Ana Sayfa Yazılar CANSU CANTÜRK YAZDI: ANLAMAK YA DA ANLAMAMAK…İŞTE BÜTÜN MESELE BU

CANSU CANTÜRK YAZDI: ANLAMAK YA DA ANLAMAMAK…İŞTE BÜTÜN MESELE BU

1472

Cansu Cantürk, Öncü Gençlik İzmir İl Başkanı

Yanlışa yanlışla gitmek doğruya ulaştırmaz. Yılmaz Özdil son zamanlarda köşe yazılarında kendince Türkiye’nin bugün bulunduğu koşullarda vatan savaşını icat olarak nitelendiriyor. “Vatan cephesi”ni; Türkiye’nin 60 yıl önceki süreciyle beraber ele alarak , Menderes döneminin kopyası olarak ortaya koymaya çalışmakta. Çalışmış diyoruz; çünkü vatan ve hürriyet mücadelesinin anlamını özümseyemeyen zihniyetin devamı , yazık ki Türkiye’de Özdil’lerin yazılarının devamını getirir.

Özdil’in Mustafa Kemal ve önderliğindeki milli mücadele döneminin örnekleriyle başlayan köşe yazılarından şunu çıkarabiliriz: mesele yazmakta değil, anlamakta.

Cephe – Karşı Cephe

Türkiye bir savaşın tam ortasındadır. Bu savaşın iki cephesi vardır. Bir tarafta 21. yüzyılın yükselen Milli-ulus devletleri , diğer cephede Amerikan emperyalizmi ve onların taşeron terör örgütleri. Yaşamın merkezine Tayyip Erdoğan’ı koyan bir zihniyet eninde-sonunda siyaset üretememekten, akrebin ateşi gördüğünde kendini zehirlemesi gibi bu mücadelede kendini yok edecektir.

Bu zihniyete kavratmamız gereken diğer bir mesele; Türkiye’nin bu süreçte terör örgütleriyle mücadele etmesidir. Terör örgütleriyle mücadele ettiğini anlayan bir akıl ancak vatan savaşının gerekliliğini kavrayabilir. “El Bab falan” yazısından anlıyoruz ki; Özdil ne Fırat Kalkanı operasyonunu ne de 24 Temmuz 2015’ten itibaren güneydoğuda gerçekleşen operasyonları kavrayabilmiştir. Köşe yazılarında sürekli alıntı yaptığı Mustafa Kemal ‘ in bölge ülkelerle işbirliği-“Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini içselleştiremeyen Özdil ; bugün Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’nin kuzeyinde verdiği mücadeleyi anlamsızlaştırmaya çalışmaktadır. Daha önceki yazılarını okumaya devam ettikçe, TSK’ nın Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirdiği operasyonlarla Amerikan koridorunun bozulduğuna ikna olmadığı ortadadır. Fakat olguları belirtmekte fayda var. Savaşın düzlemi Suriye ve Irak’ın kuzeyine, İran’ın sınırına dayanmıştır.

Vatan ve İstiklal Savaşı

24 Temmuz 2015 Türkiye’nin bir dönüm noktasıdır. Bu tarihten itibaren millî hareketin görevi; vatan bütünlüğü, bağımsızlık ve güvenliği sağlamaktır. Bu mücadelede odak noktamız güneydoğudan Suriye’ye kadar uzanmaktadır.

İşte bunun adı vatan ve istiklal savaşıdır. Türk milleti de 15 Temmuz Fetöcü darbe girișiminde savaş düzenini en hızlı şekilde almıştır.

1958 Menderes dönemi ile 2017’nin Türkiyesini doğru ve yanlışlarla harmanlayarak izah etmeye çalışan Özdil; cumhurbaşkanlığı sistemi için referanduma gittiğimiz bu süreci 1958’lerde Menderes’in yaratmaya çalıştığı “vatan cephesi” süreci ile bir görmektedir. O döneme baktığımızda Birleşmiş Milletler’in savaş çağrısına olumlu cevap vererek Türkiye savaşa katılmış, kayıplar vermiş ve 1952’de Türkiye NATO’ya alınmıştır. Kısaca 1950’lerde Türkiye ABD stratejisinin bir parçası haline gelen Kore’de şehitler verirken ; 2017 Türkiye’sine baktığımızda Türk milletinin Amerikan emperyalizmine karşı verdiği savaşta şehitler vermekteyiz. Amerika’nın kara gücüm olarak adlandırdığı PKK başta güneydoğu olmak üzere bu topraklarda Türk milletini bölme çabalarına girmektedir. Bölücü terör örgütüne açıktan silah ve mühimmat yardımlarında bulunmaktadır. Bu savaşın cephesinde yer almak Türk milletini “vatan cephesinin bir kopyasında ” yer almasından ziyade milletimizi birleştirir, bütünleştirir. Atlantik sisteminin önümüze koyduğu bölünme çabaları ancak bu cephenin kuvvetlenmesiyle aşılır.

Özellikle altını çizelim . YIL:2017 ve bugün Türkiye İncirlik Üssü’nün kapatılmasına kadar varan tartışmaları yaşıyor.

Yanlışı, yanlış örneklerle somutlayarak bulmak görülmemiştir. Tıpkı doğruyu yanlışların içinde bulamamak gibi. Başkanlık sisteminin yanlışlığı vatan savaşını hiçe saydırmamalıdır. Vatan savaşında olduğumuz , birliğin ve beraberliğin hat safhada olması gerektiği bu günlerde başkanlık sisteminin yanlışlığını ortaya koymamız gerekmektedir. Türkiye’ nin baş düşmanı olarak Erdoğan’ı ve tek adamcılığı koyan neoliberallere karşı, baş düşmanı empereyalizm ve küreselleşme saldırısı olarak koyduğumuzu belirtelim.

Düşen Görev

Özdil’in yazılarına rağmen kararlı ve umutluyuz.

Sırtını Amerikan emperyalizmine yaslamış bölücü terör örgütüne karşılık verdiğimiz mücadelede Fethi Sekin gibi nice şehitlerimize sözümüz var: Türk milletini karamsarlığa sürükleyecek ve mücadele azmini sönümleyecek her türlü tavrın ve propagandanın karşısındayız!

oncugenclik.org.tr, 01.02.2017