Ana Sayfa Manşet Berat Karaaslan yazdı: ÇİFTÇİLER KARARI VERDİ: BU BÖYLE GİTMEZ

Berat Karaaslan yazdı: ÇİFTÇİLER KARARI VERDİ: BU BÖYLE GİTMEZ

1020

Orhan Kemal’in kitaplarında çiftçinin, üreticinin, ırgatın, emekçinin, işçinin hikayelerini defalarca okuyoruz. İflahsızın Yusuf, Topal Eskici, Cemile, Güllü, Cemşit ve daha nicesi… Kemal Sunal filmlerindeki Kibar Feyzo, Çöpçüler Kralı, Yüz Numaralı Adam, hepsini yakında tanıyoruz. Bu karakterler hikayelerinde hayatlarını topraklarından gelecek hasatla birleştirmiş, dayanışmanın simgesi olmuş ve sistemin bireyci davranışlarına karşı mücadelenin sembolleridir. Bazıları ise ağanın, beyin zulmünden şehre kaçıp hayatını kazanmaya çalışan emekçilerdir. Romancılarımız ve sanatçılarımız eserlerinde yoksul Anadolu’nun köylerindeki, kasabalarındaki ve şehirlerdeki emekçi insanların hikayelerini anlatır. Yaşamak için toprağını ekenlerin, hayatı ve mutluluğu toprağın derinine koyduğu tohumda bulan çiftçilerin, yaşamak için şehirlere gelen emekçilerin hikayesini öğreniriz. Çünkü bu sınıfın, bu toprakların gerçek efendisi olduğunu bilirler.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Efendi” dediği çiftçi, Türk toplumunun da temelini oluşturmaktadır.

Sadece toplumun mu?

Çiftçi kültürün, geleneğin ve ekonominin de temelidir. Cumhuriyet’in yetiştirdiği birçok edebiyatçımız “Milletin Efendisi”ni anlatan hikayeler yazdı. Bir de neoliberal sistemden beslenen kesim var. Köylüyü aşağılayan, Batı taklitçiliğini gelişmenin kökeni kabul edip kendi toplumuna yabancılaşan, beğenmedikleri Anadolu’nun tabiriyle “Çıktığı kovuğu beğenmeyen” insanlar… Onlar da yazdı. Sade yazmakla kalınmadı, Batı’nın desteğiyle iktidar ele geçirildi. Çiftçi kambur ilan edildi. Tarıma kotalar koyarak üretici sefalete düşürüldü.

1980 sonrası 24 Ocak kararları ile başlayan süreç artık tıkanma noktasına geldi. Tüm işçiler, çiftçiler ve emekçiler hep bir ağızdan haykırıyor: BU BÖYLE GİTMEZ

Köylüyü Kambur İlan Eden Neoliberal Bataklık

Vatan Partisi Türkiye’nin her yerinde Üretim Devrimi Kurultayları düzenliyor. Anadolu’nun köylerini, şehirlerin sanayi merkezlerini bir araya getirip üreticilerin sorunlarını dinliyor ve bir programa davet ediyor.

Genel Başkanımız Dr. Doğu Perinçek’in kaleme aldığı “Üretim Devrimi” adlı eser işte bu programın teorisidir. Kitapta Türkiye’nin getirildiği bu borçlanma ekonomisinin sorumlusu, emperyalist merkezli neoliberal politikaları gözler önüne seriyor.

“24 Ocak 1980 kararlarıyla başladı bu yıkım süreci. Dünya ekonomisiyle bütünleşiyoruz diye ilan ettiler yeni ekonomi politikasını. KİT’ler özelleştirildi. Çiftçiye destek akçaları kaldırıldı. Gümrükler indirildi. Yabancı paranın giriş çıkışı serbest bırakıldı. Konya’nın, Samsun’un, Gaziantep’in makinaları paslanmaya terk edildi.”(1)

Neoliberal sistem köylümüzü kambur ilan edip ekonomimizi batırdıkça kurduğu hegemonya ile her şeyin içi boşaldı. Amerikancı Gladyo devlet kurumlarına girdi. Eğitim, akademi, edebiyat tamamen taklitçi ve Kemalist Devrimle hesaplaşma hevesleri ile tutuk ve niteliksiz hale getirildi.

Çiftçiyi kambur ilan edenler, çiftçiyi anlatan, sorunlarını dile getirenleri de hapse attılar. Ergenekon-Balyoz kumpasları bir daha Köy Enstitüleri açılmasın, Türk Devleti köylüyü efendi bilmesin ve bu bilinçle emperyalizme dik durmasın diye yapıldı.

Türk Devleti Ayağa Kalktı

Lakin hayat diyalektiktir. Emperyalizm bir alanda mevzi tutarken emekçilerin, vatanseverlerin cephesi de mücadelesine devam etti. 2000’li yılların ilk çeyreğine doğru Türk Milleti bu gidişe dair tepkisini ortaya koydu. Silivri zindanları yıkılıp TSK ve Vatan Partisi özgür bırakılınca büsbütün bir atmosfer değişikliği yaşandı.

Amerikan Gladyosu devletten temizlendikçe ezilmeye, yıkılmaya çalışılan Türk Devleti ayağa kalkıyor. Dağlar, köyler terörden temizlenmeden ne çiftçi üretebilir, ne hayvan otlatılabilir. Bu çelişki ortadan kalktıkça sıra Üretim Devrimine geliyor. Çünkü Türkiye’nin önündeki zorunluluklar bunu dayatıyor. Artık Türkiye’de yeniden sıcak para politikaları tutmaz. Çünkü bu politikaların sonuç vermeyeceğini millet yaşayarak gördü.

Üretici Baş Tacı

Genel Başkanımız Doğu Perinçek, gittiği her yerde umut ve kurtarıcı olarak karşılanıyor. Vatandaş sorunların çözümü için ona koşuyor. Ankara Polatlı’da bir çiftçi aynen şöyle sesleniyor “Biz sizin arkanızdayız. Bu sorunlar sizinle çözülür”

Türk Milletini aşağılayan, çeşitli hakaretlerle küçük görenler buradaki parıltıyı görmek istemez. Onların güneşi sönüyor. George Floyd’un kesilen nefesi onların macera dolu Amerika hayallerinin de son nefesi oldu. Amerika’nın ve içerdeki unsurları olan FETÖ ve HDP/PKK’nın nefesi kesildikçe üreticinin, çiftçinin, işçinin sesi yükseliyor.

Abdülhamit’in zorbalığına karşı Hürriyet diye ayağa kalkan Anadolu halkının, Milli Mücadelede son kuruşunu çıkartıp ordu hizmetine veren yoksul köylünün, 15-16 Haziran’da, 1989 maden grevinde işçilerin yükselen sesi bugün gene yükseliyor. Tarihsel birikimi Vatan Partisi mücadelesinde görüyoruz.

Bundan sonra ne olacak?

Türkiye’nin önündeki meseleler iktidar ve muhalefet partilerinin pansuman öneri ile düzeltilemez.

Çiftçinin sorunlarını çözmek için onların taleplerini değerlendirmek gereklidir.

1)Ucuz tohum ve gübre verilmelidir.

2)Faizsiz kredi verilmelidir.

3)Hazine arazileri tarıma açılmalıdır.

4)Çiftçilerin var olan borçları bir yıl ertelenmeli ve beş takside bölünmelidir.

Çiftçilerin sorunlarına sözle, hayal satarak derman olunmaz. Bugün siyasiler, topluma hayal satmaktan ve sadaka dağıtmaktan başka bir formül düşünemiyor. Çünkü ufukları dar. Çünkü hayatları boyunca dünyayı öküzün gözlerinden bakan çiftçinin yanında olmamışlar. Üretim savaşında mevziide olmak çiftçi gibi olmaktır. Halkın meclisinde bunların konuşulduğunu duyamıyoruz. O halde geriye tek şey kalmaktadır. Genel Başkanımız Doğu Perinçek’in ifade ettiği gibi “Üreticilerin meclisini kuracağız” iradesini göstermek durumundayız. Artık her tarlada, her köyde, her mahalleyi bir meclis kabul edeceğiz. Baş tacı olacak üreticinin sesini her yerden duyuracağız. Üreticinin derdine doğru program ve eylemli yanıtlarla derman olunur. Bundan sonra dermanı sağlayacak olan öncü, kitle ile buluşacak ve iradesini ortaya koyup gidişatı değiştirecek. Tarihin seyrini belirleyen üreticinin örgütlü hareketidir. Örgütlendikçe güçlenen Türk Milleti zorlukları aşacak ve Amerikancı, faizci programları ile halka hayal satan siyasiler tarihin çöplüğüne atılacaklar. Ülkenin problemlerini çözecek yegâne kuvvet, Üretim Devrimi Programıyla kendisini ortaya koyan Vatan Partisidir. Tüm gençleri ve BU BÖYLE GİTMEZ diyen tüm vatanseverleri Vatan Partisi’nde örgütlenmeye çağırıyoruz.

Berat Karaaslan
Öncü Gençlik İstanbul Üniversitesi Temel Örgüt Başkanı, İstanbul İl Yöneticisi

KAYNAKÇA

  1. Doğu Perinçek, Üretim Devrimi Programı, İstanbul, Kaynak Yayınları, 2020, syf.13