Vatan Partisi Öncü Gençlik Almanya Başkanı Kaan Karagöz
Kadınlara ayrı vagon, otobüs ve tren… Almanya’nın başkenti Berlin’de bu talebin gündeme getirildiğini duyunca, Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’in Kadın Kitabı’ndaki bir tespiti birden aklıma geldi: Orta Çağ karanlığı ile Batı liberalizminin kadına bakış açısı, aynı gericiliğin farklı uçlarıdır. Almanya’da gündeme taşınan bu talep, Türkiye’miz için birçok dersler içeriyor.
Hayaller Çöküyor: Batı’da Kadın Güvende Değil
Türkiye’de kadın meselesi söz konusu olunca, çeşitli çevreler tarafından adeta ani bir refleks olarak “Batı standartlarının çok gerisinde kaldığımız” söyleniyor. Öncelikle belirtelim: Doğrudur, Türkiye’de kadının eşitlik mücadelesi sürmelidir, çünkü eksikler çoktur. Anca kadın ve erkek bir gün hür ve eşit olduklarında Milli Demokratik Devrimimiz de tamamlanmış olacak. Fakat bunu nasıl yapacağız? Hangi yolda ilerleyeceğiz ve örnek aldığımız toplumsal model hangisi olacak?
Çağdaşlık adına örnek gösterilen Batı modernite toplumlarında kadın güvende değil. Orada kadın aşağılanıyor, hor görülüyor ve eziliyor. Bize örnek gösterilen, hatta Türkiye’deki şartlardan “kaçmak” adına neredeyse kadınlar için bir medeniyet cenneti gibi anlatılan Avrupa’nın önde gelen başkentlerinden Berlin’deki toplu ulaşımda kadına yönelik cinsel taciz oranlarını tahmin eden var mı? Son 10 yılda Berlin’de otobüste, tramvayda ve trenlerde kadına yönelik cinsel taciz oranı %10 değil, %20 değil, %30 değil, tam %260 arttı![1] Yazının çerçevesini aşmamak için girmediğimiz sokaklardaki, iş hayatındaki ve aile içindeki kadına şiddet ve taciz oranları da bir o kadar ürpertici. Kadın ve erkeğin gittikçe daha eşit olduğu zannedilen bu ülkelerde kadın kendini artık güvende hissetmiyor, kadın mutlu değil, kadın huzur içinde yaşamıyor. Bunlar salt bizim kişisel tespitlerimiz değil. Araştırmalara bakalım, devamında konu hakkında televizyonlara konuşan Batılı kadınların kendisini dinleyelim, hatta doğrudan Alman kadınları ile konuşalım. Hepsi, bu düşünceler etrafında toplanıyor.
İdeolojik Akrabalık İfşa Oluyor: Orta Çağ Karanlığı ile LGBT Kol Kola
Peki, kadına yönelik bu güvensizlik ortamına karşı Almanya’nın çözümü ne midir? Türkiye’de Yeniden Refah, Saadet Partisi ve HÜDA PAR’dan gelen “Pembe Otobüs” önerisinin aynısı Berlin’de de yapıldı: Kadınlara toplu ulaşımda ayrı vagon ve ayrı otobüs. Bu öneri kimden mi geldi? Almanya’daki çeşitli cemaat unsurlarından veya İslami değerleri savunduğunu söyleyen topluluklardan değil, teklifin sahibi Türkiye’deki sözüm ona kadın hakları savunucusu LGBT ve Feminist grupların kardeş, hatta daha doğrusu abi örgütü konumundaki Yeşiller Partisi![2] Bu öneriye göre, kadınlara ve LGBT cemaatinin üyelerine ayrı vagon olacak. Adı bile hazır: “FLİNTA” vagonları (Frauen = kadınlar, Lesben = lezbiyenler, Intersexuelle = interseksüeller, nicht Binäre = ikilik dışı cinsiyet sahipleri, Transgeschlechtliche = trans bireyler, agender Personen = cinsiyetsiz bireyler). Ne güzel, değil mi? Türkiye’deki Batı güdümlü gerici cemaat unsurlarının imdadına, Almanya’da LGBT örgütleri koşuyor. Gökkuşağı projesinin mimarları ile kadını ikinci sınıf insan gören gericilerin talepleri bu kadar örtüşüyor. Artık Avrupa’nın yeşil partileri taleplerine Türkiye’den destek arıyorlarsa, Yeniden Refah, Saadet veya HÜDA PAR’a başvurabilirler. Aynı şekilde, bu gruplar da Avrupa LGBT örgütleri ile uluslararası dayanışma içine girebilirler. LGBT ve Orta Çağ gericiliği el ele, kol kola, omuz omuza!
Bütün İddialar Kaybediliyor: Batı’da Kadın Eşit Değil
Tabii, bu düzenin getirdiği, akılcılığa ve bilime aykırı olan ideoloji, kendi içindeki mantıksal çelişkiler ile kendi çıkmazını da yaratıyor: LGBT dayatması içinde, her birey doğal cinsiyetinden bağımsız olarak cinsiyetini kendi kişisel arzuları doğrultusunda seçme özgürlüğüne sahip olduğuna göre, kadınlara taciz etmek isteyen herkes, kendini kadın olarak gördüğünü beyan edip FLİNTA otobüs ve trenlerine binebilir. Tacizcilere müjde! Artık hiçbir zahmete girmelerine gerek yok! Saatlerce kıyıda köşede ıssız yerlerde doğru anı bekleme dönemi bitti. LGBT sistemi, onlara vagon dolusu kadın temin etmekte. Sadece bir farklı cinsiyet beyanı bedeline de yolcu bileti liberalizmden.
Görüldüğü gibi, LGBT ideolojisi kadını savunmuyor, bilakis onu aşağılıyor, ikinci sınıf bir insan olarak arka vagonlara itiyor. Bu yeni toplumsal modelde, erkekler köpekleriyle bile aynı vagona binerken; onların eşleri, sevgilileri, ablaları, kız kardeşleri ayrı vagonlara yönlendiriliyor.
Berlin’de bu aşağılayıcı talebin sayıları on binleri geçti. İmzacıların çoğunun kadın olması da Alman demokrasi mücadelesi için ayriyeten üzücü. Bir zamanlar Avrupa’da Fransız Devrimi ile başlayan demokratik devrim ve onunla birlikte kadın mücadelesi bugün kireçlenmiş, hatta gerilemiş. Kendini ikinci sınıf insan olarak görmeye hazır olan kadın sayısı yüz binleri aşmış. Avrupa kadını da artık kadın mücadelesinin öncüsü değil. Avrupa kadının talepleri yüzeysel bir kılık kıyafet özgürlüğü ile sınırlı. Onlar, kadının eşitlik mücadelesinden vazgeçmiş, kendilerine ayrılan arka vagonlara binmek için istasyonlarda sıra bekliyorlar.
Tek Çözüm: Çağdaş Devrimci Asya Medeniyeti
Avrupa hayranı sözde kadın dernekleri ne diyorlar acaba bu “Batı standartlarına”? “Türkiye yaşanacak yer değil, ülkeyi terk edin” diyen kadın hakları savunucuları, buraya gelseler binecekler mi FLİNTA vagonlarına? Her fırsatta Batı’yı örnek gösteren muhalif yazar ve gazetecilerimiz, bu onur kırıcı uygulamaya razı olabilecekler mi? Batı, artık kendi sorunlarını çözemiyor. Batı, kadınlarını koruyamıyor. Batı, kadınlarına karşı suç oranının yükselmesini engelleyemiyor. Batı, son çare olarak, sorunu ayrı vagona postalıyor. O vagonlardaki Batılı kadınlar, başları öne eğik bir sonraki durağı bekliyor. Batı, kadını ikinci sınıf insan yapıyor. Batı’nın kadın karşıtı çürümüş sistemine muhtaç değiliz. Yükselen Asya medeniyetinde kadın erkek el ele olacak. Çağdaş ve devrimci Cumhuriyet, kadın-erkek birlikteliği ile kuruldu. Bizim Kurtuluş Savaşımızda ayrı at arabasına bindirilen kadın yok. Bizim Onuncu Yıl Marşımızda “Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” mısrasının üzerine kadın ve erkek için ayrı vagon yerleştirebilecek bir irade de yok. Çünkü biz, Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Asyaî bir milletiz”. Otobüste de trende de okulda da iş yerinde de çarşılarda da kadın erkek hep birlikte tek dişi kalmış muasır medeniyeti aşarız.
[1] Redaktionsnetzwerk Deutschland: “Berlins Grüne schlagen Frauen-Waggons in U- und S-Bahnen vor.” (Berlin Yeşiller Partisi tramvaz ve trenler için kadın vagon önerisinde bulunuyor). https://www.rnd.de/politik/berlins-gruene-schlagen-separate-frauen-waggons-in-u-und-s-bahnen-vor-USM2DWMTRVEI5J6CJLJ7UK6PZQ.html. Son erişim: 16.05.2025
[2] T-Online: „Waggons nur für Frauen? Was hinter der Grünen-Forderung steckt“. (Sadece kadınların binebileceği vagonlar? Yeşillerin talebinin arkasında ne var?). https://www.t-online.de/region/berlin/id_100529658/berlin-gruene-fordern-offenbar-frauen-waggons-im-nahverkehr.htmlSon erişim: 16 Mayıs 2025