Ana Sayfa Manşet Pelin Gürel yazdı: SİSTEM PARTİLERİNİN NATO ÇIKMAZI

Pelin Gürel yazdı: SİSTEM PARTİLERİNİN NATO ÇIKMAZI

930

1949 yılında Belçika’nın başkenti Brüksel’de 12 ülkenin bir araya gelmesiyle kurulan NATO, (Kuzey Atlantik İttifakı) sözde Sovyet tehdidine karşı ortak askeri savunmayı amaçlasa da pratikte bu amaçla hareket etmemiştir. NATO’nun esas kuruluş amacı ABD emperyalizminin hegemonyacılığını daha da güçlendirmek, bünyesine alacağı ülkeleri içerden yönetmekti. 1952 yılına gelindiğinde Türkiye de NATO’ya katılarak tam bağımsızlığın yegane programı Kemalist Devrim’in tasfiye sürecini başlatmış oldu.

Dünyayı Kana Bulayan Sistem: NATO

NATO’nun 73 yıllık tarihi kanlı bir tarihtir. Kurulduğu günden bu yana NATO, ülkelerde oluşturduğu süperNATO, bir diğer deyişle gladyo yapılanmasıyla, ulus birliğini yok etmek amacıyla tertiplere girişti. Darbeler tezgahladı, işgallerde bulundu, savaşlar başlattı. ABD emperyalizmi “Ilımlı İslam” projesi adı altında 24 ülkenin sınırlarını değiştirmeye kalktı, radikal İslam ile mücadele perdesiyle İslam ülkelerinde etnik ve dinsel çatışmaları körükledi. Afganistan ve Irak işgalleri, Libya ve Mısır’da ayaklanmalar yaşandı. Suriye’de iç savaş çıkartıldı. İran’ı bölme girişimlerinde bulunuldu. Milyonlarca insan katledildi. Çocuklar emperyalizmin bombalarıyla can verdi. NATO’nun kanlı tarihi böyle yazıldı.

70 yıldır NATO’ya üye olan Türkiye, bugüne kadar NATO’nun hiçbir faydasını görmemekle birlikte tam tersine çokça zararını görmüştür. Türkiye 1950 yılında NATO’ya girebilmek için hiçbir alakası olmayan Kore’ye ABD’nin emelleri uğruna asker göndermiştir. 3 yıl süren bu savaş 800’ün üzerinde şehit vermemize sebep olmuştur. 1955 yılında geldiğimizde 6-7 Eylül olaylarında NATO’nun gizli yapılanması olan gladyo’nun tertiplerini görürüz. 1975 yılında Ermeni ASALA terör örgütünün arkasında yine gladyo vardı. 1985’e kadar süren yoğun saldırılar sonucu 33 diplomatımız şehit oldu. Bu süreç 12 Eylül 1980 Amerikancı askeri darbesine kadar devam etti. Bu yıllarda çok sayıda aydınımız suikastlarla katledildi. Madımak ve Başbağlar katliamları yine Gladyo’nun tertipleriydi. Gençlik sol-sağ çatışması adı altında kışkırtıldı. ABD dayatmalarıyla kamu ağırlıklı ekonomi yabancı sermayeye açıldı. Türkiye ekonomisi 453 milyar dolar borçla adeta çökertildi. 1984 yılında, ABD’nin günümüzde binlerce tır silah verdiği PKK, terör saldırılarına başladı. Sadece Türkiye’ye verdiği zararlara bile baktığımızda NATO’nun bir güvenlik örgütü değil, güvenliğimizi tehdit eden bir yapı olduğunu rahatlıkla görürüz.

Sistem Partilerinin NATO Karnesi

Türkiye’de Vatan Partisi dışında hiçbir siyasi partide NATO’ya karşı tavır görmüyoruz. Tam aksine partilerin programlarında NATO’ya bağlılık görüyoruz.

HDP/PKK ile ittifakını sürdüren Cumhuriyet Halk Partisi’nin programında “CHP, NATO örgütüyle ilişkilerimizin güçlendirilerek devam etmesini; NATO’nun caydırıcı bir güç olarak, barış ve istikrarın sürdürülmesine yönelik görevini etkin olarak yerine getirmesine ve günümüz koşullarında konumunun yeniden belirlenmesine aktif katkımızın sürdürülmesini amaçlar.” maddesi yer almaktadır. CHP Sözcüsü Faik Öztrak da geçtiğimiz günlerde NATO’nun genişlemesinden yana olduklarını açıklamıştı.

Gladyo’nun sözcülüğünü üstlenen İyi Parti’nin Savunma Politikası ve İttifaklar maddesinde ise “…Türkiye’nin NATO şemsiyesinde olması milli politikalar ve stratejiler uygulamasına engel değildir. NATO bir siyasi yapılanma olup aynı zamanda üyelerinin savunma ihtiyaçlarını da karşılamaktadır. Türkiye’nin bu ittifaka üyeliğinin diğer ittifak ve mekanizmalardaki ülkelerle kendi milli çıkarları ve ulusal güvenliğinin gereği yapılan iş birlikleri içinde yürütülecektir.” yazmaktadır.

Açılım süreçlerinin mimarı ve Türkiye’yi borçlanma ekonomisine sürükleyen Deva Partisi ve Gelecek Partisi programında NATO’ya esirliği açıkça itiraf etmiştir. Deva Partisi, “…Türkiye’nin NATO ülkelerinin güvenliğine yapmış olduğu katkılara paralel olarak NATO ülkelerinin de Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı tehditlere yönelik koşulsuz dayanışma içinde olmalarını sağlamak önceliğimiz olacaktır.” demiştir.

Gelecek Partisi: ise tüzüğüne “…Özellikle Kuzey Atlantik İttifakı (NATO) içerisindeki pozisyonumuzun daha da etkin bir şekilde gelişmesi ve kuruluş gerekçesi olan kolektif savunma anlayışının tam anlamıyla yerleşmesi için çaba sarf edeceğiz.” yazmıştır. 

Sığınmacı düşmanlığıyla ABD’nin kaos ve kargaşa planlarına hizmet eden Zafer Partisi’nin de diğer partilerden hiçbir farkı yoktur: “ABD ile ikili ilişkilerimizin yanında NATO çerçevesinde de yakın ilişkilerimiz vardır. Birimize yapılmış saldırı hepimize yapılmış anlayışını temel alan NATO bünyesindeki ilişkiler Türkiye’nin savunma-güvenlik ve dolayısıyla dış politikasını etkileyen bir unsur olduğunu, bunun Türk-Amerikan ilişkilerine olumlu katkı yapması gerektiğini düşünmekteyiz.”

ABD’nin hedefindeki ve açıkça hükümetini yıkacağını söylediği AK Parti’ye baktığımızda dahi NATO meselesinde net bir tavır göremiyoruz. Son yaşanan İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik süreçlerinde Türkiye net bir tavırla bu duruma karşı çıkarken daha sonra adeta ABD’ye boyun eğerek veto hakkından geri çekilerek ortak bir mutabakat imzaladı. Oysa ki terör örgütleri PKK, PYD, YPG’nin arkasında İsveç ve Finlandiya’dan önce ABD yani NATO vardı. Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal hariç tüm basın Türkiye için “Zafer kazandık.” başlıkları attı. ABD Başkanı Joe Biden ve Batı basını Türkiye’nin bu hamlesini alkışladı. Hangi tarihte emperyalist ABD’nin tebrik ettiği bir işin faydalı olduğuna şahit olduk? Dünyayı kana bulayan emperyalist sistemin öznesi ABD’nin savunduğu bir eylemin dünya için faydalı olduğunu söyleyebilir miyiz?

Tek Seçenek: NATO’dan Çıkmak

NATO’dan çıkmak bugün Türkiye’nin güvenliği için atması gereken en önemli adımdır. NATO’dan çıkmak, vatan savaşımızı başarıya ulaştırmaktır, Üretim Devrimi’ni gerçekleştirmektir, komşularımızla iş birliği sağlamaktır, Doğu Akdeniz’deki mücadelemizde daha güçlü bir konuma yerleşmektir. Vatan Partisi’nin programında köklü ve kesin çözümler yer almaktadır. Vatan Partisi’nin Milli Hükümet Programı’nda Türkiye’nin emperyalist askeri ittifakta yer almaması ve dolayısıyla NATO’dan çıkması gerektiği yazmaktadır. Vatan Partisi yalnızca NATO’dan çıkmayı değil, ülkemizde hiçbir yabancı üs ve askerin olmaması gerektiğini savunmaktadır. Türkiye’de “NATO’dan Çıkalım” Kampanyası başlatan tek parti Vatan Partisi’dir. Türkiye’de tehdidi saptayan ve sorunların çözüme kavuşması için hazır olan tek parti Vatan Partisi’dir. Üreticilerin Milli Hükümetini kuracağımız günlerde Türkiye NATO’dan çıkacak ve tam bağımsızlığına kavuşacaktır.

Pelin Gürel
Vatan Partisi Öncü Gençlik Genel Sayman Yardımcısı

Kaynakça:

https://www.aydinlik.com.tr/haber/vatan-partisi-genel-baskani-dogu-perincek-nato-tehdidine-her-cephede-tutarli-tavir-316624

https://www.ulusal.com.tr/haber/8546757/natonun-kanli-tarihi#

https://www.aydinlik.com.tr/haber/natonun-turkiyeye-dusmanlik-tarihi-301380