Ana Sayfa Yazılar Soros’un ‘Yaratıcı yıkıcılık’ı Türkiye’de tutmaz!

Soros’un ‘Yaratıcı yıkıcılık’ı Türkiye’de tutmaz!

1666

Teoman Alili | 15.09.2020 | Aydınlık Gazetesi

13 Eylül günü Birgün gazetesinde bir yazı yayımlandı. Yazarı Merdan Yanardağ, “İhtiyacımız yaratıcı yıkıcılıktır” dedi. Yanardağ’a göre Türkiye’de siyasal İslâmcılar karşı devrim yaptı. Buna karşı -kendi ifadesiyle- şöyle bir çizgi izlenmesi gerekiyor: “Bu tarihsel dönemeçte ihtiyacımız olan şey yaratıcı yıkıcılıktır. (…) yaratıcı yıkıcılık, siyasal ve toplumsal bir yenilenmeye yol açacak yaratıcı bir kuruculuktan başka şey değildir.”

YIKIM KELİMESİ TESADÜF DEĞİL

Mesele çok açık… Merdan Yanardağ toplumu iktidara karşı sokağa ve yıkıcılığa davet ediyor. Bunu yaparken de “sol” ve “sosyalist” söylemler kullanıyor. Kesinlikle tesadüfi ve masumane bir halk hareketi çağrısı olmadığı belli olan bu yazıda, kullanılan ifadelerin aslında daha önce emperyalist merkezler tarafından uygulanan bir kalıp olduğuna dikkat çekmek isteriz. “Yaratıcı Yıkıcılık” ve “Yaratıcı Kargaşa” (kaos) olarak kullanılan bu terimler en çok Otpor ya da yeni adıyla Canvas adı verilen kurum tarafından sıklıkla kullanıldı.

Bilindiği üzere Otpor ve devamı olan Canvas bizzat ABD tarafından desteklenen ve Sırbistan merkezli örgütlerdir. O kadar ki bu örgütler Yugoslavya isminin tarihten silinmesi sırasında en önemli rolü oynamışlar ve “sivil itaatsizlik” başlığında sokaklara çıkmışlardı. Belgrad’taki merkezlerinde bizzat Richard Hoolbrooke tarafında yönetilerek “Buduçni Haos” Türkçeye çevirdiğimizde “Varoluşçu Kaos” yada “Yaratıcı Kaos” olarak adlandırdıkları yöntemle halk ayaklanmaları planladılar. Otpor daha sonra bu “kadife devrimler” sürecini ihraç etmeye başladı. Ukrayna, Gürcistan ve Ermenistan’da, Sırbistan benzeri ayaklanmaları çıkarırken de aynı şablonu kullandılar. Bunu broşür olarak da yayınladılar, dağıttılar.

SÖZDE SOL SÖYLEMLER

“Yaratıcı Yıkıcılık” aslında bir programın parçası. Önce “Yaratıcı Kaos” etrafında toplanmalar yapılıyor ve sokak hareketlerine zemin hazırlanıyor. Ardından bu hareketler daha örgütlü bir hale getirilerek “Yaratıcı Yıkıcılık” aşamasına geçiliyor. Kısacası yıkıcılık için kaos ortamı yaratılması, kaos için fırsatların gündeme alınması ve sürekli abartılması amaçlanıyor. Bu yolda yürünürken liberal ve sosyal demokrat kitlelerin hoşuna gidecek “sol” söylemler kullanılıyor.

Zizek, Otpor’un en önemli akıl hocasıdır ve progresive çevrelerin has düşünürü olarak öne çıkarılır.

‘SCHUMPETER’İN FIRTINASI’

“Yaratıcı Yıkıcılık” sistemi “Schumpeter’in fırtınası” olarak da bilinir. Kaynağı, “Marksist” olduğunu söyleyen bir ekonomist; Joseph Schumpeter. Bu sistem 1950’li yıllardan itibaren Avusturyalı-Amerikan ekonomist Schumpeter’in, Karl Marx’ın çalışmalarından türettiğini söylediği bir ekonomik yenilenme ve iş döngüsü teorisi olarak popülerize ettiği konsepttir. Bu yüzden Merdan Yanardağ, yazısında sürekli “sol” vurgular yapıyor. Elbette düşünüründen ziyade, Marksizmi sulandırma amacına dönüştürülen “Yaratıcı Yıkıcılık”, İngilizcesiyle “Creative Destruction” ABD’nin yıkım projelerinde progresive çevreler tarafından kullanıldı. Finansör Soros’tu.

“Yaratıcı Yıkıcılığı” tetikleyen “Yaratıcı Kaos” terimi de bizzat ABD’li yetkililer lugatinde yer aldı. Literatüre “Creative Turmoil” olarak geçti ve bizzat Condenezla Rice, Richard Hoolbroke, John McCain gibi isimlerin dilinde sürekli dolandı. Balkanlar, Kafkaslar ve Batı Asya’da çıkarılan halk ayaklanmaları hep bu projeler kapsamında yürüdü. Temel amacı, memnun olunmayan iktidarın devrilmesidir.

Bunun için hedef iktidar ekonomik ve askeri alanda zayıflatılarak işlemez hale getirilir. Ayaklanmalara zemin hazırlayan bu durum için ekonomik yaptırımlar uygulanır, mevcut olumsuz koşullar abartılır ve ABD destekli propaganda araçlarıyla hedef kitleler örgütlenir. Bu arada sistemin önemli mimarlarından biri de Sloven düşünür Sloven Zizek’tir. Zizek, Otpor’un en önemli akıl hocasıdır ve progresive çevrelerin has düşünürü olarak öne çıkarılır.

YAZIYLA SUÇ

Merdan Yanardağ, kullandığı terimlerin kaynağını bilmiyor mu? Sürece bakarsak bilmemesi pek mümkün görünmüyor. Rand raporu; Kemal Kılıçdaroğlu’nun “küresel salgın” üzerinden yaratmaya çalıştığı korku iklimi ve “madalya” dağıtımı; uluslararası anlamda da Biden ve Macron açıklamalarının zamanlamasıyla birlikte, yazılan yazının son paragrafı amacı deşifre ediyor. Şöyle diyor “yıkıcılığı” savunan Yanardağ: “Sonuç olarak İslamcıların silahlandığının artık rutin bir haber haline geldiği bu günümüz Türkiyesi’nde çok katlı ve sert bir mücadeleye hazır olmak gerekiyor. Sokağa egemen olan ülkeye de egemen olacaktır.”

oncugenclik.org.tr