Ana Sayfa Yazılar ANIL COŞKUN YAZDI: NE SALTANAT NE BAŞKANLIK YAŞASIN CUMHURİYET

ANIL COŞKUN YAZDI: NE SALTANAT NE BAŞKANLIK YAŞASIN CUMHURİYET

1389

Anıl Coşkun, Vatan Partisi Öncü Gençlik Muğla İl Başkanı

 

İnsanoğlu düşünme ve karar alma yetisiyle harekete geçmiş çağları, tarihi ilerletmiştir. İnsanlık tarihi de bunun getirisi egemenlik olgusu üzerine yazılmıştır. Türk tarihinde bu egemenlik olgusu, ‘’İktidar millet mi yoksa başka bir güç mü olacak?’’ sorusuyla karşılık bulmuştur. Osmanoğulları topraklarını büyüterek kurdukları imparatorluğu saltanat ile yönetmiştir. Ancak saltanatlık günün ihtiyaçlarıyla uyuşmadığı zaman, iktidar millet tarafından zorlanmıştır.

 

Saltanat rejiminin tıkandığı tarih olarak 1.Meşrutiyeti gösterebiliriz. Saltanatın tıkandığı yerde meclis halkın gündemine girmiştir. Tıkanan sistem, halkın zora düşmesini ve bunun beraberinde tıkanıklığı açma görevini üstlenmesine sebep olmuştur. Genç Osmanlılar tarih sahnesi çıkmış, Namık Kemaller hürriyet kavgasına tutuşmuştur. Öncü rolü üstlenen subay ve sivilden oluşan aydınlar 1.Meşrutiyetin bayrağını dalgalandırmıştır. Halkla halk için karar almak Osmanlı’nın saraylarına yazılmıştır. Saltanatın tıkandığı yeri 1.Meşrutiyet olarak gösteriyoruz ancak daha net şekilde bunu meclisin kapatılmasıyla başlayan istibdat döneminde görüyoruz. Tıkanıklık yerini artık bir üst aşama olan çarpışmaya bırakıyor. Saltanat ve Meşrutiyet, yani saltanat ve meclis karşı karşıya. Bu çarpışmadan biri galip gelecek ve yarını da o yazacaktır.

 

Çok geçmeden 2. Meşrutiyet ve ardından 1. Dünya Savaşıyla gelen Kurtuluş mücadelesi bize Meclis’in kazandığını gösterecektir. Meclisin kazanmasının Ulus’un kaderini de aynı doğrultuda belirlediği gerçeği ispatlanacaktır.

 

Hasta adam Osmanlıyı iyileştirmenin de ötesinde yeniden doğuşa sevk eden bir irade!

 

Bu irade milletin makus talihini yenmesinin anahtar cümlesini Erzurum Kongresinde kuruyor:

‘’Vatan’ın ve bağımsızlığın korunmasına merkezi hükümetin gücü yetmediği halde, amaca ulaşmak için geçici bir hükümet kurulacak, bu hükümet milli kongrece seçilecektir.’’

 

Bugün Kurtuluş Savaşına noktayı koyan Cumhuriyet tarihine baktığımızda sorunun Atatürk’ün de ifade ettiği gibi milletin egemenliği olduğunu görüyoruz. Kurtuluş Savaşını başarılı kılan da bu milletin egemenliğini esas almaktır.24 Temmuz’dan itibaren verilen Vatan Savaşındaki başarının sağlanması da aynı şekilde milletin iradesiyle olacaktır.15 Temmuz Darbe Girişimi bu iradenin mücadeleye katılmasını engellemek içindi. Milli Egemenlik anlayışı savaşların sonucunu tayin eder. İstibdat dönemlerinde burun kelimesini dahi yasaklayan anlayışla burnunuzu sokmayın diyen bir tavır değil, birlikte, milletle bu millet için feda etme iradesi başarı getirir.

 

Amasya Kongresinde ‘’her türlü etki ve denetimden uzak bir milli kurul’’ ihtiyacı bugünün de ihtiyacıdır.

 

Saltanatı Hortlatma Aracı: Başkanlık

 

Cumhuriyet döneminde Saltanatı geri getiremeyeceğini bilenler, Cumhuriyet döneminde de Başkanlık sistemi ile aynı emellere ulaşmak, istibdat düzenini geri getirmek istemiştir.

 

Başkanlık sistemi 1930 yılında ilk defa Mustafa Kemal Atatürk’e önerildiğinde  ‘’ Amerika sistemini memleketimizde tatbik etmeyi hiç hatırıma getirmedim. Sistemsiz ve kanunsuz tarzda Reis-i Cumhurlukla baş vekaleti birleştirmeyi asla düşünmedim.’’ cevabını veriyor. Mustafa Kemal’in 86 yıl önce sistemsiz ve kanunsuz olarak tanımladığı Başkanlık sistemi, bugün tekrardan Türkiye’nin gündemine getirilmeye çalışılıyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz haftalarda Başkanlık meselesine yeşil ışık yakmasının ardından Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli 2017 ilkbaharında Türkiye’nin referanduma gidebileceğini açıkladı. MHP’nin desteğini alan AKP’nin başkanlık güzellemelerine karşı en son söyleyeceğimizi en başta söylüyoruz, Başkanlık sistemi Türkiye’nin çözümü değil tam aksine çözümün yolunu kapatma projesidir.

 

Türkiye’nin içerisinden geçtiği süreci kavrayamayan, ufku olmayan AKP yöneticileri, Laiklik ve cumhuriyet karşıtlığı ile Başkanlık hayallerine kapılıyor. Bu hayallerin yarattığı başkanlık dayatması cumhuriyet rejimini yıkma dayatmasıdır. Türk Milletinin birliğini bozacak bu dayatma aynı zamanda Meclisi saf dışı bırakma çabasıdır.

 

Vatan Partisi öncülüğünde 29 Ekim’de başta Ankara ve İstanbul olmak üzere yurdun her yerinde ayağa kalkan halkın talebi ve uyarısı önemlidir. Bu uyarı 4 kelime ile özetlenmiştir: ‘’Başkanlığa Hayır, Yaşasın Cumhuriyet’’

 

Bu uyarı, 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren PKK’ya karşı büyük mücadele verip zaferler kazanan Mehmetçik’in uyarısıdır!
Bu uyarı 15 Temmuz akşamı Amerikancı-FETÖ’cü darbe girişimi bastıran Türk Ordusu ve Türk Milletinin uyarısıdır!
Bu uyarı Amerika’nın ‘2. İsrail’i kurma planı olan Kürt koridoruna çomak sokan Fırat Kalkanı Operasyonunun başında olan Zekai Aksakallı Paşa’nın emirlerinde saklıdır!
Bu uyarı 15 Temmuz akşamı Özel Harekat Kuvvetleri Komutanlığı’na canını feda eden şehidimiz Ömer Halisdemir’in uyarısıdır!

 

Amerika’nın bütün piyonları ile kıran kırana savaş halinde olan Türkiye’nin kuvvetlerini Başkanlık tartışmaları böler. Milletin birliğini parçalar ve ülkenin bölünme riskini tetikler. 1. Kurtuluş Savaşını TBMM ve dirayetiyle kazandık. Bugünü 2. Kurtuluş Savaşı olarak nitelendiren AKP’liler bilmelidir ki Başkanlık sistemi, meclisi saf dışı bırakacaktır. Bu 2. Kurtuluş Savaşı süreci yani Vatan Savaşı’nın birinci ihtiyacı, Türk Ordusu ile birlikte Milli Meclis’tir. Bu yüzden Türk Milleti Başkanlık sistemini reddecek Mehmetçik’in verdiği mücadele en nihayetinde başarıya ulaşacaktır!

 

Kaynakça:

1-) www.ataturkinkilaplari.com

2-) Ferit İlsever, Cumhuriyet Devrimi Kanunları, Kaynak Yayınları, İstanbul, Ağustos 2000, s.11, s15,

3-) Doğu Perinçek, Başkanlık Sistemine Eleştiri, Teori Dergisi, Haziran 1998, s6, s7

 

oncugenclik.org.tr, 1.11.2016