Dünyanın dört bir yanından bizleri izleyen kıymetli yoldaşlar
Filistin savaşıyor. Filistin’de sadece Filistinliler değil aslında bütün insanlık savaşıyor. İsrail siyonizminin Filistinlilere saldırılarında akan kanlar insanlığın kanıdır, verilen canlar insanlık uğruna verilmektedir. Saldırı altında olanlar sadece Filistinliler veya Müslümanlar değildir. Amerikan emperyalizmi ve İsrail siyonizminin hedef tahtasında bütün bir insanlık vardır!
Çünkü ABD ve İsrail, insanlığın ve uygarlığın düşmanıdır. Onların bölgemizdeki varlıkları kan ve gözyaşı üzerine kuruludur. Dünyanın en azılı teröristleridir.
O azılı teröristlerin varları yoklarıyla, tankları toplarıyla, yalanları ve içimizdeki piyonlarıyla hücuma kalktığı bir süreçteyiz. Geçtiğimiz mayıs ayında önce Mescid-i Aksa’ya ardından Filistinlilere yönelik saldırıları bu hücumun bir adımıdır. Fakat bu saldırılar bir sınıra dayanmıştır. Artık Filistin halkının çektiği zulüm, kınamalarla geçiştirilemeyecek artık bir sınıra dayanmıştır. Zaman, bu saldırıları kınama zamanı değildir. Çünkü kınamalar, lanetlemeler, yakarışlar ve uluslararası topluma çağrılar İsrail saldırganlığını durdurmamaktadır.
Diğer yandan İsrail’in işgali ve saldırıları artık ömrünü doldurmuştur. Filistin halkını çaresiz, yalnız gösteren tutumlara şiddetle karşı çıkıyoruz. Filistinlilerin direnişi her zamankinden daha güçlüdür. Filistin halkı aslanlar gibi savaşıyor, roketleri İsrail’in Demir Kubbesi’ni yıkıyor, gençleri İsrail şehirlerinden intifada ateşini yükseltiyor. Yepyeni bir direniş kuşağı yetişiyor.
Filistin halkının sapanlarından fırlayan taşlar, kubbeleri delen roketler emperyalizme karşı dövüşen dünyayı uyandırıyor, sarsıyor, birliğimizi ateşliyor.
Tüm bunlar bize bir şeyi müjdelemektedir: Tarihi günlerdeyiz! Dünyaya efendi olmaya cüret eden ve Filistin’i yıllardır işgal eden Amerikan emperyalizmi ve İsrail siyonizmini hep birlikte tepelediğimiz günlerin içerisindeyiz.
Konferansımızı bu tarihi günlerin içerisinde düzenlemenin heyecanını ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Üç Cephede Saldırganlık
İnsanlığın ön cephesinde kahramanca savaşan Filistinlilerin mücadelesini zafere ulaştırmak, Filistin’deki işgale son verdirmek, bölgemizi emperyalizmin kanlı postallarından temizlemek için Amerika destekli İsrail saldırısının üç hedefini saptamak zorundayız. Çünkü o üç hedefi saptamak, doğru strateji kurmanın ve doğru siyasetler üretmenin öncelikli koşuludur.
Birincisi: İsrail, Filistin topraklarını işgal ederek ve günümüzdeki saldırılarıyla Doğu Kudüs merkezli, bağımsız Filistin Devletini önlemek peşindedir.
İkincisi: İsrail, Batı Asya’da “Kürdistan” adı altında İkinci İsrail’i kurmak amacından vazgeçmemiştir ve vazgeçmez. Musul-Kerkük petrollerine sahip, Doğu Akdeniz’de limanı bulunan, Diyarbakır merkezli Müslüman bir İsrail kurmak, yalnız İsrail’in değil, ABD emperyalizminin de Batı Asya’daki stratejik hedefidir. Bu nedenle Irak, Suriye, Türkiye ve İran’ın toprak bütünlüğü, ABD-İsrail ortaklığı tarafından tehdit edilmektedir.
Üçüncüsü: İsrail, ABD, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletini ortadan kaldırmak ve Doğu Akdeniz’in ekonomik kaynaklarını paylaşmak için, silahlı bir ortaklık oluşturmuştur. Tevrat’tan ve Yunan Mitolojisinden alınan Noble Dina ve Nemesis gibi intikam temalı isimlerle yapılan tatbikatlar, İsrail’in Doğu Akdeniz’deki saldırgan amaçlarını ortaya sermektedir.
Karadeniz’den Umman Denizi’ne Tek Cephe Filistin En Önde
Amerika ve İsrail’in üç cephedeki saldırganlığı Kudüs’le Tahran’ın, Şam’ın, Sana’nın, Beyrut’un ve Ankara’nın kaderlerini birbirine bağlamıştır. Böyle olduğu için Karadeniz’den Umman Denizi’ne aslında tek bir cephe vardır. O tek cephenin dost ve düşman kuvvetleri birdir!
Filistin Devleti ve halkı, 1. İsrail’e karşı verdikleri mücadeleyle bütün Batı Asya ülkeleri ve insanlık için en önde savaşmaktadır.
Vatan Partisi olarak bu savaşta 50 yıldır Filistin Devleti ve halkıyla omuz omuzayız. Partimiz Filistin Devleti’nin bağımsızlık ve halkının özgürlük davasında şehitler vermiş bir partidir. 1973 yılında o dönemki Merkez Komite üyemiz Bora Gözen başta olmak üzere 8 yöneticimiz Filistin halkının haklı davası için mücadele ederken Nahrel Bared Kampı’nda CIA-MOSSAD operasyonunda şehit edilmiştir.
Filistin, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Emekli Amiral rahmetli Soner Polat’ın vurguladığı üzere aynı zamanda Türkiye için de savaşmaktadır:
“İsrail’in nihaî hedefi, Türkiye’dir. Filistin’de İsrail işgaline ve zulmüne direnen gençler, aslında yalnızca vatanlarının değil, aynı zamanda Anadolu’nun da muhafızlarıdır. Filistin cephesi, tarihte olduğu gibi bugün de birinci savunma hattımızdır. Irak, Suriye, Libya ve Tunus’u karmaşaya mahkûm eden emperyal aktörler şayet Şam ve devamında Humus, Halep, Deyrizor, Haseke, Rakka hattında istediklerini elde ederlerse, kesinlikle durmayacak, yönlerini Anadolu’ya çevireceklerdir. Bunu da DEAŞ, FETÖ ve PKK gibi ürettikleri terör unsurları ile değil, doğrudan yapacaklardır. Yüz yıl önce de böyle olmuştu. Filistin tam anlamı ile Türkiye’nin meselesidir. Türkiye, bütün gücüyle Filistin direnişinin yanında olmalıdır. Bu konuda zaaf göstermek, Anadolu içlerinde İsrail füzeleri ile yüzleşmek sonucunu doğurabilir. Siyonist devletin Suriye’de kat ettiği her aşama, Türkiye’ye biraz daha yaklaşma şansı verecektir. Bizim için Aynel Arab, Afrin, Münbiç neyse Gazze de odur.”
Kaderlerimiz ve düşmanımız birdir. İsrail füzelerini, Amerikan postallarını Batı Asya’dan kovacağız.
Üç Cephede Saldırganlığa Karşı Üç Ayaklı Plan
Ülkemize ve bölgemize doğrultulan namlulara lafla karşılık verilmez. Amerikan emperyalizmi ve İsrail siyonizminin bölgemize yönelik üç cepheden saldırganlığını Üç Ayaklı Plan’la bozguna uğratabiliriz.
Üç İsrail tehdidine Üç Ayaklı Planla yanıt vereceğiz:
Doğu Kudüs başkentli bağımsız Filistin’i kuracağız.
Öncelikle Suriye ve Irak’ta İkinci İsrail projesini tarihe gömeceğiz.
Doğu Akdeniz’de ABD-İsrail-Yunanistan-GKRY saldırganlığını boşa çıkartacağız.
Bu planı uygulamak için bu tehditleri bizle paylaşan bütün ülkelerle birleşeceğiz: Suriye, İran, Irak, Lübnan, Ürdün, Mısır, Rusya, Azerbaycan, KKTC, Libya, Cezayir, Abhazya… Karadeniz’den Umman Denizi’ne ABD-İsrail ortaklığıyla çarpışan tüm kuvvetleri birleştireceğiz. Bu birliği Orta Asya’dan Çin’e, Afrika’dan Latin Amerika’ya gelişen dünyanın, insanlık cephesinin tüm kanatlarına yayacağız.
Ülkemiz askeri güç, tarihsel tecrübe ve jeopolitik açıdan ABD-İsrail saldırganlığına karşı önemli bir ülke konumundadır. Üç İsrail saldırganlığının bertaraf edilmesi, Batı Asya’da kurulacak en geniş birliğin hayata geçirilmesinde öncü görevler üstlenecektir.
Hem Birinci İsrail hem de İkinci İsrail tehdidiyle silahla savaşan Suriye devleti ve halkıyla işbirliğinin sağlanması ve terör örgütlerini Suriye’nin kuzeyinden birlikte temizlemek öncelikli gündemimizdir. Türkiye-Suriye silah arkadaşlığı en çok Filistin halkının yüzünü güldürecektir.
Devrimci Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk 1933 yılı Mart’ında “Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Doğu milletlerinin uyanışlarını da öyle görüyorum.” diyerek Asya milletlerinin emperyalizmi yok edeceğinin güneşin doğması kadar kesin olduğunu ifade etmiştir.
Bu bir temenni veya kehanet değildir. Bir Türk atasözü der ki “Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz.”
Geride bıraktığımız dönem eşkıyalığa soyunan Amerika için hezimetler tarihidir. Amerika ve İsrail’in tankları, topları, askerleri, bombaları bize işlememiştir. Ulusal marşı İstiklal Marşı “Korkma” diyen başlayan bir milletin evlatları olarak buradan bütün dünyaya bölgemizde ABD-İsrail saldırganlığına dostlarımızla birlikte son vereceğimizi ilan ediyoruz:
Özgür, bağımsız Filistin devletini kuracağız, söz veriyoruz!
İkinci İsrail planını yerle yeksan edeceğiz, bölge ülkelerini bölen “Kukla Kürdistan”ı kurdurmayacağız, söz veriyoruz!
Doğu Akdeniz’de emperyalist planları bozguna uğratacağız, KKTC’yi tüm dünyaya tanıtacağız, söz veriyoruz!
Batı Asya’nın Birliği Emperyalizmi-Siyonizmi Def Edecek!
Yaşasın Bağımsız Filistin, Yaşasın Türkiye-Filistin kardeşliği, Yaşasın Batı Asya Birliği!
