Ferdi Tanhan, Öncü Gençlik Genel Sekreteri
Batı’nın yalan imalatı, ikiyüzlülüğü ve insanlık düşmanlığı köklü bir gelenekten besleniyor. Yalnızca son iki yüzyılın emperyalist batısı değil Haçlı Seferleri’ne kadar uzanan Batı-Doğu çelişmesi tarihi bu hakikatin ispatıyla dolu.
Haçlı Seferleri Kavramı
Tarihte varlığını bu kadar uzun süre koruyan hangi kavramlar var, insan düşünmeden edemiyor. Haçlı seferleri ortaya çıktığından günümüze kadar hemen hemen dünya tarihinin her döneminde farklı olayları ve gelişmeleri tanımlamak için kullanıldı. Tarihin derinliklerinde kaldığını zannettiğimiz bir kavramın bugün dünyada yaşananlarla ne derece ilişkisi var? Bu konu oldukça tartışılır. Biz bu tartışmaya güncel gelişmeler ekseninde ve Türk milletini ilgilendiren hususlar üzerinden katılacağız. Bundan bin yıl öncesiyle bugün arasında kurulan büyük benzerliklerin aynı zamanda birbiriyle hiç ilişkisi olmayan derin farklılıklar olduğunun farkındayız. Amacımız aralarında bin yıl olan iki farklı tarihi dönemin benzerliklerini ortaya koyarak, bugün açısından gün gibi açık olan hakikatlere vurgu yapmaktır. Yoksa feodal çağ akınlarıyla, emperyalist dönemin sömürge anlayışını aynı kefeye koymuyoruz. Doğudan yükselen uygarlığın yeniden insanlığın hâkim sistemi haline geleceği bugünlerde Haçlı Seferleri’nin ve devletlerinin tarihinin aşağıda vurguladığımız nedenlere açıklık getirmek bakımından önemli olduğunu düşünüyoruz.
Haçlı Seferleri Tarihi Neden Önemli
Doğudan yükselen uygarlığın yeniden insanlığın hâkim sistemi haline geleceği bugünlerde Haçlı Seferleri’nin ve devletlerinin tarihi karmaşık ve ilgi çekici bir tarihi dönem olmasının yanında başka anlamlar da içeriyor.
Batı Asya ve Doğu Akdeniz’de süregelen mücadele bu tarihin incelenmesini önemli kılıyor. Özellikle Doğu Akdeniz’deki hakimiyet mücadelesinin bugün bile artarak sürmesinin nedenleri bu tarihsel dönem araştırılırken gün yüzüne çıkıyor.
Haçlı saldırılarına en başından beri karşı koyanların Türkler olması ve Türkiye Selçuklu Sultanı I. Kılıçarslan’dan, Memlük Sultan’ı Baybars’a kadar Haçlılarla mücadelenin merkezinde Türklerin yer alması bu tarihi dönemi bizim için ayrıca önemli kılıyor.
Yine bundan bin yıl önce Haçlı Seferlerine karşı verilen mücadele ile Anadolunun Türkiye olması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Haçlı emperyalizmine karşı direnerek kurulması arasındaki paralellik bu konuyu araştırmayı zorunlu hale getiriyor.
Türk milleti kimliğinin zemininin oluşmasında 1071 Malazgirt Zaferini önemli bir atılım noktası kabul edersek milletleşmemizin 150 yıllık serüvenini incelemek bakımından da tarihteki Haçlı seferleri ve çağımızın Haçlı emperyalizmine karşı mücadele mirasımız büyük önem kazanıyor.
Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin tarihinde oldukça önemli bir yer tutan bu seferlerin bugünle bağlantılarını kurmak tarihimizi aydınlatmak bakımından önem arz ediyor.
Tarihteki Haçlı seferleri ve çağımızdaki haçlı emperyalizminin yalan imalatı konusundaki benzerliğine dikkat çekmek gerekiyor.
İnsanlıktan kopan Batı uygarlığının değerlerine olan ihaneti bu tarihin incelenmesi sırasında açığa çıkıyor.
İçinde bulunduğumuz dönemde, Haçlı Seferlerinden-Haçlı emperyalizmine uzanan tarihin haçlıların nihai yenilgilerinden ibaret olduğunun gösterilmesi önem kazanıyor.
Çünkü bugün, son Haçlı Devleti çözülüyor, Haçlı seferlerinin sonu geliyor.
Haçlı Seferleri Nedir?
Haçlı Seferleri, genel olarak Hristiyan Batı dünyasının Orta Çağ’da Batı Asya’daki İslam coğrafyası üzerine düzenledikleri seferlerdir. İki yüzyıl boyunca Avrupa’nın sözde medeni milyonlarca insanı, görünürde dini, esas olarak ekonomik nedenlerle savaşmak için Haçlı Seferlerine katılmıştır. Siyasi ve ekonomik nedenler bu seferlerin esas gerekçeleri olmakla birlikte “kutsal savaş”, “haç” ve “Kudüs” kavramları meşruluğu oluşturan ideolojik araçlar olarak çok önemlidir.
Çürüyen Uygarlığın Yalanları
Görünürdeki nedenler kutsal toprakları ele geçirmek, burada yaşayan Hristiyanları kurtarmak ve haç yolunu güvenli hale getirmektir. Ancak bölge yaklaşık dört yüz yıldır Müslümanların elindedir. Kurtarılmayı bekleyen bir Hristiyan azınlık ise söz konusu değildir. Bölgedeki Hristiyan varlığı, İslam egemenliği süresince yok edilmeye çalışılmamıştır. Hatta Bizans dönemine göre daha düşük vergiler vererek, ibadet özgürlüğüne sahip olarak ve ticaret yaparak hoşgörü içinde yaşamaktadırlar. Haçlılar, yalan üzerine meşruluk inşa ederek düzenleyecekleri seferlere haklılık kazandırmak istemektedir. Peki esas nedenler ve seferlere yol açacak gelişmeler nelerdi?
Çürüyen Batı’nın Sefere Çıkma Nedenleri
Bizans’ın ekonomik gücünün en önemli dayanağı olan Doğu Akdeniz limanları ve Mısır’ı kaybetmesi Haçlı seferlerini başlatacak gelişmelerin başlangıcıdır. Bununla birlikte Bizans ve İslam Halifeliği arasında gelişen ticari ve diplomatik ilişkiler yeni bir denge oluşmasına neden olmuştur. Bu dengenin bozulması Haçlı Seferleri adı verilen 200 yıllık bir dönemin açılmasına neden olmuştur. Dengeyi bozan Selçukluların Anadolu’yu süratle fethederek, Bizans’ı tabiri caizse felç etmesidir. Şehirlerin yağmalanması yerine Türkler Anadolu’yu yurt edinmekte ve fethettikleri bölgelere yerleşmektedir. Ayrıca Suriye ve Irak bölgeleri, Selçuklu hanedan üyeleri ve Atabeyleri arasında bir güreş minderidir. Ticaret yolları üzerindeki bu kargaşa Anadolu’yu İznik’e ve İzmir’e kadar kaybetmiş olan Bizans’ı ekonomik olarak çok güç bir duruma sokmuştur. İslam fetihleri bu kez Türklerin önderliğinde doğrudan Bizans’ın varlığın tehdit etmekteydi. Buna karşı siyasal olarak parçalanmış bulunan Avrupa, Papalığın önderliğinde birleştirilmeye çalışılıyordu. Siyasi ve ekonomik olarak bu birleşmeyi sağlayacak bir gücün bulunmaması Hristiyanlık temelinde bir Avrupalı kimliğinin oluşmasını gerekli kılıyordu. Bu da büyük bir “İslam düşmanlığı” propagandasıyla gerçekleştiriliyordu. Türklerin Batı Asya’da büyük bir dinamizmle hakimiyeti ele geçirmesi ve Avrupa’nın doğu sınırlarını tehdit etmesi bu propagandayı daha da güçlendirdi. Ayrıca Papalık, Bizans ve Türk hakimiyetinde bulunan Hristiyanları kendi hakimiyeti altında birleştirme gayesindeydi. Bu yüzden birbirleriyle savaşan Avrupalılar, asiller ve geniş halk kitlelerine Papalığın ideolojik vaazlarıyla “İslam düşmanlığı” aşılandı. Haçlı Seferleri için gerekli olan ideolojik iklim tamamdı.
Ekonomik Çıkarların Kılıfları
Müslümanların aslında Putperest kafirler oldukları, din kardeşlerine olmadık zulümler yaptıkları yönündeki yalanlar ekonomik çıkarların kılıfı niteliğindeydi. Bir önceki yazımızda belirttiğimiz gibi Doğu Uygarlığı hem ekonomik alanda hem de bilim, sanat, kültür ve felsefe alanlarında büyük bir atılım döneminin içindeydi. Ekonomik şartların çok kötü durumda olduğu Avrupa açlık, yoksulluk, salgın hastalık, mezhep savaşları, siyasi parçalanmışlık gibi birçok belayı içeren karanlık bir dönemdeydi. Bu koşullarda Papalık Anadolu, Suriye ve Filistin coğrafyasını Türklerden temizlemek, farklı mezheplerden Hristiyanları kendi hakimiyeti altında toplamak istiyordu. Aristokrat sınıf, Batı Asya’da yeni topraklar ele geçirerek devlet kurma hayali içindeydi. Açlığın pençesinde kıvranan toplumsal tabakalaşmanın alt kesimindeki insanlar ise ganimet ve uhrevi mükafat peşinde kaderini beklemek yerine sonu belirsiz bir maceraya atılıyordu.
Haçlı Seferleri- Haçlı Emperyalizmi İlişkisi
19. yüzyıldan beri Haçlı Seferleri, Batı emperyalizminin yeni kurguladıkları seferler için tarihsel bir dayanak ve meşrulaştırma noktası oldu. Doğuda ulus devletlerinin milli kahramanları, imparatorluk çağında kavimleri bir arada yaşatan büyük devlet adamları, Mete Han, Timur, Fatih Mehmet Sultan gibi medeniyet kurucularıdır. Emperyalizme karşı savaşan Gazi Osman Paşa, Talat Paşa ve Mustafa Kemal Paşa o imparatorluk mayasından ortaya çıkmış kahramanların bir nevi devamıdır. Batı emperyalizmi ise milli kahramanlarını Haçlı Seferlerinde bulmuştur. Avrupa’nın kahramanlarını katliamların, yoksulluğun, insan eti yiyen gericilerin arasından bulması emperyalizmin doğasına uygundur. İngiltere’nin Arslan Yürekli Richard’ı, Belçika’nın Godeffroi de Boullion’u ve Baudouin’i, Almanya’nın Friedrich Barbarossa ve II. Friedrich’i sembol haline getirmesi emperyalizmin insanlık düşmanlığının kökleridir. Emperyalizm çağında yazılan edebiyat kitapları Haçlı Seferleri ve Hristiyanların kahramanlıklarıyla doludur. Avrupa kendisini insanlık timsali olarak ilan ederken Selahaddin Eyyubi gibi haçlıların tarihe gömülmesinde büyük kahramanlıkları olan bir değeri bile kendi değerleriyle -şövalye ruhuyla- tanımlamıştır. Medeniyet onlardadır, Avrupa zekâ ve her türlü özellik bakımından doğudaki halklardan üstündür. Hümanizm, demokrasi, özgürlük, bilim, felsefe, sanat, askeri güç, devlet birikimi gibi her türlü ilerilik emperyalist Avrupa’ya aittir. Emperyalizm, bu tezleri yayarken hep Haçlı Seferlerine yaslanmıştır.
Faşizmin Tarihsel Mirası
Emperyalizm, Haçlı Seferleri argümanını özellikle 20. yüzyılda emperyalist paylaşımın arttığı koşullarda daha da öne çıkarttı. Sadece İslam dünyasına karşı olan eylemlerde değil kendi aralarındaki paylaşım savaşlarında da Haçlı Seferlerine gönderme yaptılar. Fransa, I. Dünya Savaşı’nın ardından yapılan Versay görüşmelerinde Suriye üzerinde iddia ettiği hakları, Haçlı Seferlerine dayandırdı. Hitler, kendisini bir Alman haçlı şövalyesi olarak tasvir eden resimler yaptırdı. Yine Hitler, II. Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği’ni işgal girişimini “Barborassa Harekâtı” adıyla kilisede vaftiz ettirdi. Bu yakıştırmalar 21. yüzyılda da devam etti, ABD Başkanı George Bush 11 Eylül’deki intihar saldırılarının ardından terörizme karşı ”Haçlı Seferi” başlattığını söyledi.
Haçlılara Karşı Mücadele Ruhu
Haçlı Seferleri argümanının emperyalizmin kendi politikalarının ve üstünlüklerinin bir dayanak noktası olarak ortaya atılmasına karşı ezilen dünyada Haçlı Emperyalizmine karşı mücadele ruhu yükseldi. İsrail Devleti’nin Kudüs Haçlı Krallığı topraklarında kurulması üzerine Mısır’ın devrimci lideri Nasır kendisini Selahaddin Eyyubi ile özdeşleştirdi. Bizzat ABD başkanı George Bush’un haçlı seferleri başlattığını söyleyerek yürüttüğü Büyük Ortadoğu Projesine Türkiye’de Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek “Son Haçlı Saldırısı” olarak betimledi. Bu saldırının hedeflerinin Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk ve hepsinin temelinde Kemalist Devrim’in tasfiyesi olduğunu belirtti. Bu sefere direnecek güçlerin ise “milli” güçler olduğunu belirterek, Türkiye Selçukluları’nın Anadolu’yu Haçlılara karşı birleştirmesi gibi birlik çağrısında bulundu.[1]
Haçlı Emperyalizmi ve Haçlı Seferleri Arasındaki Farklar
Haçlı Emperyalizminin Haçlı Seferlerinden en önemli farkı feodal akınlarda din adına yapılan saldırıların 20. ve 21. yüzyılda uygarlık, insan hakları ve demokrasi adına yapılmasıdır. 1. Dünya Savaşından tutalım, 90’lardaki ABD saldırılarına kadar saldırıların meşruluk kaynağı doğudaki diktatörleri yenmektir. Kimileri bu seferlerde piyon rolü üstlenerek ABD’nin meşruluk kaynağını yaratmıştır.
İhanet, Haçlı Seferlerinden bu yana Batı Asya’da önemli bir dayanak noktasıdır. Sudi Arabistan gibi devletlerin ABD saldırganlığına hizmet etmesi çok anlamlıdır. Bunun dışında ülkemizin içinde bulunan Amerikancı aydınlara ve FETÖ’ye de bu misyon yüklenmiştir. İslam düşmanlığı, Arap düşmanlığı, Saddam ve Suriye düşmanlığının kaynağı da buralarda aranmalıdır.
Emperyalizm döneminde de haçlılar Batı Asya ülkelerinin birbirleri arasındaki çelişkilerden faydalanmıştır. Irak ve İran Devletleri arasında gerçekleşen Körfez Savaşı’ndan sonra ABD’nin bölgeyi işgali unutulmamalıdır. Ancak süreç ne kadar çetrefilli ilerlerse ilerlesin bu saldırganlık bölge ülkeleri arasındaki birlik eğilimini güçlendirmiştir. Türkiye, İran ve Rusya’nın ABD saldırganlığına karşı Astana’da birleşmesi son Haçlı Seferleri’nin aldığı en büyük darbedir.
Bir diğer farklılık Irak işgalinden sonra ABD’nin emperyalistler içinde de yalnızlaşmasıdır. Haçlı emperyalizmi bloğunun yok olması ve tek kutuplu dünya olarak özetlenen süreç Batı Asya’da son yıllarda yaşanan zaferlerin oluşmasında önemlidir. Son Haçlı Devletleri olan ABD ve İsrail’in çıkarlarıyla Avrupa’nın çıkarları çoğu yerde çelişmektedir. Bu durum, Batı Asya ülkeleri için çok önemli fırsatların oluşmasının zeminidir.
Bugün, ABD Başkanı Bush’un başlattığı Haçlı seferleri Batı Asya’da Suriye kayasına çarptı. Türkiye’nin askeri olarak atağa geçmesi de bu planların bozulmasında çok etkiliydi. Haçlı Seferleri bozguna uğruyor. Haçlı emperyalizmi ve Haçlı seferleri arasındaki benzerlik ve farklılıkları işlemeye devam edeceğiz.
Kitap Önerisi: Bu yazıları hazırlarken her noktada yararlandığımız Devrim Burçak ve Cüneyt Kanat’ın birlikte hazırladığı “Sorularla Haçlı Seferleri” kitabını herkese öneriyoruz. Haçlı Seferleri araştırmalarına bir perspektif ve bakış açısı sunması bakımından muazzam bir kaynak. Haçlı Seferleri konusu ülkemizde ve Arap dünyasında hep atlanmış, üzerinde fazla durulmamış bir konudur. Devrim Burçak ve Cüneyt Kanat’ın ortak çalışması Haçlı Seferlerinden Haçlı emperyalizme uzanan sürecin kapsamlı bir özeti niteliğindedir. Devrim Burçak ağabeyimizin bize hediye ettiği kitap bu konulara ilgi duymamızı sağlamıştır. Kendisine saygılarımızı iletiyoruz.
Yarın: Haçlı Seferleri Tarihinin Anlattıkları-3
İslam’ın Kılıcı: Türkler
[1] https://www.aydinlik.com.tr/arsiv/abd-emperyalizmi-kizil-elmaya-nicin-dusman
oncugenclik.org.tr