Ana Sayfa Yazılar MURAT ŞİMŞEK YAZDI: VATANSIZLIKTAN VATANDAŞ DÜŞMANLIĞINA

MURAT ŞİMŞEK YAZDI: VATANSIZLIKTAN VATANDAŞ DÜŞMANLIĞINA

1644

BİRGÜN GAZETESİ AHLAKSIZLIĞI

PKK’nın Diyarbakır Çınar’da Emniyet Müdürlüğü’ne ve polis lojmanına saldırmasının ertesi günü Birgün gazetesi ‘ulusalcılara’ saldıran bir manşetle çıktı. ‘Büyüleyici çeşitlilik’ manşetini atan gazete Sedat Peker ve Metin Feyzioğlu’nun fotoğraflarını yan yana kullanıp PKK yardakçısı akademisyenlere yönelik tepkiyi manşete taşıdı. Haberde Vatan Partisi, Türkiye Barolar Birliği, Sözcü gazetesi gibi çevrelerin, Akit gazetesi ve suç örgütü lideri kişilerle beraber ‘AKP’nin yürütmekte olduğu savaşa’ destek olduğu savunuluyor. O kadar kafaları karışık ki Feyzioğlu’nu mafya lideri zannediyorlar. Peker’i de TBB başkanı. Konuyu çok dağıtmamak adına PKK ağzıyla yazılmış ve devleti Kürt halkını katletmekle suçlayan ‘akademisyen bildirisini’ es geçip Birgün gazetesinin omurgasızlığına dönelim.

Omurgasızlar çünkü milyonlar teröre tepki gösterirken, onların gözü ya Erdoğan’ı ya Peker’i görüyor. Teröre karşı Mehmetçik’e destek için 7’den 77’ye tüm yurtta vatandaşların sokağa çıktığı günlerde de olaylı geçen bir iki eylemi öne çıkarıp eylemci halkı “azılı saldırganlar” olarak göstermemişler miydi. Bir avuç provokatörün kitapçıyı ateşe vermesini aylarca gözümüze sokan gazeteler, içinde öğrenciler bulunan okulların ateşe verilmesini de görmezden gelir, anaokulu bahçesine bomba konulmasını da. Bu omurgasız vücuda o kadar adapte oldular ki “Çocuklar ölmesin” diyen dilleri 5 aylık Ecrin bebeğin, 4 yaşındaki Mevlüde’nin 12 yaşındaki Alper Murat’ın öldürüldüğü bombalı saldırının ardından lal oldu. PKK’nın gazetesi bile bu saldırıyı manşet yaparken, Birgün gazetesi PKK adına kafasını kuma gömüyor.

AKP’NİN ASIL DESTEKÇİSİ

24 Temmuz’dan sonra başlayan süreçte PKK basınının ve sözcülerinin en sık tekrarladığı cümleler oldu ‘Analar ağlamasın’, ‘Seni başkan yaptırmayacağız’. Hadi diyelim AKP’nin iktidardan inme ihtimali gözleri karartmıştı. Bu durum ‘neoliberal sol’ açısından gayet anlaşılabilir ancak Atatürkçü olarak tanınan pek çok isim bile HDP’ye oy vermeyi düşünenlere ‘utanmayın’ mesajı veriyordu. Hesapta HDP Meclis’e girerse AKP iktidar olamıyordu… PKK ve FETÖ ile mücadeleyi “AKP’nin savaşı” olarak gösteren muhalefet, AKP’yi yeniden tek başına iktidar yaptı. Şimdi utanmadan bizleri “AKP’nin yürütmekte olduğu savaşa ve hedef göstermelere” destek olmakla suçluyorlar. Bu kafanızla sizden ala AKP destekçisi mi olur. AKP, PKK ile açılım yaparken biz karşı çıkıyorduk. Sizlerse “açılımın” destekçileriydiniz. İmzacı akademisyenleriniz, “akil adam”dı, “yetmez ama evet”çiydi. PKK ile pazarlıklar yapılınca destek oldunuz, şehirlere bombalar yerleştirilince, hendekler kazılınca, Türk ordusuna tertipler kurulunca sustunuz. Dönen sizsiniz, dönen AKP. Biz ilk günden beri durduğumuz yerdeyiz.

Israrla Erdoğan’ın “başkanlık” için savaşı başlattığını söylüyorsunuz.

Durun hatırlatalım 24 Temmuz’a giden süreci. 22 Temmuz’da Diyarbakır’da 2 polis kahpece katledildi. Feyyaz Yumuşak ve Okan Özsahra. PKK, o tertemiz gençlerin “IŞİD’li olduklarını için infaz edildiklerini” savundu. Özgür Gündem gazetesi “Apocu fedai timleri 2 polisi cezalandırdı” başlığıyla katliamı savundu. Birgün gazetesi de bu alçak yalana ortak oldu. Öldürülen polislerin ardından yaptıkları kısacık haber, PKK’nın iddialarından ibaretti. Oysa şehit polis Okan Acar, Nazım Hikmet şiirleri, Engels kitapları okuyordu. Feyyaz Yumuşak ise şiir yazan yüreği Çarşı’yla atan gencecik bir polisti. Birgün gazetesi bu detaylarla ilgilenmedi. PKK’nın açıklaması onlar için yeter de artardı bile.

Tahir Elçi katledildikten sonra yaptıkları haberde bile yazamadılar PKK’lıları. “Tahir Elçi açıklama yaparken silahlı bir saldırgan ateş açtı, çatışma çıktı” gibi yuvarladılar sözcükleri. Tıpkı Hrant Dink cinayeti gibi. Hrant vurulduktan sonra Birgün gazetesi “Kardeşimizi vurdular” manşetini attı. Ufuk Uras, Birgün’deki köşesinde cinayetin arkasında“Ne mutlu Türküm diyene” zihniyetinin olduğunu yazdı. Aydınlık ise cinayetin arkasındaki F tipi yapıyı daha ilk günden isim isim yazdı. Yıllar geçti ve F tipi çete, Dink cinayetinin arkasındaki isimler birer birer içeri alındı. Birgün’ün ya da Hrant’ın arkadaşlarının yine umrunda değil. Onlar hâlâ “Katil devlet” laflarını geveliyorlar.

Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı rehin alıp katleden terör örgütüne bile çıtınız çıkmadı. Bu kadar pisliğe battıktan sonra suç örgütü liderleri üzerinden karşı propaganda yapma çabalarınız saçma olmuyor mu?

PKK propoganda filmi ‘Bakur’un festivalde gösterilmesine izin verilmemesi de Birgün gazetesinin tepkisini çekmişti. Bunca sansüre, basına yönelik baskıya gösterilmeyen tepki, PKK’lıları sevimli göstermek için çekilen basit bir propaganda filmine gösterilmişti. Birgün’ün de dahil olduğu ‘özgürlükçü’ koro, günlerce ‘sansür’ yaygarası koparmıştı. Birgün’ün sinema yazarlarından Cüneyt Cebenoyan, ‘Diyelim ki Bakur PKK propagandası yapıyor. Bir sürü Hollywood filmi Amerikan askeri müdahalelerinin ve askeri gücünün propagandasını yapmıyor mu?’ sözleriyle eleştirmişti filmin gösterilememesini. Cüneyt Cebenoyan’ın kardeşi Yasemin Cebenoyan ve o filmin yayınlanması planlanan İstanbul Film Festivali kurucularından Onat Kutlar’ın PKK bombasıyla hayatlarını kaybettiklerini hatırlatmak yine bize düşmüştü. (http://goo.gl/zUeMX1)

YÜKSEK SESLE BAĞIRAN KAFASIZ

Çok mu AKP karşıtısınız ey Birgün. Eski bir tabirle biz sizin cemaziyulevvelinizi biliriz. Ergenekon-Balyoz tertipleri sırasında hiç gözünüz kararmamıştı AKP karşıtlığıla. “Yiyin birbirinizi” diyordunuz en fazla. Çoğu zaman kafanızı kuma gömüp onca tertipler olmamış gibi gazete çıkarıyordunuz.

Şimdi bizim iktidarla işbirliği yaptığımızı, Erdoğan’ın başkanlığına destek olduğumuzu falan iddia ettikçe kendinizi aklayacağınızı mı düşünüyorsunuz? İnsanları salak mı zannediyorsunuz. Ya da şöyle düşünüyorsunuz: “AKP’liler PKK’ya karşı çıkıyor. Ulusalcılar da PKK’ya karşı. Bu durumda ulusalcılar Erdoğan’ı başkan yapmak istiyor.” Aristo’yu kıskandıracak düz mantık. Gerçekten bu kadar ahmak mısınız, yoksa kafasız mı?

Yazar Umberto Eco ile yazar ve yönetmen Jean Claude Carriere’in sohbeti, “Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın” adıyla yayımlandı. Kitabın ‘Aptallığa Övgü’ bölümünde bu konu üzerine kafa yoruyor ikili. Ahmak ve kafasızın aynı şeyler olmadığını belirten Eco, şunları söylüyor: “Ahmak, belirli bir anda söylememesi gereken şeyi söyleyendir. Kasti olmayan gaflar yapandır. Kafasız farklıdır, onun kusuru toplumsal değil mantıksaldır. İlk bakışta, doğru dürüst akıl yürüttüğü izlenimine kapılırsınız. Yolunda gitmeyen bir şey olduğunu ilk anda anlamak zordur. Bu yüzden de tehlikelidir”

Carriere, onu destekler: “Bana göre, kafasız yanılmakla yetinmez. Hatasını yüksek sesle, bağırarak öne sürer, ilan eder, herkes onu duysun ister. Kafasızlığın nasıl da boru gibi öttüğünü görmek insanı şaşkına çevirir hatta…”
Kafasızlar aynı zamanda korkak oluyorlar. Hatırlayalım HDP’nin kuruluş sürecinde naz yapan ÖDP’ye PKK’dan gelen tehditleri. PKK liderlerinden Duran Kalkan yazdığı bir yazıda şunları belitmişti: “Adına ne denirse densin ama bu durum artık kesinlikle bir son bulmalıdır. HDP önündeki ÖDP engeli kesinlikle aşılmalıdır. Bunun da en doğru yolu, kuşkusuz ÖDP’nin Mahir Çayan çizgisine girerek günümüzde bu çizginin pratikleşmesi olan HDP birliği içinde yer almasıdır. Yoksa radikal demokratik hareket bu görevi yapacak ve ÖDP’yi gerçek ifadesine kavuşturmak zorunda kalacaktır.”

Yani PKK yöneticisi diyor ki ‘ya seve seve bizim çizgimize gelirsiniz ya da biz başka türlü gösteririz sevgimizi’… Bu tehditlere karşı ÖDP’nin başkanı sadece “Saygısızca bir üslupla yazılmış” demekle yetiniyor, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de oyunu Demirtaş’a veriyordu.

Diyarbakır Çınar’da gerçekleşen saldırının ardından ÖDP beş maddelik açıklama yayınladı.

“AKP, Kürt illerindeki kuşatmayı kaldırmalı, sokağa çıkma yasaklarına son vermeli, operasyonları durdurmalıdır” şeklinde başlayan bildiri “Öcalan üzerinde uygulanan tecrit kaldırılmalıdır” şeklinde devam ediyor.

VATANA VATANDAŞA DÜŞMAN

Siz Aziz Sancar’a bile düşmansınız. “Ülkü Ocakları’yla görüştükten sonra Kaçak Saray’a giden Aziz Sancar Nobel’i TSK’ya verdi” başlığı atacak kadar da ahlaksız.

Sadece vatansız değil aynı zamanda vatandaşlara da düşmansınız. Şehitler için yürüyen taşralılara, evine bayrak asan yaşlı kadına, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen gençlere…

Nazım’ın dediği gibi:

“Karabük fabrikasında tesviyeci Hasana düşman,
fakir köylü Hatçe kadına,
ırgat Süleymana düşman,
sana düşman, bana düşman,
düşünen insana düşman,
vatan ki bu insanların evidir,
sevgilim, onlar vatana düşman”

Murat Şimşek