“Çöl sanılan bu alemde saklı ve kuvvetli bir hayat vardır.’’ Atatürk kurtuluş savaşının hazırlık döneminde bu sözleri kullanıyor ve bu sözün sonunda tek ihtiyacın teşkilat olduğunu vurguluyor. O dönem için bu sözü yorumladığımız zaman, tükendi denilen Türk milletinin İstiklal mücadelesi için içerisinde saklı olan bir inancın ve mücadele azminin olduğunu önemli olanın bunu çıkartmak olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda teşkilat vurgusunun önemi ise saklı olan bu cevherin ancak bir teşkilat aracılığıyla çıkartılabileceği ve kuvvetli bir güce dönüştürülebileceğini dile getiriyordu. Mustafa Kemal bu sözleriyle milletine olan inancının altını çiziyordu.
Bugün yine benzer olumsuz fikirler ortaya atılıyor. Özellikle gençlik üzerine geliştirilen fikirlerde gençliğin apolitikleştiği, sadece kendi şahsi çıkarları için çalıştığı ve bu ülkede yaşanmaz düşüncesi üzerinden yurt dışına kaçmak için fırsat beklediği algısı yayılıyor. Gençliğin örgütlenmeden uzak olduğu ve ülke meseleleriyle ilgilenmediği düşüncesi olabildiğince yayılmaya çalışılıyor. Bu fikirler Z Kuşağı balonu üzerinden emperyalizm tarafından ülkemize ihraç ediliyor ve bizim o sözüm ona ‘’gençlik uzmanı’’ siyasetçilerimiz bu balonun ipini en önde tutmak ve buna uygun olarak gençliğe yaklaşmak adına birbiriyle yarışıyor. Gençliğe internet paketi, oyun konsolu, araba, yurt dışı gezileri vaat ederek gençliğe etkilemeye ve onların oylarını toplamaya çalışıyorlar.
Gençlik Ne İstiyor?
Gençlik kendisine vaat edilen bu içi boş ve geleceği olmayan vaatlere karşılık gelecek istiyor ve kendisine bu geleceği yaratacak olan çözümleri arıyor. Gençliğe internet paketi vaat edenler düşünmeyen araştırmayan bir gençlik kitlesi yaratmak istiyor fakat gençlik araştırmak, öğrenmek, sorunlara çözümler üretmek istiyor. Gençliğe oyun konsolu vaat edenler onu bilgisayar başında çürütmek, onu ailesinden ,arkadaşlarından, toplumdan kopartmak ve bir hayal dünyasına hapsederek gerçeklerden kopartmak istiyor ama gençlik bir parçası olduğu toplum içerisinde var olmak ve o toplumun dertleriyle dertlenmek, mutluluklarıyla neşe bulmak istiyor. Gençliğe araba vaat edenler gençliği üretmeden çalışmadan yorulmadan emeksizce zenginliğe ulaşabileceğine inandırmak istiyor. Ama gençlik bu hayale karşı üretmek, çalışmak ve ülkesi ve milleti için yorulmak istiyor. Gençliğe yurt dışı tatili vaat edenler gençliğe sen siyasetle uğraşma düşünme ben senin yerine düşünürüm sen gez eğlen diyor. Gençlik ise “Bütün ümidim gençliktir” diyen atasından güç alarak geleceğinde söz sahibi olmak ve ülkesinin sorunlarının çözümü için fikirler üretmek istiyor. Kısacası gençlik kendini hayattan soyutlayanlara karşı hayatın içerisinde var olmak, üretmek ve ülkesinin yönetiminde söz sahibi olmak istiyor.
Bu partiler gençliği sadece oy deposu olarak görür ve o çok güvendikleri Avrupalı gençlik uzmanlarının geliştirdiği fikirlerle gençliği yorumlamaya çalışır.
Çöl sanılan bu alemde saklı kuvvetli bulmak
Yapılan yorumlar ve geliştirilen politikaların tamamı ülkemizi bir çöl olarak göstermek ve geleceğe olan inancı tamamen bitirmek içindir. Bizler ise çöl sanılan bu alemde saklı cenneti görüyoruz. Yurdun dört yanında kampüslere ve liselere gidiyoruz. Orada birçok arkadaşımızla temas kuruyor sorunları ve çözümleri tartışıyoruz. Yani gençlik içerisinden bildiriyoruz. Gördüğümüz temel durum ise gençliğin televizyonlarda anlatılan yapay tanımlara karşılık vatansever olduğu ve ülkesi için ter dökmek istediğidir. Yani bizlere çöl olarak gösterilen bu âlemde bitip tükenmeyecek milletiyle hemhal olmuş bir gençlik bulunmaktadır. Bu gençlik bilimden sanata, spordan teknolojiye ülkesine katkı sunmak ve ileriye taşımak için fırsat beklemektedir. Yani gençlik Amerika’da kurye olmak istemiyor ülkesinde üretmek istiyor.
HER ARAYAN BULAMAZ AMA BULANLAR ARAYANLARDIR
Gençliğin ne istediğini ve çözümleri biliyoruz. Çünkü Öncü Gençlik olarak aynı çözümleri istiyor, aynı çözüm yollarını arıyoruz. Kampüslerimizde sınıflarımızda bir araya geldiğimiz arkadaşlarla yaptığımız sohbetlerle bu ülke içerisinde yatan büyük cevheri görüyoruz. Bizlere düşen ise o cevheri ortaya çıkartmak ve onu örgütlü güce dönüştürmektir. Onlar arayarak bizleri buluyorlar evet ama bizlerin bulunur olması yetmez. Bizlerin çözüm yolunu arayan gençliği ve ona çözümün adresini gösteren olmamız gerekiyor. Bugün gençlik içerisinde faaliyet yürüten ve onunla buluşan tek parti gençliğiyiz. Çözümlerimiz var, birikimli kadrolarımız var, insanlara ulaşacak kanallarımız var. Bizler bu kanalları doğru işletmeli partimizin çözümlerini okullarımıza ulaştırmalıyız. Elbette bu çözümler parti binalarında oturarak yazılmıyor, kitleler içerisinde yazılıyor ve geliştiriliyor. Bundan dolayı kitleler içerisinde var olacağız ve programımızı her geçen gün geliştireceğiz. Yaptığımız faaliyetler öğrencinin taleplerine cevap veren onların sorunlarına köklü çözümler getiren faaliyetler. Yani yaptığımız faaliyetler öğrenciyle buluşuyor ve onları bu mücadelenin bir parçası haline getiriyor. Çünkü öğrenci kendinden bir parça buluyor. Bu sadece yemekhane fiyatlarına, yurt sorunlarına, KYK kredilerine müdahaleyle değil kimi zaman Amasya’da şehit olan madencilerimizi anarken, terör yuvalarını dağıtan Mehmetçiğe selam yollarken kampüsteki arkadaşlarımızı buraya dahil ederek oluyor. Yani doğru eylem çizgisini yaratmak bizleri en geniş kesimlerle buluşturuyor.
Öncü Gençlik İleri
Bugün okullarımızda rakipsiz bir güç olarak bulunuyoruz. Elbette madde boşluk tanımaz bizlerin olmadığı, bizim fikirlerimizin olmadığı her yere emperyalizmin Neoliberal fikirleri bir zehir olarak girecektir. Bugün Türkiye’nin en genç partisine sahibiz. Sadece parti yöneticililerimizin gençlerden oluşuyor olmasından kaynaklı değil, Vatan Partisi ilk kurulduğu günden itibaren gençliğin dinamizmiyle Aydınlık Hareketinin tecrübesini birleştirmesindendir. Bizler de bu büyük birikime güvenerek cesur, bu dinamizme yakışır şekilde girişken olmalıyız. Üniversite kampüsleri şehir meydanları, okullarımızdaki sıralar bizler için örgütlenme alanıdır. Bizden başka bir parti gençliği öğrencinin ihtiyaçlarına cevap veremeyecek durumdadır. Gençliğin Neo Liberal cereyanlara kapılmasını engellemek ve onları bu büyük ailenin bir parçası haline getirmek için boşluklara izin vermemeli ve ileri atılmalıyız. Gençliği ve milletimizi gerçek çözümlerle buluşturmalıyız.
Erol Aslan
Propaganda Bürosu Başkan Yardımcısı