Ana Sayfa Yazılar UTKU REYHAN YAZDI: “NE DARBE NE DİKTA”=“HEM DARBE HEM DİKTA”

UTKU REYHAN YAZDI: “NE DARBE NE DİKTA”=“HEM DARBE HEM DİKTA”

988

Utku Reyhan, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı           

 

Armut, armuttur. Armudun bugün açısından armut olma niteliği değişmez çünkü onun bir toplumsallığı yoktur. Armut, Türkiye’de de armuttur, Endonezya’da da… Bin yıl önce de armuttu, dünyamız hala ayaktaysa bin yıl sonra da muhtemelen armut olarak kalacak. O, işçi Ali kütür kütür ısırırken de armuttur, patron Veli dilimleyip meze yaparken de…

“Sol” ise armut değildir, toplumsal ve siyasal bir kavramdır. Değişir, dönüşür, gelişir, ilerler. Armut her yerde ve her zaman armutken, “solcu”, her yerde ve her zaman “solcu” değildir. Yani, bir kimsenin “Ben solcuyum” demesi onu solcu yapmadığı gibi, savunduğu fikirleri de “sol fikirler” yapmaz.

Zaman ve mekân ötesi bir “sol” yoktur. Olan bitenlerden, yaşananlardan bağımsız solculuk olmaz. Kuruntuyla, şüpheyle solculuk yapamazsın ama çok güzel kahve falı bakabilirsin. Olguların, bilgilerin ve verilerin hiyerarşisiyle hareket etmezsen solculuk değil, armutçuluk yapmış olursun.

TARKAN MI, MUSTAFA SANDAL MI?

Türkiye’deki kimi solcular sanki ABD-FETÖ darbe girişimini yaşayan Türkiye’de değil de, Alice Harikalar Diyarında yaşıyorlar.

Dehşet verici bir fikir silsilesiyle sloganlar üretiliyor.

Öncelikle ABD, İngiltere ve Almanya basını yazmaya başlıyor: “Evet, Türkiye diktatörlüğe gidiyor.”

Sonra, FETÖ’cü, PKK’cı ve neo-liberal sosyal medya hesapları ağız birliğiyle yaygarayı döşüyor: “Evet, evet, Türkiye diktatörlüğe gidiyor.”

Ardından pek “solcu” gazeteler, internet haber siteleri basıyorlar vaveylayı: “Evet, evet, evet, Türkiye diktatörlüğe gidiyor…”

ABD tarafından planlanan, FETÖ tarafından uygulanan bir darbe teşebbüsü oldu. Buna sözün yok mu?

“Biz darbelere de karşıyız” diyor. “Darbeler” derken? Adını koysana. Levent Kırca parodisi yaşamadık değil mi? Kemal Kılıçdaroğlu Taksim’de “Darbeciler, darbe yapmaya kalktı” diyor. Aşçı aş yaptı, dişçi diş yaptı, popçu pop yaptı. Gerçekten zihin açıcı!

Hangi popçu? Tarkan mı, Mustafa Sandal mı? Darbe yapmaya çalışan güçleri ağzına alamıyor. “Kaset” gibi aynı şeyleri tekrarlıyor: “Darbeye de karşıyız, diktaya da…”

GERÇEK DİKTAYA ALKIŞ TUTANLAR

“Her türlü darbeye karşıyız” lafzı, ABD – FETÖ darbesinin üzerini örtmektedir. ABD-FETÖ darbesinin utangaç savunucularının, kendilerine buldukları yeni zırhtır.

“Ne darbe, ne dikta” sloganı, darbe teşebbüsü ezilince Fethullah Gülen tarafından bizzat dolaşıma sokulan “Darbe değil tiyatro, Tayyip kendisi yaptırdı hebele höbölö” psikolojik savaşının amcakızıdır.

“Ne darbe, ne dikta” diyenler, binlerce kişiyi infaz edecek ABD’ci bir rejimi yuvada ağzı açık yem bekleyen serçe gibi beklediler.

Bunlar, 2003’te Irak işgal edilirken “Ne Sam, ne Saddam” diyorlardı. Suriye’de ABD destekli iç savaş başlarken “Ne Sam, Ne Şam” çığlıkları atıyorlardı.

“Ne Sam, ne Saddam” diyenler şöyle yumurtluyordu: “Canım ABD’nin Sam Amca’sı kötü ama Saddam da çok fena yani”. “Ne Sam, ne Şam”a gelindiğinde ise söylem yine aynıydı: “Ehm, öhm, biz de ABD’ye karşıyız ama diktatör Esad’a da kefil olamayız yani.”

Ne oldu? ABD Irak’ı işgal etti, Suriye’yi ateşe verdi!

O gün Saddam sorunu olmadığı halde “.. ne Saddam” dedin, ABD’yi gizledin. Şimdi de “… ne dikta” diyerek FETÖ’cü darbeyi arkalıyorsun. Ve asla ders almıyorsun.

ABD’Yİ GÖRMEYEN “SOL”

Darbeye ses etmeyenler, alanlarda ABD emperyalizmine söven milyonlarca insanı da “şeriatçı, IŞİD’ci” ilan etti. Taksim’e çoğunluk “ABD-FETÖ darbesine karşı birlik, beraberlik” duygularıyla giderken, “solcular”, “Meydanları şeriatçılardan kurtaracağız” böğürtüleriyle CHP mitingine yanlıyorlardı. Alerji duydukları Türk Bayrağı ve Atatürk posterlerinin altında bozgunculuk peşindelerdi!

“Sağcı, şeriatçı” dedikleri milyonlarca insanımız ABD darbesine karşı tetikte beklerken, anti-emperyalist olması beklenen “solcu” ise onlara “çomar” diyerek küçük aklıyla hakaret etmeyi tercih ediyor!

Meydanları dolduran “sağcı” vatandaşlar, anti-emperyalist bir duruş gösterdikleri için soldadır. Cumhuriyet’te, BirGün’de, SoL’da, Evrensel’de bu insanlara her gün atıp tutan “solcular” ise en sağdadır.

“SAMİMİYET”

Dedik ya, “sol” siyasal bir kavramdır. En önemli göstergesi, anti-emperyalizmdir. ABD’ye kafa tutan milyonlar, saçla sakalla, üstle başla uğraşan “solcuya” ders vermektedir.

“Ne Darbe, Ne Dikta” manşetiyle çıkan BirGün mü doğru çizgide, “ABD Darbeyi Yönetti, Darbenin Arkasında Bu Adam Var” manşetiyle çıkan Yeni Şafak mı?

“ABD yönetimi doğrudan bu işin içindedir” diye yazı yazan İbrahim Karagül mü anti-emperyalist çizgide, “Türkiye’de cadı avı başladı” tekerlemesiyle tekmil Amerikancıya arka çıkan Can Dündar mı?

“İyi hoş da bunlar samimi mi?” Valla evlenecek insan aramıyoruz, Türkiye’yi savunuyoruz. Bizi acil olarak ilgilendiren; FETÖ’nün, PKK’nın temizlenmesi, Türkiye’nin NATO’dan kurtulmasıdır. Unutmadan, biraz da yıllarca “Kahrolsun Amerika” deyip şimdi ABD’yi ağzına alamayan “yoldaş”ların samimiyetini sorgula…

26.07.2016, oncugenclik.org.tr