasi, Türkiye’nin sahte muhalefetine yıllarca özgürlük ve eşitlik kılıfıyla terör örgütü mensuplarını savundurttu. Bu muhalefet, Kobanici Demirtaş için yıllardır ağıt yakıyor. “PKK sizi tükürüğüyle boğar’’ diyen Abdullah Zeydan’a alkış tutuyor, kucak açıyor. Terör örgütü üyesi olduğu ispatlanan Hakkari Belediyesi Başkanı Mehmet Sıddık Akış’a kayyum atandı diye DEM Partililerle kol kola meydanlara çıkıyor. Bugün CHP’nin koluna girdiği DEM/PKK’nın belediyeleri işçi kıyımı yapıyor.

CHP ve koluna girdiği DEM/PKK çevresinin o çok güvendiği sandık demokrasinin bir unsuru ise, milletin birliği ve bütünlüğü de demokrasinin temelidir. Demokrasi diye ortada gezinen CHP vekilleri ve Özgür Özel şapkasını halkın önünde değil, Avrupa parlamentolarında çıkarıyor. Türkiye’nin sokaklarında “Apo’ya özgürlük’’ sloganı atan DEM Parti’yle beraber, Avrupa’dan tam not alıyor! 

  İktidarın meşru gücü olan halka savaş açan CHP, halkın girdiği siyasi ve ekonomik bunalımdan kuvvet bularak PKK’yı iktidar ortağı yapmaktan çekinmeyecek bir noktaya gelmiştir. PKK’nın ve onun siyasi uzantısı DEM’in arkasında olan ve iplerini tutan ABD’ye şirin gözükmenin yolu; Devletçilik okuna mor renk katmaktan, ŞİÖ’yü küçümseyip AB’den yana tavır takınmaktan, AİHM çığırtkanlığıyla terör örgütü üyelerine özgürlük istemekten, Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye silah doğrultan NATO’yla iyi ilişkilerden, Mavi Vatan’dan vazgeçmekten ve yine Batı merkezlerinden yönetilen tarikatlara ve LGBT derneklerine alan açmaktan geçiyor. Demokrasi de bu işin tuzu biberi.

CHP İKTİDARINI TÜRK MİLLETİ SIRTINDA TAŞIMAZ

 
Yaptığı siyasi ortaklıklarla CHP, Türk milletinin iradesi olamaz. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı savunanları, Türkiye’de bölücülüğe zemin hazırlayanları, FETÖ’yü kurtarmaya kalkanları Türk milleti sırtında taşımaz! Bu cephede olanlar, halka karşı cephe almışlardır. Devletin de zaaf içinde oluşu halkı kararsız kılmaktadır. DEM/PKK’yı kapatmayan ve onun türevlerinin yeniden açılmasını engellemeyen hükümet de tüm bu işbirliklerinin içine giren ve milli mevziden tamamen kopan CHP’ye alan açmaktadır. Halk, devletin kararlığını görmelidir. Zaaflardan kurtarılmış milli devlet olmadan, güçlü demokrasi olmaz.

  Türk ordusu; tam teslimiyetçi, FETÖ ve PKK’nın ortak olduğu bir iktidara müsaade etmez. 15 Temmuz günü yapılmaya çalışılan ve başarısızlığa uğrayan Amerika güdümündeki FETÖ darbe girişimi Türk ordusu sayesinde bastırılmıştır. Halk da kahramanlığını göstermiştir. Türk ordusunu darbecilikle ve anti-demokrasiyle yaftalayanlar için ordu, milli devletle aynı hedef tahtasındadır. Bu ordu düşmanlığı, 1980 Amerikancı darbesiyle beraber gelen sivil toplumculuğun, güçlü milli devlete olan karşıtlığın bir getirisidir. Döneklerin ve liberalleşen solun kaleminden çıkan ordu düşmanlığı ve politik toplum karşıtlığı, bugün de 15 Temmuz üzerinden ortaya konulmaktadır. 
DEM/PKK’yı iktidar ortağı yapmak demek, cephede doğrudan Amerika’nın “kara kuvvetim” dediği terör örgütleriyle savaşan Türk ordusunu sırtından vurmak demektir. Türk ordusu, milli devletin koruyucusudur. Devlet, gücünü ordudan alır. Türk devleti halen gücünü korumakta ve yapılmak istenen iç tertiplere müsaade etmemektedir.

Türk milleti, iç piyasadaki istikrarsızlıktan ve dışa bağımlı ekonominin yarattığı kronik krizlerden de bunalmış haldedir. Dolar saltanatına boyun eğen ve üretmeyen bu ekonomi politikaları, 40 yıldır Türk milletini uçurumlara itmektedir. Bundan farklı bir söylem getirmeyen ve üreten ekonomiye dönmeyen bir siyasi kuvvetin amacı da sistemin duvarları içindedir. Türkiye’nin bu sistemin içerisinde artık yerinin olmaması bu konuya da netlik kazandırmaktadır.

  Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapanların, Türk ordusunu sırtından vuranların, PKK’yı gömüldüğü hendeklerden çıkarmak isteyenlerin iktidar koltuklarında yeri yoktur. Türkiye’nin Atlantik sisteminin içinde yeri yoktur. Türkiye, girdiği süreçlerde milli devletin zaaflarını bertaraf ederek Amerikancı hükümete geçit vermeyecektir.