Ana Sayfa Yazılar GAZETECİLİK MİLLETİ KIŞKIRTMAK MIDIR?

GAZETECİLİK MİLLETİ KIŞKIRTMAK MIDIR?

460

Hayatta yapılan her işin ve eylemin bir işlevi var. Hiçbir şey sebepsiz yapılmaz. Örneğin haber toplumu aydınlatmak ve bilgilendirmek için yapılır. Gazeteci ve muhabir de toplumu bilgilendirir. Röportajın amacı da bir olayı ya da durumu araştırmak, insanların düşüncelerini sormak ve bunu gerek yazınsal gerekse görsel olarak topluma aktarmaktır. Fakat günümüzde eline bir tripod ve bir mikrofon alan herkes sokağa inip kamuoyu araştırması kılıfı ile birçok faaliyet yürütüyor. Bu iş adeta kameran mı var, mikrofonun mu var ne duruyorsun kap sokağa in gibi bir iş halini alıyor. Hatta o kadar çok kanal bu sayede ortaya çıkıyor ki Yol TV, İlave TV, Bel TV, Kel TV… Bunların hepsi toplumu aydınlatıyoruz kılıfı ile insanları kışkırtıyor. Röportaj yaparken dayak yiyen muhabirini mi ararsın yaşlı başlı amcanın ağzına telefon sokan hadsizini mi; kinin, nefretin, kışkırtmanın bini bir para. Bu kanalların bu işi yapmaktaki motivasyonları da çok masum. “Ana akım medya toplumun sorunlarını görmüyor biz gösteriyoruz”,” İnsanlar rahat ve konforlu bir yaşam süremiyor bu talepleri dillendiriyoruz”, “İnsanları bilinçlendiriyoruz” gibi birçok meşru zemini kılıf olarak kullanıyor. Türkiye’nin içerisinde sorunlar olabilir, toplum bu sorunlardan rahatsız da olabilir. Fakat bunların çözümü kışkırtma faaliyeti mi ya da bunun çözümü insanları kamera karşısında ağlatmak mı? İnsanlara umutsuzluk ve karamsarlık aşılamak kimin sorununu çözüyor?

TOPLUM DÜŞMANI KAMERA ve TRİPOTLAR

Sokak röportajı yapan muhabirlerin büyük bir çoğunluğunun ortak noktası toplum düşmanı olmaları ve topluma tepeden bakmaları. Çünkü en çok izlenen ve tıklanan video ortada kaosun ve kavganın olduğu video. Eminiz ki videoların kurgu aşamasında bu insanlar oturup “nasıl birbirlerine küfürler ediyorlar, sinirleniyorlar” diye mutlu oluyorlardır. Hatta 140 Journos’un Herkes Çok Gergin isimli videosunda Sade Vatandaş isimli kanalın kurgu aşamasında tam olarak bu olay gerçekleşiyor. (https://youtu.be/NCahfLE3IUQ). 

Hemen bir soru sor, senin gibi düşünmüyor mu karşındaki insanla alay et, ona tepeden bak, ajitatörlüğe soyun. Nasılsa seni engelleyecek, rezil edecek birisi yok, istediğin insanı aşağılamakta özgürsün! Bir yaşlı ve genç çelişkisi yaratmak, toplumu hor görmek hangi sorunu çözüyor? Yaşlısını veya gencini hiç fark etmez toplumun içerisindeki bir kesimi hor görmek bir gazeteciye veya spikere yakışır mı? Toplumun bu kadar gözünün önünde olan bir kişinin seviyesizce insanları hor görmesi doğru değil. Bir muhabir, bir gazeteci en başta toplumdan öğrenmeyi ve dolayısıyla topluma öğretmeyi kendine şiar edinmeli. Bunun için öncelikle alçakgönüllü olmalı. Karşısındaki insanı kışkırtmak yerine onu dinlemeli ve aktarmalı.

Tabi bir de yeni nesil habercilik adına türeyen tık haberciliği var. Haber yapıyorum kılıfı ile bin bir türlü ahlaksızlığı, şiddet görüntüsünü paylaşan bir anlayış… Herhangi bir televizyon kanalını açtığında insanın “hiç mi güzel bir olay olmuyor bu ülkede” diyesi geliyor. Bu kanalların sosyal medya kullanımı da ayrı bir gündem konusu. Bu kanalların içerisinde sosyal medya hesabı müstehcen bir siteye dönenler bile var. Bu anlayış toplumun ahlakını, bilincini vb. şeyleri bozan bir zincir. Şiddeti, terörü, tacizi, tecavüzü, ahlaksızlığı pazarlayan bir anlayış bu. Bir de buna dürüst ve temiz habercilik derler. İnsanın insana şiddetini, vahşeti, kanı, cinselliği pazarlayan ve insanları dürtüleyen haberler “temiz ve dürüst” haber oluyor. Böyle vahşi bir anlayış. Bakın bu haberlere bir örnek.

https://twitter.com/odatv/status/1598028362718519298?s=20&t=YZPh_mRRGz-apPDTp0qTpw

SİSTEMİN İNSANI DÜŞÜRDÜĞÜ DURUM

Sosyal medya deyince aklımıza sadece Twitter, Facebook gibi kuruluşlar gelmiyor bir de Youtube batağı var. Aynı sistemin çarkı orada da işliyor. Demokratik ve özgür bir ortam kılıfıyla HDP/PKK’yı, FETÖ’yü aklayanı mı ararsınız, ırkçı kışkırtmaları mı… Hangisi lazımsa fazlasıyla mevcut. Bunların hepsi de istisnasız tarafsız fakat yine istisnasız bir siyasi partinin aparatı. Bunun yanında spor arabayla “kız tavlayan”, para avcısı kız ifşa ettiğini iddia eden kurgu videolar var. Bunların hepsinin işlevi aynı. Kadını pazarlayan, zenginliği pazarlayan, cinselliği pazarlayan sistemin ürünü. Her şey alınır satılır bir mal bu sistemde. Bu yüzden güzel araban varsa kızları tavlarsın, hatta onları onursuz insanlar olarak gösterirsin. Bu sistemde kendini de ancak kendini farklı şekillerde pazarlayarak var edersin. Bu sistemin insan tasavvuru pazarlanabilir bir mal.

HAKİKAT İŞÇİLERİ

İçinde bulunduğumuz sistem siyaseti, ekonomisi, yaşam tarzı, medyası ile toptan bir şekilde iflas ediyor. İflas eden sistem yozlaşmayı, ahlaksızlığı, vahşeti, yabancılaşmayı pazarlıyor. Çöken bu sistemin yerine medya sektöründe de dürüst, temiz, ahlaklı ve insanların sorunlarını çözen medya kuruluşları bulunuyor. Bunlar Aydınlık gazetesi ve Ulusal Kanal. Bu kuruluşlar özel çıkar sisteminden canı yanan, üretemeyen toplumun derdi ile hemhal oluyor. Eline mikrofonu tripotu alıp “toplumu bilinçlendirme” kılıfıyla kışkırtma faaliyeti yürütenler gibi sokak sokak gezip ağlamıyor. Üreticinin, işçinin, çiftçinin sorununu sorunun kaynağında aktarıyor. Toplumu birbirine kırdırtmak yerine sorunların çözümünde birleştiriyor. Bu kuruluşlar vatanın, emeğin ve namusun bekçileri. Hakikat arayan, toplumu bilinçlendirmek isteyen, toplumun sorunlarını çözmek isteyen kişi Aydınlık gazetesi ve Ulusal Kanalın hakikat yolunu izlemelidir. Hatta bu kurumlarda görevler almalıdır.

Sokak röportajlarındaki toplum düşmanlığının ya da kendileri gibi düşünmeyenlerin “örümcek kafalı” olmasının sebebi kışkırtma faaliyetidir. İçinden geçtiğimiz süreçte bize bir tarafta kışkırtma faaliyetinden başka hiçbir şey olamayan medya kuruluşlarını bir tarafta da işçinin, çiftçinin, halkın sesi Aydınlık gazetesi ve Ulusal Kanal’ın olduğunu göstermektedir.