Uğurcan Yardımoğlu, Vatan Partisi Öncü Gençlik Genel Sekreteri
Son dönemde merkez medyada bilhassa hükümet kanadından gelen açıklamalar vesilesiyle en çok duyduğumuz sözcük ‘sızma’ oldu. Güya Fethullahçı Terör Örgütü’nün militanları kimlik ve kılık değiştirerek Hollywood’un ajan filmlerine taş çıkartacak cinsten bir işe imza atmıştı. Bu tabloya göre bizim de 80 sonrasında tüm devlet protokollerinde söz konusu örgütün lideri Fethullah Gülen ile verilen pozları yabana atmamız, Türkiye’nin yurtseverlerine yapılan planlı komplolara verilen iktidar-muhalefet desteğini ise göz ardı etmemiz gerekiyor. Ancak Türkiye’de bu hikayeyi yazanlar onu yutmayacak olan tek siyasi parti olan Vatan Partisi’ni ihmal ediyor. Tarihi kontrgerillayla/gladyoyla mücadele tarihi olan Aydınlıkçılar, ABD’nin NATO ülkelerine yerleştirdiği gizli iktidar gücünün ne olduğunu çok iyi bilir.
Vatan Partisi Öncü Gençlik’in özellikle 2000’li yılların başından itibaren üniversitelerde açtığı vatan ve devrim bayrağı en çok Fethullahçıları rahatsız etmiş ve akademik kadrolarından idari hizmetlere yerleştirilmiş elemanlarına kadar bu mücadeleyi sönümlendirmek için ellerinden geleni yapmışlardı. Hatırlatalım, hazretin Ulusalcı dalgayı aşacağız buyruğu tam da üniversitelerde Atatürk Gençliğinin Görev Başında olduğu şiarını güçlü ve örgütlü biçimde yükselttiği dönemde gelmişti. Öğrenci işlerinden güvenlik görevlisine, yurt müdüründen, fakülte dekanına kadar yerleşkeleri Amerikancı ve çağ dışı amaçlarına göre dizayn etmeye çalışan bu örgüt en çok da vatansever- Atatürkçü gençleri karşısında buldu. Tüm kısıtlamalara rağmen yerleşkeleri F-Tipi‘ne dönüştürmeye çalışan bu yapıyla çarpışan Öncü Gençlik kadroları aslında Amerika’nın gizli iktidar odağıyla mücadele ediyordu. Bu mücadelenin hayati niteliği, bunları hedef alan tüm topluluk etkinliklerini, kampanyaları özel bir siyasal savaşım aracı haline getirmişti. Örneğin dış politikada Batı Asya Birliği’ni siyasi seçenek olarak ortaya koyan bir konferans yerleşke içerisinde net olarak FETÖ’nün vetosuyla karşılaşıyordu. Öğrenci işlerinden ya konferansı verecek isme izin çıkmıyor, ya da koca kampüste salon bulunamıyordu(!) Bir başka örnek ise FETÖ’nün göbekten bağlı olduğu Amerika’nın emperyal düzenini karşısına alan afişlerin toplatılması ya da açılım siyaseti adı altında söz konusu afişlerin PKK’nın gençlik yapılanmaları tarafından haydutlukla sökülmesine göz yumulmasıydı.
Türkiye’yi yeniden Atatürk rotasına sokmayı hedefleyen Öncü Gençlik’in ısrarı, iptal edilen konferansı kantinlerde yerleşke bahçelerinde yaparak somutlandı. FETÖ’nün kolluk gücü PKK’nın haydutluğunun her yerde püskürtülmesi, vatansever gençlerin afişleriyle yerleşkeleri donatması, Atatürk’ü ve şehitleri anan eylemlere imza atması ise yerleşkelerin F-Tipi’ne dönüştürülemeyeceğinin açık kanıtı oldu. Üstüne üstlük üniversitelerde, Kıbrıs, Ermeni Soykırım Yalanı gibi ülkemizi kuşatma ve parçalama planlarına karşı gençliğin milli tavrının örgütlenmesi FETÖ mensuplarını köşeye sıkıştırdı. Bugünlerde Fethullahçıların devletin ve kendilerinin içine sızdığını söyleyen AKP, o ateşten günlerde kumpasçılara açık desteğini sundu. Ancak milletimizin, partimizin önderliğinde gerçekleştirdiği büyük Silivri akınları FETÖ’nün tertiplerini çökertti ve destek sunanların yönünü değiştirdi. Ancak bizim rotamızda bir değişiklik yok. Vatan Partisi tarihinin hiçbir döneminde Atlantik ittifakına katılmadığı gibi her dönem onun karşısında vatanın bütünlüğü ve milletin birliği için kaya gibi direndi. 15 Temmuz’da 12 saatte püskürtülebilen Amerikancı-Fethullahçı kuvvetlerin direnek merkezleri 13 Aralık’ta, 8 Nisan’da, 5 Ağustos’ta düşürülmüştü! Sayılan tarihlerde yerleşkelerde Türk Bayraklarının dalgalandığı ve Atatürk resimlerinin ve sözlerinin asılı olduğu masalar açarak, taarruzu örgütleyen Öncü Gençlik, kendisine yönelen PKK saldırılarının yanı sıra, güvenlik müdahalelerini, okul yönetimlerinin soruşturmalarını da püskürtmüştü. Kaldı ki Amerikancı-Fethullahçı kuvvetlerin ezilmesinin ardından yerleşkelerde tek ayakta kalan kuvvet de Öncü Gençlik’in merkezinde olduğu vatansever-Atatürkçü gençler olmuştur. FETÖ’nün altın nesilleri tank namlularını milletimize çevirmiş, bozguna uğramış ve Yunanistan’a kaçmıştır. Ancak Cumhuriyet gençliği 150 yıllık vatan ve devrim mirasına layık olmuştur, aslan gibi ayaktadır.
Ateşten günlerde, yerleşkelerde kuşatmayı kırıp bayrağı dalgalandıranlar bugün onu en yüksekte göndere çekebilmek için çalışmaktadır. Üniversiteler ne Amerikan üssü, ne Fethullah tekkesi ne finans merkezlerinin devşirme yuvası olmuştur ancak 17 Ekim 1994’te varmak için yola çıktığımız hedefe bir adım kalmıştır. O adım FETÖ’yü ezen vatansever gençliğin partiyle buluşarak atacağı en ileri adımdır: bağımsız Türkiye’nin bilimsel-milli ve başı dik üniversitelerinin yeniden inşa edilmesidir. Bu adımın atılabilmesi için milli hükümete ihtiyacı vardır ve toplumun tüm kesimlerinin derinden duyduğu o ihtiyacın karşılanması pek yakında gerçekleşecektir.
oncugenclik.org.tr, 24.11.2016