Mustafa Suphi’nin Stalin’e Raporu ve Mustafa Kemal Paşa’nın TKP ile Görüşmesi
Teori Dergisi, Temmuz 2000
Çeviren: ArifAcaloğlu
Mustafa Suphi’nin Stalin’e yazdığı raporda tarih bulunmuyor. Ancak içeriğinde yerilen bilgilerden, bu raporun 1920 yılı Kasını ayı ortalarında yazıldığı saptanabiliyor. Mustafa Suphi, bu raporu yazdıktan iki ay sonra. Trabzon açıklarında 13 arkadaşı ile birlikte katledilmiştir. Raporda aktarılan Mustafa Kemal Paşa ile Süleyman Sami arasındaki görüşmenin Ağustos ayı ortalarında gerçekleştiği anlaşılıyor. Mustafa Suphi’nin Stalin’e Raporu. Rusya Yeni Tarih Belgelerini Koruma ve Araştırma Merkezi’ne bağlı Doğu Arşiv Merkezi’nde korunuyor. 18 sayfalık rapor. Font 495, Liste 181. Dosya 303, s. 75-84 te bulunmaktadır. Raporun yayın hakkı. Rusya Yeni Tarih Belgelerini Koruma ve Araştırma Merkezi tarafından Kaynak Yayınları’na verilmiştir. Belgenin dünyada ilk kez Teori dergisinde yayımlanmasına izin verdiği için. Kaynak Yayınları’nın Genel Müdürü Đsmet Öğütücüye, Atatürk’ün Bütün Eserleri Merkezi’ ne ve titiz çevirisi nedeniyle Türkolog Arif Acaloğlu’na yürekten teşekkür ederiz. Köşeli parantez içindeki açıklamalar tarafımızdan konmuştur.
Sayın Stalin Yoldaş’a Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin Türkiye’de cereyan eden son gelişmelere ilişkin raporu [1920 yılı Kasım ayı ortaları]
Örgütsel çalışmalarda bulunmak üzere üç ay önce Anadolu’ya gönderilmiş olan Süleyman Sami ve Salih Zeki yoldaşlar, geri döndüler. Onların ayrıntılı raporundan en önemli kısımları dikkatlerinize sunuyoruz:
1. Şu an Anadolu’da üç kumandanın etkili olduğu görülüyor: Mustafa Kemal Paşa, Kazım Karabekir Paşa ve Ali Fuat Paşa. Mustafa Kemal, prensip olarak Komünizmin aleyhindedir ve toplumsal devrimin Türkiye için yararlı olmayacağına inanıyor. Mustafa Kemal taraftarları, siyasal görüşlerini Halk Zümresi Partisi aracılığıyla ifade etmekteler.
Mustafa Kemal’in durumu, iktidarda olanlar arasında daha radikal olan Ali Fuat Paşa”ya da cazip gelmektedir.
Mustafa Kemal ile Kazım Karabekir arasında görüş ayrılığı vardır. Bunun sebebi. Karabekir’in Rusya ile daha sıkı ilişkiler içinde olması, Komünizmi daha açık seçik anlaması ve bunlara sempati duymasıdır. Mustafa Kemal ile Kazım Karabekir arasındaki görüş ayrılıkları, muhalefet niteliği kazanmıştır.
Erzurum ile Ankara arasında, aşağı tabakalardan başlatılan bir devrimci hareketi kabul etmeyen Karabekir’in şimdiki muhalif konumunu fırsat bilerek, ondan yararlanmak gerekir.
Türkiye’ye yapılacak olan maddi ve askeri yardımı, ülkede örgütlenme aşamasına gelmiş olan parti aracılığıyla yapmak doğru olacaktır.
Cephe ve askerlerin ihtiyaçları
Anadolu’da esasen üç cephe vardır: Batı Cephesi, Kilikya Cephesi, Doğu Cephesi. Batı Cephesi’nin boyutları bizce belli değildir. Ordudan firarlar sonucunda bazen genişliyor bazen küçülüyor. Kuvayı Milliye’ye bağlı gerilla birlikleri dağıtılmıştır ve eski Rumi takvimle 14 ve 15 yılında [1314 ve 1315, miladi takvimle 1898 ve 1899] doğanlar orduya alınmıştır. Bolşeviklerin Polonya cephesindeki büyük başarılarından dolayı Batı Cephesi’ndeki Türk askerinin morali yükselmiştir. Şimdi ise bu cephede Türk askerinin durumu pek zayıf ve değişkendir. Büyük veya küçük askeri birliklerin Rusya’dan Türkiye’ye hereket etmesi, askerlerin moralini ve azmini yükseltmektedir. Askerlerin elbisesi çok eski ve kötüdür. Askeri cephane ve silah çok az olup, cepheye uzak yerlerden sevk edilmektedir. Yunanlıların, Uşak yakınlarında devam eden saldırıları, Karahisar’ı [Afyon] zorlamaktadır. Etkili ve enerjik bir yardım gösterilmemesi halinde, Anadolu bastırmakta olan düşmana direnemeyecektir.
Đtalya’dan silah ve telsiz telgraf malzemesi alınabilir, fakat Karahisar ve Konya’nın işgali sonucu bu yol da kapanacaktır.
Kuvayı Milliye hükümetinin yeni kabinesi
Kuvayı Milliye hükümetinin kabinesi, değişikliklere uğrayarak, aşağıdaki şekli almış bulunuyor:
Başkan: Mustafa Kemal, Đçişleri: Hakkı Bey (onun istifası üzerine yerine doktor Adnan1 vekalet etmektedir), Sağlık ve Sosyal Güvenlik: Doktor Adnan, Savunma: Fevzi Paşa, Genelkurmay Başkanı: Sağır Đsmet Bey, Adalet: Celalettin Arif Bey, Ekonomi: Yusuf Kemal Bey (kendisinin Moskova’da bulunmasından dolayı vekaleten Saruhanlı Celal Bey2), Dışişleri: Bekir Sami Bey (kendisinin Moskova’da bulunmasından dolayı vekâleten Heri Bey). [Muhtar bey olacak-yn3]. Maliye: Ahmet Ferit Bey, Eğitim: Sinop Mebusu Rıza Nur Bey, Ulaştırma [Nafıa olacak-yn]: Đsmail Fevzi Paşa.4 Bu hükümet üyelerinden Ahmet Ferit ile Đstanbul Mebusu ve Sağlık ve Sosyal Güvenlik Bakanı Doktor Adnan Bey, daha önceleri Türkiye Millet Partisi [Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti kastediliyor-yn] liderleri idiler. Şimdi ise daha sonra kurulmuş olan ve prensipte Türk Millet Partisi’nden farklı olmayan Halk Zümresi Partisi’nin kurucularıdırlar. Adı geçen kişilerin ve Sinop Mebusu Rıza Nurun bu kabinede etkili konumda bulunmaları, bu hükümet programını kabul etmeleri ile açıklanabilir.
Anadolu’da ekonomik durum
Türkiye Komünist Partisinde olan bilgilere göre. Anadolu’da çok fazla nakit para var. Fakat bu para, ticaret burjuvazisinin, tefecilerin ve toprak ağalarının elinde birikmiştir. Đstanbul yolu ticaret için açıktır. Đç ticaret arabalarla gerçekleştirilmektedir. Anadolu, yeni gümrük tarifeleri uygulamaktadır: Đstanbul’dan da lüks eşyalar için ağır gümrük resimleri almaktadır. Kurlar fevkalade düşüktür. Altın, beş kağıt para ve yüz elli gümüş kuruş etmektedir. Bir kişinin günlük masrafı 2.5 kağıt paradır. Kıyı bölgelerinde ve demiryolu boyunca çok manifatura vardır. Hükümetin gelirleri masraflarını karşılamıyor. Birçok yerde ücretler birkaç aydır ödenmiyor. Devletten aylık alanlar daha zor ve sıkışık durumdadır.
Halk Zümresi, milli hâkimiyet
Bugüne kadar belli bir parti programı olmayan Türkiye Kuvayı Milliyesi, görüş birliği içinde bulundukları milletvekillerini toplayarak. Halk Zümresi adı altında yeni bir parti kurdular. Parti programı ile ilgili konuşmayı Ahmet Ferit bey yaptı. Ahmet Ferit Bey, geçen sene arkadaşlarıyla beraber, ilkeleri adı geçen parti programına yakın olan Türkiye Millet Partisini [Müdafaai Hukuk Cemiyeti kastediliyor-yn] kurmuştu. Her iki parti de milliyetçi ve devlet sosyalizminden yanadır. Yeni kurulan partinin programından en önemli kısımları aşağıda veriyoruz:5
Mutluluk, refah, eşitlik ve adaletin temini; milletin kayıtsız şartsız bağımsızlığı; on sekiz yaşını dolduran vatandaşlara seçim hakkı; Millet Meclisi, köylü, çoban, sanatkar, esnaf, memur, işçi ve serbest meslek adamları tarafından seçilecektir (herkes kendi sınıfı içinde seçim yapacaktır). Millet Meclisi’nin görev süresi iki yıl olarak belirlenmiştir. Meclisin üçten biri, denetim görevlerini yerine getirecektir; bunların arasından seçilen kişiler, yürütme organını oluşturacaktır. Köyler, kazalar ve iller, yerel meclis üyeleri tarafından yönetilecektir.
Görevleri şöyledir: Dış politika, adalet, milli savunma, ulaştırma, genel istatistik, nüfus sayımı, iç denetim, sağlık, posta ve telgraf, gümrükler, tarım, sanayi, orman ve madenler, ekonomi, sosyal güvenlik ve eğitim. Askeri mahkemeler, sırf askeri suçlarla ilgili olacaktır. Yıkıcı, zararlı ve soyguncu nitelikte faaliyetlere dönüşmemek kaydıyla, toplantı özgürlüğü, inanç ve basın özgürlüğü sağlanacaktır.
Tekelleşmeye ve ekonomik imkânların tek bir elde birikmesine karşı mücadele edilecek; tarım ve işçi sendikaları ve kooperatifleri kurulacak, aracılar ortadan kaldırılacak. Genel ekonomik girişimler konusunda ayrıcalıklar kaldırılacak ve bunlar devletin elinde toplanacaktır. Devlet tarafından tam olarak temin edilinceye kadar, Hazine’nin bir pay alması karşılığında dışarıdan sermaye getirilecektir; ne vatandaşlık hakkı olan kişilerin, ne de yabancıların bağımsız olarak banka kurma ve para ticareti yapma hakları vardır. Yabancı sermayenin ülkede tedavül edebilmesi için, onu temsil edenler, hükümetle sözleşme yapacak ve ortak olarak nakit miktarı devlet hazinesine yatıracaklardır.
Enternasyonal İslamcılar
Abazeriler Partimiz, hem Anadolu’dan gelmiş olan kendi sorumlu üyelerinden hem de diğer kaynaklardan, Türkiye’de Đslam Bolşevizmi propagandasının yayılması ve Enternasyonal Đslam örgütünün ortaya çıkmasıyla ilgili bilgiler elde etmiştir. Berlin’den gelmiş olan Hakkı Yoldaş, Talat Paşanın Đslam Enternasyonali Bürosu kurduğunu, söz konusu Büronun maddi açıdan tam bağımsız olduğunu, keza Talat Paşanın Mısır, Cezayir, Hindistan, Đran ve diğer ülkelerle sıkı ilişkiler içinde olduğunu, ünlü panislamist Mısırlı Abdulaziz Çavuş yönetiminde Đslam Dünyası adlı bir dergi yayımlanmakta olduğunu bildirmiştir. Derginin bir sayısı 10 bin Marka mal olmaktadır. Đttihat ve Terakki hükümetinin oluru ve himayesi, yine Đttihat ve Terakki hükümeti eski Başbakanı Mısır Prensi Sait Halim Paşa ve kardeşi Abbas Halim Paşa’nın genel denetimi ve maddi desteği ile yayımlanan Sebilürreşad dergisinin eski Genel Yayın Yönetmeni, şimdi Anadolu’da Đslam Enternasyonali kurmakta ve karanlık bir kitleyi bu örgüt etrafına çekmeye çalışmaktadır.
Sami Yoldaş, adı geçen kişiyle Kastamonu’da görüşmüş ve çok bilgi almıştır. Örneğin, onlar, küçük burjuva ve yarı proleter sınıflarının duygularıyla oynayarak ve bunları kullanarak, bütünüyle siyasal amaçlar taşıyan toplantılar yapmakta ve ilginç protokoller düzenlemektedirler. Yoldaşımız, bu protokollerden bazılarını görmüştür. Adı geçen kişi demiştir ki. Enternasyonal Đslam Hareketi, Bolşevizm’e göre daha geniş yayılma alanına sahip olacak ve daha büyük başarılar kazanacaktır. Demiş ki. bu harekete Đslamın birçok ünlü kişileri ve kültür güçleri iştirak etmektedir; bunların her tarafta “Abazeriler” denilen özel kuruluşları vardır: hatta Bakû*da eski yoldaşlardan Abdulaziz Çavuş, doktor Fuat Sabit ve Kazanlı Ata Baha. bu hareketin yayılması için uğraşıyorlar. Bu sonuncu kişi, Baku’da bizim merkez büromuzda tercüman olarak çalışmaktadır.
Doktor Fuat Sabite gelince, kendisi bir süre bir komünist olarak Bolşeviklerin eyalet komitesinde çalıştı. Şimdi ise kendisini, devrimci Türkiye’nin Rusya temsilcisi diye adlandırarak bir maceradan diğerine koşmaktadır. Ata Baha bizim partiye üye olmadı. Doktor Sabit ise kayıtların yenilenmesi sırasında partiden çıkartıldı. Büyük bir olasılıkla birçok eski Panislamist propagandacılar. Türkiye’de ve diğer Panislamist ülkelerde dolaşmaktadır.6
Bunlar, kendi propagandalarının başarısı için Bolşevizm’in adını ve otoritesini kullanıyorlar.
Enver Paşa ve yandaşlarının bu propagandacılarla sıkı ilişki içinde olmaları da kuvvetle muhtemeldir.
Yeşil Ordu Bolşevizm’i, Türkiye’nin bugünkü ağaları olan memur ve subayların istek ve umutları doğrultusunda yönlendirebilmek için. burada olağanüstü gizli bir örgüt olan “Yeşil Ordu” kurulmuş bulunuyor. Bu örgütün özünün anlaşılabilmesi için, bizim yoldaşlar tarafından ele geçirilmiş olan programın aşağıya alınmış olan maddelerine bakmak gerekir:
Yeşil Ordu, Türkiye ve Asya’yı Avrupa emperyalizminden temizleyecek, sermaye tahakkümüne son verecek, toprak ve genel olarak ülke zenginliklerinin emekçi halkın maddi ve manevi güçleri ile orantılı olarak kullanabilmesini sağlayacak, zenginlik ve sermayenin halka ait olmasını gerçekleştirecek, demokratik yönetim tarzı ve genel kolektif emek düzenini getirecektir. Yeşil Ordu, baba mirasıyla yaşayan efendilerin değil, kendi maddi durumunu temin edememiş olan, köle durumunda yaşayan insanların destekçisi ve koruyucusu olacaktır. En sağlam ve güvenilir unsurlar, insanlığa gerçekten hizmet eden işçi, köylü ve memurlardır. Örgüt, Đslamın toplumsal prensiplerine dayanarak, peygamber zamanında var olan kamu selametini canlandıracaktır.
Örgütün alâmetifarikası, yeşil bayraktır. O. Kızıl Devrim Ordularının müttefikidir. Bütün memleketlerde ta köylerden başlayarak örgütleri ve hatta merkez komiteleri vardır. Genel Merkez Bürosu, taşra merkez komiteleri ile danışarak hareket anını belirleyecektir. Yeşil Ordu’nun devrimci hareketi, düşünüldüğünden daha erken başlayacaktır. Yeşil Ordu’nun giderleri gizli kaynaklardan karşılanmaktadır.
Ankara’da Yeşil Ordu örgütüne eski Đçişleri Bakanı Nazım Bey başkanlık etmektedir. Onun, eski komutanlar ve Đttihatçılarla ilişki içinde olması muhtemeldir. Enternasyonalist Đslamcılar veya Abazeriler ile Yeşil Ordu arasındaki ilişkilere açıklık getiremedik.
Anadolu’da siyasal akımlar ve kamuoyu
Sorumlu yoldaşlarımızdan, Anadolu’yu baştanbaşa dolaşmış olan Süleyman Sami, büyük düzensizlik ve kargaşa ortamı olduğunu, eşkıya çetelerinin geniş ve yoğun faaliyet gösterdiklerini belirtmekte, ayrıca oraların siyasal örgütlenmeleri ve kamuoyu hakkında bilgi vermektedir. Anadolu’da, Kuvayı Milliye’nin yandaşları, Pantürkistler, Yeşil Ordu yandaşları, Enternasyonal Đslamcılar, işçi ve köylü sosyalistler ve komünist gruplar vardır.
Anadolu’nun her tarafında, bir tek Komünizme derin bir sempati ve sevgi vardır. Đşçi ve emekçi halk, hatta alt rütbeli subaylar ve memurlar, Bolşevizm’e aşırı sempati ile bakmaktalar. Bizim propaganda ve ajitasyonlarımız sonucunda, değişik sosyalist ve komünist gruplar, Türkiye Komünist Partisi etrafında toparlanmaya ve birleşmeye başlamışlardır. Đşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası da7 kendi temsilcilerini göndererek bizimle birleşti. Bizler, hiç kuşkusuz, Anadolu’da toplumsal devrimin (emekçi halkın sevgi ve sempatisi ile sağlanmakta olan) zaferi arifesinde yaşıyoruz.
Mustafa Kemal Paşa ile görüşme [1920 yılı Ağustos ayı ortaları]
Türkiye Komünist Partisi tarafından, örgütsel çalışmalar yapmak ve Anadolu hükümeti ile ilişkiler kurmak için Anadolu ya gönderilmiş olan Süleyman Sami, Mustafa Kemal Paşa ile yaptığı görüşmeyle ilgili aşağıdaki ilgi çekici askeri hususları aktarmaktadır:
– Hangi amaçla geldiniz?
– Ben, Bakû’deki Türkiye Komünist Partisi Merkez Bürosu’ndan size gönderildim.
– Türkiye Komünist Partisi’nin amacı nedir?
– Türkiye Komünist Partisi, Türkiye’de toplumsal devrimin zafere ulaştırılması amacını gütmektedir.
– Anadolu’da hücreleriniz var mı?
– Var. Bizim hücreler ilk fırsatta açık faaliyet göstermeye başlayacaklar; bunu yapamazsa, devrim şartlarının oluşturulması amacıyla çalışmalarını sürdürmeye devam edecektir.
– Bakû Kongresi ile ilgili bilginiz var mı?
– Evet. Bu Kongre, bizim hücrelerdeki üyelerin katılımıyla yapılacak ve Türkiye’de komünistleri ilgilendiren konuları ele alacaktır* Ayrıca, başka bir kongre de yapılacak ki, bunun amaç, Anadolu’nun doğusundaki halkların mücadelesine hız kazandırmaktır.9
– Sizin parti kime bağlıdır ve parayı nereden alıyor?
– Partimiz. 3. Enternasyonale bağlıdır ve parayı da oradan almaktadır.
– Partinizin Azerbaycan ve Rusya ile ilişkileri?
– Olağanüstü iyidir. Partimiz. Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkiler ve meseleler konusunda bilgi alıyor. (Paşa, bu son cümleye ciddi anlam vererek dikkatle dinliyor).
– Ruslar bize yardım eder mi?
– Rusya Cumhuriyeti, ortak düşmanımız olan emperyalistlerin çökertilmesi ve ezilen halkların kurtarılması için yardım etmeyi kararlaştırmıştır. Fakat Anadolu hükümetinin, Komünizme çok uzak ve yabancı oluşu, Rusya’da Türkiye ile ilgili kuşkular doğmasına yol açabilir. Kesin ve geniş bir destek alabilmek için Türkiye, kapılarını komünist görüşlere açmalıdır. Hiç kuşkusuz, bizim emekçi halk, kültür ve eğitimin etkisiyle ilerleyecek ve kendisine ezenlerden kurtulacaktır.
– Rusya, Komünizmi tam olarak kabul etti mi ve gücü nerden geliyor?
– Hiç kuşkusuz. Rusya’nın idaresi ve askeri teşkilatı komünist yola girmiş durumdadır. (Rusya’nın) askeri gücü, komünist yönetimin düşündüğünden daha büyük ve muazzamdır. Çar rejiminin baskısı altında olan Müslüman halklar, özgür ve mükemmel bir hayata kavuşmuş bulunuyorlar.
Kemal Paşa, Müdafaa-i Hukuk derneklerinin ve bunların seçmiş olduğu Büyük Millet Meclisi’nin Sovyet sistemi olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
– Dışarıdan gelen teşkilatçı kişilere hiç ihtiyaç yoktur. Sizin en yetkili organınız ile bizim ilişkileri, yalnız Büyük Millet Meclisi sağlayabilir.
– Müdafaa-i Hukuk dernekleri, zenginlerden ve unvan sahiplerinden oluşmuştur. Millet Meclisi de yine zenginlerden ve unvan sahiplerinden oluşmuştur ve Sovyet kuruluşunun tam tersidir. İşçi, köylü ve yoksullar, yine eskisi gibi zengin sınıflar tarafından ezilmekte ve soyulmaktadır.
– Biz bunu biliyor ve buna karşı bazı reformlar yapıyor ve önlemler alıyoruz.
Paşa, Anadolu’da açık örgütsel çalışmalarda bulunabilme izniyle ilgili sorulara olumlu yanıtlar vermedi.
Anadolu’da yeni örgüt Sivas, Kayseri, Konya, Eskişehir, Ankara, Kastamonu ve İnebolu’da örgütsel çalışmalar yapmak için gönderilmiş olan Süleyman Sami Yoldaş, geri döndü ve şunları aktardı:
Adı geçen yerlerde ve Doğu Karahisar’da [Şebin Karahisar] hücreler kurduk. Hücreler üye kaydına başladılar Yeni Dünya gazetesi, Eskişehir’de yayımlanmaktadır. Örgüte bazı kadınlar ve ilkokul öğretmeni kadınlar da katıldılar. Büyük Millet Meclisi çatısı altında küçücük bir komünist grup oluşmuştur. Bizim yoldaş, Büyük Millet Meclisi üyeleri karşısında konferans vermek istedi, fakat bunun için izin alamadı. Bu konferans, daha sonra gizli bir şekilde ve Büyük Millet Meclisi’nin bazı üyelerine verildi. Anadolu’nun ezilen emekçi halkı, Türkiye Komünist Partisi’nin Rusya’dan gelmiş olan temsilcisinin getirdiği haber ve bilgileri dikkat ve ilgiyle karşıladı. Halk, onun etrafına toplanarak dinledi.
Anadolu’dan ve Anadolu gruplarından gelmiş olan yoldaşların görüşleri
Anadolu’da Bolşevizm maskesi altında, aslında onunla bağdaşmayan propagandalar yapılmaktadır. Hem Anadolu komünistleri ve komünist grupları hem de oralarda görev yaparak dönmüş olan yoldaşlarımız, aşağıdaki görüşleri ortaya koydular:
Türkiye’ye yardım yapmakta olan Rusya Sovyet Cumhuriyeti ve III. Enternasyonal, Türkiye Komünist Partisi programını, Türkiye’nin tek ve gerçek komünist programı olarak kabul etmeli ve onaylamalı, diğer programların Bolşevizme aykırı olduğunu ilan etmelidir. Böylece, sahte Bolşeviklerin ve zararlı propagandaların gücü ve etkisi kırılmış olacaktır. Anadolu, emperyalizm kaynaklı düzensizlik ve vahşetlerden çıldırmış durumdadır. Anadolu’nun emekçi halkı, Bolşevizm’i, kendisini kurtaracak olan güç olarak görmektedir ve bu gücü Anadolu’ya getirecek olan eller, onun açısından aziz olacaktır. Bu nedenle, Türkiye’ye yapılmakta olan para, silah, cephane vb şeklindeki yardımların, Türkiye Komünist Partisi eliyle gerçekleştirilmesi veya böyle gösterilmesi gerekir.
Bu durum, halk, milliyetçiler, Kemalistler ve diğerleri katında Partimizin konumunu sağlamlaştırır ve güç kazandırabilir. Parti. Türkiye’ye yapılan maddi yardımlara aracı olması durumunda, silahın gerici güçlerin eline geçmesini engelleyecektir; bunlarla komünistler arasında er geç çetin bir mücadele yaşanacaktır. Parti, ayrıca silahların, ikinci sınıf örgütlerin eline geçmesini önleyecek, halkın maddi ve manevi gücünü yükseltecektir.
Rusya’dan kaçan devrim karşıtları Karadeniz kıyılarında
Türkiye Komünist Partisi’nin haberi: Đç Rusya’da ticaret yapan ve devrimden zarar görmüş olan. Trabzon ve Lazistan sakini birçok tüccar ve zengin, değişik yollardan Karadeniz kıyılarına ulaşmakta, burada Rusya ve Sovyet düzeni aleyhinde yoğun bir kışkırtma çalışması yapmaktalar. Bunların Karadeniz kıyılarına gelmelerini ve zenginliklerini engellemek gerekir.
Devrim karşıtı Rus burjuvazisinin, Anadolu’ya ve Karadeniz kıyılarına göçü durdurulmalıdır.
Bolşeviklere karşı propaganda
Türkiye’deki görevlerini tamamlayarak geri dönmüş olan Süleyman Sami ve diğer yoldaşlar. Doğu illerinde ve Trabzon’da Bolşevizm’e karşı yoğun bir propaganda yapılmakta olduğunu anlattılar.
Bu propaganda, Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa yanlısı subaylar ile askeri görevliler ve Enver Paşa’nın eniştesi. Erzurum Doğu Cephesi eski Kurmay Başkanı Albay Kazım Bey. Trabzon’da ise Enver Paşanın eski yaveri Şükrü Bey ve diğerleri tarafından yürütülmektedir.
Salih Zeki yoldaşa, sınırdan itibaren, er statüsüne geçirilmiş olan subaylar refakat etmiş ve hareketlerini gözlem altında tutmuşlar. Örgüt ve yayın faaliyeti, Trabzon’da kendisini Sovyet ilan etmiş olan ve hükümet faaliyetlerini kontrol altında tutan “Vilayet Müdafaa Derneği” tarafından yasaklanmıştır. Sonunda, propagandaların halkı olumsuz yönde etkilediğini söyleyerek ülkeyi iki ay içinde terk etmesini önermişler.
Aldığımız bilgilere göre, Trabzon Valisi ve Komutanı Rüştü Bey’in de bu öneriye katkısı olmuştur. Daha önce de yoldaş Süleyman Sami’nin Ankara’ya gönderilmesi sırasında, bu vali Ankara’dan izin gelinceye kadar onun Anadolu’ya hareket etmesini engelledi: Yusuf Kemal yoldaş ise ülkeyi terk etmeye zorlandı. Bolşeviklere karşı hoşgörülü davrandığından kuşku duyulan eski Vali Hamsi Bey [Hamdi Bey olacak-yn] Ankara’ya alındı.
Daha sonra Trabzon’a gelen Mukri Bey ve Merkez Komutanı Ali Rıza Bey, önceleri İttihat ve Terakki hükümeti tarafından Doğu illerinde özel bir örgüt adı altında siyasal çete olarak kullanılan kişileri başlarına topladılar.
Enver Paşa zamanında hizmet vermiş olan subaylar. Güney Asya’da toplanmaya başladılar ve Bolşevizm kendisini bir düşman kuşatması içinde bulacaktır. Sonuçta. Rusya Devrimi yenilebilir: dolayısıyla Rusya sırf kendi çıkarları açısından Türkiye’ye kaçınılmaz olarak yardım etmek zorundadır. Bu ortak çıkarlardan dolayı, Kuvayı Milliye hükümeti. Rusya’nın Türkiye’ye yardım etmesi gerektiğine inanmakta ve bugünkü rejimi ve yönetim sistemini, her iki taraf açısından en uygun sistem olarak görmektedir.
Doğu Cephesine bağlı Bolşevik Birliği ‘”
Anadolu’dan dönmüş olan Salih Zeki. Doğu Cephesine bağlı olan ve ihtilalden sonra Azerbaycan’dan dönen karamsar tavırlı subaylar, keza General Mustafa ve onun arkadaşları Bahaettin ve Vehbi tarafından yönetilen bir bolşevik birliğinin varlığından söz etti. Söz konusu Bolşevik Birliği, komünist düzen ve yönetim tarzının üstünde olup, etkili üst rütbeli komutanların çıkarlarına uygun düşünülmüştür: sınıfsal Marksizm’le kesinlikle bağdaşmamakta, devrimi ve Bolşevizm’i, yönetimin kendi inanç ve anlayışları doğrultusunda önemsiz ölçülerde değiştirilmesi olarak algılamaktadırlar. Tüm bunları yoldaşımıza, birliğin elemanları anlatmışlardır. Kazım Karabekir Paşa ve çevresinde bulunanlar da Komünizmi bu tarzda algılamaktadırlar. Halkın komünist ideallere derin sevgisi sonucu. Bolşevizm’in yerleştirilmesine uygun ve hazır bir zemin haline gelmiş Anadolu’da, geniş çaplı yazılı ve sözlü komünist propagandası gerekiyor.
Burjuvazinin oyunları: Trabzon-Erzurum bölgesinden dönmüş olan Sami Zeki Yoldaş [Salih Zeki olması gerekir-yn] yerel burjuvazinin, Komünizm ve buna bağlı olarak Mustafa Suphi yoldaş aleyhinde yoğun propaganda yaptığını anlatmıştır. Kendi çıkarlarının tehlikeye girdiğini gören zenginler, bazı gruplar oluşturmuş ve halkın korkutulması için provokasyonlar düzenlemektedir. Bunlar, gizli ve açık şekilde söylentiler yaymaktadırlar: Mustafa Suphi. Türkiye’de yüksek ve saygın bir mevki kazanmak ve ezeli düşmanı olan burjuvaziden intikam almak için, ülkeyi sözümona Rusya’ya satmıştır.
Türkiye’de toplumsal devrimin yaklaştığını hisseden Türk zenginleri ve Avrupa kapitalizminin Türkiye’deki ajanları, büyük bir telaş içindedirler.
Đngilizler Đstanbul’da ve yeni kabine konusunda duyumlar Türkiye Komünist Partisi’ne Đstanbul’dan ulaşan son haberlere göre, İngilizler, hükümet işlerine olağanüstü müdahalelerde bulunuyorlarmış. Şimdiye kadar Babı Ali tarafından tayin edilen valiler ve vali yardımcıları, şimdi Büyük Britanya siyasal temsilcisinin bilgisi ve oluru doğrultusunda belirlenmektedir.
Kamuoyu, İstanbul’da Đngilizlerin adi bir yandaşı olan Ferit Paşa’ya karşıdır. Đstanbul Türk basını da kamuoyuna uygun olarak davranmaktadır. Bununla birlikte, sansür, basın özgürlüğünü engellemektedir. Hatta gazetelerde, Yunanların Anadolu’daki hareketlerini öven yazılar zorla yayınlatılmaktadır. Hükümetin koruduğu gazeteler: Alemdar ve Serbist [Serbesti olsa gerek-yn]. Alemdar, bu sonuncu gazeteye karşı tavır almayı başarmıştır. Beçmi Sabah [Peyami Sabah olsa gerek-yn] ve Sarabosti [Serbesti olsa gerek-yn] Đngilizlerden büyük miktarda para yardımı alamıyor.
Prens Sabahattin Bey başkanlığında, eski Đçişleri Bakanı Reşit Bey ve diğerlerinden oluşturulması beklenen yeni kabine hakkında dedikodular dolaşmaktadır. Prens Sabahattin Đtilaf yanlısı olup, Türkiye’nin bağımsızlığının savunucularından biri sayılmaktadır. Prens Sabahattin. Đttihat ve Terakki karşıtı olması ve bireycilik11 ilkesine dayanan Liberal Parti12 kurmasıyla tanınmaktadır. Dünya Savaşı sırasında Paris’te bulunuyordu.
Mustafa Suphi Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi Başkanı (mühür) Sekreter Yayın hakkı yoktur. ‘?
Dipnotlar
1 Dr. Adnan [Adıvar], 9 Kasım 1920de Đçişleri Bakanlığı’na vekâlet etmeye başladı. Bkz. Türk Parlamento Tarihi 1919-1923, I. s. 820
2 Celal [Bavar] Bey 10 Ağustos 1920’de geçici vekil oldu. Bkz. Türk Parlamento Tarihi 1919- 1923,1, s. 821.
3 Muhtar Bey, 10 Ağustos 1920’de Hariciye Vekilinin vekili oldu. Bkz. Türk Parlamento Tarihi 1919-1923, I. s. 820. 4 Ulaştırma değil. Bayındırlık (Nafıa) olacak. Đsmail Fazıl Paşa, 25 Aralık 1920de güvensizlik alıyor. Bkz. Türk Parlamento Tarihi 1919-1923. I. s. 822.
5 Burada 13 Eylül 1920 günü. TBMM Reisi ve Đcra Vekilleri Heyeti Reisi Mustafa Kemal imzasıyla Meclise verilen ve Halkçılık Programı diye anılan Anayasa önerisinin sistemi özetleniyor. Bu Öneri. Mustafa Suphi’nin Stalin’e elinizdeki raporu yazdığı sırada henüz yasalaşmamıştı. Halkçılık Programı. 1920 sonbaharındaki Meclis görüşmelerinden sonra 20 Ocak 1921 günü kabul edilerek Anayasa haline geldi. 1921 Anayasası, bilindiği gibi Halk Şuralarıyla yönetim sistemini getiriyordu.
6 Yine Sovyet Devlet Arşivi’nde bulunan bir belgeden o sırada “Arap Birliği Komitesi”* adlı bir örgütün Anadolu’da faaliyette bulunduğunu öğreniyoruz. Komite Üyesi Abdülkadir imzalı. “Bolşevik Sovyet Hükümeti Dışişleri Halk Komiseri Çiçerin’e” hitabeden 19 Aralık 1337 (1920) tarihli “Rapor”un fotokopisi Aydınlık Arşivi “nde de bulunmaktadır. “Rapor”. Sovyetler Birliği Ankara Temsilciliği”ne verilmiştir. Bu Rapor. Türkiye’deki Rusya Đnformasyon Bürosu tarafından Ankara Temsilcisi Eliava aracılığıyla 21 Şubat 1921 tarihli ve Trabzon çıkışlı Rapor’un bir parçası olarak. Moskova’ya gönderilmiştir. Arap Birliği Komitesi Üyesi Abdulaziz, raporunda “Bolşeviklik ve Đslam Enternasyonali”nden söz ettikten sonra “Araplar ile Sovyet Hükümeti” başlığı altında şunları belirtiyor: “Bolşevizmin bütün Đslam dünyasına yayılması için bir tek yol vardır: Đslam hareketinin önderi. Đslamın Avrupa karşısında bağımsızlığını korumak uğruna ayaklanan ve tüm Doğu üzerinde dolaşan kabusu yok etmiş olan büyük ve kahraman insan Mustafa Kemal Paşa ve onun başkanlık ettiği Büyük Millet Meclisi’nin yolunda hareket etmek gerekir. Araplar onlara tam güven duymaktadır.” Mustafa Suphi’nin Stalin’e yazdığı raporda,”Enternasyonal Đslamcılar” başlığı altında bilgi verdiği örgüt. “Arap Birliği Komitesi”yle bağlantılı olabilir. Her iki raporda aktarılan görüşler benzediği gibi. 1920 sonlarına rastlayan tarih de tutuyor. Konu araştırılmalıdır.- Yn.
7 İstanbul’da Şefik Hüsnü önderliğinde 22 Eylül 1919 günü kuruldu. TİÇSF. 10 Eylül 1920 günü Bakû’de toplanan TKP 1. Kongresi’ne delege yollamıştı.
8 Bakû’de 10 Eylül 1920 günü toplanacak olan “Türkiye Komünist Partisi” kongresi kastediliyor.
9 Bakû’de 1–8 Eylül 1920 tarihlerinde toplanacak Doğu Halkları Kurultayı kastediliyor.
10 Burada Türkçeye “birlik” diye çevirdiğimiz “Otdeleniye” sözcüğü. Rusçada “bölüm” anlamına gelmekle birlikle, askeri dilde “manga” demektir. Kaynaklarda bilindiği gibi, genellikle Bolşevik Taburu’ndan veya Bolşevik Alayı’ndan söz ediliyor. Biz. “Birlik” diye çevirmeyi yeğledik.-çn.
11 Prens Sabahattin’in Teşebbüsü Şalisi (Kişisel Girişim) ilkesinin. Rusça Raporda “Bireycilik” diye belirtildiği anlaşılıyor.-Yn. 12 Ahrar Partisi. 13 Belgelerin üzerinde “Yayın hakkı yoktur” mührü bulunmaktadır. Bu belgenin yayın hakkı. Rusya Yeni Tarih Belgelerini Koruma ve Araştırma Merkezi tarafından Kaynak Yayınları’na verilmiştir.