Mihri Serap Sayın, Öncü Gençlik Muğla İl Başkanı
SİZ HANGİ HAKİKATİN SAVAŞÇILARISINIZ?
İdlib’de askerlerimizin şehit olması üzerine Türkiye tek yürek oldu. Türk milleti şehidinin bıraktığı sorumlulukların bilincindedir. Türkiyemiz; milletin sağduyusu, devlet aklı ve ordu birikimiyle bu sancılı süreçten de çıkmasını bilecektir.
Türkiye’nin vatan savaşını kesin zaferine ulaştırmaya çalıştığı mevcut koşullarda atılan her yanlış adım bizi bölgede stratejik müttefiklerimizden ve hedeflerimizden uzaklaştıracak, eli kanlı Amerika piyonlarını sevindirecektir.
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı gibi pek çok harekât ile sınırda güvenliğimizi sağlayıp, vatan topraklarını PKK’dan temizlemek için önemli adımlar attık. Hendek savaşlarından bugüne kadar kazandığımız zaferlerle, terör koridorlarını yıkıp geçtik.
DOST GÖRÜNÜMLÜ DÜŞMANLAR
İdlib’de yaşanan gerilim üzerine terörün hamisi olan devletler ve Türkiye’yi içine girdiği stratejik yönelimden çıkarmak isteyen içimizdeki kriptolar hemen atağa geçtiler ve İdlib’de bölgesel ittifakın dağılmasının pususuna yattılar. Türkiye’yi tuzağa çekerek kendi paylarını düşeni almak için ellerini ovuşturanlar, bölgeden elleri boş dönmek zorunda kalacaklar.
ÇÖZÜM SAHADA DEĞİL MASADA
Suriye meselesinde çözüm ancak Rusya, Suriye ve İran ile masaya oturup Suriye’nin bütünlüğünü sağlayıp Amerikan destekli terörün kökünü kazıyacak bir politika izlemektir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Putin ve Ruhani ile telefon görüşmeleri yapmış ve 5 Mart tarihinde Rusya’da Putin ile yüz yüze bir görüşme gerçekleştirme kararı almıştır.
Doğru hamle, bölgesel müttefikleri yanımıza çekip PKK’yı hedef tahtasına koymaktır.
Şehidimizin hesabını sormak hakkımızdır. Fakat şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacak olan, Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlayarak, terör örgütlerini coğrafyamızdan silmektir.
Suriye’yle yaşanan gerilimde “Misliyle cevap vermenin” bir sonu yoktur ve diplomatik bir çıkış bulamadığımız takdirde Türkiye’yi bölge ülkelerinden uzaklaştırıp çözümsüzlüğe sürükleyecektir.
DÜŞMANI DOĞRU SAPTAMAK
Amerikancılar bölge ülkelerini esas düşman olarak Türkiye kamuoyuna pazarlayadursun; Amerika, İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs askeri bir ortaklık oluşturup hedeflerinin Türkiye olduğunu açıkça belirttiler.
İsrail ordusunun hazırladığı yıllık istihbarat raporunda, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘mücadele alanları’ listesine alındı. Her yıl İsrail devlet kademelerine sunulan raporda Türkiye’nin bölgede ‘saldırgan’ adımlarının arttığı iddia edildi. Raporda, 2020 yılı içerisinde İsrail ile Türkiye arasında sıcak bir çatışma öngörülmese de 2021 yılında İsrail için beklenmesi gereken en büyük tehlikelerden biri olduğu analizi yapıldı.
Amerika, Vatan Savaşının başladığı süreçten bu yana Türkiye’yi hedeften indirmemiştir. NATO tatbikatında Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın birlikte hedef alınması hala hafızalarımızdadır.
Türkiye’nin hedefte olmasının biricik sebebi, sınır ötesinde ve içerisinde PKK’ya karşı attığı adımlar, Doğu Akdeniz’de yani mavi vatanımızda haklarımıza sahip çıkması, sorunların çözümü için Rusya ve İran ile iş birliğine yönelmesidir.
Türkiye, stratejik dostunu ve düşmanını doğru belirleyecek, bölgemizde terörün ve istikrarsızlığın kaynağı olan ABD’ye de İsrail’e de pabuç bırakmayacaktır.
TÜRKİYE İÇİNDE TÜRKİYE DÜŞMANLIĞI
İdlib’de yaşanan gerilimin ardından farklı sesler çıkmaya başladı. “Savaşa hayırcılar”, “Şehitler tepesi boş kalacak” diyenler, “Suriye’de ne işimiz varcılar” bir de “Askerler evine dönsün” diyenler.
Bugün “Şehitler tepesi boş kalacak, Suriye’de ne işimiz var” diyenler PKK’nın ekmeğine yağ sürmektedir. Bu söylem açılım sürecini geri getirme çağrısı yapmak demektir. Savaşa hayır çığırtkanlığı yapmak, terörü bu topraklardan temizlemeyelim demektir.
İlk dakikadan yaptığı sosyal medya paylaşımları ile karşımıza çıkan, “Suriye’de ne işimiz var” çığırtkanlığı yapanlara bakalım:
25. ve 26. dönem HDP İstanbul 2. Bölge Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, CHP-HDP ittifakının sonuna kadar arkasında duran 24, 25, 26 ve 27. dönemde CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 25 ve 26. dönem HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp, HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Can Dündar ve daha birçok isim…
Tayyip Erdoğan karşıtlığından başka gözleri hiçbir şeyi görmeyen bu isimler, HDP ve PKK ile ittifakı beklemektedir. PKK’nın üzerine gidilmesin, Suriye sınırı temizlenmesin siyasetlerini “barış” kisvesiyle meşrulaştırmaya çalışmaktadır.
Rusya düşmanlığı yaparak teröre arka çıkıp, bölgede Rusya, İran ve Suriye ile yapılacak iş birliğine engel olmak istemektedirler.
SANATÇI HAKİKAT SAVAŞÇISIDIR
Bir hayal kırıklığımız da verdiğimiz şehitlerin ardından birçok gazeteci, sanatçı, yazar, akademisyen ve siyasetçilerin ortak imzası ile yayımladığı “Suriye’den Elinizi Çekin, Askerler Geri Dönsün” başlığı taşıyan çağrı metnidir.
Metin, Mehmetçiği ‘dinci terörün hamisi’ olarak nitelemekte, Türkiye’nin terörle mücadelesini dünya kamuoyunda küçük düşmek olarak belirtmekte ve Suriye’den çekilmemizi istemektedir.
1000 yıllık ordumuzun dünya kamuoyunda ve halkları nezdinde topraklarımızı terörden temizlemeye çalışırken küçük düşürüldüğünü söylüyorlar. Oysa ABD ve İsrail, “Türk ordusunun uyanışından” bahsetmektedir. Türkiye teröre karşı yumruk gibi kenetlenmişken ordu-devlet ve millet arasına fitne sokmaya çalışan raporlar yayınlamaktadır. Niye? Çünkü bu kutlu ordu ve büyük milletimiz var olduğu, devletimiz dik durduğu sürece kimse Türkiye’yi Davutoğlu zamanına döndürüp açılım başlatamaz, ABD’nin yörüngesine sokamaz.
Türkiye bir kere ABD’ye rest çekmiştir. HDP’nin koluna girmiş, ekmeğine yağ sürmüş kendilerini sanatçı diye adlandıran kesim Türk ordusuna karşı durmaya çalışsa da ordu-millet birdir ve tavrı nettir.
Ordumuzun yanında durmamak HDP/ PKK ile aynı gemiye binmektir.
Bu metne imza atan isimler de ‘sanatçı’ ve ‘solcu’ kimlikleriyle öne çıkıyor:
Oyuncu Levent Üzümcü. HDP’nin ve Barış Atay’ın arka değil ön sıralardaki destekçisi. HDP’nin meclise girmesini en çok isteyen ve savunanlardan.
Şair-Yazar Ataol Behramoğlu. Terör örgütleriyle arasına mesafe koyamayan milletvekilleri şaşırtmıyor ancak Ataol Behramoğlu şaşırtıyor. CHP-HDP ittifakını da böyle savunmuştu, DHKP-C terör örgütü mensubuyken cezaevinden tahliye olan şahısları HDP Milletvekili Musa Piroğlu ile birlikte evlerinde alenen ziyaret etmişti.
Oyuncu-Yazar Orhan Aydın. Musa Piroğlu ve Ataol Behramoğlu ile aynı ziyarette bulunmuştu. Kendisini HDP yemeklerinde çokça bulunmasından da tanırız. Şehitlerimiz için “Ne uğruna ölüyorsunuz” diye düşünenlerden.
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan.
Eski TİP Milletvekili Yusuf Ziya Bahadınlı.
Bu ülkenin sanatçıları, siyasetçileri eli kanlı, bebek katili teröristler ile aynı masaya oturamaz. Türkiye’yi uçuruma sürükleyemez. Türk milletinin vicdanı buna müsaade etmez.
Türkiye düşmanlığıyla gidilecek yer bellidir, PKK, FETÖ, ABD ile kol kola girmektir.
Türkiye’ye, Türk ordusuna düşmanlık Amerika’ya uşaklıktır.
BUZ DAĞININ GÖRÜNEN KISMI
Türkiye zor şartlardan geçerken, bir yandan da içindeki Amerikancılara karşı savaş vermektedir. Bugün Türkiye’nin çıkarları ile Amerika’nın çıkarları örtüşmekte değil çarpışmaktadır.
Amerika gemisine binmek, çıkmaza sürüklenmektir. Artık Türkiye için buzdağının görünmeyen kısmı yoktur. Altı da üstü de HDP/PKK’dır.
Sanatçıların, siyasetçilerin, gazetecilerin imzaladığı bildiri terör seviciliği ve savunuculuğunun bildirisidir. Türkiye düşmanlığının, Amerika kuyrukçuluğunun bildirisidir. O bildiride şehitlerimizin vicdanı yoktur. Mehmetçiğimizin cesareti yoktur. Türk milletinin kararlılığı yoktur.
Parola açık ve net. Türkiye’nin yanında olup Mehmetçiğimize sahip çıkacağız. Savaş çığırtkanlıkları ile ABD’nin kucağına oturmayacağız.
Türkiye gemisinin kaptanı; vicdanlı ve kararlı Türk milletidir.
oncugenclik.org.tr