Ana Sayfa Yazılar OĞUZHAN KAPÇAK YAZDI: CESUR OL!

OĞUZHAN KAPÇAK YAZDI: CESUR OL!

1710

Oğuzhan Kapçak, Öncü Gençlik GYK Üyesi

  Türkiye’nin birinci gündemi 6 Mayıs gününden beri aynı: İstanbul seçimleri. Bu seçim gündeminin ise artık son düzlüğündeyiz. Keza yenilenen İstanbul seçimlerinin gerçekleşmesine artık 3 gün kaldı. Tekrarlanacak seçimlere kalan bu 3 güne kadar İstanbul’u yönetmeye aday olan partiler ve isimler çalışmalarını gerçekleştirdi.

  Yazının sonunda yazacağımızı başta yazalım; bu yazı büsbütün bir vicdan ve mantık yazısıdır. Oluşabilecek senaryoları göz önüne aldığımızda milletimiz ile sorumluluğu paylaşma ve durumu ikrar etme derdindeyiz. Son demlerini yaşadığımız bu seçim atmosferini, öncesini ve sonrasını değerlendireceğiz.

  Seçime Giderken…

  Türkiye, İstanbul özelinde belki de en sıra dışı yerel seçimi yaşıyor. Keza İstanbul yerel seçimleri, yerel yönetim seçimler havasında geçmemekte, bir genel seçim havasına dönmüş bulunmaktadır. Batı destekli şeker aday İmamoğlu’na yakıştırılan “Cumhurbaşkanı” benzetmesi işin boyutunu da gözler önüne seriyor.

  Bu havaya partiler düzleminde baktığımızda ise bir yanda ekonomik darboğazı görüyoruz, diğer bir yanda ise terör örgütleri ile ittifakı güzellemeyi… Bir de tüm adayların inşaatçı olduğunu!

  Sistemin yarattığı kent insanı modeli; ranta ve betona âşık, sorgulamayan bir model. Doğasever değil, hayvan sever değil. Gençleri 10 GB’lık sadaka internet paketlerine ve e-spor hasebiyle bilgisayar ekranlarına hapsetmeyi amaçlayan birtakım insanlar İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kazanmak için yarışıyor. Bu can sıkıcı senaryolara karnımız tok.

  Tabii bir kişi bu emeller haricinde savaşıyor, yarışıyor.

   İstanbul Boğazı’nda Yüzen Borç Gemisi: İBB

  Türkiye, tasarruf ile aşılabilecek ekonomik sorunlar ile karşı karşıyadır. Ülkemizin en büyük bütçesine sahip olan şehri İstanbul ise bir borç gemisi haline gelmiştir, İstanbul Boğazı’nda yüzmektedir.

  Vatan Partisi haricinde, İstanbul’u yönetmeye aday olan diğer isimlerin İstanbul’un toplam bütçesinden ve bütçe açığından muhtemelen haberleri yok. Çünkü haberleri olsaydı bütçenin üç-dört katı vaatlerde bulunmayacaklardır. Bilmeyenlere rakamları verelim, belki diğer adayların da gözlerine ilişir.

  İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin toplam bütçesi 42.610.000.000 TL, bütçe açığı ise 3.200.000.000 TL! 23 Haziran’da yüzü gülecek olan aday, 24 Haziran sabahından itibaren “3 Milyar 200 Milyon Türk Lirası kadarcık açığı nasıl kapatabilirim” sorusunu düşünmeye başlayacak. Tabii Vatan Partisi haricinde olanların fıtratında “üretim ekonomisi” olmadığından ötürü ise düşüncelerinin renkleri kara olacak…

  Makyaja Bulanan Aday Samimiyetsizliği

  Siyasetsiz aday, girdiği yarışta manken olmak zorundadır. Başrol aday olmak üzere, yardımcı oyuncular da bulunabilir. Bu yardımcı oyuncular genellikle 0-6 yaş çocuklar olurdu eskiden, şimdi ise bu bir nebze şekil değiştirdi.

  Bu örneği Kadıköy’de, Barlar Sokağı’nda seçim çalışması yürüten Sn. Binali Yıldırım’ın içki içenlere “afiyet olsun” demesi olarak gösteriyor kendini bazen.(Alkol konusunu gündeme ilk getiren 31 Mart seçimlerinde AK Parti İzmir Büyükşehir Belediyesi Adayı Sn. Nihat Zeybekçi olmuştu.) Bazen de dini seçim çalışmalarına alet ederek, kameralar karşısında Kur’an-ı Kerim okuyan Sn. Ekrem İmamoğlu olarak vücut buluyor örneğimiz. (“Dini kullanıyorlar” naraları atarak kim kimi eleştiriyordu sahi?)

  Mankenler sadece podyumda yürümüyor ne yazık ki…

  Direksiyonu Amerika’ya Sürenler

  Herkes gider Mersin’e, bunlar gider tersine! Batan gemiden kimler medet umar diye düşünüyorum, cevap bulamıyorum. Amerika batıyor çünkü. O ve uzantısı olduğu her kuvvet batmaktadır. Örneğin Amerika’nın Ortadoğu’daki kara gücü PKK’ya geçtiğimiz senelerde yıllık katılım rakamları 5.000 dolaylarındayken; 2018 katılım sayısı 136 kişi, 2019 yılının ilk yarısında ise sadece 37 kişi. PKK bitmektedir! FETÖ bitmektedir! Amerika bitmektedir!

  Amerika bölgede yenilmiştir, bunu görmemek için kör olmak gerekiyor. Amerika açısından Suriye yenilgisi, 15 Temmuz hüsranı (ki en iyi yaptıkları işti darbe yapmak), İran’a ile yürüttükleri algı ve ticaret savaşında beklenmedik bir direnç ile karşılaşma, yükselen Asya’nın yükselişini engelleyememe akla gelen ilk kalemler olarak göze çarpıyor.

  Makro anlamda incelendiğinde, bu kadar berrak olan bu siyasi tabloda; her kim, neden Amerika’dan ve siyasi uzantılarından medet umar? Unutmadan, Amerika’dan ve meyvesi PKK’dan medet ummanın hiçbir elle tutulabilir tarafı yoktur. Açıklayamazsınız. Milletimiz bunun hesabını er ya da geç soracaktır, tıpkı tertipler yaratan FETÖ’ye şu an olanlar gibi.

  PKK’yla Göz Göze Gelen Çarpılır!

  Türkiye’de her şeyin özgürlüğü olabilir, her şey tartışmaya açılabilir. Sadece ama sadece bir şeyin özgürlüğü olmaz; o da Türkiye’yi bölmektir.

  PKK, bugün Amerikan eliyle, sözde “Kürdistan” naralarıyla ülkemizi bölmeye çalışmaktadır.

  PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan’ın “İmamoğlu ‘herkesi kucaklayacağım’ dedi, iyi. Ama oy verenleri unutmamalı” cümlesinin bir anlamı vardır.

  KCK Eşbaşkanı Bese Bozat’ın “İstanbul’da faşizme karşı pozisyon alan kimse, bu Ekrem İmamoğlu ise bunu destekleyecektir, Kürtler bunu destekleyecektir” cümlesinin bir anlamı vardır.    

  HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin “İmamoğlu seçilmişse, Kürt oyları sayesinde seçilmiştir” cümlesinin bir anlamı vardır.

  Ekrem İmamoğlu’nun, abisi PKK saflarında dağda olan, “Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen, “PKK, silahlı bir halk hareketidir” diyen, “Gerilla cenazesine gitmeyen vekil hakkında ben soruşturma açarım” diyen Selahattin Demirtaş’ın siyasi çizgisini beğenmesinin ve bunu reklam etmesinin bir anlamı vardır.

  İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı olan Ekrem İmamoğlu’nun “Washington Post” gazetesine köşe yazısı yazmasının bir anlamı vardır. 

  O anlam ise Ekrem İmamoğlu’nun Vaşington Post’a yazdığı cümlelerde gizlidir. Bu; açıktan ittifak, göbekten Amerikancılıktır!

  23 Haziran İstanbul Yerel Seçimlerinde ya PKK ve ABD ile ittifakta olanları seçeceğiz ya da 2013 yılında İskenderun’da ABD askerinin kafasına çuval geçiren Mustafa İlker Yücel’i seçeceğiz.

  “Cesur ol” sloganı hiçbir adaya bu kadar yakışmamıştı.

  ABD Demokrasisinin Bu Topraklarda Yeri Yok!

  Bu seçimlerde özlemini duyduğumuz, ilk işittiğimizde herkesi çok heyecanlandıran, ama örgütlendiği süreçten itibaren kimsenin tatmin olmadığı bir olay oldu. Dediler ki; “adaylar televizyon ortamında, ‘eşit süreler ile’ otursunlar, vaatlerini sıralasınlar.” Bu çok uzun zamandır özlemini duyduğumuz ama bir türlü gerçekleşmeyen bir şeydi. Haliyle şaşırmıştık ve heyecanlanmıştık. Merkez medyada takribi 1100 dakika ekranlarda kalan Yıldırım ve İmamoğlu, 54 dakika ekranlarda olan İlker Yücel ile karşı karşıya gelecekti. Bilgileri yoktu ama bu onlar için büyük bir sınavdı. Herhalde sonra kulaklarına fısıldadı birileri, “Vatan Partisi ile karşılaşmak zor iş, gelmeyelim bu seviyeye, takılın siz kardeş kardeş”  dediler. Ki sonucunda 16 Haziran akşamı sahte bir demokrasi görüntüsü verdiler.

  Demokrasi, adayları susturmak ve medyatik olanı göz önüne koymak ise bunu başardılar. Ama demokrasi; Türkiye ve Atatürk düşmanları haricinde tarafsızlık, cemaatlere ve bölücülüğe izin vermeden serbestlik ise, kaç üzerinden olursa olsun, sıfır aldılar. Sınıfta kaldılar.

  Bu demokrasi anlayışı, Amerikan demokrasisidir ve bu demokrasinin ülkemiz topraklarında yeri yoktur.

  Öncü ve Cesur Oylar İlker Yücel’e!

  İlker Yücel, yarışan bir aday değildir. Ona “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yarışında” derseniz, rütbesini düşürürsünüz. Tekrarda fayda var: İlker Yücel, yarışan bir aday değildir. Savaşan bir adaydır. İlker Yücel bir gün Doğu Akdeniz’dedir, bir gün Suriye’nin kuzeyinde Mehmetçik ile. Haber ile saldırır, kurşunları kelimelerdir; Aydınlık Gazetemiz, Mehmetçiğimizin atom bombasıdır çünkü.  

  Partilerin fikri büyüklüğü ya da bir fikrin doğru olup olmadığı, o partinin aldığı oy oranı ile ölçülemez. Vatan Partisi büyük bir partidir. Vatan Partisi öncü bir partidir. İşaret fişeğidir. Ani uyarı mekanizmasıdır. Ama bu kadar yetmez; artık yönetme zamanı!

  Vatan Partisi, en üstten en alta kadar her kademede “makyajdan” arındırılmış bir partidir. Mütevazılığın kalesidir. Bu sebeple İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayımız Sn. Mustafa İlker Yücel’i olmadığı bir karakterde göremezsiniz. Yalan söylerken bulmadınız, bulamazsınız da.

  Vatan Partisi, direksiyonunu Amerika eksenine kırmış ve 5. viteste giden tüm siyasi kuvvetlere cepheden karşıdır. Ayakları her zaman Türkiye’ye basmaktadır. Bu ülkenin devrimci mirasına sahip çıkmaktadır. Süslenerek ya da allı pullu cümleler ile Amerika’yı selamlayarak Türkiye’yi, İstanbul’u yönetemezsiniz. Türkiye’de, Amerika’nın iktidar tayin ettiği dönem geri kalmıştır.

  Vatansever İstanbullular, Amerikan demokrasisinde, iki ucu da pis olan bu değneği seçmeye mecbur mudur? Milletimiz, ölmeyi de tercih etmiyor, sıtmayı da. Yaşatmak için cesur oluyoruz, Vatan Partisi’nde birleşiyoruz.

  23 Haziran’da oylarımız Mustafa İlker Yücel’e!

oncugenclik.org.tr, 21.6.2019