Deniz YALÇIN
(Aydınlık Dergisi, 24 Aralık 2006)
CHAVEZ BİRLEŞİK SOSYALİST PARTİ İLE VENEZÜELLA’YI BİRLEŞTİRİYOR
3 Aralık 2006’da gerçekleştirilen başkanlık seçimlerinde oyların %63’ünü alarak yeniden Venezüella Devlet Başkanı seçilen Hugo Chavez Frias, 18 Aralık’ta seçim sonuçlarının kutlandığı geniş katılımlı gösteride Venezüella’da kendisine destek veren 23 sol parti ve hareketin tek bir çatıda birleşmesinin zamanının geldiğini, bunun Bolivarcı Devrim’in geleceği açısından büyük önem taşıdığını dile getirdi.
İlk olarak kendi partisi Beşinci Cumhuriyet Hareketi’ni feshetme kararı aldıklarını duyuran Chavez, seçimlerde kendisini destekleyen tüm partilerin tek çatı altında birleşmesi yoluyla oluşturulacak yeni partinin “tabandan sosyalizmi inşa etmek” adına büyük önem taşıdığını ifade ederek, yeni parti için Venezüella Birleşik Sosyalist Partisi adını önerdi. Chavez yeni partinin var olan partilerin birleşimi olmayacağını, bu partinin seçim için değil tabandan devrim için oluşturulacağını, partinin fikir meydanında savaşacağını ve de Venezüella tarihinin en demokratik partisi olacağını belirtti.
Önemli olan “vatanın partisi”
Yeni partiyi, “Bolivar Devrimi’nin büyük partisi” olarak tanımlayan Chavez, Venezüella Birleşik Sosyalist Partisi’nin Cumhuriyet’i ve devrimi simgelemesi gerektiğinin de altını çizdi. Seçimlerde kendisini destekleyen partilerin dağınık yapılarının 21. yüzyılın sosyalizminin inşası önünde bir engel olduğunu söyleyen Chavez, sosyalizmin bir sihir sonucu gerçekleşmeyeceğini ifade ederek, yeni partinin emperyalizme ve kapitalizme karşı yürütülen “fikir savaşı”nda, ileriye doğru atılımı sağlayacak sosyalist programın gerçekleştirilmesinde büyük bir görev üstleneceğini özellikle vurguladı.
Chavez çağrısını şu önemli mesajı vererek sona erdirdi: “Bu sözünü ettiğim şey geniş bir cephe değil, tek bir parti. Renkleri, sembolleri unutun. Bunların hepsi önemsiz. Önemli olan “vatanın partisi”dir.
İlk Tepkiler
Chavez’e 3 Aralık seçimlerinde devlet başkanlığı kapısını bir dönem için daha aralayan %63’lük seçmen desteğinin arkasında, tek çatı altında birleşmeye davet edilen 23 parti ve hareketin desteği de belirleyiciydi. Ancak burada en büyük pay, Chavez’in partisi Beşinci Cumhuriyet Hareketi’ne (MVR) ait. Chavez’in elde ettiği %63’lük oy oranının %41,7’si kendi partisi MVR’den; %14,5’i PODEMOS (Sosyal Demokrasi İçin), PPT (Herkes İçin Anavatan) ve Venezüella Komünist Partisi’nden; geriye kalan %7’lik oy ise diğer 20 sol partiden geliyor.
Chavez’in Birleşik Sosyalist Parti çağrısına, birleşmeye çağrılan partilerden gelen ilk tepkiler olumlu. Chavez’in çağrısına ilk olumlu yanıtlar PPT (Herkes İçin Anavatan) ve UPV’den (Venezüella Halk Birliği) geldi. Ayrıca Venezüella Komünist Partisi, söz konusu teklifi değerlendirmek üzere parti kongresini olağanüstü toplamaya karar verdi.
Bolivarcı Devrim Hareketi’nden Birleşik Sosyalist Parti’ye
Peki Chavez’in ülkedeki tüm milli, emperyalizm karşıtı unsurları tek bir partide toplama ve emperyalizme karşı ideolojik ve siyasal mücadeleyi derinleştirerek Bolivarcı Devrim’i ilerletme arayışına nasıl gelindi?
Chavez’in yaptığı çağrının kökleri, Venezüella’da büyük iktisadi yıkımların, krizlerin gerçekleştiği, siyasal yozlaşmanın ve yolsuzlukların maliyetinin topraksız köylülerin, küçük üreticinin, yerli sanayicinin ve emekçi kesimin omuzlarına yüklendiği 1980’li yıllarda belirdi. 1982’de Venezüella Ordusu içinde yaşları 28’i aşmayan, ülkenin içine düştüğü bataklıktan rahatsız, içlerinde Chavez’in de bulunduğu genç subaylar tarafından oluşturulan Bolivarcı Devrim Hareketi (MVR-200), çalkantılı yıllarda cumhuriyetin kurtarılması için milliyetçi ve solcu aydın, siyaset çevresi ile temasa geçti. 1989’da Caracazo olayları olarak anılan, yaklaşık 1000 kişinin yaşamını yitirdiği başkaldırı ise, 90’ların sonuna doğru Venezüella siyasetine damgasını vuracak Bolivarcı Devrim sürecinin habercisi oldu. Bolivarcı Devrim’e giden yolda milat olarak görülebilecek bu tarihten sonra Venezüella pratiğinde emperyalizmin yarattığı çelişmeler derinleşti; siyasal yapılanmalarda emperyalizm ile ittifak veya karşıtlık, ana eksen olarak belirdi. Bu süreç, ülkede baş çelişmenin milli çelişme olarak belirdiğinin itirafı niteliğindeydi ve iktidarı hedefleyen Bolivarcı programı, bu çelişme ekseninde emperyalizme karşı mevzilenen sınıfların gereksinimleri meydana getirdi.
1998’de Bolivarcı Devrim Hareketi, Chavez’in devlet başkanlığı için adaylığını destekleyerek ilk kez seçimlere katılmaya karar verdi. Venezüella yasalarının Bolivar adını taşıyan parti ve hareketlere izin vermemesi nedeniyle, Beşinci Cumhuriyet Hareketi’nin oluşturulduğu ilan edildi ve seçimlere bu isimle girildi. Beşinci Cumhuriyet Hareketi, amacını “cumhuriyeti yeniden inşa etmek” olarak açıklamıştı. Dördüncü cumhuriyet dönemi, Simon Bolivar’ın öldüğü 1830’lu yıllardan başlayıp 1990’lara uzanan süreci kapsıyordu ve Chavez bu dönemi “halkının çıkarlarını savunmaktan uzak oligarşik yapıların iktidarda olduğu dönem” olarak değerlendiriyordu. Amaç Bolivarcı ruhu diriltmek, Bolivarcı cumhuriyeti yeniden inşa etmek ve Latin Amerika’yı bu temelde birleştirmekti.
Bolivarcılar: Baş Çelişme Milli Çelişme
Venezüella’da 1980’li yıllardan itibaren, emperyalizme bağımlı kapitalist kesimin ve büyük toprak sahiplerinin ortaya koydukları neoliberal program çöktü. Ne ideolojik ne de siyasal düzeyde kitleleri etrafında örgütleyebilecek bir programa sahip olan emperyalizme bağımlı burjuva kesimi ve onunla ittifak halindeki büyük toprak sahiplerinin programının ve onların geleneksel partilerinin çöküşe geçtiği ortamda Beşinci Cumhuriyet Hareketi doğdu. Ülkedeki baş çelişmeyi sol-sağ ayrışmasından çok emperyalizm ile karşıtı güçler arasında gören, milli çelişmeyi merkeze alan Beşinci Cumhuriyet Hareketi, bu eksende topraksız köylüleri, işçi sınıfını, emperyalizme bağımlı kapitalist sınıfla rekabette çöküşe sürüklenen ulusal burjuvaziyi Bolivarcı program etrafında birleştirdi. Bolivarcı Program, Venezüella’nın Milli Hükümet Programı’ydı. Bu program, Venezüella’nın siyasi ve ekonomik olarak bağımsızlığını, ekonomik olarak ülkenin kendi kendine yeterliliğinin sağlanmasını, milli bir görev ahlakının yerleştirilmesini, yolsuzluğun ortadan kaldırılmasını ve toprak reformunu öngörüyordu. Venezüella’da emperyalizmin yok olmaya sürüklediği sınıfları birleştiren program, aynı zamanda sosyalistlerle milliyetçileri birleştiren Bolivarcı programdı.
Birleşik Sosyalist Parti önerisinin anlamı
1999’da yemin ederek göreve başlayan Hugo Chavez’in programı, bugün savunduğu programa göre daha merkezdeydi. Aralık 2006 seçimleri öncesine kadar Venezüella Kültür Bakanı olarak görev yapan ve sosyalist kanattan hükümete katılan Hector Soto, kendisiyle gerçekleştirilen bir söyleşide Chavez’in evrimiyle ilgili şu önemli saptamaları yapıyordu: “Bugünün Chavez’i, 1998’de iktidara gelen Chavez’le aynı değil. 1998’de Chavez sosyal demokrattı, şimdi ise kesinlikle sol cephede. Chavez uygulamaya koyduğumuz projeyi sosyalist, kollektivist ve anti-kapitalist olarak nitelendiriyor ki, 1998’de ya da 2000’de böyle değildi. Yapılan araştırmalardan ve yaşanan gerçeklikten, kapitalizm denizinde herkes için refahın gerçekleşmesinin mümkün olmadığı gerçeğini öğreniyor. Chavez merkezden gelip sola doğru ilerliyor.”
Hem Chavez’in siyasal evriminde hem de sosyalist partilerin Chavez’in Bolivarcı Devrim sürecine bakışlarında belirleyici olan olay, 2002 yılında ABD desteğiyle gerçekleştirilen ve Chavez’i 48 saatliğine görevden uzaklaştıran askeri darbeydi. Darbenin bertaraf edilmesini ve Chavez’in halkın büyük desteği sonucunda yeniden iktidara getirilmesini izleyen devrimci süreç, aynı zamanda Chavez’in emperyalizm karşıtı siyasetini güçlendirmesine ve sosyalizm hedefini seslendirmesine de imkan vermesiyle radikalleşti.
Diğer taraftan Beşinci Cumhuriyet Hareketi, hiçbir zaman gerçek anlamda bir siyasal parti olmadı. Daha çok seçim dönemlerinde Chavez’in bir araya getirdiği siyasal unsurların birleştiği platform görevini üstlenen bu hareketin, Bolivarcı Devrim’in bu yeni aşamasında Chavez tarafından feshedilmesi ve Chavez’in ilk kez, tabandan örgütlenerek gelen, fikir savaşını kazanmaya katkı verecek, 21. yüzyılın sosyalizminin inşa edilmesine önayak olacak birleşik bir parti fikrini ifade etmesi nasıl yorumlanmalı?
Chavez Neyi Saptıyor?
Chavez, emperyalizm çağında Ezilen Dünya’da milli demokratik devrimi sonuna kadar ilerletebilmek için milli kuvvetlerin Sosyalizm’e yönelmek zorunda olduğunu ve yine emperyalizm çağında kapitalizm ile ayakta kalmanın mümkün olmadığını saptıyor.
Chavez, ABD emperyalizminin yaşadığı çöküşün farkında. Bununla birlikte ABD’nin, yıllardır bir araya gelmeyi başaramayan sağın işbirlikçi kesimlerini Bolivarcı Devrim karşısında birleştirmesinin ve sağın tek adayla seçimlere girmesinin gelecekte yaratabileceği tehlikenin de farkında. Emperyalizmin örgütlülüğü karşısında, emperyalizm karşıtı Bolivarcı Devrimciler’in siyasal olarak parçalı ve dağınık bir yapıda kalmaları, Bolivarcılar için endişe kaynağı. Zira emperyalizm ve Venezüella’nın emperyalizme bağlanmış sermaye gruplarının TÜSİAD’ı konumundaki örgütü Fedecamaras ve toprak reformu ile güçleri gerileyen büyük toprak sahipleri, Bolivarcı devrim sürecini tersine çevirmek için siyasal planda ayrılıkları geri plana atarak Chavez’in karşısında tek adayı güçlendirme stratejisi izliyor. Emperyalizmin birleştirdiği sınıflara karşı Chavez de milli kuvvetlerin birleşmesinin ve bunun tabandan örgütlenmesinin büyük bir zorunluluk olduğunu görüyor. Chavez, devrimci sürecin milli kuvvetlere öncülük edecek bir parti olmaksızın ilerletilemeyeceğini saptıyor.
Bolivarcı Devrim, Öncü Partisi’ni Kuruyor
Öte yandan Chavez’e son seçimlerde destek veren %63’lük seçmen kitlesiyle, anketlerde sosyalizm düşüncesine katıldığını belirten Venezuellalılar’ın oranının hemen hemen aynı olması, bu noktada önemli bir saptamaya da olanak veriyor. Chavez devrimcileşirken, kendisine destek veren kesimleri de devrimcileştiriyor. Sosyalizm düşüncesine duyulan inanç, giderek Chavez’e olan destek paralelinde biçimlenmeye başlıyor. Venezüella’nın devrimci dönüşümünü kendi şahsında cisimleştiren Chavez, bu olumlu yükselişi tabandan örgütlenen, güçlü bir halk desteğine sahip bir siyasal parti aracılığıyla kurumsallaştırmak ve kalıcılaştırmak istiyor. Zira Chavez devrimci sürecin kaderini, kendi kaderine bağımlı kılmak istemiyor. Dolayısıyla, devrimin tarihsel koşullarının kendisinden sonra da ilerletilebilmesi için ideolojik ve siyasal birlik, mücadele aygıtı arıyor. Bu mücadelenin “partisiz” yürütülemeyeceğinin farkında. Bu nokta, Chavez’in Birleşik Sosyalist Parti çağrısının altında yatan dinamikleri kavramak açısından büyük önem taşıyor. Zira Chavez’in anayasal görev süresi 2012’de dolacak. Chavez, Bolivarcı Devrim’in birleştirici gücünün “parti” olacağının farkında ve bundan sonrası için bu hedefe kilitleneceğinin işaretlerini veriyor.
Bu noktada Chavez’in tarihsel olarak gördüğü bir önemli işleve daha vurgu yapmakta yarar var. Chavez kendisiyle birlikte Venezüella halkını sosyalizm düşüncesine yaklaştırırken, solda yer alan partileri de milli çizgiye çekiyor. Yani Bolivarcılık, emperyalizm karşıtı güçleri milli hükümet programında ve onun partisinde birleştiriyor. Dolayısıyla Chavez siyasal düzeyde ülkenin sosyalist güçlerini ortak bir program ve parti etrafında birleşmeye çağırırken, aslında hatları belirginleşmiş bir milli programın ve bu program etrafında hâlihazırda birleşen güçlerin partisini oluşturmayı kastediyor. Bu son derece önemli. Yani Venezüella’nın halkçı, milliyetçi ve sosyalist güçleri, tek parti bayrağı altında mücadeleyi birleştiriyorlar. Bunu da, tüm sol partilerin bu bayrak altında birleşmeye çağrılmamasından anlıyoruz. Örneğin Bandera Roja, The MAS, Causa Radical, Union ve Solidaridad gibi sol partiler, Chavez karşıtı cephe içerisinde yerlerini çoktan almış durumdalar. Dolayısıyla burada Chavez’in birleşmeye çağırdığı parti ve hareketlerde sadece sol nitelik değil; Bolivarcı Devrim’e, milli programa yaklaşmış olma ölçütü de aranıyor. Bu da Chavez’in Birleşik Sosyalist Parti çağrısının halkçı, milliyetçi ve sosyalist güçler arasındaki birliği ifade edeceğini ve devrimci sürecin partileşerek derinleştirileceğini anlatıyor.
Ayrıca dikkatle üzerinde durulması gereken bir diğer unsur da, Chavez’in Birleşik Sosyalist Parti oluşturulmasını “fikir savaşı”nı kazanmak için de önermiş olması. Bu da çok önemli, zira Chavez kendisine destek veren halk kitlesini sosyalizm düşüncesine yaklaştırırken, bir yandan da bu sürecin ideolojik düzeyde mücadelesini yürütecek partili kadroların ve “organik aydınlar”ın yetiştirilmesinin önemine vurgu yapıyor. İdeolojik düzeyde emperyalizme karşı yürütülecek mücadelede parti ve aydınlar büyük önem taşıyor. Bolivarcı Devrim pratiğinde ideolojik mücadelenin önemini Kültür Bakanı Hector Soto, kendisine yöneltilen “tam olarak iktidarda mısınız?” sorusuna yanıt verirken şöyle saptıyor: “İktidarın tamamına sahip olduğumuzu hissetmiyoruz. İktidarın sadece küçük bir kısmına, yani hükümete sahibiz. İktidar, medya tarafından denetlenen ideolojide içkin hala.” Dolayısıyla Chavez’in Birleşik Sosyalist Parti çağrısında ifade ettiği “fikir savaşı”nı kazanma hedefi, sosyalizm düşüncesine yaklaşan halk kitlesinin ulusalcı pratiğiyle sosyalist kadroların teorisini Bolivarcı Devrim programı nezdinde birleştirme çabasından ayrı düşünülemez.
Sonuç olarak Chavez’in Birleşik Sosyalist Parti önerisi, ezilen dünyanın kurtuluşu için anahtar konumda olan evrensel bir gerçeğe işaret ediyor: Halkçılar, milliyetçiler ve sosyalistler birleştiğinde emperyalizm yenilmektedir. Hem Kemalist Devrim pratiğimizin hem de Bolivarcı Devrim’in bugün geldiği aşamanın anlattığı evrensel gerçek budur.