Ana Sayfa Haberler 18 ÜLKEDEN 22 GENÇLİK ÖRGÜTÜ: ABD VE TERÖR ÖRGÜTLERİ KAYBEDECEK

18 ÜLKEDEN 22 GENÇLİK ÖRGÜTÜ: ABD VE TERÖR ÖRGÜTLERİ KAYBEDECEK

1092

Öncü Gençlik’in de kurucuları arasında yer aldığı ve üyesi olduğu Dünya Antiemperyalist Gençlik Birliği (WAYUWorld Anti Imperialist Youth Union), Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye saldırısı ile ilgili açıklama yaptı.

18 ülkeden 22 gençlik örgütü ortak açıklama yayınlayarak Suriye hükümetinin ve halkının yanında olduklarını belirtti.

Açıklamada; ‘‘Bu saldırının amacı apaçık ortadadır. Suriye’de yenildiler. Sözde Kürt koridorunda bozguna uğradılar. Batı Asya’daki uzun zamandır süregelen etkileri yerini Moskova Anlaşması’yla şekillenen bölgesel girişimlere bırakıyor. Bu denge değişimi karşısında ABD’nin “askeri-sınai kompleks”i bir savaş makinesine dönüştü ve savaşa girmemeye söz veren Trump yönetimini baskı altına aldı. Bu boş bir çabadır. ABD etkisi altındaki uluslararası ekonomik sistem sarsılmaktadır. ABD’nin müdahalesini coşkuyla karşılayan Avrupa kendi sorunlarıyla boğuşuyor. Hiçbir şey Atlantik sisteminin güneşinin battığı ve anti-emperyalist dünyanın güneşinin yükseldiği gerçeğini değiştiremez.’’ denildi.

İşte o açıklama:

Dün ABD deniz kuvvetlerine ait güçler Humus’taki Suriye hava üssünü Esad hükümetinin siviller üzerine sözde kimyasal silah kullandığı gerekçesi ile füze atışlarıyla vurdu. Bu saldırı neticesinde 6 askeri personel hayatını kaybetti. Neyse ki daha fazla kayıpların önüne geçildi. Bu, birçok yönden, emperyalist bir saldırının açık bir örneğidir. Bizler, anti-emperyalist düyanın gençleri olarak, bu saldırganlığı şiddetle kınıyor, Suriye hükümetinin ve halkının yanında olduğumuzu ilan ediyoruz.

İlk olarak “kimyasal silah kullanıldığı” iddiası emperyalist istilaya hizmet eden çirkin bir yalandır. Irak savaşı dünya için unutulmayacak bir örnektir. ABD silahlı kuvvetleri 2003’teki istilasından sonra 1 milyondan fazla insanın ölümüne neden olmuştur. Son füze saldırısında ise yine aynı bahaneyi kullandılar. Eski ve kanlı senaryolarını bir kez daha sahneye koyuyorlar.

BM müfettişleri 2013 yılında Ghouta’da bir kimyasal silah kullanımı tespit etmiş ve bu savaş suçunu işleyenlerin Esad hükümeti değil karşıt gruplar olduğunu rapor etmişti. Bir yıl sonra bulunan kimyasal silahlar Rusya Federasyonu ve ABD gözetmenliğinde BM ile birlikte temizlenmişti.

İkinci olarak, bu saldırı uluslararası hukuka aykırıdır. Bağımsız bir devletin kontrolü altındaki bir bölgeye yapılan herhangi bir saldırı BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmak zorundadır. Fakat ABD yetkilileri ve AB liderleri Rusya’nın konseydeki dikkatli bir soruşturma yürütülmesi ve resmi sonuçlar açıklanana kadar beklenmesi yönündeki önerisini hiçe saymışlardır.

Üçüncü olarak bu saldırı ABD’nin kendi hukukuna da aykırıdır. Amerikan yasalarına göre askeri bir operasyon yapabilmek doğrudan yurt dışındaki ABD varlığına bağlı değildir. Kongre’den onay çıkarılması şartı vardır. Bu ABD’nin esas olarak üzerine kurulduğu demokrasi ilkesidir. Yine de, emperyalist çıkarlar için, ABD hükümetleri tereddüt bile etmeden kendi değerlerini dahi ihlal ediyorlar. Kuzey Amerika halkları bu hukuksuz ve anti demokratik eylemlere direniş göstermelidir.

Tüm bu hukuksuzlukların yanısıra, bu saldırının amacı apaçık ortadadır. Suriye’de yenildiler. Sözde Kürt koridorunda bozguna uğradılar. Batı Asya’daki uzun zamandır süregelen etkileri yerini Moskova Anlaşması’yla şekillenen bölgesel girişimlere bırakıyor. Bu denge değişimi karşısında ABD’nin “askeri-sınai kompleks”i bir savaş makinesine dönüştü ve savaşa girmemeye söz veren Trump yönetimini baskı altına aldı.

Bu boş bir çabadır. ABD etkisi altındaki uluslararası ekonomik sistem sarsılmaktadır. ABD’nin müdahalesini coşkuyla karşılayan Avrupa kendi sorunlarıyla boğuşuyor. Bölgesel devletler arasındaki işbirliği değişikliklerine rağmen tüm mazlum uluslar biliyor ki; bağımsızlık olmayan bir hayat olamaz. Aynı zamanda bölgesel işbirliği ve uluslararası dayanışma olmayan bir bağımsızlık da yoktur. Er ya da geç gerçekleşecek bu gerçek güneşin doğuşu ve batışı kadar açıktır. Hiçbir şey Atlantik sisteminin güneşinin battığı ve anti-emperyalist dünyanın güneşinin yükseldiği gerçeğini değiştiremez.