Ana Sayfa Yazılar Batı’nın “kutuplaşma” sahtekarlığı

Batı’nın “kutuplaşma” sahtekarlığı

750

ABD, emperyalist planlarını uygulatmak için uzun yıllardır kamuoyu oluşturma projeleri üretiyor. Ürettiği bu projelerle, ülkelerin iç işlerine müdahalelerde bulunma, kendi çıkarına olan siyasetlerde kullanma emelini herkes bilir. Bu uygulamaları da büyük paralar saçarak, fonlar dağıtarak, sistemli, programlı ve etkili bir şekilde yapar.

Bu yolda onlarca “stratejik araştırma merkezleri” kurmuş, desteklemiş, işbirliği geliştirmiştir. Geçtiğimiz günlerde, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde sunumu gerçekleşen araştırma da bunlardan biri. Araştırma, Marshall Fonu (GMF)’nun projelerinden biri olarak karşımıza çıktı.

KAMUOYU ARAŞTIRMALARI NE İŞE YARAR?

Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması’na girmeden önce, kamuoyu araştırmaları neye hizmet eder, bunu incelemeliyiz.

Çağımızda, insanların kandırılması başlı başına endüstriyel bir faaliyettir. Bilinç endüstrisi, beyin iğfal şebekeleri, vicdan iğfal şebekeleri bu endüstrinin farklı farklı tanımlarıdır. Tarihin gördüğü en gaddar, en insanlık dışı sistem olan emperyalizm kamuoyunun kendisinden bile bir yalan, maniple aygıtı yarattı.

Kamuoyu araştırmalarının başlangıcı, pazar araştırmalarına dayanır. Pazar araştırmaları, kar güdüsü temelinde geliştiği için kamuoyu araştırmaları da çıkar temelinde gelişmiştir. Bu araştırmalar, yapısı itibariyle kitlelerin gerçek ihtiyaç ve taleplerine uygun sonuçlar çıkarmazlar. Kamuoyu araştırmaları, politik amaçlarla yapılırlar. Kamuoyu araştırmalarının ABD tarafından icat edilmesi, ABD’nin vakıf ve fonlarla bu tür araştırmaları desteklemesi “tarafsızlık” tezini daha baştan ortadan kaldırır. Araştırma konusunu saptanması ile taraflılık daha konunun seçiminde başlar. “Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları” adlı araştırma da başlığı itibariyle ABD ve AB’nin çıkarlarına hizmet etmektedir.

Kamuoyu araştırmaları enformasyon toplama çalışmalarıdır. Emperyalizmin saldırısı altındaki gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerden bu araştırmalarla enformasyon akışı sağlanmaktadır. 2000’lerden önce seçim dönemlerinde yaygınlaşan kamuoyu araştırmaları, günümüzde üniversiteler, uluslararası işbirlikleri, vakıflar eliyle güncel meselelere kadar inmiş ve yönlendirmeler sağlanmıştır.

Bu araştırmalarda soruların cümle yapılarıyla, soruluş şekilleriyle ve kullanılan kelimelerle manipülasyon mümkün hale gelir. Sorular toplumsal bütünlüğü içinde kavratılmaz, yaşam parçalar halinde algılatılır. İnsan, kendisi için çok önemli olabilecek bir sorunu evet-hayır ikilemi içinde cevaplamaya itilir.

Kamuoyu araştırmaları, üzerinde çalışma yaptıkları grubu etkilemediklerini söyleseler de kamuoyu kitle iletişim araçlarıyla sürekli bombardıman altındadır. Tahrip edilmiş bilgilerle sürekli beslenen insan soyut politik meseleler hakkında görüşleri alınırsa ortaya çıkan sonuç aldatmaca olur.

Toplumsal düzende kitlelerin siyasi meselelere dair görüşleri, tercihleri emperyalist güçler için önemlidir. Kitlelerin yönlendirilip sisteme zarar vermeyecek konumlara çekilmesi gerekmektedir.

MARSHALL FONU TÜRKİYE’YE ÇOK MERAKLI

Alman Marshall Fonu, ABD ve AB arasındaki fikir alışverişini geliştirmek için kuruldu. Bilgi Üniversitesi işbirliği ile çalışma alanlarından biri olarak Türkiye’yi seçtiğini görüyoruz. 2015 yılında yaptığı “Türkiye’nin Algıları Araştırması” ile vatandaşların NATO’yu desteklediği, ABD ile iyi bir müttefik olduğumuz, AB üyeliğine olumlu baktığımız gibi bulgulara ulaştığını iddia etmişti.

Bu araştırma Türkiye’nin işine yaramaz, emperyalistlerin işine yarar. Bu yüzden araştırma, başta bozguncu Cumhuriyet gazetesi ve Alman basınında yer buldu.

1) TSK, ABD Tehdidine Karşı Türkiye’yi Birleştiriyor!

Türkiye’de kutuplaşmanın boyutlarını incelemeyi hedefleyen araştırma aslında önemli bir gerçeğe parmak basıyor. Araştırmanın çok bahsedilmeyen sonuçların iki tanesi, en güvenilir kurumun ordu olduğu ve ABD’nin en büyük tehdit olduğu bulguları. Bu iki bulgu başlı başına bir araştırma konusuyken üzerinde çok durulmamaktadır.

Bu bulgular bir yana bırakılarak, Türkiye’nin ABD’den ve “Batı medeniyetinden” uzaklaştıkça kutuplaşmanın da artığı mesajı verilmektedir. Terörle mücadele eden Türkiye içerde büyük bir kutuplaşma ile karşı karşıya algısı yaratılmaktadır. Oysa en güvenilen kurum olan Türk ordusu, ABD’ye karşı milleti birleştirmektedir.

2) Yükselen Değer: Vatanseverlik

Araştırmaya katılan siyasi parti taraftarları kendi parti taraftarlarına uygun gördüğü değerler arasında en yüksek çıkan, vatanseverlik. Bunu onurlu, zeki gibi tarifler takip ediyor. Katılımcılara sunulan sıfatlar seçmesi isteniyor ve bu sıfatlar seçiliyor. Uzak gördükleri siyasi partiye ise bencil, zalim, ülkeye tehdit oluşturan sıfatları uygun görmüşlerdir.

Katılımcılara, yaşamın bütünlüğünden kopuk şekilde sunulan sıfatlardan bazılarını seçme kutuplaşmanın göstergesi olarak sunulmaktadır. Ancak bütün Dünya bilmektedir ki ABD’nin her seçim dönemi “ABD savaşa girsin mi girmesin mi” zalimliği üzerine kurulmakta, başkan adaylarına ve taraftarlarına karşı en büyük protestolar ABD’de gerçekleşmektedir.

3) İfade Düzeyinden Somut Kutuplaşmaya

Araştırma, sorularla ifade düzeyine kalan söylemleri sürekli günlük hayata uyarlıyor. Somut kutuplaşma ile ifade düzeyinde kalan durum iç içe geçirilmiştir. Siyasal hoşgörüsüzlük tanımı siyasi partilerin liderleri üzerinden yapılırken sosyal hoşgörüsüzlük olarak gösterilmiştir.

Kutuplaşma, sosyal hoşgörüsüzlük üzerinden ifade edilmekte ancak katılımcıların yaşamlarında böyle bir hoşgörüsüzlükle ne kadar karşılaşmışlar araştırmaya konu edilmemektedir. Gerçeklikten kopuk “telefonlarının dinlenmesini onaylar mıydınız?” gibi yapay gündemler üzerinden yeni enformasyon üretilmektedir.

4) Terör Destekçisi HDP, Kutuplaşma Ölçütü

7 Haziran seçimlerinde şekere bulanan, Türkiye’nin partisi olmayı, gençlerin ve kadınların partisi olduğunu iddia eden HDP ve HDP’nin Türkiye düşmanı siyasetleri ve bu siyasetleri destekleyen kesimler üzerinden bir kutuplaşma haritası çıkarılıyor. Kurulduğu günden beri marjinal siyasetlere sahip diyebileceğimiz, PKK ile işbirliği delillerle ispat edilmiş olan bir parti Türkiye’deki durumu açıklamada ölçüt olamaz. HDP/PKK ile mücadele, Türkiye’yi birleştiriyorken bu gerçek ise ABD’ye yaramaz.

5) “Kimlik Siyasetleri Daha Etkili Olmalı”

Araştırmanın bulgularından biri de bu: İnsanların kendilerini daha fazla kimlikle ifade etmesi duvarları yıkabilir. Kimlik siyasetinin etkisinin en yoğun olduğu parti taraftarları ise CHP ve HDP. Siyasal kimlikler belirli kümeler oluşturursa, insanların kendini ifade etme oranı azalır, bir diğer bulgu.

“Siyasi kimliğin dünyayı yorumlamada sağladığı kolaylık” denilen şey aslında kutuplaşmanın en büyük nedeni. Toplumsal düzeni bozan “yurttaşlığa” en büyük zararı veren kimlik siyaseti Bilgi Üniversitesi’nin neoliberal araştırmalarında kendine böyle yer etmiştir.

Sınıflı toplumun getirdiği sosyal farklar ise yurttaşların birbirlerine üstünlük taslamasını doğallaştıran bir kimlik siyaseti özelliği olarak sunulmaktadır.

6) 15 Temmuz Darbe Girişimi: “Önemli Olay”

15 Temmuz Darbe Girişimi, araştırmada, 17-25 Aralık, Gezi olayları ile birlikte ele alınıp, belli siyasi çevrelerin eylemi şeklinde tarif edilmiştir. 15 Temmuz’a ilişkin görüş, o dönem eylemlere katılım da bu şekilde değerlendirilmiştir. Darbe girişiminin Fethullahçı ve dış destekli bir girişim olması gizlenerek, sahiplenenler ve sahiplenmeyenler gibi bir kutuplaşmayla katılımcılara sunulmuştur. Türkiye’nin vatanını savunma meşruiyeti siyasi harekete ait kılınmaktadır. 15 Temmuz katılımcılara göre en büyük kırılma, ancak bu kırılma içeride bir kırılmadan çok ABD ve Türkiye arasında bir kırılma. Araştırmanın ABD destekli GMF tarafından yaptırılması bu adı alması bile esas kırılmanın kimler arasında olduğunu göstermektedir.

KUTUPLAŞMA TÜRKİYE VE ABD ARASINDA

Evet, bir kutuplaşma var! Dünya’da ve Türkiye’de bir kutuplaşma var. Türkiye bu kutuplaşmada milletçe tarafını seçmiştir. Atlantik-Asya kamplaşması Türkiye’de de vatanseverlerle Amerikancılar arasında büyük duvarlar örmektedir, örecek! Bu duvarlar da en çok Türkiye’nin kutuplaşmasını isteyenleri üzüyor. ABD karşıtlığının artması, Türk milletinin ordusuna güveninin artması her ne kadar yüzeysel bulgular olarak ele alınsa da Türkiye’nin gerçekleri ortadadır ve o gerçekler Türkiye’yi yönetmektedir.

Türkiye bugün en önemli tehdide karşı birleşiyorken farklı siyasi görüşler dolayısıyla oluşan mesafelerin kapanması kolay.

Barış Demiralay
Öncü Gençlik Genel Başkanı