Tamer Cebeci, Öncü Gençlik GYK Üyesi ve Sosyal Medya Sorumlusu
Türkiye 31 Mart’ta yapılacak Yerel Seçimlere giderken, siyasi partiler Belediye Başkan adaylarını ve ittifakları açıklıyor. Bu ittifaklar bazı yerlerde açık bir şekilde ortaya koyuluyor. Bazı yerlerde ise örtülü ittifaklar Türkiye’nin gündemine geliyor. Siyasi partiler elbette ki ittifak yapabilirler; ancak bu ittifakları ne için, hangi zeminde yaptıkları Türkiye’nin sorunlarına hangi çözümleri sunduğu önemlidir. Sistem partileri milletimize 3 tip belediyecilik vaat etmektedir: Terör, Talan, Tahrip.
TERÖR
Daha 3 yıl önce, Türkiye Güneydoğu’da terörle yoğun bir şekilde mücadele ettiğinde; HDP’nin yönettiği terör belediyeciliği, belediyelerin araçlarıyla, şehirlerimizin altına mayın döşediğini, belediye imkânlarıyla hendekler kazdığını hepimiz gördük. Türkiye’nin esas sorunlarından kopanlar, içi boş bir iktidar karşıtlığı yaparak çözümsüz kaldılar, kendilerini terör örgütünün yanında buldular. Siyasi partilerin Güneydoğu’da PKK’nın yönettiği belediyeleri nasıl kurtarırız sorusunu sorması gerekirken Millet İttifakı adıyla bir araya gelen CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi PKK’yı batıda yönettiğimiz belediyelere nasıl ortak ederiz diyerek hareket ediyor. HDP’nin desteklediği adayları Büyükşehir Belediye Başkan Adayı gösteriyor, Belediye Meclis Üyeliklerine HDP kontenjanları koyuyor. Örtülü olarak başlayan CHP-HDP-İyi Parti-Saadet Partisi ittifakı açık bir ittifaka büründü. Bu ittifak ülkemizin geleceği için tehlikelidir. Belediyeleri PKK’nın denetimine verme yönelimindedir.
TALAN
Sistem partileri, yönettiği belediyelerde rant ve çıkar uğruna şehirleri talan etti. 12 Eylül rejiminin yarattığı talan belediyeciliği 12 Eylül’ün ürünü olarak ortaya çıktı. Büfe, otopark, çay bahçesi gibi işletmelerin eşe, dosta verilmesiyle başladı. 2019’da futbol kulübü yöneten, kamu arazilerini ranta açan, belediyeleri holding gibi yöneten anlayışlara büründü. Öyle ki İstanbul halkı otobüse binmek için, tutmadığı bir futbol takımına aidat ödemek mecburiyetinde bırakıldı. Büyük kentlerimiz “uluslararası bütünleşme” projeleriyle emperyalist metropollerin çöplüğü ve batakhanesi haline getirildi.
TAHRİP
Sistem partilerinin belediyecilik anlayışı şehirlerimize, doğaya yıkım, insanlarımıza mutsuzluk getirdi. Tahrip belediyeciliği Yedi tepeli İstanbul’u, Cumhuriyet’in Ankara’sını beton yığınları yaptı. 12 Eylül sonrası uygulanan politikalarla doğanın yeşili adım adım doların yeşiline çevrildi. Bu anlayış insanlarımıza Marx’ın tarif ettiği yabancılaşmanın ikinci şeklini getirdi. İnsanlarımız doğaya yabancılaştı, betonlara hapsedildi, kendi özünden koparıldı. Ağaç kokusu egzoz kokusuna büründü.
TEK SEÇENEK VATAN PARTİSİ
Sistem partileri hangi bölgeyi ranta açacaklarını, hangi mevkileri teröristlerle bölüşeceklerini tartışadursunlar. Vatan Partisi olarak Yerel seçimlere temiz ve ilkeli belediye başkan adaylarıyla giriyoruz. Milletimize güven veriyoruz. Vatan Partisi’nin belediye başkan adaylarına baktığınızda bir tane soyguncu, vurguncu, göremezsiniz. Hepsi bu toprakların içinden gelen, toplumumuzun sorunlarını bilen ve çözümleriyle öne çıkan adaylardır.
Vatan Partisi olarak 31 Mart’ta yapılacak Yerel Seçimlere girerken milletimize söz veriyoruz: 3T belediyeciliğine karşı mücadele edeceğiz. Şehirlerimizi beton yığını olmaktan kurtaracağız. Üreten kentler oluşturacağız. İnsancıl, sağlıklı, trafik sorunu olmayan, rahat ve uyumlu kent yaşamını yaratacağız.
Terör örgütlerine bel bağlayanlar, PKK’yı belediyelerimizin yönetimlerine sokmaya çalışanlar ABD’den aldığı emirleri uygulamayı bıraksınlar. Vatan Partisi, rant savaşçısı değil Vatan Savaşçısıdır. Vatan savaşçıları, terör örgütleriyle ittifak yapanları bozguna uğratacaktır.
oncugenclik.org.tr, 7.2.2019