Ana Sayfa Yazılar BERAT KARAASLAN: ABD’NİN SON ÇIRPINIŞI: ILIMLI ATATÜRKÇÜLÜK

BERAT KARAASLAN: ABD’NİN SON ÇIRPINIŞI: ILIMLI ATATÜRKÇÜLÜK

1305

Berat Karaaslan, Öncü Gençlik İstanbul İl Yöneticisi

Türk devleti bu yüzyılın ilk çeyreğinde “Ilımlı İslam” adı altında sunulan sivil toplumcu emperyalist projenin saldırısına maruz kalmıştı. Özellikle 12 Eylül sonrası gelişen süreçte atağa kalkan, partili mücadele karşıtlığı ile birleşerek büyüyen sivil toplumcu akımlar milli devletin düşmanı tarikat ve cemaatleri aklıyor ve bu anlamıyla Atlantik emperyalizminin güdümünde hareket ediyorlardı. Gülen örgütü 12 Eylül Amerikancı darbesinin “Türk İslam Sentezi”ni resmî ideoloji olarak benimsediği, tarikatların “sivil toplum örgütü” olarak kutsandığı koşullarda gelişti. (1) Türkiye bu tehlikeyi, bedelini ağır ödediği bir mücadele ile mağlup etmesini bildi. 15 Temmuz 2016 günü gerçekleşen darbe girişimi Türkiye’nin çok önemli esasları hatırlamasını sağladı. Bu sürece kadar yaşananlar Amerikan emperyalizminin “Büyük Ortadoğu Projesi” adı altında mazlum milletleri bölme, parçalama ve yok etme siyasetinin bir ürünü oldu. Ergenekon-Balyoz kumpası, bizzat Amerikan otoritelerinin talimatıyla Fetullahçı Terör Örgütü tarafından Türk ordusunu ve Vatan Partisi’ni tasfiye etmek için uydurulmuş bir harekâttı. (2) Çözüm süreci olarak anılan ve PKK’ya ve onun siyasi bürosu HDP’ye özgürlük verildiği dönem, gene aynı bölünme sürecinin en aktif siyasetlerindendi. Yüz elli yıldır süregelen,

-Tanzimatçılar-Yeni Osmanlılar

Hürriyet İtilafçılar-İttihatçılar

İngilizciler-Kuvvacılar

Amerikancılar-Kemalist Devrimciler

şeklinde saflaşmaları olsa da özünde vatanseverler ve emperyalistler arasında olan kavgada 2014 yılı bir milat oldu. Bu tarihte Silivri duvarlarının yıkılması ile Vatan Partisi ve Türk Ordusu zincirlerini kırdı ve sürece daha güçlü olarak müdahil oldu. Bu dönemden sonra özellikle 15 Temmuz ile beraber ABD’nin ılımlı İslam siyaseti çöktü. Türk milleti, sivil toplum kuruluşu olarak saydığı FETÖ’nün hangi amaçla kimler adına çalıştığını çok daha net gördü. Bu dönemde FETÖ’ye karşı alınan tavırla Amerikan karşıtlığı birlikte yükselmeye başladı. İkinci İstiklal Savaşına başlayınca kaçınılmaz olarak Atatürk ve Kemalist Devrim Programı yükselişe geçti. Bununla beraber FETÖ’ye farklı kılıklarla farklı alanlara sızmayı siyasetini öğreten ABD kendi politikalarında da bir değişikliğe gitme ihtiyacı hissetti.

CHP’nin Atatürk Programından Vazgeçmesi

CHP, Türk devriminin merkez karargâhı olarak Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuştu. Tam bağımsız, emperyalizmin gericilik ve bölücülüğün karşısında bir pozisyonda idi. Özellikle 1945 sonrası “küçük Amerika” süreci ile beraber CHP, bu esaslardan vazgeçmeye başladı. Bugün geldiğimiz noktada topluma açılma adı altında Atatürk programından kopup terör örgütleri ile birleşme noktasına geldi. Bu değişim o tabandaki Atatürk algısında da tahrifata yol açtı. CHP yönetiminin Batıcı siyasetlere eklemlenen tavrı toplumda “Batıcı Atatürk” algısının oluşmasına neden oldu. Atatürk’ün emperyalizmle mücadele stratejisi olan “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” anlayışı Türkiye’nin terörle mücadelesinin karşısına Atatürk adına çıkarıldı. “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” Türkiye’nin emperyalizmle mücadelesini göz ardı etmez. Gerçek barışın sağlanmasının temel koşulu emperyalizmin müdahalelerine karşı savaşmak ve başarılı olmaktır. Bugün CHP yönetimi Türkiye’nin emperyalizmle mücadelesini iktidarın “Saray Savaşı” olarak tanımladığı için bu anlamda vahim bir hata içerisindedir.

Bu haliyle toplumda etnik ve mezhepsel ayrımlardan beslenen politikalar içerisine düşmüştür. Kendi programını terk eden CHP, varlık göstermek için PKK’nın söylemlerine sığınmak durumunda kalmıştır. Bu durum için ise kimlikçi siyasete bulaşmak durumunda kalmıştır.  Bu tarzı ile de Atatürk’ün en temel programı olan Türk milleti anlayışının karşısında konumlanmıştır. Bunun dışında toplumdan kopan bir nitelik kazanırken Batı temelli entelektüel algısı kurarak toplumla arasına mesafe koymuştur. Koyulan bu mesafe kendine Atatürkçü diyen kesimi toplumun sorunların uzaklaştırmıştır. Bu sebeple Atatürk, topluma “kaymak tabaka” eleştirilerine sebep olmuştur. “Köylü milletin efendisidir” diyen Atatürk’ü yok sayıp, İzmir meyhanelerinde toplum gerçekliğinden uzak bir Atatürkçülük formu gelişti. Bu tabanda da ABD’nin ittifak unsuru olan “Ilımlı Atatürkçülük” tarzı ortaya çıktı.

Saray Savaşı Kalıbının Amerikancı Kaynakları

AK Parti iktidarının FETÖ ve PKK’ya karşı tavır alması Türkiye için devrimci bir durum oluşturmaktadır. ABD’nin özellikle 1970’lerden beri koruduğu, beslediği ve devletin içine yerleştirdiği Fetullahçı Terör Örgütü ve aynı şekilde desteklediği PKK, Türk devletinin kararı ile ezilmeye başladı. Balyoz davasında görevlerinden olan ve yıllarca hapsedilen komutanlar görevlerine geri döndüler. Bu yaşanan sürece gözlerini kapatanlar, Türkiye’nin Amerikan emperyalizmi ile göğüs göğse çarpışmasından kaygı duyanlar, süreci “Saray Savaşı” olarak nitelendirdiler. Bunu yaparken FETÖ ile Tayyip Erdoğan’a eşit mesafede durduklarını söyleyenler ilerici, aydın ve Atatürkçü kesim içinde bir ağırlığı oluşturuyordu. Bu tavırda olanlar kaçınılmaz olarak FETÖ Darbesini destekleme garabetinin içine düştüler. (3) Saray Savaşı kalıbı baş düşman olarak Tayyip Erdoğan’ı görüp ABD’yi devreden çıkarıyor ve bununla da kalmayıp, ABD bir ittifak unsuru haline getiriyordu. Bu eylemleri ile kendisine Atatürkçü diyenler etrafına baktıklarında Türk bayrağını yakan ve Atatürk’e hakaret eden PKK, FETÖ ve türevi terör örgütlerini gördüler. ABD, FETÖ-Tayyip Erdoğan ayrılığında tarafını FETÖ’den yana seçti. Çünkü en başından beri temel aracı FETÖ idi. AK Parti’nin kuruluş ve sonrasında ABD tarafından desteklenmesinin önemli bir sebebi de FETÖ’nün rahat örgütlenmesi içindi.

Tayyip Erdoğan’ı hedef alan ABD ile birlikte Tayyip Erdoğan’a saldırmak, Saray Savaşı tayfasının siyasi pozisyonunun görülmesi açısından kritik önemdedir.

Bu saflaşmada kendine Atatürkçü diyen kesim, Atatürk’ü de kendilerine göre yontup HDP ile yan yana gelişlerine alet ettiler. Bu kesimin ortak özelliği Atatürk’ün antiemperyalist çizgisini görmeden Türkiye’nin temel çelişkisini “Bağımsızlık” olarak değil “Laiklik” olarak görmesidir. İşte ABD’nin yeni stratejisi bu temelden ilerlemiştir.

Yeni Dönemde Amerikancı Strateji

Atatürk hayatının merkezine bağımsızlık anlayışını koymuştur. Kemalist Devrimin esasları bağımsızlıkçı siyasetlerdir. (4) Bu anlayışı ile Kemalizm, emperyalizm karşıtı mücadelenin kurtuluş bayrağıdır. Atlantik’in en önemli siyaseti 21. yüzyılda milli devletleri yok edip neoliberal küreselleşme siyaseti ile dünyayı hegemonyası altına almaktır. Bu açıdan en büyük hedefi ise Türkiye’de Kemalist Devrimi ve onun kazanımları yok etmektir. Bu saldırı altında Kemalistler ve vatanseverler tıpkı yüz yıl önce olduğu gibi ortak düşmana karşı ittifak politikası geliştirmişlerdir.

Türkiye’nin 2014 sonrası verdiği mücadelesindeki ittifakları bu temelde oluşmuştur. Türkiye’de yükselişte olan değer Atatürkçülüktür. Vatan Partisi-AK Parti-MHP ve Türkiye’nin vatanseverleri bu mevziide birleşmektedir.

Bunun karşısında yukarıda bahsettiğimiz bir model daha oluşmuştur. Türkiye’nin emperyalizmle mücadelesinde FETÖ ve PKK’yı ezmesine sırt çevirip karşı cephede Tayyip Erdoğan düşmanlığı ile konumlanan, bu uğurda FETÖ ve PKK ile yan yana gelmekten çekinmeyen CHP, İyi Parti, HDP, Deva Partisi, Gelecek Partisi gibi aktörler, ılımlı Atatürkçülük siyaseti altında Amerika ile birleşmektedirler. ABD dün ılımlı İslam programıyla Türkiye’de iktidar belirliyordu. ılımlı İslam planı çöktü. ABD şu anda “Ilımlı Atatürkçülükle”, renksiz, silik ve zor zamanlarda ortalıkta görünmeyen kişiliklerle birlikte 2014’te Silivri duvarlarının yıkılmasıyla başlayan millileşme sürecini durdurmaya çalışıyor.(5)

Bu eksende ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un hazırladığı Rand Corparation raporunda belirtilen ittifak modeli bu esaslarla oluşmuş oluyor. CHP, İyi Parti, HDP, Deva Partisi, Gelecek Partisi, FETÖ ve PKK hepsi Türkiye karşıtlığında Amerika’da birleşmektedir.

PKK ve FETÖ’yü Savunan Atatürkçülük Olamaz

Geçtiğimiz sene HDP belediyelerine yapılan kayyum kararlarına karşı ilk destek sözde Atatürk’ün “bir çift mavi gözünün ışığında” yürüyen Ekrem İmamoğlu ve CHP yönetiminden gelmişti. Atatürk tablosu hediye ederek kendine yakışan bir hareket yapmıştır. Zira o kesim için Atatürk bir tablodan ve takvim yapraklarındaki birkaç günden ibarettir.

Selahattin Demirtaş’a özgürlük isteyen Atatürkçülük olmaz.

Nazlı Ilıcak, Osman Kavala neden içeride diye sorgulayan Atatürkçülük olmaz.

FETÖ’yü hapislerden kurtarmak isteyen Atatürkçülük olmaz.

Biden’dan Türkiye’deki sözde demokrasi hareketlerini desteklemesini bekleyen Atatürkçülük olmaz.(6) Çünkü Atatürk bölücülüğe karşı mücadele etmiş, gericiliğin kökünü kazımıştır. Dersim Kemal lakabını kullanan bir genel başkana sahip CHP, Seyit Rıza’ya karşı Cumhuriyet Ordularını yollayan Atatürk’ün CHP’si değildir.

Atatürk bugün Mavi Vatan’da Oruç Reis’i gözlemekte, Suriye’nin kuzeyinde YPG ile savaşmakta, Karabağ’da Kafkas seddini yıkmaktadır.

Atatürk’ü Yeniden Keşfetmek ve “Asya Tehlikesi”

Atatürk’ün programı güneş gibidir. Gecenin en karanlık olduğu anlar ise güneşin doğmaya en yakın olduğu anlardır. Tarihe 2010’dan bakacak olursak, o, gecenin en karanlık olduğu andır. Bu an aynı zamanda toplumun içinde biriken vatansever tepkinin bir çığ gibi Silivri’ye aktığı andır. Atatürk’ün yükselişi işte bu dönemlerde oluşan halk hareketlerindedir. Bugün gelinen süreçte Atatürk yeniden keşfedilmektedir. Çünkü güneşin karanlığın içinden doğduğu gibi Atatürk de karanlığın içinden çıkmaktadır.

Atatürk sadece bir karakter değildir. Bir fikir, ruh, uyanış, irade ve kararlılıktır. Doğan bu güneşi sevinçle karşılayanlar olduğu gibi güneşten gözleri kamaşıp rahatsız olanlar da vardır. Türkiye’nin emperyalizmle verdiği mücadele sonucu Asya uygarlığına yerleşmesi bu güneşin en önemli tecellisidir. Bundan yüzyıl önce gene Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi güneş Asya’dan doğmaktadır. (7) Atatürk, Asya uygarlığında yeniden doğmaktadır. Bu yükselişin önünde duracak bir kuvvet yoktur. Nasıl ki, bundan yüzyıl önce Atatürk programının önünde duranlar tasfiye oldularsa bugün de aynı durumda olanlar aynı sonu paylaşacaklardır.

ABD’nin stratejisinde Ilımlı Atatürkçülük önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye düşerse, sırasıyla Suriye, Azerbaycan, İran, Rusya ve Çin de çökecektir. Türkiye’nin bu kilit ve hayati rolü Asya uygarlığındaki kuvvetli ittifak potansiyelini de zaruri tutmaktadır. Bugün Batı için bir Asya tehlikesi vardır. Fakat bu tehlike milyonlarca insanın hürriyet ve bağımsızlığına doğru yürümek istemesinden doğmaktadır. (8)

Amerikan stratejisi bu Asya ittifakının baltalanmasını amaçlamaktadır. Türkiye’de Amerikancı kuvvetler, bu ittifaka dayalı atılan adımları Türkiye için bir güvenlik meselesi olarak yorumlamaktadır. NATO konseptinin dışına çıkmayı akılları almayanların güvenlik dedikleri ABD hegemonyasının güvenliğidir. ABD’nin güvenliğinin sarsıldığı an da Türkiye’nin güvenliği başlamaktadır. Bu topraklarda ABD’nin güvende olması vatanın tehlikede olduğu anlamına gelmektedir. İşte Atatürk bu ihtiyaçtan dolayı gündemdedir, yeniden keşfedilmektedir. Çünkü Bertol Brecht’in eserinde geçtiği gibi “Zorluklar kahramanlarla aşılır.”

Türk milleti, Atatürk yükselişte olduğu için İkinci İstiklal Savaşını vermemektedir. İkinci istiklal savaşı verildiği için Atatürk yükselmektedir.(9)

Bugün Türk milleti çok daha güçlü ve birikimlidir.

Çünkü Atatürk’ün bir Atatürk’ü yoktu ama bugün tarihimizde bir Atatürk Devrimi var.

Atatürk döneminde yedi ateşten geçmiş ve tüm stratejileri öngörüsüyle belirleyen bir parti yoktu ama bugün Türk milletinin emrinde feleğin çemberinden geçmiş ve Atatürk Devrimi programıyla iktidara yürüyen bir Vatan Partisi var. Onun fedaisi Öncü Gençlik var.

Vatan Partisi Öncü Gençlik olarak emperyalizmin her türlü planlarını alt ederek Üreten ve Birleşen Türkiye’yi kurma irade ve kararlılığımızla daima bir, daima ayaktayız. Görevlere hazırız!!!

Dipnot:

  1. Doğu Perinçek, FETÖ Darbesi, Kaynak Yayınları, 2. Basım, s. 26.
  2. Doğu Perinçek, Ergenekon Savunması, Kaynak Yayınları, 5. Basım, s. 265.
  3. Doğu Perinçek, FETÖ Darbesi, Kaynak Yayınları, 2. Basım, s.77.
  4. Doğu Perinçek, Kemalizmin Felsefesi ve Kaynakları, Kaynak Yayınları, 4. Basım, s. 32.
  5. https://www.aydinlik.com.tr/abd-talepleriyle-muhalefetcilik-basyazi-kose-yazilari-nisan-2019
  6. https://www.yenisafak.com/gundem/bidendan-destek-isteyen-kilicdarogluna-chplilerden-tepki-halka-degil-abdye-guveniyor-3575264
  7. Doğu Perinçek, Asya Çağının Öncüleri, Kaynak Yayınları, 3. Basım, s. 119.
  8. Kurtuluş Savaşının İdeolojisi Hakimiyeti Milliye Yazıları, Kaynak Yayınları, 6. Basım, s. 35.
  9. Doğu Perinçek, “Atatürk Gökten mi İndi”, Teori Dergisi Kasım 2020, s. 4.