Ana Sayfa Manşet HAYASIZ AKIN NASIL BOZGUNA UĞRATILIR

HAYASIZ AKIN NASIL BOZGUNA UĞRATILIR

1751

“Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.”

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı’mızda ülkemizi parçalamak isteyen emperyalist devletlerin saldırılarını hayasız (utanmaz) akın olarak adlandırıyordu. Türk milletine çıkardığı görev de hayasız akına karşı gövdemizi siper etmekti. Nitekim Türk milleti de gövdesini siper etti ve vuruşa vuruşa emperyalistleri ülkesinden kovdu.

Bugün de hayasız akına karşı gövdemizi siper ediyoruz. 2. İstiklal Savaşı’ndayız. Türkiye’miz ABD tarafından dört bir yandan kuşatılmaya çalışılıyor. Hedef alınan yalnız Türkiye değil. Birazdan göreceğimiz üzere tüm Asya devletleri hedef alınıyor. Bu satırları yazarken Filistinli çocuklar İsrail bombaları altında can veriyor. Haçlı İttifakı, emperyalizm ve siyonizmin en azılı biçimiyle devam ediyor.

Mazlum milletlerin birleşik gücü bu hayasız akını durdurmaya fazlasıyla yeter. Fakat emperyalizme ve siyonizme karşı eylemsel anlamda hala tam bir birlik sağlanabilmiş değil. Bu yazımızda mazlum milletlere yönelen tehditlerin aynı kaynaktan geldiğini ve tek karşı koyma yolunun da sıkı sıkıya kenetlenmek olduğunu anlatacağız.

TEHDİDİN KAYNAĞI

Meseleye mazlum milletlere yönelen tehdidin kaynağını saptamakla başlayalım. Tehdidin en yoğunlaştı ülke Türkiye. O nedenle Türkiye’ye yönelen tehditlerle başlıyoruz.

Bugün Türkiye’ye Doğu Akdeniz’den, Kıbrıs’tan, Batı Trakya’dan, Suriye’nin ve Irak’ın Kuzeyinden, büyük oranda bertaraf edilmekle birlikte Kafkaslardan ve Ukrayna’dan tehditler yöneliyor. Tehditleri sıralayınca tehdidin kaynağı kendisini açık etmiş oluyor. Çünkü bu tehditlerin hepsinde ABD’nin imzası var.

ABD, Doğu Akdeniz’de Yunanistan piyonunu sahaya sürüyor. Yunanistan2ın bir piyon kadar bile kuvveti yok ya, neyse… Yunanistan, İsrail, Fransa ve GKRY (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) Noble Dina ve Nemesis adını verdikleri, Ege’de başlayan ve Doğu Akdeniz’e uzanan tatbikatları gerçekleştiriyorlar. Tatbikatta Türk Deniz Kuvvetleri’ne karşı bir harekat işleniyor. Biliyoruz ki tatbikatlar emperyalistlerin ileride yapacağı saldırıların fragman gösterimleridir. Tehlike var olmakla birlikte Türkiye’ye karşı bu fragmanın filmini çekebilecek bir kuvvet bulunmuyor.

ABD, Doğu Akdeniz’deki tehdidi Kıbrıs’la pekiştirmeye çalışıyor. Bölgeyi kontrol altında tutmak için GKRY’ne üs konuşlandıran ABD, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de adeta kendi adayıyla girdi. Mustafa Akıncı denen Amerikan Valisi ABD’nin Yunanistan üzerinden güttüğü planları uygulamak için canla başla çalışacağına yemin etmiş. Neyse ki Kıbrıs Türk halkı seçimlerde bu Amerikan Valisini saf dışı bıraktı. Fakat GKRY’de bulunan ve Türkiye için tehdit barındıran üsler hala aktif.

ABD Ege ve Doğu Akdeniz’i kuşatmak için yine Yunanistan üzerinden Dedeağaç’a askeri yığınak yapıyor. Dedeağaç Trakya sınırımızın hemen yanında; Edirne’ye yalnız bir buçuk saat mesafede bulunuyor. ABD’nin bu askeri yığınağının ana hedefinin Türkiye olduğunu görmek zor değil.

Suriye’nin ve Irak’ın Kuzeyinde ABD’nin karagücü PKK’ya kahraman Mehmetçiğimiz tarafından ağır darbeler indirildi. PKK tükenme noktasına geldi. Her gün bir sözde merkez yöneticisi etkisiz hale getiriliyor. Fakat tehdit tamamen bitmiş değil. Hala tırlar dolusu ABD silahları bölgeye gönderiliyor.

ABD, Ege ve Akdeniz’de yaptığı kışkırtmaları, savaş yatırımlarını Karadeniz için de yapıyor. Ukrayna üzerinden kışkırtma yaratmaya çalışan ABD, hem bir Ukrayna – Rusya savaşı çıkartmak hem de Rusya’daki azınlık milletler üzerinden Türkiye’nin hassasiyetlerini kaşıyarak Türkiye’yi tekrardan Atlantik yörüngesine çekip Rusya’yla karşı karşıya getirmek için çırpınıyor. Türkiye Hükümetinin, bütüncül savaşın bu cephesinde tam olarak net bir tutum alamadığını görüyoruz. Genel Başkanımız Sayın Dr. Doğu Perinçek’in belirttiği üzere “Ukrayna Karadeniz’deki Yunanistan’dır.” Türkiye için Karadeniz’deki tehdit ABD menşeili Ukrayna’dan geliyor. Çünkü Ukrayna Karadeniz’i bir ABD gölü yapmak istiyor. Türkiye için ABD’nin kontrolünde olacak bir Karadeniz, Trabzon’un, Giresun’un, Samsun’un, Sinop’un, Zonguldak’ın ve neticesinde Ankara’nın tehlikede olması demektir. Güney sınırımızdan Türkiye’yi bölemeyenlere, parçalayamayanlara Karadeniz’de de fırsat vermemek elzemdir.

ABD’nin Ukrayna’da baş göstermesinin bir başka sebebi de Türk Akım olarak adlandırılan Rusya’dan Türkiye’ye ve devamında Avrupa’ya ulaşan doğalgaz boru hattının açılması. Türkiye ve Rusya arasındaki dostluğun bir yansıması olan Türk Akım, kaynak kullanımında insiyatifin Türkiye ve Rusya’da olmasından dolayı ABD ve Ukrayna’yı bir hayli rahatsız ediyor.

ABD her cephede olduğu gibi Kafkaslar’da da bir piyonunu sürüyor sahaya: Ermenistan. Ermenistan üzerinden Azerbaycan’a saldıran ABD, Türkiye başta olmak üzere Rusya ve İran’ın Azerbaycan’a desteğiyle bertaraf edilse de “Kafkaslar’da da tehlike oluşturabilirim” mesajını veriyor.

BÜTÜNCÜL STRATEJİ

Görüldüğü üzere ABD Türkiye’yi dört bir yandan kuşatmaya çalışıyor. Türkiye burada bütüncül bir strateji izlemeli. Çünkü her cephede saflaşma aynı. Bir yanda ABD – İsrail var, diğer yanda Türkiye, Rusya, Suriye, İran, Irak, KKTC, Azerbaycan ve şu an bombalar altında olan Filistin var.

Örnek verelim; Doğu Akdeniz’de ABD’yle, Suriye’nin Kuzeyinde Rusya’yla işbirliği yapabilir misiniz? Doğu Akdeniz’e demirleyen ABD gemileri sizin Suriye’de teröristleri temizlemenize izin verir mi? Batı Trakya’da ABD emperyalizmine karşı cephe alıp Suriye’de ABD’yle birlikte olabilir misiniz? Topraklarımızı bir yandan koruyup diğer yandan parçalanmaya açık hale getirebilir misiniz? Filistin’e omuz verip Doğu Akdeniz’de İsrail’i destekleyebilir misiniz? İsrail sizi de Filistin yapmaya kalkmaz mı?

Bu nedenlerle Türkiye, Batı Trakya’dan Kıbrıs’a, Karadeniz’den Suriye’ye, Doğu Akdeniz’den Kafkaslara kadar bütüncül bir strateji izlemelidir. Dostlarını düşmanlarını netleştirmelidir. Savaşta düşmanı ve cepheleri tespit etmek de bir meziyettir.

TEHDİT AYNIYSA BİRLİK ELZEMDİR

Türkiye’nin yanında saydığımız ülkelere de tehdit ABD ve İsrail’den gelmektedir. Tehdit aynı tehdittir.

Rusya ABD’nin ana hedeflerinin başında geliyor. ABD, Türkiye’yle birlikte Rusya’yı kuşatmanın peşindedir. Amaç Rusya’nın ve Türkiye’nin etkisiz hale getirilip ABD’nin tekrar dünyanın jandarması ilan edilmesidir. ABD’nin jandarma olması demek Mehmetçiğin şehit olması demektir. Şehirlerimizde yeniden bombalar patlaması demektir.

Suriye 10 yıldır ABD bombaları altında inlemektedir. ABD’nin gönderdiği binlerce tır silahla nefes almaya çalışan PKK Suriye’nin toprak bütünlüğünü dağıtmak için çalışıyor. Aynı PKK Türkiye’nin toprak bütünlüğüne de karşı. Bu yazıyı yazdığımız sırada Suriye Ordusu aynı Türk Ordusu gibi PKK’ya karşı savaşıyor. Türkiye – Suriye birliği PKK’yı tamamen bitirir.

İran ABD ambargoları ve ekonomik baskılarla boğuşmaktadır. Askeri olarak da ABD’yle karşı karşıya olan İran, en büyük komutanlarından biri olan Kasım Süleymani’yi geçen yıl ABD bombalarıyla kaybetmiştir. Kahraman Mehmetçiğimizi de İran’ın komutanlarını da aynı bombalar şehit etmektedir.

Irak yıllardır ABD tahakkümü altında bulunuyor. ABD sayısız Iraklı çocuğu öldürdü. O çocukların annelerine tecavüz etti, babalarını işkencelerle hayattan kopardı. Tahakküm azalmakla birlikte hala devam ediyor. ABD’nin iteklemesi ve İsrail’in desteğiyle 25 Eylül 2017 tarihinde sözde bağımsız bir kürdistan devleti oluşturulması için yapılan referandum Türkiye – İran – Irak işbirliğiyle bozguna uğratıldı. Çünkü sözde kürdistan devleti ikinci bir İsrail yaratacaktı. Bu ihtimal üç ülkenin toprakları için de büyük bir tehditti. Mazlum devletlerin birliği burada da emperyalist – siyonist ittifakı yendi.

KKTC için de en büyük tehdit ABD ve İsrail’dir. KKTC’nin kanla kazanılmış toprakları önce sözde bir Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sonra da ABD himayesindeki Yunanistan’a katılmak istenmektedir. KKTC ve Türkiye’nin doğrudan bir kader birliği vardır. KKTC’ye yönelen tehdidi bertaraf etmenin en doğru yolu KKTC’yi başta –yukarıda yazdığımız- dost ülkeler olmak üzere tüm dünyaya tanıtmaktır.

Azerbaycan, Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in de belirttiği üzere Soros uşaklarının, yani ABD’nin hedefindedir. Can Azerbaycan’ın davası Türkiye’nin davasıdır. Azerbaycan’ın güvenliği Türkiye’nin güvenliğidir. Nitekim tehdit de aynı yerden gelmektedir.

Ve son olarak Filistin… Filistin’e atılan İsrail bombaları ABD onayıyla atılmaktadır. Mescidi Aksa gibi Müslümanlar için kutsal olan mekanlara saldırı tüm Müslümanları hedef almaktadır. Filistinlilere zulüm edenler sınırımızda ikinci İsrail’i kurmak isteyenlerdir . Düşman aynıdır. Buna ek olarak topraklarımızda bulunan NATO’ya ait Kürecik Radar Üssü, Filistinli mazlumlara karşı nişancı vazifesi görmektedir. İsrail bu ABD üssünden istihbarat almaktadır. Filistin’e en büyük yardım Kürecik Üssü’nü TSK’nın denetimine geçirmektir.

İşte görüyoruz; mazlum devletlere tehdit aynı yerden geliyor. Ara başlıkta da yazdığımız üzere; tehdit aynıysa birlik elzemdir. Tehdidin hedefi olan ülkeler birlikte olmak zorundadırlar. Emperyalizme ve siyonizme karşı en büyük birlik en büyük zaferi getirir.

Ata Ogün Kaplan
Öncü Gençlik Edirne İl Temsilcisi, GYK Üyesi