Ana Sayfa Yazılar EKSİ İKİNCİ YÜZYILA ÇAĞRI

EKSİ İKİNCİ YÜZYILA ÇAĞRI

660

CHP’nin günlerdir “3 Aralık’ı bekleyin” mottosuyla hazırlandığı “İkinci Yüzyıla Çağrı” toplantısını dinledik. Fakat toplantının isminde bir yanlışlık var. Toplantı, “İkinci Yüzyıla Çağrı” değil “Eksi İkinci Yüzyıla Çağrı” ismiyle toplanmalıydı. Zira CHP’nin program diye sunduğu şey 2020’lerin değil 1800’lerin sonunun ve 1900’lerin ortasından sonuna kadar olan dönemin programı.

DUYUNU UMUMİYE VE KÜÇÜK AMERİKA

1800’lerin sonuna gelindiğinde Osmanlı’da yabancı menşeili Duyunu Umumiye (Borçlar İdaresi) adıyla bir yapı kurulmuştu. Bu yapı Osmanlı Devleti’nin ekonomisini ilk elden kontrol edecek, yönlendirecek ve devletin gelirlerine borçlar karşılığında bizzat el koyabilecekti. Duyunu Umumiye, emperyalistler tarafından paylaşılmak istenen Osmanlı’nın teslimiyet aracıydı. Duyunu Umumiye’yi idare edenler Osmanlı’ya göz dikenlerdi. Ekonomisi yaban ellerde olan bir Osmanlı yaşayamazdı, öyle de oldu.

Neyse ki tarihin sarkacını Türkiye’den yana çevirecek olaylar oldu. İttihat ve Terakki önderliğindeki 1908 Hürriyet Devrimi, Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki 1920 Türk Devrimi ve 1922’ye değin 8 yıl süren ve başarıya ulaşan Milli Mücadele sonucunda Türkiye’yi yönetenler “İktisadi bağımsızlık olmadan siyasi bağımsızlık olmaz” dedi ve Duyunu Umumiye’yi ortadan kaldırdı.

Atatürk’ün ölümü ve 2. Dünya Savaşı’nın bitişiyle Türkiye’de tekrardan mandacı bir rüzgar estirildi. Atatürk’ün “Sovyetlerle dostluğu bırakmayın” vasiyeti çiğnenmiş, yine Atatürk’ün mazlum milletler olan İran, Irak ve Afganistan’la birlikte oluşturduğu Sadabakt Paktı’nın yerini ABD güdümlü NATO almıştı. CHP’li Bakan Nihat Erim, “Küçük Amerika olacağız” diyor, İnönü Hükümeti Marshall Yardımı ve Truman Doktrinini kabul ediyordu. Hele hele 1952’de Menderes iktidarıyla NATO’ya girişimiz Duyunu Umumiye’den daha ağır şekilde bizi ABD’ye bağladı. Artık ABD tarafından siyasi, ekonomik ve toplumsal yönden yaylım ateşine tutulacaktık.

CHP’nin bugün yaptığının bunlardan bir farkı var mı? Cumhuriyetimizin tam bağımsızlığa yürüyeceği ikinci yüzyılına değil, elimizi kolumuzu bağlayan eksi ikinci yüzyıla çağrı yapıyorlar, gelin bizi kurtarın diye.

DOĞANIN DEĞİL DOLARIN YEŞİLİ

20 yıl önce Ankara’yı Washington’un bir beldesi yapmak için Kemal Derviş’i ithal etmişlerdi. Bu sefer Türk olmasına da gerek yok deyip Jeremy Rifkin’le anlaşmışlar. Rifkin video konferans yönetimiyle bağlandı toplantıya. Vizontele’de müteahhit Fikri’nin sorduğu üzere Rifkin de bizi gördü mü bilinmez ama biz onu gayet net gördük, gayet net anladık.

Toplantıya televizyondan bağlanan Rifkin bol bol yeşilden, ekolojik dönüşümden ve iklim krizinden bahsetti. ABD gibi sanayide belirli bir gelişmişliğe ulaşmış ülkeler, sözde “karbon salınımı” hassasiyetiyle Türkiye gibi yol kateden ülkelerin önünü kesmeye çalışıyor. Mazlum milletlerin üretim atağına geçmeleri engellenmeye çalışılıyor. ABD’nin kendi aşırı karbon salınımı, attığı atom bombaları, şehirleri yerle bir etmesi çevremize zarar vermiyor ama mazlum ülkelerin sanayi atağı çevreyi öldürüyor.

Rifkin’in savunduğu yeşil, doğanın değil doların yeşilidir. Rifkin, ABD hegemonyasına zeval gelmemesi için çalışıyor. CHP de bu adamı getiriyor Türkiye’nin önüne koyuyor. Duyunu Umumiye teslimiyetçiliği ve Küçük Amerika hayranlığı CHP’yle yaşıyor.

ATLANTİK’İN YETKİNLİĞİ İŞLEMEZ

Dan! Da da dan! Dünyanın en yetkili ilk 10 ekonomistinden biri Daron Acemoğlu! Dan! Da da dan! Nereden alıyor peki bu yetkinliği Acemoğlu? Atlantik müfredatından. Atlantik müfredatıyla yetişmiş insanlar istedikleri kadar yetkin olsunlar bugün Türkiye’nin hiçbir sorununu çözemezler. Çünkü onların planlarının, bilgilerinin hepsi çöken Atlantik sisteminin abecesine dayanıyor. Aynı zamanda bu çöken sistem Türkiye’deki sorunların da mimarı. Sorun üreten sistemle çözüm üretemezsiniz.

Nedir beyfendilerin planı? Türkiye’nin bağımsızlığından, güvenliğinden, geleceğinden taviz ver, sıcak parayı kap. Ne diyor Acemoğlu? “Türkler Ermenilere soykırım yapmıştır” diyor. Doğu Perinçek’in AİHM zaferi yaşanmadı ve bir şekilde kabul ettik diyelim bu emperyalist yalanı. Ne olacak? Önce tazminat sonra toprak vereceğiz Ermenistan’a. Bunları yapınca akacak sıcak para.

Başka ne diyor Acemoğlu? “Çözüm süreci bitmemeliydi” diyor. Yani PKK ezilmemeliydi. HDP’ye kapatılma davası açılmamalıydı. Diyarbakır annelerinin yüzüne bakılmamalıydı. Bunları yapınca akacak sıcak para. Türk milleti 100 yıldır yedi ateşten geçerek geldi bugünlere, yer mi bunları? CHP ve ortakları Türk milletine o kadar yabancılar ki ithal danışmanların ithal programlarıyla oy avcılığı yapabileceklerini sanıyorlar. Yok öyle bir Türkiye!

ŞEYH SAİD’İ AKADEMİSYEN YAPABİLİR MİSİNİZ

CHP, ekonomi-politiği çözmüş. Ver tavizi kap parayı. Toplantıda yalnızca “yeşil dönüşümden”, ekonomiden bahsedilmedi. Neoliberal soslu Selin Sayek Böke, Şeyh Saitleri akademisyen yapacaklarını söyledi.

Genç cumhuriyete, Türkiye’nin birliğine ve bütünlüğüne baş kaldıran Şeyh Said’den akademisyen veya herhangi bir okula öğretmen olur mu? Olmaz değil mi? O zaman “Barış Akademisyenleri” denen PKK militanlarından da akademisyen olmaz.

Türk Ordusu PKK’yı ezerken bu militanlar, Türkiye Cumhuriyeti insanları aç ve susuz bırakıyor, işkence ediyor ve yaşama hakkını elinden alıyor dedi. Terör örgütü PKK’ya kalkan olmak için devletimize atmadıkları iftira kalmadı. Oysa kahraman Mehmetçiğin canını ortaya koyan mücadelesi en başta bölgede yaşayan Kürt vatandaşlarımız içindi. PKK’nın olduğu yerde Kürt vatandaşlarımızın nefes alma, okula gitme, dükkanını açma hakkı yoktu. Gidin bakalım bugün Diyarbakır’a, Mardin’e; bir vatandaşımız dahi mağdur oluyor mu bu haklarından? Gidin bakalım, evlatları HDP tarafından dağa kaçırılan annelerin yüzüne okuyun bu bildirinizi, ne diyecekler size. “Barış Akademisyenleri” Kürt vatandaşlarımızı değil PKK’yı savunuyor.

PKK’yı savunan bir insan Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinde ders verebilir mi? Binbir zorlukla üniversiteye gönderdiğiniz çocuklarınız bunların eğitiminden mi geçsin? Ne yetiştirecek bu zihniyetle? Gencecik fidanlarımızı terör örgütüne mi yönlendirecek? Artık olmuyor fakat geçmişte görüyorduk; öğrenci bırakıyor okulunu,, gidiyor PKK’ya katılıyor. İşte onu yönlendirenler bunlar. Buna izin mi vereceğiz? CHP’ye göre evet…

KOCA BİR BYE BYE

Üretim yok, tasarruf yok, istihdam yok, adil paylaşım yok, gençliğin gelecek kaygısını çözebilecek program yok, komşularla işbirliği yok, Doğu Akdeniz başta olmak üzere Türkiye’ye yönelen tehditlerle mücadele yok…

Ne var?

ABD’ye biat var, sıcak paracılık var, kaynağı belli olmayan fonculuk var, teslimiyet var, Türkiye’den taviz var, ithal danışmanların ithal fikirleri var, millete yabancılaşma var, Türkiye’nin sorunlarını anlamamak var…

Rifkin’i tebrik ediyoruz. Atlantik programının bu topraklarda artık tutmayacağını bildiği için herhalde Türkiye’ye gelme tenezzülünde dahi bulunmamış. Doğru karar. Bu ithal programsız programın Türkiye’nin sorunlarını çözmesi, bu topraklarda tutması mümkün değil.

Atlantik programını Türkiye’nin önüne koymaya çalışanlara anladıkları dilden koca bir bye bye diyoruz. Kendileri Türkiye’nin yarınında yoklar.

Ata Ogün Kaplan

Öncü Gençlik Genel Başkan Yardımcısı