Ana Sayfa Yazılar EREN ÖZTÜRK YAZDI: TAYYİP ERDOĞAN HALA BOP EŞBAŞKANI MI?

EREN ÖZTÜRK YAZDI: TAYYİP ERDOĞAN HALA BOP EŞBAŞKANI MI?

8467

Eren Öztürk, Öncü Gençlik İstanbul İl Yöneticisi

Son günlerde gerek günlük hayatta gerek sosyal medyadaki gündem değerlendirmelerinde göze çarpan bir söylem var: “Ama Tayyip Erdoğan BOP Eşbaşkanı…” Bu söylemi ilk defa duymuyoruz ama bu aralar sık duymamızın bir sebebi var. Baştan söyleyelim şimdi bu yazıyı kaleme aldığımızda “Erdoğan’ı mı savunuyorsun” diyenler olacaktır, biz hakikati sunuyoruz; yanlış tespitlerle Erdoğan’a muhalefet edilmez ancak Erdoğan’ın değirmenine su taşınır. Bizim hakikate saygımız ve mücadele bilincimiz Erdoğan’a muhalefetimizden daha büyüktür.

BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ NEYDİ?

Büyük Ortadoğu Projesi ile ilgili en çarpıcı açıklama ABD’nin güvenlikten sorumlu danışmanı Condoleezza Rice’ın 7.8.2003 Washington Post gazetesinde yayınlanan yazısında görülmektedir. Rice bu yazısında Fas’tan Basra körfezine kadar Ortadoğu’da bulunan 22 devletin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye’nin de bunların içinde olduğunu vurgulamıştır.

Bölgedeki enerji kaynaklarını kendi lehlerine düzenlemek isteyenlerin planladığı bu proje ile birçok ülke emperyalist çıkarlarla bölünme tehlikesi altına girmişti. ABD bu proje ile kendisine rakip olabilecek muhtemel bir gücün oluşmasını engellemek istemekteydi. Avrupa Birliği ise Çin ve Japonya’yı bu kaynaklardan uzak tutmak istemekteydi.

Evet, Recep Tayyip Erdoğan’ın 2002 yılında iktidara gelişi ABD desteğiyle gerçekleşmiştir. Tayyip Erdoğan, tespit edilen 34 ayrı yerde kendisinin BOP Eşbaşkanı olduğunu itiraf etmişti. Bu projenin uygulanması için bölgedeki terör örgütleri üzerindeki baskı kalkmalı, ülkelerin projeye karşı koyacak milli dirençleri yok edilmeliydi. Bölgedeki güvensizlik ve istikrarsızlık müdahale aracı olarak kullanılmalıydı. Bu projenin Türkiye’ye birçok yansıması olmuştu. Terörle mücadeleden terörle müzakere sürecine gelinmişti. PKK ile açılım süreci yürütülmeye başlanmıştı. Askerler operasyon yapmak isterken elleri kolları bağlıydı, validen izin bekliyorlardı. Ergenekon ve Balyoz gibi kumpaslarda Türk Ordusu’nun vatansever subayları, duyarlı gazetecileri ve İşçi (Vatan) Partisi, Fethullahçı Çete’nin elemanları tarafından tutuklanıyordu… Bu listeyi uzatabiliriz ancak yazımızda değinmek istediklerimiz bunlarla sınırlı değil.

aaa

(20 Ekim 1996, Aydınlık)

Bu olayların hepsinde Öncü Gençlik olarak karşılarına dikildik, “Fethullahçı Çete Dağıtılacak” dedik; “Açılım bir Amerikan Projesidir” dedik; “Silivri Zindanı Yıkılacak” dedik…

DÜNKÜ GÜNEŞLE BUGÜNKÜ ÇAMAŞIR KURUTULMAZ

Siyasi tahlillerimizi günümüzün koşullarına göre yapmalıyız. Türkiye’nin geçirdiği büyük evrimi görmeyenlerin tahlilleri hala eskiye dayanıyor. Tarihten ders almakta fayda var. Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan sonra Fransızlar Antep ve Maraş’ı işgal etmişlerdi, düşman konumdaydılar fakat 1921 yılında yapılan Ankara Anlaşması’yla düşman bloğundan ayrıldılar. Eğer Mustafa Kemal önderliği, Ankara Anlaşması öncesi Fransa’ya hala düşman gözüyle baksaydı yani eski yılların siyasi tahlilini yapsaydı, belki de Fransa’yı düşman bloktan ayıramayacak zafere daha geç ulaşacaktı. Kurtuluş Savaşı’ndaki taktik, düşmanı yalnızlaştırmak üzere kurgulanmıştır.

Birinci Paylaşım Savaşı’nda (1914-1918) emperyalist emelleri olan Çarlık Rusya, 1917 devrimi ile yerini Sovyet Rusya’ya bırakır, Anadolu topraklarını işgal eden Rusya’dan Anadolu’nun bağımsızlığı için yürütülen savaşa destek veren Rusya’ya ciddi bir dönüşüm yaşanmıştır. Geçmişin düşmanı dost olmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 20 Nisan 1920’de Hakimiyeti Milliye gazetesinin başyazısında (Cihan İnkılabı) aynen şöyle diyor: “Ortada hiçbir sebep olmasa, düşman esareti altına düşen hilafet ve saltanı kurtarmak, bizim en kutsi ve bugün için en büyük vazifemizi teşkil ediyor. Bir vazife ki, başarıyla yerine getirilmesinde, bütün cihanın ve bilhassa bütün İslam aleminin maddi, manevi kati desteğine mazhar olmakla da müjdelenmiş bulunuyoruz.”

Kısacası İslam aleminin desteğini alarak saltanat ve hilafeti kurtarmayı hedef koyuyor 1920 tarihinde. Aynı Mustafa Kemal, 1921’de saltanatı, 1924’te hilafeti kaldıracak kişi konumundadır. Her dönem kendine özgü koşullar ve konumlar içerir. İki sene önce dost olan düşman olabilir, düşman olan dost olabilir. Dönemine göre uygun pozisyonu alan ve doğru siyaseti belirleyen ise kazanır.

Denek Taşı: Toplumsal Hayat

Bir bilginin ya da teorinin doğruluğunu araştırırken insan, kendi öznel duygu ve düşüncelerine değil, bilgi ya da teorinin toplumsal hayattaki nesnel sonuçlarına dayanmalı. Doğrunun tek ölçütü, yalnız toplumsal hayat olabilir.

Peki 2017 Türkiye’sinde Erdoğan’ın BOP Eşbaşkanı olduğunu iddia etmek  toplumsal hayatla uyuşan bir bilgi mi? Bakalım:

-24 Temmuz 2015 tarihinde Erdoğan’ın başında bulunduğu Türk Devleti, PKK terör örgütünün üstüne yürüdü. Bu tarih bir milattır, açılımı yapan kuvvetler bloğunun dağıldığının ilanıdır. PKK, Açılım sürecinde açılan hendeklere gömülmüştür. Büyük Ortadoğu Projesi’nin iflas ettiği tarihtir.

-15 Temmuz 2016’da Amerikan destekli FETÖ darbe girişimi bozguna uğratılmış ve sıra uzun yıllardır devlet içerisinde yapılanan FETÖ’nün devletten temizlenmesine gelmiştir. Eskiden el birliği ile Türkiye’nin altını oyan, vatanseverleri Silivri’ye tıkanlar, sınav sorularını çalıp gençliğimizi karartanların ittifakının net olarak dağıldığı tarihtir. Şimdi Silivri’de eski başlar ayak olmuştur, mahkemenin savcıları ya Zekeriya Öz gibi yurtdışına kaçmış ya da Silivri’de iftira attığı vatanseverlerin yattığı koğuşlarda yerini almış, asırlarca yıl ceza ile yargılanmaktadırlar.

-24 Ağustos 2016… 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden henüz bir ay geçmişken Suriye sınırında oluşturulmaya başlanan Amerikan Koridoru’na kama sokulmuştur. İkinci İsrail projesinin engellenmesi yolunda büyük bir adım atılmıştır. Bu süre içerisinde Erdoğan’ın söylem ve eylemleri harekatı destekler niteliktedir. Eskinin BOP eşbaşkanı artık BOP’u bitirme planına tabi olmak zorunda kalmıştır.

-25 Nisan 2017… Yine Erdoğan görevini icra ederken Türk Ordusu, PKK’nın ikinci Kandil olarak kullandığı Sincar ve Karaçok’u bombaladı.

-28 Haziran 2017… TSK, Afrin’de PYD mevzilerini vurdu.

Örnekler çoğaltılabilir. Bu operasyonların hepsinde Erdoğan görevdeydi ve bu operasyonların hepsi Büyük Ortadoğu Projesi’ni engelleyen hareketlerdir.

Son olarak BOP kapsamında Barzani, Irak’ta sözde Kürdistan için referandum yapılacağını açıkladı. Erdoğan burada da BOP’un karşısında tavır aldı. Referandum kararını yanlış bulduğunu söyledi.

BOP Eşbaşkanı olan Tayyip Erdoğan ile bunları söyleyen ve uygulayan Tayyip Erdoğan aynı kişi olabilir mi?

Söyleyin bu işte bir anormallik yok mu?

Diyeceksiniz ki Tayyip Erdoğan yıllar yılı o saydıklarınızla iç içeydi.

Bugün Tayyip Erdoğan mecbur kalarak milli tarafta saf tutuyor. Peki neden kısaca değinelim.

Dünya ekonomisinin büyümesine Çin’in katkısı yüzde 39, Hindistan’ın yüzde 19. Japonya’nın yüzde 3. Rusya’yı, İran’ı ve diğer Asya ülkelerini de ekleyiniz, Asya’nın büyümeye katkısını görürsünüz.

Atlantik’in ekonomik büyümede esamesi okunmuyor. ABD’nin katkısı yüzde 10’a kadar düştü ve düşmeye devam ediyor. Avrupa’nın katkısı ise yüzde 6,5. Toplayın yüzde 15 ancak ediyor. ABD ve Avrupa’nın toplamı, bir zamanlar İngiltere’nin sömürgesi olan Hindistan kadar bile değil,  Çin’in ancak üçte biri dolayında. (1)

Dünya ekonomisinin motoru Asya’da çalışıyor. Türkiye Atlantik sisteminde ekonomik çıkmaza giriyor, fiilen Asya’da nefes alıyor.

ABD, Türkiye’yi bölmeye kalkıştı, açıkça PKK’yı destekliyor, Bölücü Terörü eğitiyor, silahla besliyor. Türkiye’deki yobaz örgütleri de iki yüzyıldır Batılı emperyalistler tarafından örgütleniyor. Batı’nın elçileri Meclise gelip PKK Terör Örgütünün kolu olan HDP sıralarına oturuyorlar.

ABD, FETÖ ve PKK ile iktidarın oturduğu koltuğu da tutuşturmaya başladı. ABD’nin FETÖ eliyle Türkiye’nin Atlantik Cephesi’ne direnen kuvvetlerini Silivri’ye tıkması, PKK eliyle hendekler kazması ve Habur’da hendekler kazılması ve emperyalizmin karşısına dikilen Atatürkçülüğü ve milliyetçiliği ayaklar altına alma çabası Türk milleti nezdinde kabul görmedi. Silivri’ye giden yüz binler kumpasları çökertti, Türk milleti milli karakteri yüksek olan yasaklanan bayramlar da ve Gezi Hareketi’nde açılımı kabul etmediğini göstererek kendi kimliğini ortaya koydu.  ABD aktörü AKP, Türkiye’yi Suriye ile savaşa razı edemedi, kardeş halkları birbirine düşüremedi, binlerce sahte delile rağmen Ergenekon gibi kumpaslarla içeri attıkları vatanseverlere “terörist” dedirtemedi, dağdan inenleri milletin bağrında barındıramadı. AKP, ABD güdümünde FETÖ ve PKK ile Türkiye’de iktidarda kalamayacağı acı tecrübelerle öğrendi, Türk milleti öğretti bu gerçeği. Şimdi bu gerçeği FETÖ ve PKK ile iktidar hayali kuran başka kuvvetler acı tecrübelerle tadacak.

Bugün Kim BOP Eşbaşkanlığı’na Soyunmakta

Kılıçdaroğlu önderliğinde başlayan Adalet Yürüyüşü’nde talep net: Kamudan görevine son verilen 105 bin kişi ile FETÖ ve PKK ile ilgili davalardan tutuklu olan 50 bini aşkın tutuklunun mağduriyetlerine son vermek. (2)

Yani yürüyüşün Enis Berberoğlu’nun savunmakla sınırlı olmadığını başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP yetkilileri döne döne açıkladılar.

Tuncay Özkan    : “Bu yürüyüş Demirtaş’ın çığlığıdır.” (3)

Erdal Aksünger: “Tutuklu HDP’liler için de yürüyoruz.” (4)

Kılıçdaroğlu        : “Yürüyüşümüz görevlerine son verilen 105 bin kamu çalışanının hakları içindir.”

 

Kılıçdaroğlu’nun New York Times’a yazdığı makalede :” Türk parlamentosunun on iki üyesi ve 150’den fazla gazeteci, konuşmaları, yazıları veya tweetter paylaşımlarıyla teröre destek oldukları gerekçesiyle tutuklandılar.”(5) deniliyor. Sırtını PYD’ye yaslayan ve “Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen HDP milletvekillerinin PKK terör örgütü ile bağları açıkça gizleniyor ve “adaletleri” isteniyor.

Guardian gazetesindeki makalesinde ise “Yalnız değiliz. Dünya, aşırıcıların, dar görüşlü popülistlerin ve diktatörlerin yükselişini izliyor. Bunların baskı derecelerinde önemli farklılıklar var ancak ortak yanları da bulunuyor. Diktatörler birbirlerinden öğreniyorlar. Demokrasilere karşı birlik oluyorlar. Ülkelerini mahvediyorlar ve insanlarını yurtdışında yaşamaya zorluyorlar.

Liberal demokratlar buna nasıl yanıt vermeli? Dar görüşlü popülistlerin ve yeni kuşak diktatörlerin iktidarlarına karşı çıkmak için uluslararası çapta yeni araçlar geliştirmeli ve paylaşmalıyız” (6) deniliyor.

Kimdir o diktatörler?  Ülkelerini mahveden ve insanlarını yurtdışında yaşamaya zorlayan diktatörden kasıt Esat değil de kimdir?

Ülkeleri istila ve işgal eden, nükleer ve kimyasal silah yapıyorlar/yapacaklar/yapabilirler yalanlarıyla perişan eden emperyalizme değil; bu ülkelerin halklarına ve önderlerine saldırılıyor.
“Uluslar arası çapta yeni araçlar geliştirmek ve paylaşmak, açıkça “diktatör” gösterilerek saldırı altına alınan Libya, Suriye ve Türkiye gibi ülkeleri hedefliyor. Atlantik hangi ülkeye “demokratik araçlar” geliştirdiyse o ülke işgal edilmiyor mu?

9 Temmuz’daki Maltepe Mitingi’nde sunulan 10 maddelik bildirinin 5. Maddesinde “… Anayasa Mahkemesinin içtihatları dikkate alınarak, tutuklu milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır.”(7)  diyor. Haydi Enis Berberoğlu’nu anladık, diğer milletvekilleri kim oluyor?

Sonuç Olarak

Mustafa Kemal, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” diyerek olaylara bakış açısını ortaya koymuştur. Bilimde hipotez vardır, deney yapılır, deney hipotezi doğruluyorsa devam edilir ama doğrulamıyorsa hipotez tekrar kontrol edilir, gerekirse değiştirilir.

“Tayyip Erdoğan BOP Eşbaşkanıdır” hipotezi 2017 Türkiye’sinin toplumsal hayatında doğrulanmıyor. Denek taşımız olan hayat tersini iddia ediyor. O zaman hipotezi bir daha sorgulamakta fayda var.

Düşman ile dost sürekli yer değiştiriyor. Dün PKK ile açılım yapan, HDP ile mutabakat yapan, FETÖ ile kol kola giren, ABD’ye göz kırpan AKP’ydi ama bugün işler değişti ve ne yazık ki eski dostların arasından AKP’nin geçmişteki rolünü üstlenmek isteyen kuvvetler türedi. Dün bunları yapanlara karşı olduğumuz gibi bugün de bunları yapan ve yapacak olan kuvvetlere karşı konumlanacağız.

 

ABD, Erdoğan’ın üstünü çizdi; 15 Temmuz’da da bunu gördük. ABD şuan BOP’u uygulayacak yeni aktörler aramaktadır.

bbbb

Kaynakça:

1) https://www.aydinlik.com.tr/cin-dunya-ekonomisini-ayakta-tutuyor

2) https://www.aydinlik.com.tr/politika/2017-haziran/kilicdaroglu-105-bin-magdur-icin-yuruyoruz

3) http://www.diken.com.tr/chpli-tuncay-ozkan-demirtasin-baris-cigligi-kaosta-kaybolup-gidiyor/

4) http://www.diken.com.tr/herkes-icin-adalet-diyen-chpli-aksunger-tutuklu-hdpliler-icin-de-yuruyoruz/

5) http://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/kemal-kilicdaroglundan-new-york-timesa-yazi-1923969/

6) http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-40527743

7) https://www.aydinlik.com.tr/politika/2017-temmuz/kilicdaroglu-ndan-10-maddelik-bildiri

oncugenclik.org.tr, 19.7.2017