Ana Sayfa Yazılar ARSLAN KILIÇ YAZDI: YARIM YÜZYILI AŞAN DEVRİMCİ MÜCADELE

ARSLAN KILIÇ YAZDI: YARIM YÜZYILI AŞAN DEVRİMCİ MÜCADELE

1137

11 Ekim 1971’te yitirdiğimiz Türkiye sosyalist hareketinin seçkin önderlerinden Dr. Hikmet Kıvılcımlı’yı, 45’inci ölüm yıldönümünde saygıyla anıyoruz.

 

Hikmet Kıvılcımlı, Türkiye’nin ilk sosyalist kuşağındandı. Şefik Hüsnü ve Reşat Fuat’ların arkadaşıydı. 1921’den 1971’e kadar aralıksız yarım yüzyıl boyunca, devrimci mücadelenin ön saflarında yer aldı. Büyük bir bölümü yer altında geçen bu kahırlı ve zorluklarla dolu mücadele süresince en küçük bir yılgınlık göstermedi.

 

Örgütlü mücadele yaşamının 22 yılını hapishanelerde geçirdi. Komplo ve tuzaklarla dolu polis sorgularındaki, teslimiyeti dayatan ve hukuksuzluklarla dolu olan yargılamalardaki tutumu bütün devrimciler için örnektir.

 

Kıvılcımlı’nın mücadele yaşamı, kendinden sonraki kuşaklar için derslerle doludur.

 

HEP ÖRGÜTLÜ MÜCADELE

 

Onun elli yıllık devrimci mücadele yaşamından kalan birinci büyük dersi, hep örgütlü mücadeleden yana olması oluşturur.

 

Sınıflı toplumlar tarihinde bütün gerici sistemler, örgütsüz devrimciliğe karşı daha hoşgörülü olmuşlar; hatta zaman zaman özellikle “eskiyen” ve “yeni yetişen” devrimciler arasında bu konumu teşvik etmişlerdir.

 

Bütün sınıflı toplumsal sistemlerin en örgütlüsü olan kapitalizm, “bağımsız aydın” gibi okşamalarla, bu konumu teşvik etmede de çok ayartıcı olmuştur.

 

1980 yenilgisinin ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasının üstüne bindiren “Küreselleşme”, ideolojik saldırısının etkisini artırmada, bu “bağımsız aydın”, “bağımsız sosyalist” kimliği ve konumunu olağanüstü bir cömertlikle ödüllendirdi. Yaşamının bir dönemini sosyalizmle “renklendirdikten” sonra yorgun düşmüş ve dönekliğin sınırına gelmiş “eski(miş) tüfek”lere, anı ticareti ve dışarıdan “akıl satma” gibi hem devrimcilikle ilişkilerini sürdürme, hem “kârlı”, hem de “bağımsız” (örgütsüz) kalma alanları açtı.

 

Özellikle emperyalist merkezlerde sitemin ideolojik, siyasi, savaş stratejisi ve kültürel üretiminde büyük yeri olan “bağımsız” uzman, stratejist, araştırmacı, akademisyen konumlarını, sistemin denetimindeki “sosyalizm” alanlarına taşıdı.

 

Türkiye’de, Soğuk Savaş’ı aşma ve Küreselleşme “demokrasisi”nin gereği olarak, 1990’lardan sonra pıtrak gibi biten üniversitelerin siyasetbilim, toplumbilim, iktisadi bilimler, uluslararası ilişkiler gibi bölümlerinde “sosyalizm” araştırmalarına kapı aralandı. Bu bölümlerde, yaşamının hiçbir döneminde sosyalizmle ilişkisi “içerden” olmamış; sosyalizme ilişkin bütün bilgi kaynağı kitaplar, bütün deneyimi “kürsü sosyalistliği” olan “sosyalizm uzmanı” akademisyenler yetiştirilip, özellikle genç kuşaktan sosyalizm “müşterileri” piyasasına salındı. Bu “uzman”ların pek revaçta olan

“Eskimiş/paslı tüfek” anı tüccarlarının başlıca marifeti ve “sosyalizm uzmanları”nın ise esas uğraşı, sosyalizmi, küresel çapta sistemin kabul edeceği sınırlar içine çekmek oldu ve olmaya devam ediyor.

 

Bu konuda esas yığınak, örgütsüz/“bağımsız” sosyalistlik noktasında yapıldı ve yapılıyor. Bu yığınakta başarılı olunamadığında ise, ikinci yığınak, küçük “sol dükkânlara” ve bedava olarak, iktidar patiğine ulaşamayarak “tertemiz” kalmış 19. Yüzyıl Marksizmi’ni satma noktasında yapılıyor. Bu işte de en çok, akıl vermede daha itibarlı ve uzman konumda olan “bağımsız sosyalist aydın”lara rol veriliyor.

 

“KÜÇÜK DÜKKANCILIK” SOSYALİSTLİĞİNE KARŞI

 

Hikmet Kıvılcımlı devrimci mücadele yaşamı boyunca, örgütsel alanda da, sosyalistler arasındaki dağınıklığa ve “küçük dükkâncılık” parçalılığına karşı, her zaman birliği ve sosyalizmin bütün güçlerini büyük örgütlenmeler içinde toplamayı savundu.

 

Bu konuda sık sık, Rus sosyalizminin 1900’lerin başındaki, Ne Yapmalı kitabının konusu olmuş “sosyalist yuvarlar” pratiğinden örnek vererek, “büyük derlenme”ler önerdi.

 

DOĞRU PROGRAM, DOĞRU STRATEJİ

 

Kıvılcımlı devrimciliğinin bugünlere kalan üçüncü dersi, Türkiye devriminin önündeki adımın Milli Demokratik Devrim ve bu aşamanın programının da “İkinci Kuvayı Milliyeciliğimiz”, yani Kemalist Devrim’i tamamlamak olduğu saptamasıdır. Özellikle 1950’lerden başlayarak, bu program ve stratejiyi savunan çok sayıda kitap, broşür ve makale yazdı.

 

TAKLİTÇİLİKTEN UZAK DEVRİMCİLİK

 

Kıvılcımlı, kendi toplumumuzun tarihindeki devrimlerden kuvvet alma; ayağımızı kendi toprağımızın devrimci mirasına basarak ileriye atılma; dünya devrimlerinin deneyimleri yanında, kendi toplumumuzun devrimci deneyimlerinden de öğrenmeye önem verme ve başka ülkelerin devrim deneylerini birebir kopya etmeye kalkışmama konusunda da örnek bir tutum içinde olmuştur.

 

Türkiye toplumunun maddesini kavramaya ilişkin sayısız çalışmaya imza atmıştır.

 

1960’ların büyük atılımına devrimci teoriyi taşıdı

 

Türkiye sosyalizmi, 1960’larda o güne kadarki tarihinin en büyük atılımın yaşadı. Sosyalizm, Türkiye’nin toplumsal ve siyasi yaşamında, bir daha hiçbir saldırının yok edemeyeceği bir meşruiyet kazandı. Başta aydınlar, gençlik, işçi ve köylüler arasında olmak üzere, yığınsallaştı.

 

Bu büyük atılım içinde çok sayıda genç sosyalist kadro yetişti. Bu genç kuşak sosyayilst kadrolara Bilimsel Sosyalist teoriyi taşıyanların başında Hikmet Kıvılcımlı gelir. Mihri Belli, Reşat Fuat ve diğer TKP önderleri, 1960’ların genç sosyalist kuşağını eğitmede, değerli hizmetlerde bulundular.

 

TSK’NIN MİLLİ ORDU OLMA ZORUNLULUĞUNU VURGULADI

 

Hikmet Kıvılcımlı Türkiye sosyalist hareketi içinde ordu konusuna en çok kafa yoran devrimcilerin başında gelir.

 

Bu konuya ilişkin kitaplarında ve yazılarında, sürekli olarak, Cumhuriyet Devrimini gerçekleştiren askeri güç olmasının, Türk ordusuna milli ordu olmayı dayattığını, Cumhuriyet Devriminin geleneklerine bağlılık görevi yüklediğini vurguladı. Bu özellik ve görevden kaçınılması halinde, ordunun milli ordu ve Türkiye Cumhuriyeti ordusu olmaktan çıkacağını anlattı.

 

Ordu’ların, Türk ve Dünya devrimlerinin tarihi içindeki belirleyici önemini kavramada ve kavratmada öncü bur tutum içinde oldu.

 

İLK VATAN PARTİSİ’NİN KURUCUSU VE LİDERİ

 

1954’deki ilk Vatan Partisi’nin kurucusu ve lideri olan bu seçkin devrimciyi ölümünün 45’inci yıldönümünde anarken, onun devrimci anısına layık bir anmanın ancak bu derslerin bilinmesi ve onlardan öğrenilmesi ile mümkün olacağını belirtiyoruz.

 

Arslan KILIÇ/ Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı

 

oncugenclik.org.tr, 11.10.2016