Katar krizinin nereye varacağı konusunda kesin konuşmak için ne kadar erken olsa da bu krizin derinleşmesi Körfez’de domino etkisi yaratacağı, Batı Asya(Ortadoğu)’da dengelerin değişmesine sebep olacağı kesin gözüküyor. Bölgemizde, yıllardır sürmekte olan savaşta Katar kriziyle yeni bir cephe açılacağı anlaşılıyor. Katar krizi gösterdi ki ABD ile çelişkilerin artması, ulusal çıkarların söz konusu olmasına bağlı. Bir kez daha görüyoruz ki bir devlet, ABD’nin müttefiki olup da kendi ulusal çıkarları söz konusu olunca tehdit, şantaj, türlü yaptırımlara uğramakta. ABD Başkanı Trump’ın, Suudi Arabistan başta olmak üzere Ortadoğu ziyaretleri ve silah anlaşmaları, Riyad’daki görüşmelerden çıkan yol haritası, bölgenin bir kaosa sürükleneceğinin işaretini verdi. Kurban seçilen Katar, elbette yazı/turayla belirlenmedi. Katar’ın üzerine gidilmesinde hem siyasi hem ekonomik nedenler var.
BU KRİZLER SURİYE’YE YARAR, ABD’YE ZARAR
Bugün ABD’ye direnen hangi devlet varsa Suriye zaferi onlara cesaret vermektedir. ABD’ye karşı mevzilenen kim varsa da Suriye’yi savunmak zorundadır. Katar emirinin, bölgesel güçlerle gerginlikten kaçınılması gerektiğinin altını çizmesi ve ‘büyük İslam ülkesi’ İran’ı bölgesel bir güç olduğunu kabul ederek işbirliğinin şart olduğunu söylemesi ipleri geren siyasi nedenlerin başında geliyor. Emirin, Hamas’ı ve Lübnan Hizbullah’ını destekleyen görüşler de kırılmanın baş nedenleri. ABD’de ve Avrupa ülkelerindeki ekonomik durgunluk artık tüm dünyanın kabul ettiği bir gerçek. Körfez ülkelerindeki zenginlik yüz yıllardır ABD ve batının iştahını kabartıyor. ABD’nin ekonomik durgunluğu üretimden gelen zenginlik yerine Körfez ülkelerinden gelen sömürüyle aşmak için yapmayacağı anlaşma, kıyım yok. ABD, İran’la yakınlaşan, bölge gerçeklerini keşfeden Katar’ın, doğalgaz potansiyelini elinden kaçırmamak için yeni bir kaos yaratmaya soyunacaktır. Batı Asya’ya faydaları açısından bakarsak, Katar teslim alınamazsa ve yeni bir planın içine alınmazsa bölgeye zenginlik getirebilir.
AZ SAYIDA FAKAT TAYİN EDİCİ MÜTTEFİKLİK
Katar’ı diğer Körfez ülkelerinden ayıran, İran ile ilişki kurmaya niyetli olması. Bu niyet onu bölge ülkelerinden daha bağımsız hareket eden Kuveyt ve Umman’ın yanına da çekiyor. Bölge, uzun zaman sonra yeni bir kırılmaya şahit oluyor. Katar’ın müttefik arayışları henüz tam anlamıyla gün yüzüne çıkmasa da bölgenin kaderini tayin edecek güçlerden biri olan İran kucak açmış durumda. ABD’nin ve onun öncülüğünde kurulan Sünni blokun Katar’a sert tavırları, diğer bölge ülkeleriyle uzlaşmaz siyasetleri, Batı’nın emperyalist planlarına alet olan aç gözlülükleri, Katar başta olmak üzere Arap ülkelerini yeni ittifak arayışlarına itecek. Çıkarılacak bölgesel derslerin başında, ne kadar güçlü ne kadar çok müttefikin olsa da Batı Asya’nın kaderi, bu coğrafyanın devletlerinin elinde. Katar, sayıları az olsa da tayin edici bir müttefikliğe adım atıyor. Bölgemizde huzuru sağlama çabasında olan İran, krizin hemen ardına kucak açabiliyor. Pakistan ilişkileri askıya almayacağını duyurması, Katar’ın Irak ile ilişkileri geliştirme talebi, Suriye’den Esad karşıtı güçlerle hareket eden milislerini geri çekebileceği iddiaları ABD’ye karşı yeni bir direnme mevzii oluşturacaktır.
ABD’NİN TAHAMMÜLÜ YOK!
ABD, kendisinden başka güçlere yakınlaşan ‘müttefiklerine’ dünyayı dar etme siyasetini sürdürüyor. ABD bölgede kaybettikçe tahammülsüzleşti. Ülkelerin kendi ulusal çıkarlarını biraz öne almalarında ya da artık bütün Dünya’nın kabul ettiği ‘bölgesel güç İran’la yakınlaşmalarına en sert tepkiyle karşılık veriyor. ABD’nin küresel güç masalları, bölgede söz sahibi tek devlet olduğu iddialarının geride kaldığının en büyük kanıtı Trump başta olmak üzere ABD’li yetkililerin agresifliğinden okunuyor.
TÜRKİYE’NİN SICAK PARA ÇIKMAZI
Türkiye’ye sıcak para akışının en çok olduğu ülkelerin başında Katar geliyor. Katar’ın da en çok yatırım yaptığı ülkeler sıralamasında Türkiye 4. sırada. Katar-Türkiye ekonomik ilişkileri ekonomimiz açısından kritik seviyede. Katar’a karşı başlatılan kampanyanın Türkiye’yi ekonomik anlamda ‘teğet’ geçmesi mümkün gözükmüyor. İktidarından ana muhalefetine herkesin diline doladığı ‘üretim ekonomisi’ slogan olmaktan çıkıp eyleme geçmedikçe Katar ve diğer Körfez ülkelerindeki her sarsıntı Türkiye ekonomisinde deprem etkisi yaratacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘arabuluculuğa’ soyunmasının temel nedenlerinden biri Katar’daki krizin Türkiye’yi de yakacak olması. Türkiye’nin önünde de Batı Asya’nın önünde de bir kez daha krizlerden büyük dönüşümlerle, atılımlarla çıkma fırsatı duruyor.
Barış Demiralay
Öncü Gençlik Genel Başkanı