Vatan Partisi Öncü Gençlik Almanya Örgütü, 30 Haziran 2025 Pazartesi günü, Öncü Gençlik Genel Başkanı Samet Kunt’un anlatımıyla “Atatürk ve Teşkilatçılık” başlıklı bir eğitim düzenledi. Hibrit olarak yapılan bu eğitimde Atatürk’ün hayatından yola çıkarak partili mücadelenin önemi ele alındı.
Mustafa Kemal’in Teşkilatçılığı
Mustafa Kemal Atatürk, hayatı boyunca partili mücadeleye çok önem vermiştir. Daha lise yıllarında arkadaşlarıyla dergi çıkartmış, Şam’a sürüldüğü dönemde Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kurmuştur. Ardından İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılmış ve önemli görevler üstlenmiştir. Samsun’a çıkmadan önce Ay Yıldız Cemiyeti’ni, sonrasında ise Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni kurmuştur. Aynı şekilde Halk Fırkası’ndaki çalışmaları da teşkilata verdiği önemi gösterir.
Çünkü vatanı kurtarmak toplumsal kuvveti harekete geçirmekle, teşkilatlanmakla mümkündür. Nisan 1906’da yapılan Vatan ve Hürriyet Cemiyeti Selanik şubesinin kuruluş toplantısında Mustafa Kemal durumu arkadaşlarına şöyle açıklar:
“Arkadaşlar! Gerçi bizden evvel birçok teşebbüs yapılmıştır. Fakat onlar muvaffak olamadılar. Çünkü işe teşkilatsız başladılar. Biz kuracağımız teşkilat ile bir gün mutlaka ve ne olursa olsun muvaffak olacağız. Vatanı, milleti kurtaracağız.”(1)
Emperyalizmin Yalanlarına Karşı Devrimci Atatürk
12 Eylül 1980’de yapılan Amerikancı-NATO’cu darbe ile birlikte sivil toplumculuk ve aktivizm yükselişe geçti. İktidar hedefi olan siyasi partiye ve devrimciliğe karşı ciddi bir propaganda yürütüldü. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk milletine olan inancı, partili mücadelesi ve devrimciliği ise göz ardı edildi.
ABD-İsrail tarafından Cumhuriyetimize yönelik tehditlerin arttığı bu dönemde Atatürk’ün teşkilatçılığını hatırlamaya ihtiyaç duyuyoruz. Atatürk zorlu koşullara teslim olmadı, her koşulda mücadele etti. Örgütsel kibir taşımadı, benmerkezciliği reddetti. Çünkü sırtını hep Türk milletine dayadı, milletine sonsuz bir güven duydu.
Çöl Sanılan Bu Alemdeki Saklı ve Kuvvetli Hayat: Türk Milleti
İngiliz mandasının kurtuluş olduğunu savunan, Hürriyet ve İtilaf Fırkası üyesi Refi Cevat Bey 5 Şubat 1919’da Mustafa Kemal Paşa ile Şişli’deki evinde röportaj yaparlar. Röportaj sonrasında sohbet ederler. Refi Cevat Bey daha sonra Sadi Borak’a bu sohbeti şöyle anlatır:
– Paşam, milli direniş, Güzel. Ama neyle? Hangi askerle, hangi silahla, hangi parayla? Maalesef Paşam, kupkuru bir çölden farksız oldu bu güzel vatanımız.
-Öyle görünür Refi Cevat Bey, öyle görünür. Ama çölden bir hayat çıkarmak lazımdır. Çöl sanılan bu alemde saklı ve kuvvetli hayat vardır. O, Türk milletidir. Eksik olan şey teşkilattır. Bu teşkilat organize edilebilirse vatan da millet de kurtulur.
Röportaj sonrası Refi Cevat Bey matbaaya gider. Arkadaşları röportajın nasıl geçtiğini sorarlar. Cevabı şu olur:
“Şu sıralar Anadolu’ya geçilir, orada teşkilat kurulur, vatan bağımsızlığına kavuşur, millet de özgürlüğüne kavuşurmuş, anladınız mı arkadaşlar: Bu deli değil, zır deliymiş.” (2)
İşte tıpkı dün olduğu gibi bugün de bağımsızlık mücadelesinin bir “delilikten” ibaret olmamasının nedeni Türk milletinin kuvvetidir. Milletimize, tarihimize yaslanmak ve örgütlenmek, günümüz sorunlarına köklü çözümler getirmenin biricik yoludur.
Tam Bağımsızlığımızın Dayanağı: Atatürk Devrimciliği
Eğitimde Atatürk’ün devrimci mücadelesi ve teşkilatçılığına dair sorular da soruldu. Genel Başkan Samet Kunt ve katılımcılar sorulara cevap verdiler, katkı sundular. Böylece Vatan Partisi Öncü Gençlik Almanya Örgütü, Atatürk ve Teşkilatçılık eğitimiyle hem Atatürk’ün devrimciliğiyle ilgili bilgisini artırmış hem de arkadaşlıklarını pekiştirmiş oldu.
Üreticilerin Milli Hükümeti’ni kurarak Üretim Devrimi yapmak ve ABD-İsrail tehditlerine karşı kesin zafer kazanmak için Atatürk’ün teşkilatçılığını daha iyi anlamaya ve anlatmaya büyük önem veriyoruz. Ülkemizin tam bağımsızlığı, birlik ve beraberliği için mücadelede Atatürk’ün bıraktığı mirastan güç alıyoruz.
Kaynaklar
1- Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.1, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1998, s. 32.
2- Atatürk’ün İstanbul’daki Çalışmaları, Sadi Borak, Kaynak Yay., İstanbul, s.207