Ana Sayfa Haberler MUSTAFA SUPHİLERİN ÖLDÜRÜLÜŞÜNDE YENİ BELGE

MUSTAFA SUPHİLERİN ÖLDÜRÜLÜŞÜNDE YENİ BELGE

3618

Türkiye Komünist Partisi (TKP)* geleneğinin takipçileri, her yıl ocak ayında bu geleneğin kurucu önderi Mustafa Suphi’yi saygı ve acıyla anarlar… Düzenlenen tören ve gecelerde Mustafa Suphi ve ilk TKP’lilere ait bilgiler paylaşılır, şiirler, marşlar, şarkılar okunur… Örneğin ‘Anadolu Şuraları Hükümeti varolsun…’ diye başlayan marş o günlerden kalmadır… Eski tüfekler arasında mutlaka hala hatırlayanlar vardır…

Nazım Hikmet’in Karadeniz’de katleden 15 yoldaşa dair ‘15’lere’ diye bilinen ünlü şiirleri bu anma törenlerinin vazgeçilmezleri arasındadır…

Nazım’ın bu komünist katliamın şehitleri için yazdığı şiirin ‘Kalbim yine çarpıyor, kalbim yine çarpacak’ dizeleri her genç komünistin kalbine onları katleden Burjuvazi’ye karşı derin bir mücadele azmiyle kazınır…

TKP geleneği ve Nazım’ın şiirleri bu katliamdan dönemin Ankara yönetimini, yani Mustafa Kemal’i sorumlu tutarlar… Genel kanı, Mustafa Kemal’in o dönemde hayli karışık olan Ankara’da siyasi gücü elinden kaçırmamak için hem sahte bir Komünist Partisi kurdurttuğu, hem de Kazım Karabekir aracılığı ile yolladığı talimatlar ile Rusya’dan gelen Mustafa Suphi ve TKP heyetini, Trabzon’dan bir tekne ile Rusya’ya geri yollattığı ve yolda da öldürttüğü şeklindedir…

‘ENVER’ KİTABINDA YENİ İDDİA BELGESİ

Ancak, gazeteci-tarihçi Murat Bardakçı’nın İş Bankası Yayınları tarafından Kasım 2015’te satışa sunulan ‘Enver’ isimli 780 sayfalık dev belgesel-kitabında ilk kez yayınlanan bazı mektuplara göre, Enver Paşa, Mustafa Suphi cinayetini kendi taraftarlarının, kendisi adına işlediğini öne sürmektedir…

Bu yazıda, daha önce çeşitli yazarlar tarafından benzer iddialar öne sürülmüş olsa da, Türkiye kamuoyunun gündemine ilk kez bu mektuplarla eşliğinde, belgesiyle gelen bu ‘Suphi’yi Enverciler öldürdü’ iddiasını, mercek altına almaya çalışacağız…

Mustafa Suphi ve arkadaşlarını öldürten Trabzon’daki Kayıkçılar Kahyası (Reisi) Yahya Kahya’dır. Yahya Kahya o dönemde Enver’in adamı olarak bilinir. Hatta 1921’de bir süre Trabzon’a gelerek kalan (Enver’in amcası) Halil Paşa’nın Yahya Kahya’nın adamları ile Enver’i Anadolu’ya geçirmek istediği söylentisi yayılır. Halil Paşa Ankara’nın baskısı ile 1921 yazında iki ay kadar kaldığı Trabzon’u terk eder, Batum’a gider ve orada Enver Paşa ile buluşur. Enverci Yahya Kahya aynı dönemde, Ankara’nın (Mustafa Kemal’in) yolladığı istihbarat müdürü Feridun Kandemir’i de tehdit ve zorbalıkla Trabzon’dan uzaklaştırmaya çalışır… Yani Yahya Kahya, Ankara’dan çok Enver’e bağlıdır…

Enver Paşa Sakarya Savaşı boyunca (23 Ağustos-13 Eylül 1921) Mustafa Kemal’in yenilgisi halinde, Sovyet desteği ile Anadolu’ya geçmek için Batum’da bir tren içinde bekler. Mustafa Kemal Sakarya savaşından galibiyetle çıkınca, Enver Paşa Anadolu’ya geçme umudunu yitirerek, Orta Asya’ya yönelir. Enver Paşa bir yıl sonra 4 Ağustos 1922’de Buhara’da Bolşevikler’le giriştiği bir çatışmada öldürülecektir.

Şimdi dönelim Mustafa Suphi katliamına…

Yahya Kahya da bu katliam nedeniyle Karabekir’in emriyle 1921’de tutuklanıp, Sivas’ta yargılanır ve beraat eder. Daha sonra Yahya Kahya’nın ‘Sanki ben bu işi tek başıma mı yaptım, çok üstüme varırlarsa her şeyi açıklarım’ demeye başlar…

Yahya Kahya bir yıl kadar sonra 3 Temmuz 1922’de faili meçhul bir cinayete kurban gider. Cinayeti Topal Osman’ın adamları ile birlikte Mustafa Kemal’in Muhafız Taburu Komutanı İsmail Hakkı Tekçe’nin işlediğini, yıllar sonra Tekçe, verdiği bir röportajda kendisi açıklamıştır. Enver Paşa da Yahya Kahya’nın öldürülmesinden tam bir ay sonra (4 Ağustos 1922) Orta Asya’da çatışmada can verecektir…

ENVER NE DİYOR?

Peki Mustafa Suphi’yi Yahya Kahya aracılığı ile kim öldürtmüştür?

Şimdi gelelim Murat Bardakçı’nın yeni kitabındaki yeni Enver Paşa-Mustafa Suphi iddiasına…

‘Enver’ kitabının 241. Sayfasında şu satırlar yer alıyor:

‘’(Enver) Mustafa Suphi’den ilk defa 20 Şubat 1921’deki mektubunda ‘…Bu sırada burada komünist olmuş ve Rusların hemen oyuncağı olan Suphi ve rüfekasının Trabzon’dan kaçmaya mecbur olduklarını ve galiba bir tarafta öldüklerini söylediler’ diye bahseder. Dört gün sonra Mustafa Suphi’nin ‘kendisinin aleyhinde bulunduğu için öldürüldüğünü’ iddia eder ve ‘bunun kendisi için yapılmış olmasından memnun olduğunu’ yazar.

‘…Komünist Partisi Reisi Suphi Bey, Bakü’de aleyhimde bulunduğu için biçareyi Trabzon’da evvela karla tükürükle hamallar epeyce ıslattıktan sonra bir motorbotla Batum’a iade etmek üzere yola çıkarmışlar. Halbuki yanına yüz yirmi bin Rus altını olduğundan kendisini zanlarınca yolda öldürmüşler paralarını almışlar. Mamafih bunu benim için yaptıklarından memnun olduğumu ve başkasına söylememelerini tembih ettim. Bence düşman da olsa, madem ki Müslüman, böyle olmamalıydı. Fakat ne çare yazılan çekilirmiş.’ (Enver Paşa’nın 24 Nisan 1921 tarihli mektubundan)’’

(Bak: Enver-Murat Bardakçı-İş Bankası Yayınları-Kasım 2015-Sayfa 241)

Enver Paşa daha sonra Mustafa Suphi’nin öldürülmesinden dolayı Bolşeviklerin üzgün olduklarını, hadiseden Türkiye’yi sorumlu tuttuklarını, ancak cinayetin Ankara’ya verdikleri desteği etkilemeyeceğini söylediklerini anlatır.

Enver Paşa 9 Eylül 1921 tarihli bir mektubunda da şunları yazar:

‘’…Hatta Orjenidçe ‘Biz arkadaşlarınızdan Yahya Kahya’nın Suphi ve rüfekasını öldürttüğünü bilmekle beraber yine bunu düşünmeyerek, yalnız kuvvetli bir Türkiye’nin ne suretle meydana çıkması kabil ise ona çalışıyoruz’ dedi.  Böylece bizim partiye her suretle yardım edebileceğini söyledi. Mamafih bu yardımın şimdiye kadar olandan fazla bir şey olacağını zannetmiyorum. ‘’ (Bak: Enver-Sayfa 241)

Stalin’in istihbarat şefi olarak bilinen Orjenidçe’nin Enver Paşa’ya Suphi’yi öldürten Yahya Kahya için ‘arkadaşlarınızdan’ ifadesini kullanması kuşkusuz anlamlıdır. Bolşeviklerin bu katliamın içinde Enver Paşa’nın ve adamlarının parmağı olduğunu bildiklerini göstermektedir. Buna rağmen Enver Paşa’ya desteklerinin sürmesi, tam da o tarihte (Eylül 1921) Anadolu’daki savaşın kaderinin henüz belli olmaması (Sakarya Savaşı) ve sallantıda olmasıdır.

Bolşevikler, Mustafa Kemal ve milli kuvvetlerin yenilgisi halinde Enver Paşa önderliğinde Sovyetler’e bağlı İslami-Bolşevik askeri kuvvetleri, Anadolu’ya gönderme opsiyonunu ellerinde tutmak istemektedirler.

İŞİN ARKA PLANI

Mustafa Suphi (TKP) ve Enverciler arasındaki çekişmenin asıl ortaya çıktığı yer ise 1-7 Eylül 1920 tarihleri arasında Bakü’de toplanan ünlü Şark Milletleri Kurultayı’dır.

Komünist Enternasyonal tarafından düzenlenen bu kurultaya 29 milletten 2000 kadar delege katılır. Kurultay’ın başkanlığını Zinovyev yapar.

Türkler 235 delege ile Kurultay’ın en kalabalık grubunu oluştururlar. Türkler arasında ise birbiri ile çekişen üç grup vardır: Mustafa Kemal’e bağlı Ankara Hükümeti temsilcileri, Türk komünistleri (Mustafa Suphi ve arkadaşları) ve İttihatçılar (Kurultay’a katılan Enver Paşa ve arkadaşları).

Kurultay’da Enver Paşa’nın konuşmasına izin verilmez, ancak Enver Paşa bir locada oturarak kurultayı izler. Dördüncü gün Enver Paşa’nın bir bildirisi kurultayda okunur. Komünistler (Mustafa Suphi ve ekibi) bu sırada salonda şiddetle Enver Paşa aleyhine tezahürat ve protestoda bulunurlar. ‘Kurultay’a değil, halk mahkemesine!…’ diye bağırırlar… Enver Paşa ve taraftarları bunu unutmayacaktır! Enver Paşa daha sonra Mustafa Suphi’nin öldürülmesinden sonra yazdığı (yukarda verdiğimiz) mektupta, kendisine karşı bu protestoyu cinayet nedeni olarak gösterecektir…

TKP BAKÜ’DE KURULUR

Mustafa Suphi önderliğindeki ilk Türkiye Komünist Partisi (TKP) 10 Eylül 1920’de Bakü’de kurulur. Partinin kurucuları Mustafa Suphi ile birlikte Bakü’de Doğu Milletleri Kurultayı’na (1-7 Eylül 1920) katılan Moskova’ya bağlı Türk komünistleridir. TKP’ye Mustafa Suphi başkan, Ethem Nejat ise genel sekreter seçilirler. Trabzon’daki katliamda 15’ler içinde Suphi ve Nejat ile birlikte bu ilk kuruculardan bazı isimler de vardır.

Mustafa Kemal ise Moskova’ya bağlı bu TKP’ye karşı Ankara’da bir ay sonra 18 Ekim 1920’de kendi TKP’sini kurdurtur. Kurucular arasında Yunus Nadi, Celal Bayar, Refik Koraltan gibi Mustafa Kemal’e bağlı eski İttihatçılar vardır.

YEŞİL ORDU VE ÇERKES ETHEM

Aynı dönemde Ankara’da ve Anadolu’da bir de gizli ‘Yeşil Ordu’ teşkilat kurulmuştur. Mustafa Kemal Nutuk’ta Yeşil Ordu’dan etraflıca bahseder. Yeşil Ordu yandaşları, Enver Paşa önderliğinde Bolşevik-İslam Ordusu’nun Rusya’dan gelip Türkiye’yi kurtaracağı propagandasını yaparlar. Yeşil Ordu’nun Türkiye’deki bayraktarlığını ise bir süre sonra Çerkes Ethem ve çetesi üstlenir. Teşkilatı Mahsusa’nın ünlü reislerinden Kuşçubaşı Eşref bu tarihlerde Çerkez Ethem ile beraber ve onun yanındadır.

ENVER’E GAZ VEREN KUŞÇUBAŞI’NIN KARDEŞİ HACI SAMİ

Kuşçubaşı’nın kardeşi Hacı Sami Bey ise Moskova’da Enver Paşa’nın yanındadır ve onu sürekli olarak Anadolu’ya geçip, idareyi eline alması için teşvik etmektedir. Bu Hacı Sami daha sonra Enver Paşa’yı Buhara’da Basmacılar’a katılarak girişeceği maceraya kışkırtan ve bir yıl sonra ölümüne neden olan aynı kişidir.

Hacı Sami çeşitli maceralardan sonra 1927’de Sisam adasından Yunanlıların emriyle Mustafa Kemal’e suikast düzenlemek için Anadolu’ya geçecek ve Ayvalık civarındaki Madran’da jandarma ile girdiği çatışmada öldürülecektir.

RUSYA’DA SUPHİ-ENVER ÇEKİŞMESİ

Buraya kadar anlatılan tabloda ortaya çıkan gerçekler şöyle özetlenebilir:

1920 yılı Eylül ayından 1921 yılı Eylül ayına kadar geçen sürede, Mustafa Kemal ve arkadaşları Ankara’da milli mücadeleyi Meclis üzerinden yürütmek ve TBMM Hükümeti’ne bağlı düzenli bir ordu kurmak ve işgalci Yunan ordusunu ülkeden atmak için uğraşmaktadırlar. Bu sürede Mustafa Kemal Sovyetler’den destek ve yardım almaya çalışmakta ve buna çok önem vermektedir.

Sovyetler’de ise yüzünü Anadolu’ya dönmüş, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının başarısızlığı halinde Anadolu’da milli mücadelenin liderliğini almaya aday iki grup vardır: Enverci İttihatçılar ve Komünistler. Bunlar da kendi aralarında çekişmektedirler. Moskova, Mustafa Suphi ve TKP’yi desteklemektedir. Ancak Enver’e ve arkadaşlarına da İslam İhtilalciler’i Cemiyeti üzerinden yardım yapmaktadır.

ENVERCİ-KOMÜNİST ÇEKİŞMESİNİN ANA NEDENİ

Enverciler ve Mustafa Suphi (Türk komünistleri) arasındaki bu çekişme, arkasına Sovyet desteğini alarak Anadolu’da (Türkiye) kimin hakim olacağı üzerinedir. Bu hakimiyet için Müslüman esir ve askerlerle, Bolşevik İslamcılardan 1500-5000 kişilik bir askeri güç oluşturulması düşünülür. Ama bu güce kimin önderlik edeceği henüz belirsizdir. Enver mi, Mustafa Suphi (TKP) mi? Sovyetler’deki Türkler arasında Enverciler-Komünistler (Suphi yandaşları) kavgası bunun üstünedir. Yani Sovyet desteği ile Anadolu’da kimin hakim olacağı kavgasıdır…

Enver, ‘İslam İhtilal Cemiyetleri İttihadı’ isimli teşkilatı 1920 yazında Moskova’da kurar. Bu örgütü 1 Eylül 1920’de Bakü’de toplanacak Doğu Milletleri Kurultayı’na yetiştirmek için kurar. Bu örgüt adına Kurultay’a bildiri sunar. Aslında Doğu Halkları Kurultayı ve İslam-Bolşevik İhtilalleri fikri Sultan Galiyev’indir. Ancak Galiyev’in Bakü’deki bu kurultaya katılması Stalin-Galiyev çekişmesi nedeniyle Stalin tarafından engellenir.

Enver Paşa, Bakü’den Moskova’ya dönünce, 1920 yılında Eylül’ün ikinci haftası (Yani Bakü’de TKP’nin kurulduğu aynı tarihte) İslam İhtilalleri Cemiyeti’nin ilk kongresini toplar. Kendisi başkanlığa seçilir. Halil Paşa ve Hacı Sami de üyeler arasındadır. Bir süre sonra 28 maddelik Halk Şuralar Fırkası program yayınlayıp, Anadolu’ya da yollarlar. Karabekir bu program eline geçince, buna ve Enver’e karşı sert tedbir alınması gereğini Ankara’ya, Mustafa Kemal’e bildirecektir.

Enver Paşa Moskova’da hazırlık yaparken Mustafa Suphi ve arkadaşları daha hızlı davranıp TKP’nin 10 Eylül 1920’de kuruluşundan 3 ay sonra, 28 Aralık 1920’de eşi ve 17 arkadaşı ile birlikte Kars’a gelirler. Onları Kazım Karabekir karşılar. Mustafa Kemal heyetin Ankara’ya gelmesini istemez. Heyet önce Erzurum’a, oradan organize halk protestoları ile Trabzon’a yollanacaktır.

6-11 Ocak 1921 Anadolu’da I. İnönü Savaşı’nın yaşandığı karışık dönemdir.

Aynı tarihlerde (Ocak 1921) Çerkes Ethem’in Ankara’ya karşı ayaklanması başlar. İsmet Paşa kuvvetleri Çerkes Ethem’e karşı harekete geçer. Çerkes Ethem Yunanlılara sığınır. Kuşçubaşı Eşref de onunla birlikte Yunanistan’a sığınır. Mustafa Suphi tam bu kargaşa ortamında çıkar gelir…

28 Ocak 1921’de Mustafa Suphi ve arkadaşları Trabzon’a gelirler, yine protestolar arasında bir motora bindirilip Batum’a yollanırlar. Yahya Kahya’nın adamları ikinci bir motor ile onlara ulaşıp hepsini katlederler. Suphi’nin eşi çete tarafından Trabzon’a getirilir, bir süre sonra o da öldürülür.

Enver Paşa, Mustafa Suphi’nin katlinden iki ay sonra, Mart 1921’de Moskova’da Halk Şuralar Fırkası adlı partiyi kurar. Bu Envercilerin Partisi’dir. 1921 Eylül ayında, Enver Paşa Batum’da Anadolu’ya geçmeyi beklerken 5 kişi ile bu partinin kongresini toplar ve parti yeniden İttihat ve Terakki Partisi adını alır.

Mustafa Kemal’in Sakarya Savaşı’ndan başarıyla çıkması Enver Paşa’nın hayallerini bozacak ve Paşa yönünü Orta Asya’ya çevirecektir…

KIZIL ORDU KAFKASYA’YA DAYANIR

Ankara Hükümeti açısından olayın bir de Kafkasya’da hakimiyet mücadelesi yönü vardır. Sovyet yetkili Çiçerin’in 1920 yazında Ermenistan adına Türkiye’den bazı bölgeleri istemesi üzerine, Ankara Hükümeti’nin kararıyla Kazım Karabekir Paşa 15. Kolordu ile Doğu’da ileri harekata başlar.

Karabekir 1920 Ekim-Kasım aylarında süren askeri harekatta, Sarıkamış, Kars, Ardahan, Artvin, Batum ve Iğdır’ı alıp Gümrü’ye kadar ilerler. 22 Kasım 1920’de Gümrü Antlaşması için görüşmeler başlar. 3 Aralık 1920’de Ermenistan Hükümeti ile Gümrü Antlaşması imzalanır. Ancak 4 Aralık 1920’de Kızıl Ordu Ermenistan’ı işgal eder ve Anadolu’nun kapısına, Türkiye sınırına dayanır.

İşte Mustafa Suphi ve arkadaşları Bolşevik Kızıl Ordu’nun Kafkasya’yı işgal ettiği bu 1920 Aralık ayının sonunda Kafkasya’dan Kars’a gelirler. Mustafa Suphi’nin beraberinde 1500 kişilik bir Müslüman esir-kızıl askerlerden oluşan bir askeri kuvvetle Anadolu’ya ve Ankara’ya geleceği söylentisi ise, o günlerde Ankara’yı, Mustafa Kemal’i ve Batı Cephesi Kumandanı İnönü’yü çok tedirgin etmektedir. Bu kuvvetin derhal birliklere dağıtılması için yazışmalar yapılır. Ancak böyle bir kuvvet gelmez…

BAYAR: BU KIŞ KOMÜNİZM GELECEK

O tarihte Ankara’da kurulan (yapay) Türkiye Komünist Partisi içinde yer alan Celal Bayar’ın yarım yüzyıl sonra söylediği (70’li, 80’li yıllar) ve Türkiye siyaset tarihine geçen ‘Bu kış komünizm gelebilir’ sözü muhtemelen 1920’lerin Ankarası’nda o kış yaşanan derin korkunun izlerini taşımaktaydı…

Dönemin öyküleri çok boyutludur ve iç içe geçmiştir… Yazdıkça uzayıp gider…

Özetlenecek olursa, Ankara ve Mustafa Kemal 1920-1921 arası Batı’da Yunan ordusu ile savaşmakta, Doğu’da ise Enver Paşa’nın Anadolu’ya dönme tehdidi ve Bolşevik Kızıl Ordu’nun TKP öncülüğünde Türkiye’ye girme ihtimaline karşı önlem almaya çalışmaktadır…

Sovyetler Mustafa Kemal’i desteklerken, TKP veya Enver Paşa aracılığı ile Anadolu’da doğrudan hakimiyet ihtimalini de düşünmekte ve bu opsiyonu gelişmelere göre değerlendirmektedirler…

Enver Paşa, muhtemel rakip olarak gördüğü Mustafa Suphi ve TKP’lillerden nefret etmektedir. Anadolu’da Enverciler (Yahya Kahya), Ankara’nın da istememesi üzerine, Mustafa Suphi ve arkadaşlarına katliamı ve 120 bin altın gibi o günler için büyük bir parayı gasp etmeyi nispeten kolay bir şekilde gerçekleştirirler…

Mustafa Kemal ve Enverciler de, Mustafa Suphi ve TKP’lilerin Ankara’ya gelmesini istemezler… Ankara, Kazım Karabekir aracılığı ile onları Trabzon’dan Batum’a geri gönderir… Ancak belli ki katliamda Envercilerin rolü ve parmağı vardır… Enverci Yahya Kahya, TKP’lileri katlettirir… Enver’in yeni yayınlanan ‘Benim için öldürdüler’ mektubu bunu doğrulayan önemli bir belgedir…

Mustafa Suphi ve TKP’lilerin tasfiyesinden 7 ay sonra (1921 Temmuz-Ağustos) Enver Paşa Anadolu’ya geçmek için bu kez ciddi olarak uğraşır… Ancak Mustafa Kemal’in 22 gün 22 gece süren Sakarya savaşından zaferle çıkması Enver Paşa’nın dönüş hayallerini sona erdirir…

Enver Paşa, taraftarlarının Mustafa Suphi’yi katletmesinden 1 yıl 6 ay sonra Buhara’da Bolşevikler’le çatışırken can verecektir…

Mustafa Kemal, Sovyet desteği ile Anadolu’da hakimiyet kurma hesapları yapan iki gücü de tasfiye eder… Türkiye’de TBMM ile kurduğu milletin hakimiyetini kimseye kaptırmaz…

Türkiye’nin siyasi tarihi her biri ayrı bir macera ve aksiyon filmi olabilecek öykülerle doludur…

Kerem Çalışkan

*Bahsedilen TKP, o yıllarda Bakü’de kurulan TKP’dir. Mirasını sahiplenen ya da aynı adı kullanan çeşitli siyasi kuvvetler olsa da bu kuvvetlerin o TKP’yle organik bağı yoktur.

NOT: Bu yazı 5 Ocak 2016 tarihinde odatv.com’da yayınlanmıştır. Dipnot oncugenclik.org tarafından düşülmüştür.