Deniz Tokgöz, Öncü Gençlik MYK Üyesi ve Ankara İl Başkanı
“Şimdi bir daha o Aydınlıkçı kesinliğiyle, Aydınlıkçı doğruluğuyla söylüyorum. Kesinlikle ve kesinlikle, Fettullah Gülen’in Işık Evleri kapatılacak, eğitim kurumları MEB’e devredilecek. Bunlara direnen parlamento cumhuriyete karşı direnmiş olur, meşruiyetini kaybeder.” Hasan Yalçın, Ceviz Kabuğu TV programı, 1999.
Hasan Yalçın’ı 29 Ağustos 2002’de kaybettik. Geçtiğimiz Çarşamba mezarı başında partililerimiz ve dostlarıyla 16. Ölüm yıldönümünde tekrar andık. O dönemki İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Aydınlık Hareketi’nin önder isimlerinden bir tanesiydi.
Biz Hasan Yalçın’ı anarken, onu anlamaktan başlarız. Partisi olmayan halkın hiçbir şeyi yoktur şiarını bize öğreten müstesna devrimcidir Hasan Yalçın.
Girişten anlaşıldığı gibi bu bir Hasan Yalçın’ı anma yazısı değildir, anlama yazısıdır. Daha doğrusu ait olduğu disiplini aktarmak derdindeyiz. İlk paragrafta alıntıladığımız sözler neredeyse 20 yıl önce bugünü görmüş ve doğru mücadele çizgisini ortaya koymuştur. Buraya geri döneceğiz şimdi bir virgül koyup devam ediyoruz.
Bundan yüz yıl önce emperyalist işgal kuvvetleri vatanımıza göz diktiği zaman Türk Milletini tabiri caizse kolay lokma olarak görmüşlerdi. Bir müddet bekledikleri gibi olduysa da tabaktaki son lokma yedikleri her şeyi kanla karışık kusturdu. Birçok kurtuluş tarihi yazılabilir, çok güzel anılar anlatılabilir ancak Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde önce vatan diyen milletimiz ciddi bir örgütlenme sayesinde bağımsızlığı kazandı.
Türk tarihi demek örgütlenme, teşkilatlanma tarihi demektir. Kurduğu birçok Türk devleti ile bugüne kadar adını tarihe yazdırmış bu millet her dönem Atatürk’ün de vurgu yaptığı üzere bağımsızlığı karakter haline getirmiştir. Bu karakterin gereği olarak da sürekli örgütlü yaşamıştır.
Günümüze kalem çevirdiğimiz vakit de hakikat değişmiyor. Türlü emperyalist saldırılar altında olmasına rağmen bu baskı ve denetimi kabul etmeyen milletimiz, ordusuyla ve devletiyle savaşıyor. FETÖ, PKK ve diğer terör yapılarıyla yürütülen açık savaş, dolar ve dış ticaret üzerinden uygulanan ekonomik savaş, kültürel yozlaşmayla yürütülen savaş ülkemizin türlü cephede emperyalizmle vatan savaşı içerisinde olduğunu gösteriyor.
Emperyalizme karşı vatan savaşında başarıya ulaşmanın altın anahtarı öncü partidir. Şimdi yukarıda bıraktığımız noktaya geri dönecek olursak Hasan Yalçın’a 20 yıl sonrasını görmek doğuştan bahşedilen bir büyülü yetenek değildir, fakat partisinin ona kazandırdığı, maddeye-esasa odaklanarak koşulları tahlil etme ve anti emperyalist bir şekilde doğru mücadele hattını ortaya koyma yetisidir. Aynı programda Nazlı Ilıcak oldukça şaşkındır, nasıl olur da Aydınlıkçılar her şeyi önceden görebilir? Aslında sorunun cevabı açıktır, doğruluk için doğru tarzda doğru yerde mücadele hem görme hem de yapma başarısı getirir. Emperyalizmi bilen ve onun tarafından türlü tertiplerle hedef alınan parti, aynı zamanda onun tahakkümüne son verecek olan parti Vatan Partisi’dir. Hasan Yalçın bu partinin çoban yıldızlarından bir tanesiydi.
Yazı başından beri anlatmaya çalıştığımız iki temel fikir var,
- Türk Milletinin teşkilatçı geleneği vardır, zaten başka çaresi de tarih boyunca olmamıştır.
- Bugün Türk Milletinin geleceği emperyalizme karşı verdiği vatan savaşının kaderinde yatmaktadır ve bu savaşı her cephede kazanmanın anahtarı Vatan Partisi iktidarıdır, çünkü ancak bilenler yapabilir. Bugün bilmeyenlerin yarattığı sonuçları yaşıyoruz.
Birinci fikrimiz bir tespitten ibaret olsa da ikinci fikrimiz bir hareketi ve çağrıyı ifade etmektedir. Milletimizi bağımsızlığa, bilimselliğe, üretime ve zafere çağırıyoruz. Sistem partileri ancak ve ancak sistemi devam ettirebilirler. Sistemden kurtulma çığlıkları attıkları vakit ise buna uygun programları olmadığından er geç nefes darlığı çekerek iflas ederler. Vatan Partisi ise 50 yıllık Aydınlıkçı tarihiyle hep emperyalist-kapitalist sistemin dışında yer almıştır. Devrimci ve fedakâr kadrolara dayanarak asla batmayacak bir öncü gemi inşa etmiştir.
Vatan Partisi’ni sistem partilerinden ayıran ve adeta bir meydan okuma yaratan en önemli yönü gençliği ve genç kadrolarıdır. Türkiye’nin en genç partisi, Vatan Partisi’dir. Uzun yıllardır yürütülen gençleşme politikası kapsamında partinin gençlik kolları olan Öncü Gençlik’ten yüzlerce genç parti kurul ve kurumlarında yönetici olarak çalışmaya başlamıştır. Geçtiğimiz günlerde Öncü Gençlik Genel Başkanı Aykut Diş, Ankara İl Başkanı olarak ve Öncü Gençlik MYK üyesi Cem Dikmen, İstanbul İl Başkanı olarak atandı. Birçok MYK ve GYK üyesi ve ismini saymaya satırlarımızın yetmeyeceği yüzlerce arkadaşımız gibi partinin gençlere olan güveni doğrultusunda bir bayrağı devraldılar.
Ayrıca yıllardır doğru eylem çizgisinde milyonlara önderlik eden kitle örgütleri ve öğrenci topluluklarının çekirdek kadroları Vatan Partisi Öncü Gençlik üyeleridir. Üniversitelerde bir vatansever eylem varsa orada Öncü Gençlik imzası vardır. İnisiyatifli, üretken, özgüvenli kadrolar pratiğin içerisinde sorumluluk alarak yetişmekte ve bu milletin hizmetine girmektedir.
Öncü Gençlik aynı zamanda bir arkadaşlık ocağıdır. O ocağa eğri odun girmez. Herkes kendisinden evvel yanındakini düşünür ve sürekli olarak ocağı genişletme eğilimindedir. Paylaşım kültürü en diri haliyle yaşamaktadır. Eylemde birlik, tartışmada hoşgörü disiplinine sahiptir. Anadolu kültürü tüm ileri yönleriyle Öncü Gençlik ocağında yaşamaktadır.
Bugünlerde önemli bir olaya hazırlanmaktayız, 3 Eylül 2018 tarihinde Türkiye Barolar Birliği Konferans salonunda Vatan Partisi Öncü Gençlik 1. Olağanüstü Genel Kurultayı saat 10.00’da başlıyor.
Türkiye’nin geleceği gençler Öncü Gençlik kurultayında yeni dönem siyasetlerini ve yönetimini belirliyor. Merak etmeyin bu kurultayda sandalyeler değil fikirler havada uçuşacak. Ekipler değil, devrimcilik kazanacak.
Öncü Gençlik 1. Olağanüstü Genel Kurultayı kapıları her Türk Gencine sonuna kadar açık. Girişte sizi durduran olursa baştan söyleyelim, Parola: Önce Vatan – İşareti: Öncü Parti.
oncugenclik.org.tr, 1.9.2018
