Ata Ogün Kaplan , Öncü Gençlik GYK Üyesi – Edirne İl Temsilcisi
Doğan Avcıoğlu Milli Kurtuluş Tarihi serisinde, Atatürk önderliğindeki milli kurtuluş mücadelemizi birçok farklı yönden anlatıyor. En küçük ayrıntısına kadar betimlenen olaylar okuyucuya yaşanmışlık hissi veriyor.
Serinin 2. cildinde, Milli Kurtuluş Tarihimizin, 1917 Rus Devrimine ve sonrasına denk düşen zamanına ışık tutuluyor. Avcıoğlu, yeni filizlenen iki hükümetin; Ankara’nın ve Sovyetler Birliği’nin karşılıklı ilişkilerini, endişelerini, temaslarını ve en sonunda dostane tavırlarını derinlemesine anlatıyor.
Rus Devrimiyle birlikte Anadolu’da hızla yayılan ve bir çıkış noktası olarak görülen fakat derin bir teorik temele dayanmayan “Milli Bolşevikliğin” Türkiye üzerindeki etkileri üzerinde duruluyor. Yeşil Ordu, Halk Zümresi gibi Milli Bolşevizmi savunan gruplar inceleniyor. Kitapta bir bölüm de Yeşil Ordu’ya sonradan hakim olan ve Ankara için de potansiyel bir tehdit oluşturan Çerkez Ethem’e ayrılıyor. Özellikle Mustafa Kemal Paşa ve Çerkez Ethem arasındaki iktidar mücadelesinin üzerinde duruluyor. Büyük Millet Meclisi’nde (BMM) yapılan hararetli tartışmalardan savaş cephelerine kadar uzanan iktidar mücadelesi, Mustafa Kemal Paşa’nın sadece dışarıda değil içeride de büyük bir mücadele verdiğini gösteriyor. Tutanaklarla belgelenen mücadele tarih mirasımızı gözler önüne seriyor.
Çerkez Ethem’in ilişkide bulunduğu Enver Paşa da ince elenip sık dokunuyor. Sovyetler Birliği’nde bulunan Enver Paşa, tüm askeri gücüyle Anadolu’ya geçmenin yollarını arıyor. Ankara açısından bu da tehlikeli görünüyor. Atatürk, aynı Çerkez Ethem’le olduğu gibi Enver Paşa’yla da bir iktidar mücadelesi veriyor. BMM Hükümetini tek otorite sayan ve milleti bağımsızlık amacıyla birleştimeyi her şeyin önüne koyan Mustafa Kemal Paşa galip geliyor. Ardından geçen süreçte Türkiye, Sovyetler Birliği ve komşularımız başta olmak üzere diğer ülkelerle dostane ilişkiler geliştiriyor.
Buna ek olarak Mustafa Kemal Paşa’nın bu süreçte Meclis’i idare etmesinin zorluğu da bizzat olaylarla işleniyor. Esasıyla Meclis’te de, Enver Paşa ve Çerkez Ethem’le olduğu gibi bir “iki çizgi mücadelesi” gerçekleşiyor. Meclis’te hala saltanat ve halifelik makamından medet umanlar çoğunlukta bulunuyor. Hatta Atatürk’ün en yakın arkadaşları Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele gibi kumandanlar dahi bu çoğunluğun başını çekebiliyorlar. Atatürk en geniş cepheyi kurabilmek için zaman zaman taktiksel olarak ödünler veriyor. Fakat stratejisinden geri adım atmıyor.
Kitap, Atatürk ile Lenin’in mektuplaşması ve Türk-Rus dostluğunun incelenmesiyle bitiyor. Kitaptan bir kesiti de aktarmak isterim. Lenin karşılıklı endişeleri görüyor ve bu endişeleri tamamıyla yıkmak için, görevlendirdiği Büyükelçi Aralov’a şu direktifi veriyor:
“Çarlık Rusya’sı 100 yıl boyunca Türkiye ile savaşmıştır. Bu doğal ki, Rusya’nın Türkiye’nin amansız düşmanı olduğuna dair yapılan propagandalarla halkın belleğinde derin izler bırakmıştır. Bütün bunlar, Türk köylüsünde, küçük ve orta mal sahiplerinde, tüccarlarda, aydınlarda ve yönetici çevrelerde, Ruslara karşı dostça olmayan duygular ve güvensizlik uyandırmıştır. Bilirsiniz ki güvensizlik ağır geçer. Bunun için sabırlı, dikkatli, ihtiyatlı bir çalışma gerekmektedir. Bu, bizim ödevimizdir. Siz de bir elçi olarak, Sovyetler Birliği’nin Türkiye’nin işlerine karışmamak politikasının ve halklarımız arasında içten bir dostluğun savunucusu olmak zorundasınız.
(…)
Bir kez daha tekrar ediyorum, dikkatli ve sabırlı olunuz! Hükümet temsilcileriyle, halkla konuşmalarınızda her zaman nazik ve güleryüzlü olunuz! Allah sizi büyüklük taslamaktan, kendini beğenmişlikten korusun.”
Milli Kurtuluş Tarihi, Türkiye’nin içeride ve dışarıda yaptığı savaşıı, Atatürk önderliğinde verilen iki çizgi mücadelesini ve ilmek ilmek örülen Türk Rus dostluğunu kavramak için başucu bir kitap.
Doğan Avcıoğlu, Şevket Süreyya Aydemir, Hasan İzzettin Dinamo, Server Tanilli gibi değerlerimizi okudukça daha da sıkı bağlanıyoruz ülkemize ve tarihimize.
#OkuyanYazsın
oncugenclik.org.tr