Volkan Taşdemir, Öncü Gençlik Ankara İl Yöneticisi ve Hacettepe Üniversitesi Temel Örgüt Başkanı
Jack London’un yazığı ünlü bir romanı var, ‘Vahşetin Çağırısı’. Jack London bu kitabında Buck adlı bir köpeği işliyor. Buck soylu ve asil bir aileden doğma. Yaşayış tarzı ile oldukça asil ve sakin bir ortamda yetişiyor. Daha sonra Buck köpek satıcıları tarafından para karşılığı satın alınıyor. Buck’un bundan sonraki hayatı geçmişten farklı ilerliyor. Buck yeni yaşamında sahipleri tarafından getirilecek odun yığınlarını taşıyan bir köpek olarak rol alıyor. Yeni hayatına ilk girdiğinde Buck bir yabancılık çekmeye başlıyor öncelikle. Çünkü eski hayatında sakin bir hayat var. Yeni ortamda ise günlük dayak, köpekler arasında liderlik savaşı ve uzun saatli bir çalışma hayatı. Girdiği bu ortamın bir kuralı var. “ Diş ve Sopa kanunu”. Bulunduğu ortam içinde hayatta eski asil duruşu ile devam ederse Buck ya sahipleri tarafından yada diğer köpekler tarafından öldürülecek. Buck’ta bu kanuna ayak uyduruyor ve hayatta kalıyor. “Sopa ve Diş kanunu”gereği diğer köpekleri önüne geçmek için onlarla kavga ediyor, yiyeceklerini çalıyor ve sahiplerinin isteği gibi sürekli çalışıyor. Yazıyı okumaya başlayınca neden bu hikayeyi anlatma gereği düşündüğümü sorgulayanlar olmuştur. Bu olay aslında bugün ile oldukça ilgili. İnceleyelim.
Kurultay kelimesi Türkçe kurul Moğolca tay kelimesinin birleşiminden oluşuyor ve danışma meclisi anlamına geliyor. Türklerde ilk olarak devlet idaresinin daha sağlıklı ve kuvvetli ilerlemesi için kurultaylar düzenlenirdi.
Kurultaylar yapılan kurumların kendisini ve geleceğini tanıtır. Bir kültürdür. Kimdir bunlar ? Neyi yapacaklar ? Amaçları ve fikirleri nedir ? Sorularına en güzel cevaplar buralardan çıkar. İnsanlar kurultaylara bakarlar ve seni tanırlar.
CHP’nin ilk kurultay Sivas Kongresidir. Mustafa Kemal de bunu ifade etmektedir. Cumhuriyet dönemi CHP kurultayları Türkiye’nin devlet politikasının geleceğini şekillendiren şekilde ilerlemiştir. Parti örgütlerinin yüksek katılımı ve halkın geniş kesimlerinin katıldığı bu kurultaylarda devrimci cumhuriyetin geleceğine yön verilmiştir. İnsanlar yüzleri gülerek gelirler, büyük inanç ve heyecanla ayrılırlardı bu kurultaylardan. Parti üyeleri söz alabilir ve eleştirilerini özgürce yapabilirlerdi. İktidar amacı taşırdı, Altı Ok programı da zembille gökten gelmemiş, bu kurultaylarda tartışılarak yaratılmıştır. Bu kurultaylarda devrimci önderliğe inanç vardır ama biat yoktur.
SOPA VE DİŞ KANUNUNA UYMAYAN GİREMEZ!
Amerikan emperyalizmi dünya çapında ve Türkiye’de politikalarını işlerken kültür meselesini enine boyuna kadar işlemeye çalıştı. CHP de bundan nasibini aldı. Maalesef aldı demiyoruz çünkü sen omurgasız olmayı kabullenirsen madde boşluk tanımaz ve sana yeni omurga oluşturur. Emperyalizm CHP’de yeni bir kültür yarattı. CHP’nin kendisini sosyal demokrat ilan edişinden ve Kemalist Devrimi reddedişinden bu yana genel merkez,tüm il ve ilçe binalarının kapısında yukarıdaki slogan yazıyor. Sopa ve Diş kanununa uymayan kapının eşiğinden geri gönderiliyor. CHP’nin Sopa ve Diş kanunu nedir ?
ABD ve AB’ye karşı olamazsın, her türlü bölünmeyi savunacaksın, Avrupa’nın tüm liberal dernekleri ile ilişkiler geliştireceksin, tarikat ve cemaatleri göz kapalı savunacaksın, belediyelerinde taşeron işçi çalıştıracaksın,üniversitede gerici politikaları savunacaksın, parti içinde sırta basacaksın, parti içinde ekipler kuracaksın ve yönetici olmak için zengin olacaksın.
CHP Genel Merkezi aylar önce kurultaya gitme kararı aldı. Bununla beraber önce Gençlik Kollarının kurultayları yapıldı bugünlerde de parti il örgütlerinin kurultayları düzenleniyor. Sözüm ona kurultaylar tabi. Bazılarının basında da yer aldığı biz devrimciler için anormal sosyal demokratlar için gayet normal olaylar ile karşılaşıyoruz.
CHP’nin İzmir ve Kırşehir kurultaylarında il başkanlıkları için aday olan farklı adaylar arasında sert kavgalar yaşandı. İlçelerde ve illerde düzenlenen Gençlik Kolları kurultaylarında da aynı durumlar yaşandı. İstanbul’un bir ilçesinde yapılan Gençlik Kolları seçiminden bir gece önce aday olan bir genç şöyle bir röportaj veriyor; “ Diğer aday arkadaşlarından birisi tarafından bu gün tehdit edildim. Aday olma konusunda ısrar eder isem cevaplarını şiddet ile vereceklerini belirttiler… Gençlik Kolları şeçimlerinden çekiliyorum.”. Diğer ilde başka kavga, başka bir ilde başka bir tehdit. CHP’nin son dönem kurultaylarının normalleşen olayları bunlar. Türkiye’de kimse aksini iddia dahi edemez, parası olmayan parti içinde ekipleri olmayan tek şahıs dahi CHP kurultaylarından görev alamaz. Türkiye’nin geleceğinin planlandığı, Altı Ok kararlarının alındığı siyasi tartışmaların olgunca gerçekleştiği 1930’lardan bireysel hırs ve mevki dışında amacı olmayan kurultaylar sürecine gelindi.
İşte CHP’nin Kemalizmi elinin tersi ile itişinden sonraki kanunlarının başlıcaları bunlardır. “Buck” un uyması ve hayatta kalması için ya bu kurallara uyacaktır yada yaşamına son verilecektir.
ATATÜRK DÜŞMANLIĞININ YENİ MERKEZİ
Daha vahim durumu şu an İstanbul’da yaşanıyor. CHP’nin il başkanlığı için 2 aday var.
Cemal Canbolat : Açılımı savunuyor. Canan Kaftancıoğlu : “ Mustafa Kemal’in Askerleriyiz”sloganını doğru bulmuyor. Gericiliğin, bölücülüğün ve emperyalizmin fikirlerini savunanlar yarışıyor. Aynı programda farklı yüzler ile karşılaşıyoruz. Bu kurultaylar süreci içinde bulundurduğu derslerle beraber iyi izlenmelidir. Cumhuriyeti kuran partinin kendi varlığını ve tarihini nasıl reddettiğini izliyoruz. Bu durum acı verici ve üzücüdür. Türkiye’de akıldan, bilimden ve Kemalizmden vazgeçerseniz kendinizi ancak ve ancak başka kuvvetler tarafından yönetilecek duruma sokarsınız. Sosyal demokrasicilik, HDP ile ittifak fikirleri, iktidar olmak için emperyalist devletlere kapı açmak CHP’yi bu akıl tutulmasına itmiştir. Akıl tutulması, bu partiyi hastalık olmak dışında geleceğin belirleyicisi olmak noktasında da yarış dışına çıkarmıştır. Türkiye’de bu fikirleri savunan, Mustafa Kemal düşmanlığını savunan isimleri il başkanlığı gibi önemli görevlere getiren bir partinin iktidar olma şansı da bulunmuyor.
TÜRKİYE’NİN UMUDU VAR
Türk halkı bu umutsuz ve çaresiz durumlar içinde mahkum değildir. Siyasi iktidar yönetme konusunda sınıfta kalmıştır. Meclis içi muhalefeti yukarıda anlattığımız durumdadır. O halde ne yapılacaktır? Artık Türk halkı için ve Türk gençliği için tek çözüm noktası program olarak da kadro birikimi olarak da Vatan Partisidir.
27 Ocak’ta Ankara’da Vatan Partisi Genel Kurultayı olacak. Oraya o gün dikkatlice bakın. Kavgalar olmayacak, bireysel hırs ve mevki düşmanları olmayacak, siyasi tartışmalar ve Türkiye’nin kurtuluşu tartışılacak. “Sopa ve Diş kanunu” bizlerin kabulleneceği bir program değildir. Bu gençlik bunları kabul etmeyecektir. Yarının Türkiye’sinde umut ve Vatan Partisi vardır.
oncugenclik.org.tr , 15.1.2017