Ana Sayfa Yazılar DİLEK ÇINAR YAZDI: NAŞİT HAKKI ULUĞ – TUNCELİ MEDENİYETE AÇILIYOR

DİLEK ÇINAR YAZDI: NAŞİT HAKKI ULUĞ – TUNCELİ MEDENİYETE AÇILIYOR

1443

Dilek Çınar, Öncü Gençlik GYK Üyesi

Kaynak Yayınları tarafından hazırlanan “Cumhuriyet’in Gözüyle Kürt Meselesi” serisinin ikinci kitabı olan “Tunceli Medeniyete Açılıyor”, Kütahya Milletvekili Naşit Hakkı Uluğ’un 1937 yılında Tunceli’yi karış karış gezerek hazırladığı detaylı raporlardan oluşmuştur. Kitap şu cümle ile başlar: “Niçin yurdumuzun ortasında bir “Dersim” kaldı ve bizi hala uğraştırıyor.” Naşit Hakkı, Munzur Dağı’nın eteklerinden Fırat Nehri’nin kıyısına kadar bu sorunun cevabı vermek için türkülerinden düğünlerine, ilk medeniyetlerden Cumhuriyet’e, tarlalarından mağaralarına, toprağından serin sularına kadar inceliyor.

Seyitlerin sömürüsü altında kalmış, vicdanları hurafelerin pençesinde ezilmiş, aşiret reisinin esiri olmuş, soygunculuk, zorbalık, yoksulluk içinde kıvranan Dersim’in; Cumhuriyet’in aydınlanma ışığıyla medeniyete yani insanca yaşama kavuşması, “Tunceli” olmasının tarihi etraflıca anlatılmıştır.

            Sarp yamaçlarından geçip ağanın, beyin, seyitin, reisin kulu olan ve ne kendi ne de çocukları üzerinde herhangi bir hakkı olmayan, üstü başı yırtık, sefalet içerisinde, kuru bir ekmeğe muhtaç olduğu için hırsızlık yapanların utancını yüreğimizde hissettiren kitapta Cumhuriyet’in elini uzattığı bir halkın kısa zamanda nasıl insana yakışır bir duruma geldiği, esaretten nasıl kurtulduğu gözlerimizin önünden adeta film bir şeridi gibi geçmektedir.

            Halkı sömüren din tüccarları şeyhler, seyitler, ağalar, reisler ve beyler kendi sömürü düzenlerini devam ettirmek için devlet otoritesini tanımıyor, vergi vermiyor, asker göndermiyor, devletin görevlendirdiği memurlarına eziyet ediyordu. Bunlar Cumhuriyet döneminde ortaya çıkmış değil, evvelden beri süregelmekteydi. I. Dünya Savaşı sırasında dört bir yanda savaş devam ederken bile aşiretlerin kışkırtmasıyla Dersim’de ve civar illerde yağma ve soygun devam etmiş, aşar vergisi toplamaya gelen memur katledilmiştir. Devletin müdahale edeceğini anlayan aşiretler zaman zaman da bir araya gelerek isyanlar çıkarmıştır.

            Cumhuriyet’in ilk günden beri Dersim’de kanunu hâkim kılma, halkını kurtarma çareleri aradı ve buna hazırdı. Şeyh Sait ve Seyit Rıza adlı gericilerin ayaklanmaları kararlılıkla bastırıldı. Masum halkın canına, malına, namusuna kasteden bu vatan hainleri yargılanmış ve kanunlar etrafında cezalarını aldılar.

            Cumhuriyet’in gerici Dersim’i medeniyete açarak Tunceli yapma düşüncesini kitaptan bir bölümle açıklayalım: “Dersim’in kurtarılması için devlet tam tedbir almalıdır, aşiret sistemi ve aşiret geleneği yıkılmalıdır. Bu sistemin tehlikesi aşiretlerin silahlı olmasındandır. Dersim silahlarını vermelidir. Dersim ağaları ve seyitler buradan çıkarılmalı, suçlular yakalanmalı, topraksız ve ağa elinde esir olan köylülere ya yerinde veyahut nakledilecekleri verimli yerlerde toprak verilmelidir. Cumhuriyet, Dersimli Türk’ü bu suretle bağrına basmalıdır. Yeniden ağa ve reis türetmeyici tedbirler almalı ve Dersim’e tekrar silah sokulmasına meydan verilmemelidir. Devlet teşkilatı kuvvetle, adalet ve kültürle Dersim’de kurulmalıdır; bunun için idare teşkilatı yeniden düzenlenmelidir. Yollar yapılmalı, dağınık köyler toplanmalı, halkın yaşamasına müsait olmayan köyler nakledilmeli, mektepler açılmalı, sağlık teşkilatı kurulmalı, kazanç (elde edecek) ticaret ve iş imkanları oluşturulmalıdır. Bu suretle devletin bir tahakküm vasıtası değil, iyilik isteyen bir teşkilat olduğu bu geri kalmış insanlara ispat edilmelidir. Velhasıl Dersim imar edilmeli ve medenileştirilmelidir. Bu program büyük bir ısrarla uygulanmalıdır.”

Program ısrarla uygulanmış, Tunceli medeniyete açılan büyük bir birikim kazanmıştır.

Kitabı okudukça bugün neden gericilerin ve bölücülerin Şeyh Sait ve Seyit Rıza gibi insanlık düşmanı din maskelilerin heykellerini dikerek Tunceli isminden rahatsız oldukları daha iyi anlaşılıyor. Çünkü Dersim gericiliğin ve yıkıcılığın tarihi, Tunceli ilericiliğin ve yapıcılığın, insancıllığın tarihidir.

Cumhuriyet Devriminin feodalizmi tasfiyesini, insan odaklı yaklaşımını, Kürt sorununa dair çözümlerini, halkçı ve devletçi politikalarını anlamak için çok değerlidir. Okunması dileğiyle.

#OkuyanYazsın

oncugenclik.org.tr