Ana Sayfa Yazılar FIRAT KESKİN YAZDI: HALKEVLERİ ABD ÜSSÜNÜN BEKÇİLİĞİNE Mİ SOYUNDU!

FIRAT KESKİN YAZDI: HALKEVLERİ ABD ÜSSÜNÜN BEKÇİLİĞİNE Mİ SOYUNDU!

1252

Fırat Keskin, Öncü Gençlik Ankara

Geçtiğimiz günlerde Halkevleri grubuna bağlı sendika.org sitesinde Ali Ergin Demirhan’ın kaleme aldığı bir yazıda PKK’nın ABD üslerine bekçilik yapması savunuldu.ytt

Üstelik bunu yaparken Küba Devrimi’ni ve Fidel Castro’yu “Amerikan üssüne bekçilik yapan devrimciler” olarak örnek verecek kadar arsızlaştı. Fidel Castro’nun hatırasına ve Küba Devrimi’nin direniş tarihine yapılan bu saygısızlık geniş çevrelerde tepki uyandırdı.

Demirhan, yazısında Fidel’in sırf ABD ile ters düşmemek adına iyi geçindiği ve bu yüzden sosyalizm sözcüğünü dahi kullanmadığı, hatta özel mülkiyet hakkını koruyacağı yönünde ABD’ye sözler verdiği gibi birçok temelsiz iddiada bulunuyor. Fakat başka yalanları var ki okuyanın bile yüzünü kızartacak cinsten: Fidel ABD işgali altındaki Küba toprağı Guantanamo’nun bekçiliğini yapmış! İktidar geldikten sonra ABD’yle iyi geçinmek için de oraya dokundurtmamış! Hatta Fidel CIA’dan silah ve para yardımı almış! Miami’deki karşı devrimcilerin bile edemeyeceği türden iftiralar bunlar. Sendika.org yazarı böyle alçakça yalanları PKK’lıların ABD ile kurmuş oldukları askeri ve siyasi ilişkiyi meşrulaştırmak için söylediğini ifade etmekten çekinmiyor. Zaten daha sonra attığı tivitte “Bu yazı provokatif bir başlangıçtı” sözleriyle de amacını ortaya koyuyor.

Guantanamo 1898’den beri ABD işgali altında. ABD mandasına girilen ve 1936’da mandadan çıkılan zamanlarda yapılan anlaşmalarla ABD, Guantanamo’yu elde etmişti. Küba devrim önderliği her aşamada ve hatta BM dahil tüm uluslararası mercilerde ABD’nin buradaki varlığını tanımadıklarını dile getirmişler, bu işgalin son bulması için çaba sarf etmişlerdir. Yani Fidel’in ABD üssüne dokunmadığı yalanını ortaya atarak Kuzey Suriye’deki kendi “bekçiliklerini” aklama çabaları nafile.

Demirhan’ın yalanları Küba devriminin itibarına saldırmaktan öte ABD’nin varlığını meşrulaştırmanın, Türkiye’ye ve Suriye’ye karşı düşmanlığın esasını oluşturuyor. Kübalı devrimciler bekçilik yaptı iftirasıyla, aklınca, kendi bekçiliğini meşrulaştırıyor. Fidel de CIA’dan silah ve para aldı yalanını atarak PYD\PKK’nın, ABD’nin kara gücü olmasını göklere çıkarıyor.  Batista’ya karşı ABD ile anlaştı diyerek AKP’ye karşı ABD’yle ve batılı emperyalistlerle ittifakını aklamaya çalışıyor.

Emperyalist saldırıların asıl hedefi

Bölücülüğü o kadar içselleştirmiş ki kurbanlar arasında bile ayrım yapıyor: Ona göre IŞİD sadece Alevi ve Kürtlere saldırıyormuş. ABD bölgede şu anda “kurtarıcı” rolü oynadığı için IŞİD’e karşı savaşan PKK’nın ondan yardım alması gayet doğal karşılamak gerekiyormuş. Sanki bu canavarı ABD yaratmamış ve bu ittifakları adım adım kurmamış.

Demirhan’ın da yazdığı Kürdistan-Post adlı sitede İsmail Beşikçi Kürt devletine giden yolda IŞİD ve benzeri yapıların rolünü şöyle özetliyor: “Bu yeni süreç Haziran 2014’de, İŞİD’in Musul’u ele geçirmesiyle, Kürdistan’a saldırmasıyla güç kazandı. İŞİD saldırıları, Kürdlerin toparlanmalarını sağlamış, Kürdlerde milli duyguların gelişmesini getirmiştir. Bu gidişle Haşdi Şabi de Kürdleri, devlet sahibi yapacaktır.”

Sendika.org’taki  yazıda ABD- PKK ittifakı “emperyalist sistem içindeki rekabet ve çelişkilerden istifade ederek ulusal kurtuluş mücadelesi vermenin taktiği” olarak formüle edilmiş. Oysa bu sadece ABD’nin taşeronluğunu yaparak onun bölgedeki varlığını sağlamlaştırmanın ve Türkiye’yi, Suriye’yi bölmenin taktiği. ABD’nin askeri varlığını Suriye’ye taşımasının “cihatçı istilasına karşı savaşan Kürtlere destek” için olmadığını bilmek için kahin olmaya gerek yok. Yoksa ABD kuvvetleri Suriye ordusunu vurduğunda şaşırmış gibi yapmak da taktiğin aynı taktiğin bir parçası mı?

Buna göre şu soruları sormak gerekiyor. Hangi süreç kıldan çizgi üzerinde yürüyor? PKK\PYD kuvvetlerinin omuzlarına taktıkları, sancaklarına çektikleri ABD bayrakları altında conilerle nöbet tuttukları süreç mi? ABD talimatıyla Kuzey Suriye’de IŞİD’le köşekapmaca oynadıkları süreç mi? Suriye yönetiminden gasp ederek ABD’ye üs sağladıkları, yeni üsler için söz verdikleri süreç mi? ABD’den aldıkları silahların namlularını Türk askerine doğrulttukları süreç mi?

Ortalıkta ne kıldan bir çizgi var ne de üzerinde yürütülen “siyaset”. Ortalıkta arsız yalanlar ve çarpıtmalarla Kuzey Suriye’deki terör faaliyetlerini ve ABD varlığını meşrulaştırmaya çalışanlar var. Ortalıkta bölge ülkelerine esip gürlerken, gün aşırı Türkiye düşmanlığı yaparken emperyalizme tek laf etmemiş paralı askerler var. Ortalıkta “laik, sosyalizan ve kadın özgürlükçü” gibi kavramlarla lafebeliği yaparak PYD\PKK bölücülüğüne destek koparmaya çalışanlar var.

Sendika.org direktörü Demirhan çocuk kandırır gibi, Rojava’ya Türkiye, Suriye, İran, Irak destek versin yoksa hepten ABD emperyalizminin tarafına geçer diye aba altından PKK sopası gösteriyor. Türk milletini bu boş yalanlarla kandıramaz ama sormak lazım: Demirhan, kimin sopasını kime gösteriyorsun? “Kendini patlatan Kürt gençleri” diye yücelttiğin kan senin değil nasılsa. Sen siyaset yapacaksın diye bu  milletin kanı aksın öyle mi?

Atatürk’ün Halkevleri bölücülük ve Emperyalizme peşkeş çekiliyor

Sendika.org’un uzun süredir Halkevleri’nin yönetimini elinde tutan bir gruba ait olduğu biliniyor. Ali Ergin Demirhan, sendika.org sitesinin editörlüğünü de yapıyor.  Yani görüşleri hem Halkevleri grubunu hem de yönettiği siteyi bağlıyor. Dahası o grubun sözcülüğünü yapıyor.

Demirhan’ın, Barzanici Kürdistan-Post’a yazdığı “Gezi’den Kobane’ye: Bakmışsın yeni bir süreç başlamış” makalede de benzer bir çizgi savunuluyor. Yazıda açıkça PKK ile kendisini içinde saydığı “muhalefet” kesimlerinin ittifakı savunuluyor. PKK’ya üstü örtülü biçimde bu ittifakın askeri gücü rolü biçiliyor. Demirhan, PKK’nın “Kemalist ve militarist” ilan ettiği Gezi’yi Kobani’yle bir tutuyor. Ne yazık ki Kürdistan-Post Demirhan’ın masallarını boşa çıkarıyor. Nurettin Yıldırım imzalı bir yazının başlığı şöyle “Türkler Kürtleri Yok Etmek İçin Kardeşlik Yalanını Kullanır”!

Halkevleri grubunun en kıdemlisi Yeni Özgür Politika yazarı Ferda Koç’un da “Rojova devrimi” savunusu üzerine kurduğu sayısız yazısı bulunuyor. Sadece Koç, çırağı Ali Ergin Demirhan kadar pervasız değil. O doğrudan ABD üssünün bekçiliğini yapmayı savunmuyor. Ama Rojova’yı savunmak için orada kurulan sayısız ABD üssü ve tonlarca ABD silahına ihtiyaç olduğunu gayet iyi biliyor.

Halkevleri Başkanı Oya hanımın koşa koşa neden “Adalet” yürüyüşüne gittiği şimdi daha iyi anlaşılıyor. Bu grubun misyonu Halkevleri’nin aydınlanmacı adını kullanarak sol, cumhuriyetçi çevrelerde Kürt meselesi üzerinden emperyalizme eklemlenme yaratmak. Ali Ergin Demirhan bu durumu “emperyalistler arası rekabet koşullarından faydalanarak siyaset yapmak” olarak açıklıyor.

Hep beraber Türkiye düşmanlığını AKP karşıtlığının arkasına gizlenerek yapıyorlar. Türkiye düşmanlarıyla ittifak kurmanın doğal olduğunu söylemek, dünyanın en vahşi, açık işgal gücünü bölgede kurtarıcı olarak karşılamak sadece ülkemize değil tüm bölge halklarına ihanettir.

Ama önce şunu sormak lazım: Atatürk’ün kurduğu Halkevleri nasıl oldu da bir hıyanet şebekesinin eline geçti? Halkevleri’nin 12 Eylülde el koyulan onca malı ve mülkünü elde eden bu grubun, cumhuriyetin yağmasıyla elde ettiği imkanları bölücülük yapmak için kullanmasına kim izin veriyor?

KAYNAK

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ypg-ve-isid-anlasti-164815h.htm

https://www.aydinlik.com.tr/dunya/2017-mayis/lavrov-isid-in-ypg-ile-anlastigina-dair-guvenilir-veriler-var

https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201706041028745108-pyd-ikinci-abd-bayragi-asildi/

https://www.aydinlik.com.tr/dunya/2017-temmuz/pyd-militanlarinin-omzunda-abd-bayragi

https://www.aydinlik.com.tr/pyd-karargahinda-abd-bayragi

https://www.aydinlik.com.tr/dunya/2017-haziran/pyd-karargahi-na-ikinci-abd-bayragi

https://www.aydinlik.com.tr/pyd-den-itiraf-abd-bolgede-kalici-bu-destegi-bedava-vermiyor-dunya-agustos-2017

https://tr.wikisource.org/wiki/Che_Guevara%27n%C4%B1n_Birle%C5%9Fmi%C5%9F_Milletler%27deki_konu%C5%9Fmas%C4%B1

Latin Amerika’nın Devrimci Tarihi, Özgür Uyanık, Kaynak Yayınları, Kasım 2014