TAMER CEBECİ YAZDI: ABD BAYRAKLI “ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇILARI”

Yazar

21 Kasım 2019

2498

Tamer Cebeci, Öncü Gençlik GYK Üyesi ve Sosyal Medya Sorumlusu

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Hong Kong Özel İdari Bölgesi’nde yaşanan protestolar bir süredir kamuoyunun gündemini meşgul ediyor. Atlantik merkezli haber kaynaklarının sık sık gündeme getirdiği ve batının sürekli kaşıdığı “protestolar” ABD bayraklarıyla özgürlük aramak, yolda yürüyen kadınlara Çinli olduğu için saldırmak, polise ateşli ok atmak, kendilerine karşı çıkan insanları diri diri yakmak gibi terör eylemlerine dönüştü.

TEK ÜLKE, İKİ SİSTEM

Britanya’ya bağlı bir sömürge eyaleti olan Hong Kong, 135 yıllık İngiliz tahakkümünün Çin Halk Cumhuriyeti’nin en önemli liderlerinden Deng Xiaoping’in açıkladığı “tek ülke, iki sistem” prensibiyle 1997’de Çin Halk Cumhuriyeti’ne devredildi. Bu sisteme göre dış ilişkilerde ve güvenlik güçleri açısından Çin merkezi devletine bağlı olan bölge, iç işleyişinde kendi siyasî ve ekonomik sistemlerini uygulamaktadır. (1)

HONG KONG NEDEN HEDEFTE?

Hong Kong hem Asya’nın en büyük finans merkezlerinden, ticaret limanlarından ve turizm bölgelerinden biri hem de ABD’nin sürekli karıştırdığı Güney Çin Denizi’nin en önemli jeopolitik noktalarından bir tanesi. Ayrıca Hong Kong’ta sömürge döneminden kalma Batı emperyalizmine bağlı ciddi bir taban var. Bu özellikleri nedeniyle ABD emperyalizmi, uzun süredir Hong Kong’u Çin’e karşı bir iç karışıklık aracı olarak kullanmaya çalışıyor.

OLAYLAR NASIL BAŞLADI?

Geçen Nisan ayında meclise sunulan “hüküm giymiş veya hakkında suçlama bulunan kişilerin Çin’e, Tayvan ve Makao Özel bölgesine iadesini kolaylaştıran” yasa tasarısının ardından olayların fitili ateşlendi. Tayvan’da karısını öldüren bir Hong Konglu, daha sonra ülkesine dönmüş ve bir iade anlaşması olmadığı için işlediği suçtan kurtulmuştu. Hong Kong, bu yasal açıktan yararlananların sığındığı bir “suçlu cenneti” olarak anılıyor.(2) Hong Kong yönetimi yasayı rafa kaldırmasına rağmen eylemler durmadı ve mesele suçlu iadesi yasasından çıkarak genel bir Çin Halk Cumhuriyeti düşmanlığına dönüştü.

ABD VE BATI MEDYASINDAN KIŞKIRTMA

ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, daha ilk andan itibaren Çin’i Hong Kong’un hak ve özgürlüklerini kısıtlamakla suçlayarak Hong Konglu saldırganları övdü ve ABD’nin sokaktaki insanların yanında olduğunu belirtti. (3) Son olarak dün ABD Senatosu, Hong Kong’ta insan hakları ihlalleri yaptıkları gerekçesiyle Çinli yöneticilere yaptırım kararı aldı.

Eylemlerdeki şiddet olayları artmasına rağmen İngiliz Time Dergisi gibi yayınlar kapaklarında sık sık Hong Kong’u “özgürlük savaşçıları” temasıyla işleyerek protestoları körükleme ve şiddeti meşrulaştırma görevi üstlendiler. ABD basınının durumu da farklı değildi. New York Times, Washington Post gibi gazetelerin editörleri olaylar başladığından beri günlük mesailerinin önemli kısmını Hong Kong hakkında “haberlere” ayırıyor.

EYLEMCİ GÖRÜNÜMLÜ SALDIRGANLAR

Hong Kong’da eylemci görünümlü saldırganların sergiledikleri aşırılıklar da günden güne artıyor. ABD’nin kıymetlisi olan “eylemciler” güya sadece suçluların iadesine “karşı çıkarken” kendileriyle aynı görüşte olmayan bir Hong Kongluyu üzerine yanıcı madde dökerek canlı canlı yakıyor, yolda kendi halinde yürüyen Çinli bir kadını demir çubuklarla darp ediyor, temizlik işçisinin üzerine taş atarak öldürüyor (4), sivil halka ateş açıyor, metro vagonlarını tarıyor, polise ateşli okla saldırıyor(5). Emperyalizmin “toplumsal hareket”, “protesto” vs. diyerek meşrulaştırmaya çalıştığı bu ve benzeri şiddet eylemleri yalnızca Çin’in egemenliğine değil, Hong Kong halkının yaşama hakkına da kast ediyor.

ABD BAYRAKLARIYLA “ÖZGÜRLÜK”

Hong Kong saldırganlarının en önemli özelliklerinden birisi, “özgürlük” taleplerini ABD bayraklarıyla dile getirmeleri. ABD bayrakları, aslında bu kargaşalığın amacını ortaya koymaya yetiyor. Bu ABD bayraklı “özgürlük” savaşçılarından dünyanın her yerinde bulabilirsiniz. Vietnam’da, Irak’ta, Afganistan’da Suriye’de Kamboçya’da Libya’da, Filipinler’de, Endonezya’da milyonlarca insanın ölümüne sebep olan ABD’nin, Hong Kong’a da bir “özgürlük havarisi” olarak geleceği düşleri kuruluyor.

HONG KONG’LU SALDIRGANLARIN “YAVUZ” DOSTLARI

Hong Kong’da yaşanan olaylar Türkiye basınında da “Değişim İçin İsyan Dalgası”, “Demokratik Reform Talebi”, “Küresel Başkaldırı” “Değişim Rüzgârı” gibi süslü ifadelerle meşrulaştırılmaya çalışıldı. Birgün gazetesi “protestolar, demokratik reform talebiyle devam ediyor” diyerek olayları manşetine taşıdı. Yazar Yavuz Alogan ise “benimsedikleri ideoloji ve taşıdıkları bayrak her ne olursa olsun doğmakta olan yeni cesur dünyanın ilk temsilcileri” diyerek Hong Kong’lu saldırganlara övgüler dizdi.(6) Maalesef Türkiye’de kendisini “solcu”, “ilerici” olarak adlandıran bazı kesimlerin düştüğü durum budur. Bu kesim “eylem” gördüğü yere tuzlukla koşarak emperyalizm gerçeğinden koptu ve en sonunda yeni cesur dünyanın ABD bayraklarıyla kurulacağını savunur hale geldi. Kısacası, ABD’nin dümen suyuna girdi.

ABD BAYRAĞINDAN BÖLÜNME VE TERÖR ÇIKAR

Bir hareketin ilerici ya da gerici olmasını belirleyen ölçüt eylemin niteliğidir ve dünyadaki saflaşmada sahip olduğu konumdur. Bugün Hong Kong’da terör eylemleriyle süren olayların arkasında doğrudan Amerika Birleşik Devletleri, hedefinde ise ABD’nin tek kutuplu dünya düzeninin yıkılmasında öncü rol oynayan olan Çin Halk Cumhuriyeti var.

Hiçbir şey değilse eylemcilerin ellerindeki dev Amerikan bayrakları, söylemlerindeki ABD övgüleri insanı gafletten kurtarmaya yeter. ABD bayrağından barışçıl eylem, demokratik reform, ilerici değişim, cesur yeni dünyanın öncüsü filan çıkmaz. ABD bayrağından çıksa çıksa renkli devrim, bölünme, terör, kan ve gözyaşı çıkar.

DÜNYANIN HER YERİNDE DÜŞMAN EMPERYALİZM

ABD’nin kendi ülkemizde bölücü terör örgütünü on binlerce TIR silahla desteklediğini, FETÖ eliyle kalkıştığı kanlı darbeyi, ekonomik saldırılarını biliyoruz. Kendi tecrübemizden çıkardığımız bilinçle, ABD’nin dünyanın her yanındaki terör ve kışkırtma girişimlerine karşı ortak bir mücadele duyarlılığıyla yaklaşmalıyız. Türkiye, Venezuela’da olduğu gibi Çin’in parçası olan Hong Kong’da da devletiyle, milletiyle, aydınıyla, medya organlarıyla emperyalist yalanlara karşı uyanık olmalı ve Çin’in birliğinden yana tavır almalıdır.

KAYNAKÇA