Ana Sayfa Teoman Alili Akademisi Nazlı Öztürk yazdı: ❝TÜRK KADININ MAYASI BACIYAN-I RUM❞

Nazlı Öztürk yazdı: ❝TÜRK KADININ MAYASI BACIYAN-I RUM❞

1092

Ve kadınlarbizim kadınlarımız:korkunç ve mübarek elleriince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyleanamız, avradımız, yarimizve sanki hiç yaşanmamış gibi ölenve soframızdaki yeriöküzümüzden sonra gelenve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımızve ekinde, tütünde, odunda ve pazardakive kara sabana koşulan ve ağıllardaışıltısında yere saplı bıçaklarınoynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan

Türk toplumunun her alanında kadınlarımız değerlidir. Hayatın içerisindedir, yeryüzünün yarısıdır. Nene Hatun, Kara Fatma, Nezahat Onbaşı, Halide Onbaşı ve daha saymakla bitmeyecek olan kadın kahramanlarımız. Hepsi bizim kadınlarımız. Bir an bile düşünmeden vatanı için savaşan kadınlarımız.

Cumhuriyet’in ilanı ile yükselen kadınlarımız, bizim kadınlarımız. Artık; evde, mahallede, sokakta, işte ve tarlada kısaca her yerde var olmaktadırlar. Tarlada çapa yapan kadınlardan şehirlerde çalışan kadınlara, hepsi Türk toplumunda önemli yer edinmiş bacılardır. Nasırlı elleriyle hayatı tekrardan doğuran, yeşerten kadınlarımızın mayası Bacıyan-ı Rum teşkilatına uzanır. Tarihte bilinen ilk kadın teşkilatıdır Bacıyan-ı Rum. Bu teşkilat Türk toplumundan çıkmıştır.

Geçmişten Günümüze Türk Kadını

Türk toplumlarında kadının hayattaki konumu her zaman önemli yer teşkil etmiştir. Hükümdarlıklara, imparatorluklara, obalara ve bulundukları tüm alanlara yöneticilik yapmış, bu alanlarda söz sahibi olmuş, orduları yönetmiş, onlarlar birlikte savaşmış ve her zaman hayat içerisinde varlıklarını sürdürmüşlerdir.

Tarihte bilinen ilk kadın teşkilatının Türk toplumundan çıkması da şaşırtıcı değildir. Türkler gittikleri her yerde örgütlenmiş, devletler kurmuştur. Bu geleneğin bir mirası olarak da ortaya çıkmıştır Bacıyanı Rum teşkilatı. Kuruluşu da Anadolu Selçuklu Devletine dayanır.

Anadolu Selçuklu Dönemine baktığımızda göze çarpan ilk teşkilat, Ahi Evran’ın kurduğu Ahiyan-ı Rum teşkilatıdır. Türk toplumunun ticarette gelişmesini, dayanışmasını ve sosyal güvenliklerini sağlaması için mücadele etmişlerdir. Türk toplumunun yapısına, giyinişine, temizliğe, sokakta gezmesine ve daha birçok özelliklerine önem vermiş ve bunu Füvuvvetname denilen görgü kitabına işlemişledir. Ahilerin kadın kolunu oluşturan teşkilat ise Anadolu Kadınlar Birliği olarak adlandırılan Bacıyan-ı Rum’dur.

Bacıyan-ı Rum’un kurucusu olan Fatma Bacı, Ahi Evran’ın eşidir. Fatma Bacı aynı zamanda Fatma Ana ve Kadıncık Ana olarak da bilinir. Hayatlarında daima doğruluğu rota belirlemiş ve yaptıkları her işte bunu öne çıkarmışlardır. Ellerini, dillerini, bellerini kapamış; kapılarını, keselerini ve sofralarını daima açık bırakmışlardır. Tüm gayelerini Türk toplumunu kalıcılaştırmaya ve erdemli birer insan yetiştirmeye adamışlardır. Türk toplumunu kalıcılaştırmak için ilk adımları yerleşik hayata geçişle başlamıştır. Bu topraklarda var olabilmek için bulundukları yerin kaynaklarından yararlanmışlar ve yeni kaynaklar yaratmışlardır. Üretmişler, ticarette gelişmişler ve zanaatlarını geliştirip bunu tüm çevrelerine yaymışlardır. Büyük eğitimlerden ve mücadelelerden geçerek bugün, Anadolu’nun Türkleşmesini kalıcı hale getirmişlerdir

Bacıyan-ı Rum teşkilatı yaptıkları her işe büyük önem vererek yapmışlardır. Derileri işlerken, dokumacılık yaparken, yün döverken, dikiş yaparken, satış yaparken, zanaatlarını icra ederken ve birçok alanda çalışırken; kandırmaya, yalana, iki yüzlülüğe asla izin vermemişlerdir. Adab-ı muaşereti hayatlarına işlemişlerdir. Eşimize, işimize, aşımıza sahip çıkacağız diyerek hayat içerisinde önemli konumlarda yer almışlardır. Tüm sosyal hayatta erkeklerle beraber iş yapmışlardır. Aynı zamana Osmanlı’nın ilk kuruluş yıllarında Bacılar, piyadelerin üniformalarını da dikmişlerdir. Baştan aşağıya, her alanda emekleri mevcuttur.

Bacılar sadece ticaretle, esnaflıkla ya da sanatla uğraşmamış aynı zamanda vatanları için toplantılar düzenlemiş ve savaşmışlardır da. Anadolu’nun Moğol baskınına uğradığı zaman Fatma Bacı, tüm orduyu harekete geçirmiş ve kadın erkek savaşmışlardır. Ancak Fatma Bacı bu savaşta 15 yıl esir düşmüştür. Esir halinde bile Bacılar, kendilerini geliştirmeye devam etmişlerdir. Bacıların yaktıkları mücadele bayrağı ile Anadolu’yu bugünlere taşımışlardır. Bugün başı dik, üreten kadınların mayasında bacılar vardır. Türk kadını bu maya ile hayatın her alanında var olmaya, alın teriyle mayayı yoğurmaya devam edecektir.

KAYNAKÇA:

  1. Bacıyan-ı Rum Öncesi ve Sonrasında Türk Kadını, Araştırma – İnceleme
  2. Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum, Konya Ticaret Odası, Prof. Dr. Mikail Bayram
  3. Anadolu’da İz Bırakan Kadınlar, Aslıhan Güçlü
  4. Osmanlı Kadının Ekonomik Hayatı, Veli Sırım

Nazlı Öztürk
Kadın Mücadelesi ve Feminizm
Çalışma Grubu Üyesi